28 Nisan 2009 Salı

İlkler...


ilk sütümüzü sağdık!!!
ümit abla öğlen geliyor. Arcayı hıçkırık tutunca 13 seansını beklemeden 12 buçuk gibi verdim memeyi. niyetim hemen ikisini emzirip, uyutup bu arada ben de 1 saat filan uyuyup kalkıp sağıp sonra Arcayı tekrar emzirmek. Arcanın gündüzleri ne yapacağı belli olmuyor. neyseümit abla geldiğinde Arca uyumuştu, ben de yattım, kalktığımda Arca uyanmıştı, Ümit abla sen sağ sütünü ben oyalarım onu, uyuturum dedi. Sağdım ama arca uyumadı, bir de meme aranıyor, olmuş 2 saat! haydaaaa... ama uyku var belli, sardık sarmaladık çıkardık balkona, muhabbet dinleye dinleye uyudu hem de 2 saat. bu arada ben 1 lt su, tahin pekmez, still tee tükettim. Sağdığımız süt de 80 ml, bugünün tarihi ile birlikte buzlukta yerini aldı. Amacım hergün 1 defa gündüz 1 defa gece olmak üzere 2 öğün sağmak, böylece işe başşladığımda 60 öğünlük süt olacak. sonra da sağmalara ofiste devam edeceğim tabii.

Arcanın ilkleri bitmek bilmiyor, kendi yatağında uyumaya alıştı!!!
cumartesi gündüz birlikte girdik yatağa, ben oturdum, uyuyasıya kadar... sonra artık her gece yatağında, telsizden gak guklarını duyabiliyorum çok şükür. sadece biraz fazla hassas olduğu için her sese odasına gitmek biraz yoruyor. O yatağında uyumayı ben de telsizi kullanmayı öğreneceğim inşallah.

Geçen hafta hep çiş kaçtı bezden. Halbuki 6 kg a kadar kullanabiliyorudk?? son paketi de küçük 2 numara olarak almıştım, bir gecede 4 defa kıyafet değiştirince 3 numaraya geçtik. bizim velet biraz aktif olduğu için mini bezler kesmez oldu. Son paket 2 numara da nazılının bebeğine kısmetmiş, şimdi rahatız.

Arca inanılmaz üşüyor bence!! yanaklar soğuk. ve çok çok hareketli olduğu için üzerini sürekli açıyor. Yatırırken Tracy Hogg kundağı yapıyorum bana mısın demiyor. Hatta ana kucağında iken üzerine kalın battaniye ört, ayakları ile 10 dk içinde yere atabiliyor. Evdeki tüm battaniyeleri denedim, ya ince hafif ya da çok ağır geldi. Sonunda aklıma nazlıların hediye ettiği bebek yorganı geldi, Taçtan almışlar, gecenin 5 inde geçirdim nevresimi attım üstüne, ohh hem sıcak hem üstünden atamıyor hem de hafif.

Dün gece ilk defa 23 rüya öğününü verdim ve tam 5 saat uyudu!!!! Bakalım her gece yapabilecek miyim yoksa dün banyonun hatırına mı o kadar uyudu?? Şimdi tam zamanı, hadi bakalım rüya öğününe bir ki...

27 Nisan 2009 Pazartesi

2. Ay Kontrolünün ardından haftasonu


Perşembe akşamı itibariyle Arcanın gözünde bir akıntı, gece iyice çapaklanmaya dönüştü. Sonrasında sabah çarşafa kadar akmaya ve gözü iyice kapatmaya vardırdı. Uyandığında iyice kurumasın diye kaynatılmış ılıtılmış suyundan pamukla temizledim ama sabah uykusunda yine oldu. Telaşlandım ama öğleden sonra doktor kontrolü var, beklemeye aldım.
Öğlen İlker geldi, bir telefon, komşumuz Umut, Nazlının suyu gelmiş, acilen sezeryana almışlar. Müthiş bir sürpriz. Bizim doktor hastanenin köşesi,karar verdik, ziyaret edeceğiz güzelleri.
Doktor, göz çapaklanmasının 2 sebebi olabileceğini söyledi, enfeksiyon ve kanal tıkanıklığı. Damla yazdı ama öncelikle burna masaj yapın, geçmezse kullanın dedi. Arca emerken ben hep küçük parmağımla masaj yaptım ve GEÇTİ :))) Demek ki kanal tıkanıklığıymış.
Boy: 58 cm kilo: 5380 gr
Arca b.kunu çıkartmış!! kilonun 4800 olması bekleniyormuş. Bizim tosun bir ayda 1700 gr almış. Doktor bebeğin gelişimi çok güzel ama illa ki kilo alması iyi bakılıyor anlamına gelmez, lütfen bununla eşdeğer tutmayın dedi. Olsun annelik içgüdüsü, insan bebişi tosun olunca seviniyor.
Süt sağmamızı önerdi, geceleri tavsiye etti, zira Arca gündüzleri uyumuyor, uyusa da ne zaman kalkar belli olmuyor.
Aşılardan bahsetti, bu hafta sağlık ocağında yaptırıyoruz. Sonra kalça ultrasonunu istemiyorum çünkü mükemmele yakın, gerek yok dedi, oh çektik:)
Yalnız emzik konusunda kendisi ile anlaşamıyoruz. Ben sakınca görmüyorum, çünkü Arca zaten pek düşkün değil, hem istediğimiz zaman bıraktırabiliriz. Ama doktorumuz elini emsin daha iyi diyor, damak açısından. Ben de 5 yaşına gelmiş hala parmak emen velet görüntüsünden hazzetmiyorum, hadi emziğkten kurtarılabiliyor, parmak onun, nasıl vazgeçireceğiz?
Ayrıca Arcanın 4 aydan itibaren artık kendi odasında yatmasını tavsiye etti. Sonra mekan farkındalığı ile ayırınca terkedilmişlik hissi oluyormuş.
Ümit ablayı da yanımızda götürmüştük, ona da kartını verdi, birşey olursa beni ara, anneyi hemen bulaştırma dedi. Arcayı Nazlının bebeğini görmeye götürmemizi istemedi, hastane mikropları belli olmaz dedi. Biz İlkerle çiçeğimizi alıp hastaneye giderken Ümit abla da Arca ile takıldı.
Nazlının bebeği o kadar güzel ki, tam bir kız bebek:) kıpkırmızı dudakları ve çim adam saçları var. Aynı Arca boyutlarında doğdu, aralarında tam 2 ay! Çok kalabalıktı, fazla kalmadık, nasılsa eve geldiklerinde göreceğiz dedik.
Akşam bir memeden emen Arca pek tok göründü gözüme, hadi dedim ikinciyi sağalım, saklayalım, 2 saat sonra emziririz tekrar. hay demez olaydım, 1 saat sonra velet olayı naldı bastı yaygarayı. Aç çocuk nasıl ağlarmış ilk defa o gün gördüm ve dedim ki bizi çocuk hiç aç kalmamış!! Biberonumuz da yok, kaşıkla sağdığımız sütü içirelim dedik. Kaşığı tıkınca susuyor, çıkarınca yaygara! Çaresizlik öyle zor ki. Sonunda emmeden rahatlamayacak dedim dayadım memeye, Allahtan süt gelmiş de Arca sakinleşti.
Biberon alasıya kadar sağmamaya karar verdik.
Cumartesi ablamlar gelecekti, onlara kek, Nazlılara da börek yapayım dedim, ne de olsa zamanından önce geldi bebek, hazırlıksızdırlar. Bütün gün uyumadı Arca, delirtti beni. Hava da soğuk, AVM ler tıklım tıkış, çıkılmaz. Ana kucağının rüzgarlığını taktık attık balkona. Biraz uyudu ama ben acayip gerildim. Bu arada ikinci çocuk yapılmaz, bunu anladım, Ablamın kızı Duru 7 yaşında ve çok usludur ama o gün "aman Duru ses yapma aman yavaş konuş" diye çocuğun da psikolojisini bozduk. Ablamla ikinci çocuğa hayır kararı aldık:) Akşamüstü annemler de geldi, benim çıldırmama güldüler, boşver uyumasın bak sağlıklı takma, sen de uyumazdın diye teselli ettiler. Şimdi ben de öyle diyorum ama yemek yemeyi bile unuttuğun anlar olduğunda insan çıldırıyor.
Çok yorgun bir cumartesinin ardından pazar sabah Arcayı uyutamayınca İlkere devredip yattım, onlar da gevrek almışlar, kahvaltı hazırlamışlar. Sonra birlikte Agoraya gittik, AVM lerin sabah sessizliğine bayılıyorum.
Önce Next'e uğradık. Artık tulumlar küçük geliyor. İlkerin burdan aldığı tulumlar çok rahattı. Ben alt üst takım sevmediğime karar verdim. Hem boyutlar da bir garip, geniş ve kısa. Bence tulum gibisi yok. Ama Nextinkilerle rahat etti Arca, örneğin Aziz Bebeyi giyemedi, o kadar geniş ve kısa ki, Arca yarasaya benzedi, galiba bıdır ve tombik veletler için yapılıyor:)
Sonra Joker mağazasından Avent biberon ve emzik aldık. Emzikleri 2 ay da bir değiştirmek lazımmış. Alt açma minderi en pahalı olarak Jokerdeydi (44 YTL) , bir türlü o parayı vermek içime sinmiyordu ama Arca çok hareketli, şifonyerin üzerinden düşecek gibi. Sonunda hep İlkerin lafına geliyorum ben. O kadar ısrar etti, aldırmamıştım, gittim aldım!! Ama çok memnunum, minderin üzerine bırakıp gidebiliyorum. Arcanın uyumasını fırsat bilerek kahve bile içtik, manav alışverişi yaptık, hatta eve döndüğümüzde artık giymediği kıyafetleri ayırıp çekmeceyi tekrar düzenledik. Evi toparladık, yeni aldığımız tulumları yıkadık. Hatta yemek bile yaptım, inanılmaz!!!
İşte böyle, hala iniş çıkışlarla Arca ile hayat devam ediyor... Kendisi uyanmak üzere, şimdi koklaşma vakti...
NOT: foto geçen haftadan, bugün öyle hareketliydi ki düzgün bir kare yakalayamadım.

22 Nisan 2009 Çarşamba

yüksek müsadenizle!!!

yüksek müsadenizle ben bizim muhasebe müdürüne küfretmek istiyorum.
ssk raporumla ilgili işlemleri tamamladım dedi, geçen hafta rapor kapatmaya gittim, 2 belge eksik! Adam dedi ki vizite şubattan geriye 4 aylık oalcak, tamam ben bunu fatmaya söylemiştim, önemli değil demişti. Sonra bir de saman kağıda bir form var, ssk bunu işveren dolduracak dedi, fatma yok canım bunu ssk dolduracak diyor, vallahi delirtecek beni. ya o saman kağıdı A5 boyutlu formdan haberi olan var mı arkadaşlar? artık bağırdım fatmaya, kaşele gönder bana o formu, hala eksik varsa konuşuruz dedim. bunun yüzünden paramı alamayacağım, tek korkum o!! Rapor açılması için yaptığım işlemleri fatmaya daha hamileyken anlatmıştım, herşey tamam ben seni bildirdim dedi, şimdi sen raporu nasıl açmıştın diyor. bizim şirket iyi batmıyor!!! bakalım ben sağ salim paramı alabilecek miyim?

bir de süt meselesi var? İşe yaklaşık 1 ay sonra başlıyorum ve stokta hiç sütüm yok. Bizim cüce hepsini içiyor. Süt arttırıcı önlemler içinde bir tek şu sağma işini yapamadım bugüne kadar. Arca gündüzleri 2-2,5 saatte bir emiyor, çünkü pek uyumuyor. Gece de 3 saatte bir emiyor ve o uyurken ben de uyuyor oluyorum, yani stoğumuz boş. Aslında işyerinde sağabileceğim ve ertesi gün Arcaya süt verebileceğiz ama biraz olsun stoğum olmalı düşüncesindeyim. Dün Arca uyurken gündüz tek memeden 30 cc sağdım, zırt diye uyandı ve tek meme işini görmedi, sağdığım memeden ve sonrasında da sütten kaşıkla vermek zorunda kaldım, kısacası endişeliyim
Tecrübe konuşsun, bana biri bir akıl versin arkadaşlar;
- ne zamandan itibaren sütleri biriktirmeye başlamalıyım?

sevgiler, saygılar...

21 Nisan 2009 Salı

son havadisler

Son zamanlarda bu yakada gelişmeler var.
Bakıcımız başladı.
O daha önce bahsettiğim abla kendi evinde bakmakta ısrarcı olunca direkt eledik, sonra zeynepin önerdiği bakıcı bakıcılığı bıraktı. Ablamın birkaç alternatifi de kendiliğinden elenince tek şansımız kaldı. Ama kötü anlamda değil!! Şöyle ki; biz birkaç alternatif bakıcı peşinde iken İlkerin annesi temizliğe gelen bayana laf arasında bakıcı aradığımızı söylemiş, o da ablasının süper olduğunu anlatmış. Bir cumartesi annede buluştuk tanıştık. 45-50 yaşlarında, 2 yetişkin kızı olan bir abla. 10 yıldır bakıcılık yapıyor, son işinden ayrılma sebebi bebeğin artık 5 yaşına gelmesi ve kreşe başlaması. Bundan önce birkaç bebek daha bakmış. Güleryüzlü, ilgiliydi. Tek derdimiz ücretinin bizim düşündüğümüzün biraz üstünde olmasıydı. Sigortasını ödediği için yüksek olduğunu anlattı. Önceki çocuklardan birinin annesi ile görüştüm. Benim için önemli olan küçük bir bebeğe alt değiştirip, mama vermekten başka neler kattığı idi. Görüştüğüm anne bebeği 14 aylık iken konuştuğunu ve tuvalet eğitimi aldığı anlatınca içime biraz daha sindi. Sonra bebekleri ayakta sallayarak uyutmaya karşı olması, bizim yaptığımız gibi beşiğinde veya yatağında pışpışlamak suretiyle uyutması da artı özellikler... Temizlik yapmıyor ama biz de bunu istemiyoruz zaten. Benim çalışmna saatlerim çok uzun olduğu için öncelikle Arca ile ilgilenmesi önemli. Ama ütü ve yemek yapabileceğini, yemeklerinin çok lezzetli olduğunu anlattı hatta bize yemek yaptı, gerçekten süperdi:) Belki ücreti biraz fazla ama napalım Arca için çok iyi olacağını düşünüyoruz, başkası içimize sinmezdi. Hem öyle işten kaçan birisi gibi değil, ben dinlenirken etrafın tozunu alıyor, yemek yapıyor. Yani şimdilik iyiyiz. Ben işe başlayıncaya kadar öğleden sonraları gelecek, sonra tam gün.
Haftasonunun bombası!!! Arca ile ilk defa şehir dışına gittik ve otelde kaldık. Babam annemin doğum günü sebebiyle ablamlara ve bize de Altnyunusta yer ayırtmış, cümleten Çeşme yaptık. Gece eğlencesine biz katılmadık ama yine de değişiklik oldu. Arca bizi hiç üzmedi, hatta acayip keyifliydi. Tabii velet anne karnından alışkın gezmeye:))
Haftasonunun acısı dün çıktı. Bütün gün ve akşam da olmak suretiyle Arca uyumadı. Yarımşar saatlik iki kestirme ve Ümit ablamızın yoğun çabaları ile 1 saatlik tilki uykusu ile gün içinde sadece 2 saat uyudu. Hadi dedik gece uyur. Komşumuz çaya çağırdı, hani hamile ve çok yakında doğuracak olan Nazlı ve eşi. İlkerle organizasyonu yaptık. Ben pastayı yaparken o Arcayı oyalayacak, sonra birlikte Arcayı bıcı yaptıracağız, ben emzirirken, o pastanın meyvalarını dizecek, o gaz çıkarırken ben giyinip Nazlılara gideceğim, o Arcayı uyuturken bir taraftan telsiz çekiyor mu diye kontrol edeceğiz, sonra o da gelecek ve ohhh çaylarımızı içeceğiz. Plan tıkır tıkır işledi, tek eksiğimiz Arca uyumadı!!! Şimdiye kadar bir banyodan sonra ilk defa uyumadı!! Gezmeye gideceğimizi anladı sanıyoruz. Cin gibi gözlerle aramıza katıldı. Başköşeye kuruldu. Ağlamıyor da öyle dinliyor. Bir ara bebeğin odasına koyalım, dönencesine bakarak uyur dedik, hep beraber doluştuk odaya, hepimizin uykusu geldi, Arcada tık yok!!! Bu arada Nazlıların bebeği haftaya salı aramızda. Arcayla araları 2 ay olacak, beşik kertmesi yapalım diyoruz:)
Gece benim için zor geçti, Arca yorgunluktan uyuyamadı, saç kurutma makinası ile sakinleştirebildik. Sonra saatleri de kaydı. Artık sabah dayanamadım ve sekiz buçuk emmesinden sonra 11 e kadar uyuduk. Bugün?? bir adet 40 dakikalık kestirmenin ardından şimdi de mutlu bir kedi olarak uyuyor, bakalım ne kadar sürecek??

14 Nisan 2009 Salı

pasta yarışması

Sabah geç kalktık, son emmeden sonra 3 saat uyumuşuz, sabah 7 oldu 8 buçuk.
sonrasında mutlaka 2 saat daha kestirirdik, bugünkü yattı. Baktım Arcanın uyuyacağı yok, koydum ana kucağına, Arcanın en sevdiği ev işine koyuldum. ÜTÜ. Fazla dayanamadı, uyudu yine. Tamam Arcayı uyuttuğumuza göre başka işler yapabiliriz.
bu aralar pek bir misafir gelesi tuttu. bunlar daha çok "hadi biraz toparlanın da öyle ziyaretinize gelelim"ciler. bu akşam ilknurun görümcesi ve kocası gelecek. Sürekli pastane ikramlarından bay geldi. Bu defa uyduruk da olsa ben yapayım dedim.
Hani çocukkenden yaptığımız bisküvili pasta vardı, pudingi az sütle hazırlar, içine sana yağı koyar, sonra sütle ıslattığımız bisküvileri tepsiye dizip puding ilave ettiğimizden. Dedim ki Arca ana kucağında uyumuş, annemle 10 dk lık bir telefon görüşmesinin ardından bir pasta patlatacak zaman vardır elbet!! Pudingi pişirdikten sonra başladım bsküvileri dizmeye. burnumun dibinde telsiz, Arcadan sürekli gak guk sesleri, iki elle bir yandan bisküvi diziyorum, bir yandan "hadi oğlum dayan, az kaldı, annen pastayı bitiriyor" tezahuratları... üstüm başım kakaolu puding olmuş. bir an durdum, sanki bir hızlı pasta yarışmasındayım!!
sonra farkettim ki Arcanın uyuduğu zamanlar benim için hep bir yarış...
hızlı yemek yapma, yeme, banyo, tuvalet, etrafı temizleme... burası her daim rekora koşuyor!!!

13 Nisan 2009 Pazartesi

Haftasonu


Arcayı dünyaya getiren doktorumuz Gülnur teyzemiz bize bebek ziyaretine gelmek istedi, dedim olmaz yemeğe gelecek. İlkerin annesi de yardımcı oldu, 2 kap zeytinyağlı getirdi, cumartesi akşamı yemek olayını atlattık. Tabii hep beraber olunca 10 kişiyi bulduk. Üstüne sular da kesilince tam oldu. Islak mendiller sağolsun. Bir de 3 gündür bir tracy rutinini yakalamışken etraftaki insan kalabalığı Arcanın uyutmadı, yani tam tuz biber!! Öyle yorulmuşum ve bunalmışım ki pazar sabah ilker kahvaltıda ne hazırlayayım diye sorduğunda hadi dışarı gidelim dedim. Arca bu arada ilk memeyi emiyordu. Bu cesaretime şaşıran İlkerle hemen bir durum değerlendirmesi yaptık. İlk memenin ardından ilker gaz çıkarırken Yeliz lenslerini takar, pantolonunu giyer, vakit varken arcanın çantasını hazırlar, sonra ikinci meme emilirken ilker giyinir, çanta hazırlığına devam eder, bu arada arkadaşları arar. Sonra hop arabadayız. İnanılmazdı ama bu kadar spontane gelişen bir plan tıkır tıkır işledi ve 6 kişi toplanabildik. Taaa Güzelbahçeye gittik, mekan yine Gizli Bahçe. Tıklım tıkış olmuş ama güneş öyle tatlıydı ki ben de arca da az buçuk bronzlaştık. İnsanlıktan çıkmış bir şekilde kahvaltı ettim. Arkadaşlar sen hamileyken bile bu kadar yemiyordun dediler. Haketten öyle b.kunu çıkarıyorum bazen. Süt yapacam diye kendime kalori yapıyorum. Sahilde 1 saat yürüdük, sohbetler ettik, keyif yaptık. Tüm bu süre zarfında Arca arabada 2 defa emdi, altı değişti, hayatından o kadar memnundu ki, ya burası neresi, biz napıyoruz bile demedi. Oksijen sarhoşu Arca günün geri kalanını da sakin geçirdi. Akşam maçta kuzen vardı, sonra hamile komşum Nazlı ve Umut geldiler, akşamı böyle bitirdik. Nazlıya Tracy Hogg kitabı hediye ettim, bilmiyormuş, aman dedim pek iyi bir kitap doğurmadan önce okumaya başla. İkimizde de Chicco burun aspiratörü vardı, Arcada hiç işe yaramadı, doktorumuz Otribebeyi önermişti, kendimize alırken Nazlıya da almıştık bi tane. valla süper, hüüüp diye çekiyor sümükleri, sonra gelsin derin nefesler, rahat emmeler, uykular...

Anne Notu: Pazartesi öğle uykusunu balıklı dönencesine bakarak ve kendi kendine dalarak uyudu!!! YEAY!!! ve akşam banyosunda tartıldık, 4690 gr. Yani bir haftada 290 gr almışız.

10 Nisan 2009 Cuma

uyku halleri ve bahar günleri


Baharın geldiğini bir seyyar satıcıların tezgahlarındaki çağla bademlerden bir de açan mimozalardan anlarım. Artık yeni bir kriter eklendi, Arcayla dışarda takılmaya başlamak. Son 3 günümüz Arca ile dışarılarda geçiyor. Ben doktor kontrolündeyken babayla 2 saat Alsancak turu attılar ve dün Hatay caddesini turladık kendisi ile, hatta pazardan süt yapıcı semiz otları aldık.
Oysa yağmurlu geçen haftasonu ve onu takip eden pazartesi salı korkunçtu. Eve tıkılıp kaldık ve en fenası pimpirikli anne yeliz olarak Arcanın gündüz uykularına daha doğrusu uykusuzluklarına taktım. Uyumuyor bir türlü. Ben de uyutucam diye yırtınıyorum. Emmek, alt değiştirmek 40 dakika tutuyorsa uyutmaya çalışmak 1 saatten fazla! Ve genelde de arkadaş gözlerini cin gibi açıyor!!! Anne yorgun bitkin, keyifsiz.

Neyse salı günü Arcanın doktor kontrolünün üzerinden 15 gün geçmişti ve bizim Arcanın kilosunu bildirmemiz gerekiyordu. Bu uyku meselesini doktora açtım.
Bu velet gündüz 10 dan akşam 9 a kadar 11 saatin en fazla 2,5-3 saatini uyuyarak geçiriyor. Napsak, rezene çayı filan versek mi? Gece? Ha gece idare eder, yaklaşık 8-9 saat uyuyor, tabii 3-4 saatte bir uyanarak. Peki dedi doktor bunu değiştirmek ve gündüzleri 9 saat uyutmak gece 2-3 saat ister misiniz? yok canım olur mu, hani ben az uyuyor endişesindeyim. Hadi canım boşverin, herkesin metabolizması farklı, bak bu çocuk büyüyor, 2 haftada 800 gr almış yani ihtiyacı kadar uyuyor demek ki, boşver gündüz uyumasın. Öyle emindim ki doktorun derdime çare olacağından! Ama verdiği bakış açısı içimi rahatlattı. Şimdi sallamıyorum ister uyu ister uyuma anacığım diyorum, yemek mi yapıcam koyuyorum ana kucağına masanın üzerine tarifi vere vere takılıyoruz. Çamaşırların nasıl yıkanacağını, ütünün nasıl yapıldığını anlata anlata oyalıyorum. Tek dert o uyumadığı için ben de uyuyamıyorum gündüzleri. Oysa ne tatlı oluyor gündüz uykuları. 1,5 ay sonra çalışmaya başlayacağım için gecelere maşşallah diyip, kulağımı çekip tık tıklamak suretiyle bu düzenin devamına dua ediyorum. Bahar havasında uyku perileri var galiba Arcanın içine kaçtı, bir adet 2 saatlik temiz uykunun ardından şimdi de yarım saattir uyuyor hem de çoook derin . (ben ütü yaparken kendisi ile sohbet ediyordum, derken uyumuş:) - bu foto pek taze ve fırından yeni çıkmış sıcaklığındadır nitekim)
Hadi bakalım kolay gelsin bana. Bakalım bu güzel uykular geceyi mayalayacak mı yoksa Tracy ablanın dediği gibi Peter dan alıp Paul e mi veriyoruz? Allahım şu EASY olayını tam yaptığım ilk gün pasta kesicem zira kurban olayı bana biraz ters:)

5 Nisan 2009 Pazar

celebrate 40 !!!


dün bunu kutladık canlar.
daha doğrusu Arcanın bana kıyağıydı dün, sanki o değil benim kırkım çıkıyor. Gece 12 de emdi arkadaş, 1 de yatağa ve sonra tam 4 saat uyudu. 5 teki seansımız iyiydi. Sadece gece gece poposunda pişik belirtileri hissettim hatta bebeğin not defterine not düştüm. Bundan gayrı sadece popo yıkanmak suretiyle temizlene!!! Babamız alt almayı seviyor, kakalar çok bulaşmadıysa temizleme mendillerini kullanıyor, ben lavobocuyum, ilkeri kaldırdım o saatte bundan sonra altını ben alıcam bir süre diye direktif verdim!! Aman diyim Pıtırcık az mı çekti pişikten.
8 de tekrar emdik, popo yıkandı, paklandı, acemi anne sabaha karşı bezi bağlamayı becerememiş yine, az çiş kaymış cicilere, temizleri giyiverdik. 9 buçuğa doğru uyudu meleğim. Ben de yumurtalı kahvaltımı yaptım, 2 kap da yemek koydum ocağa, aman aman az iş yapıvermenin tadına diyecek yok. Kafeinsiz nescafe eşliğinde bloglara bile baktım. Efenim bizim düdük son 3 gündür beni delirtiyordu da, insanlıktan çıkmış gibiydim. Ağlama krizlerine en son çare hafif yağmur altında arabasıyla yürüyüşe çıkarmak oldu. Hep gündüzleri yaptı yapacağını, hem sonra geceleri uyanmaları 3 e çıktıydı, yani demem o ki anne kişisinin sabrı taşmak üzereydi. Bir Zühre ablamın ziyareti ile dün ablama gitmek rahatlatmıştı beni, yoksa kafayı yerdim.
Dönelim düne, 11 buçuğa kadar süper uyudu, sonra yine meme, alt, gaz derken uyku vakti geldi. Yok arkadaşın uyuyacağı yok, gözünden belli. bu defa zırlatmadan taktım saç kurutma makinesini fişe, o sakin sakin ama cin gibi yatağında takılırken, ben yemek yedim. Uyumayınca memeyi 2-2,5 saate düşürüyorum, hem mızıldanırken daha çabuk acıkıyor gibi geliyor. Sonra onu öyle yatakta yalnız bırakmak pek koydu. Aldım kucağıma, birlikte dans ettik, Adidasın son reklam müziğini seviyoruz ama tam adını bilmiyorum ki netten indireyim? Biraz da power türk takıldık, amanın arkadaşı uyarmaktan çok uyku moduna soktu bu dans olayı, hayırdır inşallah?? yatağına koydum, 3 saatin dolmasına 45 dakika var, telsiz yanımda ben de odamda kestiriyorum ama emziği filan düşüyor, sırt pırt uyanıyor, gidip gelmekten sıkıldım, aldım yanıma yatırdım. Tracy Hogg bu davranışıma çok kızar biliyorum!! ama ilk kez oluyor napiim 10 dakika takılır sonra emeriz dediydim. Ama 45 dakika kestirmişiz birlikte. Gözlerimizi açınca birbirimizi görüverdik. Mis gıdığından öptüm kokladım, yok böyle bir keyif. Sonra kana kana emdi düdük. Gaz ve alt değiştirme ritüellerini uyku takip etti. Gündüzleri uyumamakta direnen bir velete göre bu kadar uyku inanılmaz birşey. Acep geceyi berbat eder mi bu gidişat? Bu arada biz Arcayı tartıp duruyoruz ya, kakalı çişli bezlerini de tartıyoruz. Gülmeyelim lütfen:) Maksat eğlence olsun. İlkerin bir alt değiştirmesinde bez 140 gr gelmişti, bugün altını açarken arkadaş bi kaka yaptı sesinden kendi korktu:) ve bez tam 150 gr ile rekor kırdı. Hemen İlkere telefon edip olayı paylaştım:)
İlker geldikten sonra olanlar oldu, krizleri tuttu arkadaşın, uyumadı ama bu defa hala ve babanesi vardı, en azından ben yemek hazırlayabildim. Akşam da çok az uyukladı, tam ben kestiriyorken meme saati geldi. Artık 23 - 2 - 5- 8 saatlerini benimser oldu. Tracy ablanın rüya öğününü bir daha denemeliyiz ki 4 saat kadar uyuyarak gece kalkmaları bire düşsün. Hep kendimi düşünüyorum ama napiyim gece uykusu almak mühim gibi geliyor bana.
Kırkımız böyle çıktı. Ama kırkımıza kadar?
- Arca düdüğü daha ilk günlerden gülmeye başlamıştı. Memede, uykuya dalarken, uykudan uyanırken ve uykudayken gülümsüyor. Bilinçsiz biliyorum ama çok keyifli oluyor, bir de tepki olarak gülse çıldıracağız.
- Bizim arabada gezmeyi seviyor ama pek uyumuyor, onun favorisi kendi arabası. Buna çok seviniyoruz tabii.
- Derileri pul pul dökülüyordu, artık geçti.
- verdiği kiloları aldı ve saçları dökülmeye başladı. Kulak kıllarımızın döküleceği yok, emerken çekiştiriyorum, hiç dökülecekmiş gibi değil.
- Yüzünün şekli özellikle sivri küçük çenesi ve dudakları bana benziyor ama gözler, burun, eller ve ayaklar aynı İlker.
- Halası ve babam gibi esmer olacağını sanıyoruz ki bizlere bu yönü benzemeyecek.
- Gözlerinde hala renk belirtisi yok, simsiyah görünüyor, ne zaman rengini anlayabileceğiz?
- Bazen çok pis bakıyor, resmen kıl olduğunu anlatmaya çalışır bir hali var.
- Günde 7-8 defa kaka yapıyor, bazen osururken çıkardığı sesten kendisi korkuyor. Poposunun yıkanmasını seviyor ve hemen her alt açmada etrafa işeme huyu var. Ama artık tecrübeliyiz, izin vermiyoruz üstümüze nişan almasına.
- Konuşurken kafasını dikip sürekli dinlermiş gibi bir mizaç çiziyor. Anlıyor mu bilmiyorum ama tepki verdiği kesin.
- Biraz ödlek yalnız, memedeyken öyle konsantre oluyor ki, küçük bir çıt çıksa hemen irkiliyor.
- Kundaklanmaktan nefret ediyor, üstünü sürekli açıyor ve yan dönmeye başladı iyice.
- Sol ayağı sürekli tekme atar halde, özellikle altını değiştirirken hiç durmaksızın 20 defa filan tepiyor, ben o tekmeleri hamilelikten hatırlıyorum, zavallı kaburgalarım az mı çekti. Gülnur teyzem ultrasondan bakıp çok hareketli olacak bu dediğinde yaramaz olacağını sanmıştık meğer fiziksel hareketlilikmiş, sünnet olurken - sadece 10 günlüktü - bacaklarını zor tuttular. Galiba solak futbolcu olacak:)

Bunlar uzayıp gidiyor, unutmak istemiyor insan, unutulmaz gibi geliyor ama yeni anılar biriktirmek için eskileri silebilir zihin öyleyse yazmak lazım:)

Bu aralar bir kitap ihtiyacındayım. Tracy Hogg u hatmettik de bana bebek gelişim kitabı lazım. Aklıma gelenleri annelere, ablama soruyorum, haliyle bazen hatırlamıyorlar. Sonra zırt pırt doktoru aramak istemiyorum. Hani hamileyken hafta hafta gebelik gelişimini öğrenirdik, neler yaşayacağız görürdük, işte buna benzer bebek davranış ve beden gelişim kitabı önerilerine açım - açığım tecrübeli anneler.

28 Mart 2009 Cumartesi

Sarıkızdan Gazmana deneme bir-ki bir-ki

Sarıkız: asıl adı Yeliz. Anne. en birinci görevi beslemek, kaka bulaşmış popoyu lavaboda yıkamak, paklamak!! Arcayı göğüste uyutmak, koklamak, öpmek öpmek

Gazman: Asıl adı İlker. Baba. en birinci görevi gaz çıkartmak, alt temizlemek. özellikle alt açıldığında işeyen Arcayı engellemek ve beze işetmeyi başarmak. Arcaya ninni söylemek, mırıl mırıl konuşmak suretiyle uyutmak.

Dün gezmeklere çıktığımızda telsiz aldık. Dinleme yapılan taraftan da konuşulabiliyor. Birimiz bir odada diğerimiz Arcanın odasında bütün sabah deneme deneme bir-ki yaptık.

- Gazmandan Sarıkıza tamam. Arca emiyor mu? tamam!
- sarıkızdan gazmana tamam. Kendisinin kene olduğundan şüpheliyim. Tamam!

- Sarıkızdan gazmana tamam. Arca sıçtı, tamam! bezleri kap gel tamam!
- Gazmandan Sarıkıza tamam. sesi ve kokusu buraya geldi, tamam! bezler geliyor, tamam!

Yeni oyuncağımız hazır. Ha bir de Arcanın ana rahmine düştüğü andan itibaren İlkerin araştırıp almaya kafayı taktığı Quinny buzz 4 de alındı. bebek arabası değil sanki uzay mekiği. Ancak 1 ay erteleyebildim, ama unutturamadım:) Buralarda havalar pek güzel, gezeceğiz inşallah:)

Birazdan babaneye gidiyoruz. Orada yeni bir bakıcı adayı ile görüşeceğiz, bakalım bizleri neler bekliyor??

MİM : Hiçbir zaman geç değildir

Özgür anne harika bir mim göndemiş bana. Yazması epey uzun sürdü. Ama çok hoşuma gitti, derinlerde birşeylerin muhasebesini yaptırıyor gibi.

İşte mim bu:

Genellikle çok derinlerde sakladığımız kazarak ortaya çıkarabileceğimiz yönlerimiz vardır. Kim ne derse desin hiçbir zaman çok geç değildir.

Eksiklerimiz kadar olumlu yönlerimizi de kabul etmek oldukça önemlidir.

Cümleleri tamamlayın lütfen:
1. Çocukken ............... kaçırdım.
2. Çocukken ............... yoksundum.
3. Çocukken ............... yaralanmış olabilirim.
4. Çocukken ............... olmayı hayal ederdim.
5. Çocukken ............... isterdim.
6. Evimizde asla yeterli .......... olmadı.
7. Çocukken daha fazla ........... ihtiyaç duyardım.
8. Bir daha asla .......... göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca ......... merak ettim.
10. ............. kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım

Şimdi benim cevaplarım:
1. Çocukken sorumsuzca takılmayı kaçırdım. Çocukken bile biraz fazla sorumluluk duygusu ile yoğrulmuş bir bireydim. Ödevlerimi yapmazsam gece rüyalarıma girerdi, hep iyi notlar almalıydım. Tabii bu annemler için iyi birşeydi, benim veli toplantılarımı iple çekerlerdi. Ama benim için pek iyi olmadığını şimdi farkediyorum, keşke biraz dağıtsaydım:) bu kadar kasmaya gerek yoktu.
2. Çocukken çocukluktan yoksundum. Çok sevdiğim ablama, kuzenim zühreye kendimi aralarına kabul ettirmenin yolunun olgunluktan geçtiği sanarak büyükmüş gibi davranırdım. Ablamın arkadaşlarından biri ile bir gece uzun bir sohbet etmiştim, kız 20 ben 12 yaşındaydım. Sohbetin sonunda yaşımın 12 olduğunu duyunca kız şok olmuştu, beni 18 filan sanmışmış!! O yaş grubu gibi davranmaya acayip bir alışkanlığım vardı. Belki olgunluktan çok büyümüş de küçülmüş halleri:)
3. Çocukken herkesle iyi geçinmeye çalışmaktan yaralanmış olabilirim. Karakterimde herkesle iyi olmak, orta yolu bulmaya çalışmak gibi özellikleri barındırdığımdan yorgun düşmüş olabilirim. Hala bu davranışlarıma gıcık oluyorum. Azıcık bitch ol di mi!! yok herkes beni sevsin derdi bir türlü bitmek bilmiyor.
4. Çocukken çooook ünlü bir sanatçı olmayı hayal ederdim. Bale dersleri alırken balerin, gitar dersi alırken müzisyen, kitaplara daldığım dönemlerde yazar olmayı hayal ederdim. Alkışlar, sahne hep olsun isterdim. Yazık ki hevesim yeteneğimden fazla olduğu için kıçı kırık mühendis oldum çıktım:)
5. Çocukken hemen büyümeyi isterdim. Çok lazımmış gibi!!
6. Evimizde asla yeterli kitap olmadı. Babam pek okumaya vakit bulamazdı. Annem bize her fırsatta kitap alırdı ve okumaya teşvik ederdi, ablam özellikle ergenlik döneminde çok okurdu diye hatırlıyorum ama ben hep duvardan duvara kitaplığı olan bir ev hayali kurardım.
7. Çocukken daha fazla özel hayatım olmasına ihtiyaç duyardım. Kendi odam ve kendi hayal gücümle oluşturduğum bir dünyam vardı ama daha fazlasını istiyordum, neyime yetmiyorsa
8. Bir daha asla Aziz Nesin'i göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca hep evrenin nasıl oluştuğunu merak ettim.
10. Özgüre katılıyorum, ZAMAN kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım

Son olarak sevgili Özgürün yanı sıra mimlediklerim:
Mukaddes, Zeren, Tuğçe, Yeşim, Simge
Ruhdağını mimleyecektim ama çoktan mimlenmiş kendileri:)

25 Mart 2009 Çarşamba

1. Ay kontrolü


Dün Arcanın 1. ayı doldu. İnanılır gibi değil!! Çok doktor aradım. Sevgili Hülyanın Tunayı götürdüğü kliniği duymuştum ama prof un pek ilgili olmadığından da haberim vardı. Bizim işyerinde 2 yaşında çocuğu olan arkadaşım geldi aklıma, kendisinden sünnet kliniği önerisi de almış, memnun kalmıştım. Kafamıza uyan tarzda (prof olmasın, genç, çocuğu olsun, şefkatli ve deli gibi sorularımıza sabırla cevap versin...) bir doktor olduğu izlenimi uyanınca hadi dedik götürelim.
Hakikaten iyi bir doktor çıktı, yani ilk izlenimimiz böyle. 10 aylık bebeği varmış. Çok konuşkan birisi. Önce hadi dedi anlatın başınızdan geçenleri. Sarılık ve sünnet maceramızı anlattık. Hastane doktorunun verdiği ilaçları, vs... Tamam dedi şimdi davranışlarını anlatın hem sizin hem Arcanın. Açıkçası biz sağlık konuşacağız sanıyoruz bu kısma çalışıp gelmiştik:) şaşırdık ama hoşumuza gitti. Dedi ki çocuğun ruh sağlığı acayip önemli, sağlığı biz hallederiz nasıl olsa. En fazla 1 ay gecikme ile müdahale edilir önemli olan davranışları. Anlattık. Gece uyuyor, gündüz pek uyumuyor. Gaz olayı var, belli saatler huysuz. Uyursa 3 saatte (gece 4 saate çıkıyor) uyumazsa 2 saatte bir emziriyoruz falan filan. Nem cihazına pek sıcak bakmıyor ama yine de siz bilirsiniz dedi. Hırlaması burun tıkanıklığından.
Arkadaş boya gitmiş biraz 54 cm olmuş, kilosu 3600 gr ki toparlanmış, anne sütüne devam dedi, pek keyiflendim. İlave mamaya hiç kanım ısınmamıştı. Pul pul dökülen derileri için de şimdilik sebamed bebeyağı iyidir ama bu dert bitince kozmetik önermiyoruz dedi. İyi bana uyar, haz etmiyorum zaten. Yüzündeki kırmızı döküntüler normalmiş. Annelerin pamukçuk dediği dudaktaki beyaz şey meğer emmekten kaynaklanan bir tür nasırımsı birşeymiş yani sorun değil. Oh çektim. Pamukçuğun bebeğin canını yakan ve beslenmesini engelleyen birşey olduğunu okumuştum. Kilo kontrolüne devam. Evdeki tartı, higrometre vs gibi ekipmanlara gülmedi hatta bizim için yoo pimpirikli değilsiniz bile dedi. Sallayarak uyutmanın çocukta kötü bir etki yaratmayacağını ebeveyne sıkıntı yaratacağını söyledi. Ama yatağında uyutabilmemizin iyi birşey olduğunu, kucağa almamaya gayret göstermenin gereksiz olduğunu anlattı. Kucaklanan bebeklerin özgüvenlerinin daha yüksek olduğunu söyledi. Biz biraz kasmaktayız da kucağa alışmasın diye:)
Ne diyeyim, keyiflendik. Hani sınav notu açıklanan öğrenciler gibiydik. Arca aşının etkisiyle ana kucağında uyuyakalınca hadi dedik yemek yiyelim. Oğluşumuz bize müsaade etti ve ilk defa dışarıda yemek yedik. Yeaaay!!!

23 Mart 2009 Pazartesi

Pazar günü kabusu

O ne gündü öyle!! Bu defa benimkinin yanında Arcanın huysuzluğunun pek önemi kalmadı. Geceyi iyi geçirmemize rağmen sabah 5 buçuk seansımızda uykuya direndi velet. Hıçkırık tuttu vs... Sonra bir şekilde uyudu ama bende acayip bir halsizlik peyda oldu. Feci ishal olmuşum. Haliyle bünye bu kadar yemeye ve tatlıya alışkın değil, iflas etti sonunda. Elektrik süpürgesinin sayesinde İlkerle karşılıklı süper bir khvaltı yaptık. Arcayı emzirdikten sonra hadi dedim uyuyayım ki sabahı telafi edeyim. Ama uyumaya kasınca uyuyamıyorsun. Uyuyamadıkça gerildim, gerildikçe uyuyamadım. Vakit ilerledi, Arca da uyandı, hadi yeni bir seans. Ama sonraki 2 defada da uyumayınca İlker hadi dedi sen yat ben ilgileneyim. Bu arada öğle yemeği yemediğimi farkettim. Bir şeyler atıştırırken Arcanın mızıldanmaları kulağımda, bir taraftan da tansiyonum düşer gibi oluyor. Yani halsizlik devam. Yatağa gittim, İlker de Arcayı uyuttu uyutacak. Yatakta başladım ağlamaya. Ama tutamıyorum kendimi nasıl bir ağlamak. Özlemin lohusa cinleri bizim eve uğramış gibiydi. İnanılmaz sıkılmıştım. İşte asıl sebep buydu!! İlker dedi ki giyin gidiyoruz. Arcayı emzirdim. Attık ana kucağına, doğru arabaya. AVM lere gitmek istemiyorum, mikrop yuvası hele ki yağmurlu bir pazar günü!!! Alsancaktaki Kahve dünyasına gidelim dedik. Geniş geniş otururuz. Sonra aklımıza CHP mitingi geldi. Anarşik solcu babane mitingte biliyoruz, aradık yollar nasıl diye. Iııh dedi, gelmeyin buralar pek fena. Sonra döndük, sahilden devam ettik. Dışarda yağmur kıyamet Arca arabada uyukluyor, Allahım nasıl güzeldi. Sonra İlker Agora Starbucks tan kafeinsiz mocha kaptı bana, eve yollandık, pıtır pıtır yağmur sesiyle. Hiç kendimi bu kadar iyi hissettiğimi hatırlamıyorum. Halsizlik de kalmadı. Meğer uykusuzluk, ishal filan bahaneymiş, gönül dışarı çıkmak istermiş, kahve kayfi yapmak istermiş. Hergün montunu giyip balkondan akıp giden hayatı karşıdan seyretmek yetmiyormuş. Karar alındı artık canım sıkıldı mı atacağım Arcayı arabaya, İlker olmasa bile çıkacağız dışarı. Hem haftaiçi market - AVM gibi kapalı mekanlar da daha tenha olur gönlümüzce gezeriz, hem de Arca üşütecek diye korkmam.
İlker defalarca çık gez demesine rağmen ben hep aman uyanır, aman acıkır diye cesaret edemiyordum. Artık biraz daha kendime bakmalıyım, moralimi yüksek tutmalıyım, pazar gününün bana öğrettiği işte bundan ibaret!!!

22 Mart 2009 Pazar

Kilo takınıtısı olan kadın : Yeliz

Kilo takıntısı olan bir kadınım ya, hani kendim için ince olayım derdi neyse Arca için dombili olsun derdi o!! Hele ilk hafta 350 gr verince tırlattıydım. Sonra da sütüm yarıyor mu, Arca kilo alıyor mu mızmızlanmaları başladı. İlker soruna çözümü buldu ve gidip bebek tartısı aldı bize. Şimdi her 2 günde bir kilosunu kaydediyoruz. Ne kadar emdiğini bile tartıyoruz. Şöyle: Önce aç Arca alınıp tartılır, emzirilir, sonra tekrar tartıya konur ve kaç gr emdiği görülür. Evet komiğiz ama napalım içtiğimiz still tee ler, vitamaltlar, kompostolar noluyor bilmek lazım. Şimdilik 4 günde 160 gr almışlığı oldu. Doğum kilosunu çoktan geçti. Yani benim içim biraz rahatladı. Tabii doğru yolda olup olmadığımızı doktor söyleyecek.
Tabii ki anne sütünden yana bir insanım ama doktor mama takviyesi yapın derse, ve bebişin iyiliği içinse anne sütünde fütursuzca ısrar edecek değilim. Yani bu olasılığa hazırlıyorum kendimi.

Peki doğumdan bu yana geçen 26 günde anne ne yapmış derseniz... 65,5 kilo ile (tam +15 kilo) doğuma girmiştim. bugün itibari ile 56,3 kilo olmuşum. 9 kilo!!! bu kadar hareketsizliğe ve yemeye rağmen iyi haber!!! İlk hafta tartılmıştım, sonra sevgili Özgürün pantolon postu ilham verdi ve erken ama deneyeyim dedim. Tabii 36 bedenlerin ve XS üstlerimin uyması mümkün değil ama 3-4 aylık hamileyken aldığım 38 beden pantolonlar tamam. Pek güzel görünmüyorlar ama en azından bundan sonra popomdan düşen hamile pantolonlarını giymek zorunda kalmayacağım:) Hazirana kadar eski kiloma dönüp eski tuvaletimle Zeyneplerin düğününe gitme derdimdeyim yani kaldı 6 kilo:)
Hadi hayırlısı...

21 Mart 2009 Cumartesi

bir düzen mi kuruyoruz? yoksa hala 40 ını mı bekliyoruz?

Arcayla günler geçiyor. Nasıl mı? Bir de bana sor:)
Artık tam anne gibi hissetmeye başladım gibi. Sabahları iyiyiz. 7 gibi uyanıyorsa, emzirip, altını değiştirip bir uyku faslı daha çekersek müthiş bir güne uyanıyorum. D vitamini ve Zincosunu verip tekrar uyutmaya çalışıyorum. Evde kimse yoksa süper ama benden başkaları varsa mutlaka arıza çıkarıyor. Arkadaşın misafire pek tahammülü yok. Sonra öğle - öğleden sonra hemen hergün değişik bir karaktere bürünüyor. Bazen mışıl mışıl uyuyor, bazen yaygarayı basıyor. Ama akşam 6-9 arası nöbetler hiç eksik olmadı. Gaz sancısı mı, kolik mi, bilmiyoruz ama sıkıntısı bir türlü geçmiyor. Geçen akşam farklı olarak 9 gibi başladı, 11 e kadar sürdü. Hele uykusunda hıçkırık tuttu mu iyice huysuzlanıyor. Hıçkırığın tedavisi emzrmek ama emzirince yine gaz çıkarmak lazım ki iyi çıkaramazsan tekrar hıçkırık tutma olasılığı yüksek! Döngü böyle gidiyor. Cuma akşam en müthiş uykusunu uyudu çünkü banyosunu yapmıştı. Kuzen Cü gelince hadi saçını sonra yıkarız demiştik, dün ilkerin annesi uğradığında, hadi yıkayalım dedik tekrar. Sonrasında bir güzel uyudu. Zorla uyandırıp tekrar alt değiştirip yine uyuttuk. Misafir geldi yine. Ama bizimki damar saatinde uyudu bu defa ??? Hayırdır? Ama gecenin geri kalanı iyi geçti derken baktım mutlu ilk 24 saatimizi tamamlamışız.

Ama bugün sabah uyumama hlleri geldi üstümüze, her sabah uyuyan çocuk yine huy değiştirdi. Ikınıp sıkılıyor, altı temiz, karnı tok, gazı çıktı ??? 40 ını bekliyoruz canlar!! sonrası düzenimiz oturacak temennimiz devam ediyor:) Uyuttuk ama nasıl ? Elektrik süpürgesi sesi ile. Bunu akıl eden öncelikle İlkerden,, sonra bunu icat edenden en sonra da bu aklı veren internet aleminden allah razı olsun. Şimdi emzirme vakti, hadi öperim...

18 Mart 2009 Çarşamba

SSK rapor olayı

sevgili tecrübli annelerin memelerin acımasına alışılıyor rtak açıklamasından sonra olaya tamamen pozitif bir yaklaşımla müdahale ettim ve şimdi eskisi kadar kötü değil. Gülnur teyzem - doktorum - bana 10 ar dk emzir ve isterse 1 saat sonra tekrar emzir ama çok memede tutarsan memeyi emzik yapar, boşuna canın yanar uyarısını da yapmıştı. Bunu da dikkate alıyorum.
Bu aralar Arca ile daha fazla başbaşa kalmaya çalışıyorum. Anneler hergün arayıp ihtiyaç var mı gelelim mi diyorlar ama ben evde yapılacak iş varsa çağırıyorum kendilerini:) bizim Arca evde kalabalığı sevmiyor gibi. Haftasonu gelen tüm misafirler arca yaygarayı basar bazmaz apar topar kaçtılar. Bugün sabahtan beri başbaşayız, şimdilik bir arıza çıkarmadı. Hem uyumama hem biraz etrafı toplamama hem de şu an kafeinsiz ilk nescafemle ve birkaç bisküvi ile keyif yapmama izin verdi Arca hazretleri:)
Sevgili iktidarımızın seçimlere az süre kala nüfuslar değişecek işkencesi yüzünden nüfus dairesine gidemiyoruz, dolayısı ile Arcanın nüfusu hala yok!!! Ve ben de şu SSK raporunu kapatma konusunda kendilerinin nüfusuna ihtiyaç duymaktayım.
Bunu en son bebek doğduktan ne kadar sonra yapmalıyız? Ben 15 gün diye hatırlıyorum ama? paramızı bebek 56 günlükken alıyormuşuz, bu tamam ama öncesinde birşey yapmalıyım değil mi?

Bu arada sevgili PITIRCIK ve KUZUNUN ANNESİ ne kesinlikle yoru gönderemiyorum. Benden mi kaynaklanıyor acaba? Mesela bu SSK konusunda tecrübesi olan Pıtırcığın tavsiyelerine çok ihtiyacım var ama ulaşamıyorum kendisine. Sorun bende mi acaba?

bizim keyif 4 bisküvilikmiş:) arca mızıklıyor, hadi bakalım sarıkız görev başına:)

16 Mart 2009 Pazartesi

niye acıyor?

ilk günler göğüs uçlarım içe dönük olduğu için göğüs kalkanı kullandım. İyiyidik, yaralarım geçti. Sonra Arcayı her emmeden sonra hıçkırık tutmaya başlayınca hava yutuyor deyip kalkanı attık. Önceleri hiç sıkıntı yoktu, ilk memeyi kaparken acıtıyor sonra alışyordum. ama 2 gündür tüm emme boyunca canımı acıtyor. Hani yanlış tutuyorum desem meme uçları yara da olmuyor. Sadece inanılmaz acıyor.
her emmeden sonra meme uçlarını yıkayıp lansinoh krem sürmeye de devam. Ama bu acıya ne sebep olur, nasıl kurtulurum? tecrübeli annelerin yardımına ihtiyacım var.
sevgiler

14 Mart 2009 Cumartesi

Arca bir maymundur

Arca bir maymundur
Şebek maymunudur
Babasının (annesinin) üstüne
işer, sıçar, osurur...

İlkerin son bestesi takdim olunur.
Hemen her alt açma seansımızda bir hadisemiz var. Malum arkadaş diğer bebekler gibi geğirerek değil osurarak gaz çıkarmaya alışkın olduğundan her alt açışımızda suratımıza osuruluyoruz. İşemeden kurtardığımız seanslar ebeveyn zaferi olarak tarihe geçiyor. Genelde Arca hep önde.

Efendim, hiç blog yazamamaya başladım ve son derece canım sıkkın. Gündüzleri Arcayı uyutmak pek mümkün olmuyor, gece ise o uyurken uyumaya kasıyorum, günler böyle geçiyor. Bu lohusalık hoş değil. Evden çıkmak istiyorum. Sünnet ve kilo kontrolü olduğunda acayip sevinçliydim. Sünnetle ilgili hiçbir sıkıntı kalmadı. Oğlu olanlara olacaklara şiddetle tavsiye ederim. Kilomuz? 3250 gr doğan Arca, ilk hafta sonunda 2900 gr a düşmüştü. Bu hafta doğum kilosuna dönmesini çok istiyordum. Ancak 3050 gr olmuş. Ama 8 günde 160 gr , altsınır olmakla birlikte yeterli dedi doktor. Yani ek gıdaya gerek yok, iyi yolda ilerliyoruz. Ancak sarılık hala var dedikleri için moralim acayip bozuldu. Aslında sarılıkla ilgili halsizlik, sürekli uyuma belirtileri artık kaybolmuştu ama bedeninde sarılık olduğu için rahatsızdım. Bu kadar iyi bakıma rağmen hala tamamen geçmemesi can sıkıcı. Tekrar kan almaya götürdüm. Bilurubin seviyesi 9,9 çıktı, 1 hafta önceki 10,5 idi. Tabii düşüyor ama düşüşü biraz yavaş.

Dün Arcaya mevlüt yaptık. İlker bu tür olaylara son derece karşı ama ben istedim, çünkü:
1. Bebeğime dua okunsun istedim, iyi dilekler onunla olsun
2. Bu vesile ile zırt pırt gelecek bilmem kim teyzeleri de tek seferde ağırlar kurtuluruz dedim.
3. Annelerin yapma arzusunda oldukları bu hadise ile onlara olan görevimi yerine getirmiş oldum
4. Mevlüt şerbeti içtim danalar gibi

Tabii 25 kişi olacağımızı hesaba katmamıştım. Arcayla geçirdiğimiz harika akşamın ardından İlkerin annesi erken geldi. Azıcık daha süt sağıp bıraktım, alelacele kuaföre gittim. 1 yıldır makas görmeyen rapunzel saçlarımı kestirdim. Allahım resmen hafifledim. Ama gölge yaptırmaya vaktim olmadığı için haftaya erteleyerek eve döndüm. Bebeğim hala uyuyordu. İnsan bebeğini bırakınca ufaktan suçluluk duyuyor ama keyfi yerindeydi. Derken insanlar erkenden gelmeye başladı. Benim planımsa Arcayı emzirip yatırıp minimum insanla muhatap etmekti. Ama olmadı. Saat 1 den itibaren Arca uyumadı ve ben sürekli emzirdim. 25 adet annenin hemen hepsinde aynı sözler,
- emiyor mu? (emmese sanki kendi emzirecek!)
- bol bol emzir kızım (daha memeyi bırakalı 20 dk olmadı, nasıl acıkmış olabilir?)
- hmm o zaman sütün yetmiyor (iyi de bu çocuk çiş kaka yapıyor, kilo almaya başladı)
- ek mama verecek misin? (hayır daha dün doktor anne sütüne devam dedi)
- yok yok ben sana yarın bi milupa kapıp geleyim. Çocuk biraz kendine gelsin. (allah sabır versin)
- su içiyor musun? (evet 3 lt içiyorum) aa o zaman proteinli gıdalar da almalısın.
- sütünün alitesini hıfzıssıhada ölçüyorlar gönder baksınlar iyi miymiş.

Ve Arca tüm kadınların ellerinde dolaştı, ben sadece mevlüt okuyan hocanın eline vereceğiz sanmıştım. Panikledim ama duanın ortasında çocuğu kapamadım, kalakaldım. Bir de herkesler ağlamaya filan başladı. Niye ki? Duadan etkilendiler galiba?
Neyseki akşam İlkerim geldi, veleti uyuttuk, bende deli bir başağrısı peyda oldu, sonra uyumuşum. Gece düzene geri dönmüştük. Sabah yine mızmızlanmalar başladı, anane gelince bizimki şımarıyor galiba. Annem de "bu çocuk aç!" lara başlıyor. Sonra tüm düzen kaçıyor. Neyseki şimdi uyudu. İlker birazdan gelecek, ben de mevlüt şerbetimden yalana yalana içiyorum ama şimdi biraz uyumaya niyetliyim.

8 Mart 2009 Pazar

tekrar merhaba

Arca ile hayat maceramız tam gaz devam ederken kendimi kopyalamaya karar verdim. Birimiz 24 saat Arca ile ilgilenirken diğerimiz uyuyacak, bloguna birşeyler yazıp dostlarını ziyaret edecek, banyo, yemek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak. Hani ev işlerinden bahsetmiyorum bile. Hamileyken bol bol uyu öğütlerinin ne kadar doğru olduğunu anladığımı söylememe gerek var mı bilmiyorum.

Doğum anıları pek yok. Yani epidural sezeryan hemen her annede aynı anıları biriktiriyor. Sadece Anestezi uzmanının çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Zaten en önemlisi de buymuş. Sonra bebeği Gülnur teyzemin çıkardığını, yanıma getirdiğni, bir güzel koklaştığımızı ve Arca'nın deli gibi ağladığını hatırlıyorum. Ama ben hiç ağlamadım. Allahım ne duygusuz kadınım:) Beni Arcadan epey sonra odaya getirdikleri için İlker biraz çıldırmış. Kötü birşeyler olduğunu sanmış. Neyse odaya geldikten sonra hemşireler göğüs uçlarıma bakarak pek iyi haberler vermediler. Evet süt geliyordu ama göğüs uçlarım içe dönüktü. Silikon meme başlığı tavsiye ettiler, hemen getirildi. Arca emme duyguları epey gelişmiş bir bebekti, çok zorlanmadık. Ama yine de acı vardı, hala da az çok devam ediyor. Sarılık riski olduğundan bir gece daha hastanede kalmaya karar verdik. İyi de oldu, topuk kanı hastanede alındı, sağlık ocağına gitmek zorunda kalmadık, sarılık testi de yapıldı. Değer çok yüksek olmamakla birlikte dikkat edilmesi gereken seviyedeydi. 6,7. Eve geldiğimizde çok mutluyduk ama ...

Arca ile ilk günlerimiz haliyle sıkıntılı geçti. Sarılık riski çok yüksekti, 2 defa test yapıldı, 7. günden sonra tehlikeli seviyeye gelmediği için hastaneye yatmasına gerek kalmadı. Bu işin tedavisi bol bol emzirmek ve SU VERMEK. Evet anne sütünden başka şey vermeyelim diye direten ben, annem birkaç kaşık su verdi diye tedirgin olurken meğer suyun ne önemli olduğunu farketmemişim. Zira ilk gelen anne sütü pek yeterli olmuyor, takviye lazım. Ve sık sık emzirmek için uyandırmak çok sıkıntı verici. Çünkü melekler gibi uyuyor sanıyorsun ama o aslında sarılıktan gözünü açamadığı için öyle. Memede uyumalar, 5 dk da sızmalar hep üzücüydü ama atlattık gibi.

8. gün göbeğimiz düştü. Ne yapacağız hiç bilmiyoruz. Bunu sonraya bıraktık. Aynı gün doktor randevumuz vardı. Hastanede kaldığımız süre içinde bizimle ilgilenen hastanenin çocuk doktoruna gösterdik Arcayı. Ağırlık 3250 gr, boy 50 cm, baş çevresi 35 cm olarak doğmuştu. Standart bebek!! Ama 1 haftada epey kilo kaybetmiş. 2900 gr olmuş. Doktor, şimdilik korkulacak birşey olmadığını, mama eklemeye gerek olmadığı söyledi ama 1 hafta sonra sadece kilosunu ölçmek üzere tekrar getirmemizin iyi olacağını anlattı. Eğer sütüm yetmiyorsa ilave mama olayına kendimi hazırlamalıyım sanıyorum. Umarım yeter ve bebeğim doğum kilosuna geri döner. Her bebeğin ihtiyacı olabilecek ilaçlar yazdı bize. Özellikle gaz için Zinco damla yazması iyi oldu. Çünkü Arcanın bazı geceler inanılmaz sancıları tutuyor. Bugün sabah o kadar sancılydı ki saatlerce uyumadı tabii ben de.

Yenidoğan sünneti hem bizim tercih ettiğimiz hem de doktorlarımızın önerdiği bir olaydı. Ancak çocuk doktoru hemen doğumun ertesi yapılmasındansa göbeğin düşmesinin, bu sürede sarılık riskinin de atlatılmasının daha doğru olacağını söyleyince beklettik. Yenidoğan sünneti sağlık açısından çok faydalı, bebeklerde idrar yolu iltihabı riskini çok düşürüyor. Ayrıca yenidoğanlarda acı eşiği çok yüksek olduğundan hem lokal anestezi ile kolayca yapılabiliyor, hem de çok çabuk iyileşiyor. İlk tercihimiz kendi hastanemiz Ege sağlıkta yapılmasıydı ama fiyat çok yüksek geldi. Biraz daha araştırınca, arkadaşlarımızın da tavsiyesi ile Çocuk Cerrahisi merkezini bulduk. 2 çocuk cerahının kliniği burası. Kesinlikle tavsiye ediyoruz. Uzun uzun neler yapılacağını anlattı doktor, önce bizi hazırladı olaya. Dün 12. günümüzdü, İlkerin annesini de alıp gittik. Malum İlkere ameliyat olayları ters. Anneye müdahale sırasında mutlaka ihtiyaç oluyormuş. Bol bol konuştum, öpüp kokladım, yanağımı burnuna dayadım ki bebişim yalnız olmadığını hissetsin. Çok az ağladı ve 20 - 25 dakika içinde herşey bitmişti. Sadece 5 gün banyo yapmayacak, perşembe tekrar kontrole götürülecek ve bu iş de bitmiş olacak. Herşey bir tarafa oğlum 5-6 yaşına geldiğinde o sünnet travmasını yaşasın istemiyordum.

İşte böyle...
Şimdi sütümü arttırmanın peşindeyim ki mama takviyesine gerek olmasın.
Neler yapıyorum?
En az 3 litre suyun yanı sıra açık çay, süt, meyve suyu, komposto ve ablamın getirdiği karışım (anason, rezene, ısırgan otu ve kimyon - kaynatıp içiyorum - pek iğrenç) ile günlük sıvı alımım 4 litreyi geçiyor. Zaten emzirirken içim yanıyor, bunlar çok iyi geliyor.
Sütlü tatlılar
tahin pekmez
yumurta, peynir, yoğurt

Peki başka neler yapmalıyım?

Arca 3 saatte bir emiyor. 4 saate çıktı mı uykusundan uyandırıp emziriyorum. Son günlerde her bir memeyi 20 dakika emmeye başladı ama bana hala pek kilo almıyormuş gibi geliyor. Ne yapmalı?

P.S. Herkese tekrar iyi dilekleri için teşekkür ediyorum. Beni hastanede ziyaret eden Hülyaya ayrıca çok teşekkür ediyorum, çok mutlu oldum.

1 Mart 2009 Pazar

geldik...



Evimize geldik. Hala kan uyuşmazlığından sarılık riskimiz devam ettiği için toparlanmamız biraz uzun sürüyor. Hastane, doğum, maceralarımız çok yakında burada...

23 Şubat 2009 Pazartesi

Son haftamız ve teşekkür


40.haftaya girdik. Halimizden pek memnunuz. Velet sanki 1 ay daha içerde kalabilir gibi. Geçtiğimiz hafta doğumu planlayıp da 6 gün üzerine ilave etmeye karar verince epey sıkılmıştım. Şimdi diyorum ki nomal doğumu bekleseydim herhalde kafayı yerdim.

İşte son haftanın özeti:

Salı günü çalıştım sabahtan. Sonra yürüyüşe çıktım. 1 saat yürümüşüm, çok iyi geldi. Normal doğum yapacaklara önerirler ama evde hımbıllaşmaktan iyidir. İlker araba kullanmamı yasakladı. Seyir halinde sancım tutar diye endişeleniyor. En kısa mesafelere bile gidemiyorum:(

Çarşamba yine aynı rutin devam etti. Bu defa 2 saat yürüdüm. Eve geldikten sonra sızmışım, süper uyudum. Bu arada bu hafta hergün yumurta yemeye ve en azından yarım litre muzlu, elmalı, ballı süt içmeye özen gösteriyorum. Son günler olduğu için başka canımın istediklerini es geçemiyorum, hala bir fındık ve çikolata bağımlısıyım ve hamburger yedim!!! Zaten bu oburluğun sonuçlarını çok geçmeden aldık!! Şu anda tartıda 14,5 kg fazlam var görünüyor. Son 3 haftadır hiç kilo almayan ben, 3 günde 1 kilo almışım, inanılır gibi değil.

Perşembe İlker işe gitmemeye karar verdi. Öğleye kadar yayıldık, Gülnur teyzemi aradım, doğumdan önce beni muayene etmene gerek var mı dedim. Yok dedi, herşey normal, işte kanama olursa veya suyun gelirse hiç ihmal etmeden beni arayıp hastaneye gitmen yeterli. Bir de son günler tuz tüketimine dikkat et, ağır kaldırma vs vs... Zaten şurda 3 güm kaldı, hiç öyle ödem filan yok. Demek vücut su tutmuyor, demek ki doğumdan sonra max 4-5 kilo verebileceğim, sonrası üstüme yapışacak gibi kabuslarıma devam!! Umarım bu iştah açıklığı doğumdan sonra kesiliyordur. ??
Öğleden sonra Alsancak'a gittik. Ilık bir hava, muhteşem bir yağmur vardı. Kordon'da epey yürüdük. Heryere yürüyerek gittiğimiz üniversite yıllarımızı yadettik. Gümüşsuyundan çıkar, Dolmabahçeden Beşiktaşa yürür, hadi kumpir yiyelim deyip Ortaköye devam ederdik. Genciz, vakit bol, para yok. İlk yılımızda yaşgünümü kutlamak için Bebek'e gidip, paramız kalmayınca veya sırf istediğimizden gecenin bir vakti Beşiktaşa kadar yürümüştük:)

Cuma evde temizlik vardı. Bize temizliğe gelen abla, geçen seçimlerde o kadar tembihlememe rağmen bulgur verdi diye gidip AKP ye oy atmıştı. Tabii acayip sinirlenmiştim. Dün gelmiş, kömür yok ev çok soğuk bizim diyor. Ne o AKP kömür vermedi mi bu yıl dedim, zaten onlara oy vermiycem dedi. Of of buyuz işte biz, bu kadar cehalete birşey demiyorum, kömürü alsaydı, oy tamamdı!!

Cumartesinin mutluluğu Kahve dünyasından satın aldığımız fondü setiydi. Çileklerimizi muzlarımızı dilimleyip çikolatamızı hazırladık. Önce çok katı oldu, akışkanlığı bir türlü elde edemedik, sonra süt eklemek suretiyle istediğimiz forma dönüştürdük. Fena çok fena... Yememek lazım ama olmuyor işte, insan kendine hakim olamıyor:)

Pazar sabahı bir kabustan uyandım. Postun bu kısmını rüyalarına doyamadığım ruhdağı'na adıyorum:) Rüyamda Arca 2 aylık, ben ofisteyim, onu da getirmişim, çalışırken emziriyorum filan. Sonra bir gün ofiste unutup çıkıyorum, eve onsuz geliyorum. BAD MUMMY!!! Ertesi gün yine emziriyorum, sağdan sola geçtiğimizde Arca emmek istemiyor. Hani gayri ihtiyari sorarsın ya "niye emmiyorsun?" filan gibi, Arca cevap veriyor "bu taraftaki su gibi beğenmedim" diyor, şaşırmıyorum, iyi diyorum, pompayla sağar saklarım - dün internetten emzirmeyle ilgili bi dolu şey öğrendim de :) - ama sen sakın en son hangi memeden emdiğini unutma diyorum, tamam diyor. 2 aylık emzikli veledin muhabbetleri hiç şaşırtmıyor beni. Sonra velet kalkıp gidiyor, dışarı çıkıyor. Sarı tulumu ile pencereden gidişini görüyorum, ablam beliriyor yanımda, diyorum ki "abla sen takip et pencereden ben koşup getireyim". Deli oluyorum caddelerde bağırıp çağırıyorum, gözden kaybeden ablam da yanıma geliyor, iki kadın deli gibi koşuyoruz. Bir çocuk diyor ki şurdaki dondurmacıya girdi. Oh diyoruz iyi ki Arca koymuşuz adını, az bulunan bir isim ya herkes hatırlıyor. Bizimki bi dolu arkadaş bulmuş, dondurma yiyor, sarı tulumu hala üzerinde, 2 aylık daha!! Ağlayarak uyandım, baktım göbüşte hareket ediyor, oh dedim, çıkmamış, İlker tuvaletteydi, ağlaya ağlaya; "İlker bu çocuğu doğurmayacağım, kalsın içerde dışarısı çok fena, böyle iyiyiz, çocuk çok zor, büyütemeyiz biz, ya alıp başını giderse" Zavallı kocam apar topar çıktı, yarım saat sakinleştirmeye çalıştı beni. Hala üzerimden şoku atamadım.

Ve son gün... Sabahtan kalan ütülerimi bitirdim, şimdi iğrenç rapunzel saçıma fön çektirmeye gideceğim. Bebişim beni güzel görsün diye. Son hazırlıklar tamam gibi ama bir yandan da sanki hep birşeyler unutulacak gibi geliyor.

Veee 9 aylık bu maceranın sonu geliyor, şimdi biraz teşekkür zamanı;
* Bu macerada beni tanımamasına rağmen yanlız bırakmayan tecrübeleri ile beni besleyen tüm sevgili blog yazarlarına
* Güzel yorumları ve iyileştirici pozitif etkisi ile benş yalnız bırakmayan Zühre ablama,
* 36 dan 44 bedene her türlü kıyafeti olan ve her geçen gün şişen benimle kıyafetlerini ve engin tecrübelerini paylaşan, Arca ismine ciddi destek veren ve bebişime dünya kadar cici alan ablama
* Evi temizleyip çarşaflarımı ütüleyen ve asıl görevinin bundan sonra başlayacağına inandığım anneme,
* Sağdan soldan ödünç hamile kıyafeti bulan ve 2 cici elbise diken böylece masraf yapmamı engelleyen, sonra güzel yemekler gönderen, İlkerin annesine,
* Arca'ya alternatif isimler türeten babama,
* Doktor kontrollerinden sonra bürosuna gidip mızmızlandığımız, Arcayla sürekli konuşan İlknura,
* Hamileliğimizin her anını paylaşan arkadaşlarımıza
* Son olarak;
Hamileliğimin hiçbir evresinde beni yalnız bırakmayan,
Birkaç haftada bir hamilelik zırlamalarıma olgunlukla karşılık veren,
her aptal rüyamı dinleyen,
her hafta bana meyvalar taşıyan, güzel yemekler yapan,
defalarca çıktığım iş seyahatlerime ve mesailerime gıkını çıkarmayan,
bebeğimize harika bir oda ve tüm ihtiyaçlarını sağlamak için saatlerce araştırma yapan,
Her doktor kontrolüne benimle birlikte gelen ve tüm test sonuçlarımdan tansiyonuma kadar medikal verilerimi ezbere bilen,
Bütün hamilelik kitaplarını okuyan ve muhtemelen benden çok bilgisi olan,
Tüm stres unsurlarını hayatımdan çıkararak mutlu bir hamilelik geçirmemi sağlayan,
Çok sevdiği sigaradan vazgeçen,
Arcayı hıçkırık tuttuğunda veya kaburgalarımı kırarcasına tekmelediğinde alıp karşısına konuşup (daha doğrusu göbeğimi) sakinleştiren,
Durduk yere hayatında gördüğü en güzel hamile olduğumu söylemek suretiyle moralimi yerine getiren ve en hımbıl zamanlarımda bile güzel hissettiren,
Bu yolculuğa birlikte çok isteyerek çıktığımız ve daha şimdiden muhteşem bir baba olacağına adım gibi emin olduğum,
aşkıma,
milyonlarca teşekkür...