baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2019 Perşembe

Tatildi, bitti.

Muhteremle sözümüz var, yetmiş yaşımızı geçip hala sağlığımızı muhafaza edebiliyor olur isek, sigaraya tekrar başlayacağız. Senelerce keyifle tüttürdüğümüz, bırakmakla gurur duyduğumuz sigaraya.

Babamın bir lafı vardır, elbet buraya bir yerlere yazmışımdır; "bir kafaya bir duman şart".

16 Temmuz 2019 Salı

Küçük mutlu anlar biriktirmek

Karabiber ağaçlarını bilir misiniz? Gerçek karabiber ağacı değil aslında, yalancı ama avucunuza yapraklarını alıp ovuşturduğunuzda karabiber kokusu elinize siner. Bunu babamdan öğrendim.Yazlıktaki bahçeyi gezerken karabiber ağaçlarını yapraklarından bir tutam koparıp avucunda ovuşturup koklattığında.

Ve karabiberin kendisi, ağacın yapraklarından ya da tanelerinden elde edilmez. Yine de koku yapraklarından bile hissedilir. En çok top top pembe meyveye durduğu zamanı severim, kızarıp üzerinden kabuğu atmaya yakın zamanı.

26 Kasım 2012 Pazartesi

"imza: kızın" tadında :)

Bizimkilerde ortam hep curcunadır. O filmlerde gördüğün geniş gürültülü İtalyan aileleri gibi… Herkes yüksek sesle konuşur ama istisnasız herkes. Hayır babamın işitme kaybıyla alakası yok : ) Kırk senedir böyle bu aile… Herkes konuştuğu için ve aynı anda konuştuğu için bir süre sonra kişi kendi sesini duymaz olur, dolayısıyla desibel arttıkça artar, an gelir herkes bağırıyor sanırsın. Aramızda en az konuşan öğretmen ablam bile mesleki deformasyon sağ olsun, yüksek perdeden kapatır arayı.


Arca anneanne evinde kafayı yer. Kimse değildir suçlusu. Arca ortamın kurbanıdır. İnanılmaz aktive olur ve enerjisini sönümleyecek bir Duru yoksa o anda, evi birbirine katar. Tek derdi ilgi çekmektir ama karşıdan baktın mı “laf dinlemiyor”dur. Dinler aslında Arca, laf dinler ama o curcunada lafları duyamaz sadece.

18 Haziran 2012 Pazartesi

baba demişken ...

Hani İlker'in D.I.Y.'ından (do it yourself, Türkçe meali : elin armut mu topluyor kendin yap!) bahsetmiştim ya...
Hani yazlığın bahçe yolunu döşemesinden...

Annesi "İlker babasına çekmemiş, o bir çivi çakamazdı" şeklinde bilgilendirmişti beni. Demek ki genlerle alakalı değilmiş... Demek bu meziyet babadan oğula değil kayınpederden damada geçiyormuş. Zira benim babam bu DIY olayının kitabını, hatta tarihini ve hatta ansilopedik setini yazar. 

baba naber:)

Bütün hafta sonu, babalar günü de dahil olmak üzere muhterem kocamın yüzünü görmedim desem yeridir.
Bu hafta sonu "bahçenin yanındaki yol taşlarını döşeme" konulu hummalı bir çalışmanın içindeydi kendisi.

Çalışma o kadar uzun ve özveriliydi ki, yeni komşulardan İlker'e iş teklifi geldi,

"Matkabın var mı usta, bizim kornişlere de bir el atıversen?"

"hmm hanım bak bahçıvan (İlker'i kast ediyor) söyledi, 11 liraya döşeniyormuş bu çimler."

"ne zaman müsait olursun birader bizim bi tesisat işi vardı da..."

1...3...5.. duymazdan gelip konuyu geçiştirmekten sıkılan İlker'in,

23 Mart 2012 Cuma

16 Ocak 2012 Pazartesi

Yaratıcı drama mı? almayalım bizim cüce kitabını yazıyor.

Yazıyor şerefsizim. Oğlum diye demiyorum, ben hayatımda bu kadar pislik, bu kadar içten pazarlıklı, bu kadar oyuncu, bu kadar şerefsiz bir yer cücesi daha görmedim.

Pazar gecesi İlker'e "biz bu oğlanı niye yaratıcı drama derslerine sokmuyoruz yavrum, satrançtan daha başarılı olur, yeminlen" dedim. Cevabı "Arca ancak o derse ders vermeye girer!" oldu. Haksız da sayılmaz.

6 Ocak 2012 Cuma

Hipokrat kim yav?

Geçen akşam işten geldim soyunuyorum, İlker ile Arca da bizim yatakta boğuşuyor. İlker, bir anda "gel babacım senin boğazına bakalım, ne zamandır bakmadık" dedi. Ben noldu, ateş mi var, boğazı mı ağrıyor derken daha, İlker muayeneyi çoktan bitirmişti. Boğazlarda beyazlık vardı.