15 Kasım 2008 Cumartesi

Uzun

Geçen cumartesiyi hafızamdan silmek istiyorum ama olmuyor. Herşey önceki gün başladı. Kendimi pek iyi hissetmedim cuma akşamı yarım saat erken çıktım. Nasıl olsa ertesi günü birkaç saatliğine ofise gidecektim. Eve geldiğimde genel müdür aradı tabi çözemedik, dedim ki sabahtan ofiste olacağım konuşuruz. İyice dinledip 9 gibi ofise gittim, kendisi İstanbulda ben izmirde, mail attım beni arayın ofisteyim diye. 12 de aradı. Tam 4 saat telefonda konuştuk ve sonunda hallettik ama benim ofisten saat 1 gibi çıkıp evde öğle uykusu uyuma hayallerim yalan oldu. Tam adamla konuşuyorum, babam aradı cepten, çalışıyorum şu an diyorum hala konuşuyor. Sonunda telefonu suratıma kapattı. Genel müdürle işim bitince aradım açmadı, ablamı aradım, neler yaptığımı konuştuk, ona gideceklermiş. İyi sorun yok, selam söylersin dedim. Eve geldim yemek yok ve ikimiz de kurt gibi açız, markete gittik, birşeyler atıştırdık, eve gelip sızdık. Markette indirime giren Hamilelikte Pilates DVD sini aldım. Artık Yoganın tüm repliklerini ezberlediğim için bu da farklı bir tat katsın egzersizlerime dedim, ama nerdeyse 1 hafta oldu henüz başlayamadım.
Tufanın annesi Hamiyet teyze muhteşem çiğ börek yapar, ne zamandır gidelim diyoruz olmuyordu. Bu pazar sabah erkenden hep beraber gittik. Gülle ben yapımda emek verdik, sonra da deliler gibi yedik. Sohbet muhabbet, akşam maçı hep beraber bizde izlemeye karar verdik. Zeynep de Tufanın ailesi ile nihayet bir araya gelebildi:) Düdükcan için çok sevimli süpermen tulumu almış. Çok güldük kendisine:)
Ama ne yemişiz, biz kızlar eve yürüyerek gitmeye karar verdik. Max. 3 km yol zaten.
Maça kadar Juno filmini izledik. Ben tek kelimeyle bayıldım. Kısaca lise öğrencisi Juno arkadaşı ile meraktan cinsel ilişkiye giriyor ve umulmadık şekilde hamile kalıyor. Bebeği doğurup zengin bir çifte vermeye karar veriyor. Bu tarz bir evlat edinmeden daha önce canı yanmış çift biraz temkinli yaklaşıyor ama Juno hazır cevaplılığı ve cana yakınlığı ile onların gönlünü kısa zamanda fethediyor. Senaryo çok başarılıydı ve Juno dahil tüm oyunculara rol iyi oturmuştu. Little Miss Sunshine tadında çok başarılı bir pazar seyirliği idi.
Pazartesi akşam henüz ofisteyken İstanbula gideceğimin haberini vermek için annemleri aradım. BAM!! Annem tüm telefon tafra yaptı babam bana bağırarak cumartesi gününün intikamını aldı. Ağzım açık kaldı. Kulaklarıma inanamadım, zaten son bir aydır her hafta seyahat, hemen hergün ve cumartesi de dahil mesaideyim, üstelik HAMİLEYİM bu sebeple türlü hormonal gelgitler yaşıyorum, kısacası bu acımasız eleştirileri hiç hakketmediğimi düşünüyorum. Hadi onu bırak, daha fazlasına bile talibim, normalden daha fazla anlayışa! Üstelik cumartesi günü ablam annemlere durumumu anlatmış olmasına ve aradan 2 gün geçmiş olmasına rağmen durulacağına daha da sinirlenmiş olmaları beni tek kelime ile kırdı. Akşam zaten işten 8 de çıktım, ağlaya ağlaya eve geldim ve uzun bir süre İlkerin beni teselli etmesi gerekti. Zavallı çocuk hayatı benim zırlamalarımı tebessüme çevirmekle geçiyor. Nerdeyse 1 haftadır aramıyorum, İstanbula gidip geldim, ve onlar da aramadı. Bakalım nereye kadar? ama insan hamileyken zaten çok kırılgan oluyor bir de en yakınlarından beklediği anlayış yerine kapris bulduğunda canı yanıyor!! Neyse pazartesi 35. evlilik yıldönümleri, elbet arayacağım ve belki bir süre sonra aramız düzelecek ama 1 haftadır kızgınlığım geçmedi.
Hafta içi türlü iş sıkıntıları yaşadım, inkar edemeyeceğim. Ama lafını da etmek istemiyorum artık. Sadece canımı sıkan bir konuda iki çift laf etmeden geçemeyeceğim. Merkez ofiste muhasebe müdürü ile görüştüm, sağdan soldan duyduğum hurafelerin gerçeklik payını öğrenmeliydim:
1. Doğum iznindeyken firma bana maaşımı tam veriyor mu? HAYIR! 4 ay boyunca tek kuruş almıyorsun, sonra SK'ya gidip topluca alıyorsun paranı. Ve bu da şirketten aldığın maaşın %75 ine denk geliyor. Bu oran da sabit sayılmaz çünkü eğer maaşın yüksekse, SSK nın bir üst tavan limiti var, bu oran senin maaşına göre %50 lere bile gelebilir.
2. Şubatta izne çıkıp Haziranda döneceğim, ikramiyem ne olacak? YOK !! 6 aylık ikramiyenin sadece 2 aylık kısmını alacaksın, 4 aylık kısmını almayacaksın!!
3. Peki zam zamanı geliyor, hamileyim diye bana daha az zam yaparlar mı? ne de olsa bak 4 ay çalışmayacağım? YOK CANIM! ona bakmıyorlar ayrım yapmıyorlar, BİR DE YAPSALARDI. Zam zamanı göreceğiz ama bir de zammımı sırf hamileyim diye az tutarlarsa işte o zaman YUH diyeceğim.
Hani bi de Alman şirketi olacak. Yabancı şirketler insanlara fazladan doğum parası veriyor da bizim şirket nerdeyse cezalandıracak.
Süt iznini korka korka sordum bak onu istediğin gibi veriyorlarmış, ister günde 1,5 saat, ister 1 tam gün gelme işe. Ben benzin paralarımı düşünüp 1 gün izin şeklinde kullanmayı planlıyorum ama genel müdür ne der göreceğiz.
Amaaan neyse diyeceğim de işte ilkerin inşaatından satış olmazsa benim maaşla geçinmeye devam edeceğimiz için şimdiden stres sarıyor her yanımı..
Bugün cumartesi ve son zamanların en iyi cumartesisiydi. Çünkü işe gitmedim. Akşam koltukta sızdığım için sabah erkenden kalktım, çamaşır ve etrafı toplamanın ardından İlkerin annesi geldi, birlikte Çankayadaki bir toptancıya gittik, henüz belki erken ama Düdükcana yeni doğmuş veletler için ne gerekiyorsa aldı babanesi:) Zıbınlar, body ler, bereler, çoraplar, alt değiştirme bişeysi... Artık yeni doğduğunda birkaç ay giyecek kadar çok cicisi var. Tabi renkler hep aynı, mavi pembe, yeşil turuncu.. Ben maviden çok biraz beyazlara kayıyorum. Çok seviyorum bebekte beyazı. İşimizi bitirdikten sonra İkiçeşmelikten çıkarken İlkerin annesi dedi ki burada belki 50 senelik bir Hasan Yoğurtçusu var, hadi ballı yoğurt yiyelim. Ben hiç yememiştim daha önce, daldık içeriye. Eskiden sadece ballı yoğurt satarken şimdi tatlılar da katmışlar ama öyle meşhurmuş ki İzmirde hemen herkes burayı bilirmiş. Matematik öğretmenliği bölümünde okurken bir hocaları getirmiş onları buraya, 35 senedir de sık sık gelirmiş. Koca bir kase - sanırım en az yarım kiloydu - ballı yoğurt keyfimi yerine getirdi, tabi uykumu da. O ders vermeye gitti, ben de atladım otobüse doğru eve. yatakta uzanıp geçen gece havaalanında Garanti bankasının Lounge dan çaldığım Instyle dergisine bakarken uyuyakalmışım. Ballı yoğurttan tatlı bir uykuydu valla:) Sonra ablam duruyla birlikte geldi, haftanın türk kahvesi eşliğinde sohbet çok iyi geldi. Ona aldığımız cicileri gösterdim, tamadır dedi, düdükcanın ilk birkaç ayı için herşeyin var artık bunlardan başka alma, daha büyük şeyler alırsın. Bence de!!!
Bugün zorla yediğim balık günü!! Çok zor yiyorum balığı ama düdükcan için yemem lazım. Tam ironi aslında onun için yemeye çalışıyorum ve onun yüzünden bir türlü 1 balığı bitiremiyorum. Hadi bakalım bu akşam nasıl bir balık savaşı bekliyor bizi göreceğiz.

6 yorum:

ruhdagı dedi ki...

Gerçekten çok yoğun çalışıyorsun. Bloğunu okumaya başladıktan sonra kendi işimle ilgili mız mızlanmaya hakkım olmadığını düşünmeye başladım.

İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşıyorlar bence. Kırılma nedenlerini ve kaprislerini anlayamıyorsun "ben şimdi ne dedim ki?" diye düşünüyorsun ama nafile.

Kafanı şişirdim kısacası, canını sıkma zaten balık günüde gelmiş :)güzel bir pazar geçirmeni dilerim.

Sevgiler.

yeliz dedi ki...

evet ruhdağı kesinlikle haklısın, ablam da babamın iyice antrapoza girdiği kanısında:) geçecek tabi bu günler.

Mon Petit Chou dedi ki...

öncelikle süpermen kostümüne bayıldım, kimbilir bunun içinde ne kadar tatlı olur.
ah Yeliz'ciğim ah, seni o kadar iyi anlıyorum ki, seni en çok anlaması gereken insanlar böyle davranınca daha çok kırılıyorsun. ben hamileyken annem istanbul'a gelmişti ve ben anne ter kokuyorsun bir duş alsan dedim ve kıyamet koptu.insan hamile olunca kokulara karşı daha hassas oluyor. sonra kapıyı çarpıp çıkmaz mı? beni aldı bir telaş yol, iz bilmez . ağla ağla helak oldum. Ümit Japonya'da, İstanbul'da kimsem yok ne yapacağımı şaşırdım. sonra çıkıp geldi ve ertesi gün Ankara'ya döndü. uzun sürede konuşmadı. herkesin kapris yapmaya hakkı var ama bizim yok.
neyse daha fazla kafanı şişirmeyeyim.

laleninbahcesi dedi ki...

tam bebek kokusunu unuttuk derken Kardeşimin ortağının bebeği sayesinde onun fanı olduk ailece. Hatta bebekli bloggerleri takip eder oldum.
Ben de hamileyken çok alıngandım ama bebekle birlikte her şey geçiyor. Alınmaya kimseye gücenmeye fırsat bile bulamıyorsunuz)). Sevgiler size

yeliz dedi ki...

sevgili mukaddes,
geçiyor tabi ama bir şekilde kırıp geçiyor, eminim siz de şimdi iyisinizdir annenle ne de olsa annen ama unutulmuyor işte.
Merhaba laleninbahçesi:)
haklısınız, yakında bebek gelince bu krizler de atlatılacak, zaman lazım biraz. Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekküler.

Unknown dedi ki...

Bir işe başlamak için kredi almaya ihtiyacınız var mı? Alır
Faturalarınızı ödemek için kredi? Şu anda teklif ediyoruz
Eğitim kredileri, İşletme kredileri, Konut kredileri, Tarım kredileri,
Kişisel krediler, Araba kredileri vs.
Krediye olan ilginizi ifade edin, böylece yapabilirsiniz
Size daha fazla bilgi gönderin.
E-posta ile bize ulaşın: sandradonaldloancompany@gmail.com.
teşekkür ederim
+1 951 703 6414