27 Şubat 2015 Cuma

#2015te15yenikeşif : OT Café

#2015te15challenge devam ediyor, bilmem farkında mısınız?

Ben aklıma geldikçe teker teker notlarımı giriyorum.
Bazı “challenge” bölümleri epey yol aldı, bazıları beklemede.
Bu mücadele işlerinin beni epey motive ettiğini fark ettim. Sadece iş istemekte…

Bak mesela spor yapmak istemiyorum, hareket bereket hikaye benim için, hala o bölümde startım yok. Kitap dersen orası epey hızlı gidiyor, film ise sıfır çekiyor. Dur bakalım…

Ha bir de yaptıklarım ama yazmadıklarım var, mesela yeni tarifler… Çoğunu İlker deniyor, ama fark etmez, o yemeği pişiriyorsa ben de yamaklık yapıyorum, mutfağı temizliyorum, bir de tabii ki yiyorum:)

15 yeni keşif, iyi ki açmışım dediğim bölümlerden biri. Girip çıktığım mekanlara alıcı gözle bakmamı sağlıyor.
Mesela Arca’nın okulda doğum gününden çıktıktan sonra İlker’in Alsancak’a geçmesi gerekti, biz de park yeri bulamazsa vakit kaybetmesin diye birlikte gittik. (Gerçi “park yeri bulma ballısı” İlkerin bulamayacağını düşünmek saflıktı ya bakma işte Alsancak’a gidesimiz varmış demek.)

İlker işini halleder, biz Kıbrıs Şehitlerinde turlarken Arca’nın çişi geldi. Kafamı bir kaldırdım, Ot Cafe! Nicedir açılmasını bekliyordum. Derginin hastasıyım, ot yiyen öküze ayrı bayılıyorum, beni bırak Arca da bayılıyor. Hemen girdik, tuvaletlerini kullanmışken bir de oturalım bir kahve bir limonata içelim dedik.


Şu aşağıda gördüğünüz bölüm şahane. Kitapların ve kırmızı kadife bir kanepenin olduğu yerin güzel olmaması mümkün mü? Hemen aklıma kitap kulübü geldi tabii, fotoğrafları çektim, garsonlardan bilgi aldım, çok kalabalığız, full çekersek sığamayız ama firemizin çok olduğu bir akşam sırf atmosferinin hatırına gelebiliriz, neden olmasın?
Cafe’nin bizim gittiğimiz saatteki müşterileri 15-25 yaş aralığındaydı.
Menüsü zengin, hatta kırmızı etlere “baba yemek” adını takmaları çok güldürdü, zira ben de hafta sonu İlker’in yaptığı bir yemek için “ana yemek” yerine “baba yemek” tabirini kullanmıştım.

Garsonlar güler yüzlü, servis hızlıydı. Her tarafta Ot dergiden ayrıntılar görmekse keyifliydi.
Fiyatlar kalite dengesi de sağlanmış bence, abartılmamış. Gidilir, keyfedilir, sevilir, eh maksat yeşillik olsun:)

5 yorum:

Gulcin dedi ki...

o zaman ot cafede bulusalim ha ha ha :)

yeliz dedi ki...

çok iyi fikir:))

Adsız dedi ki...

merhaba işten başını kaldıramayan yeni gebeş olarak pek meşhur idefix ten sipariş ettim heyecanla bekliyorum tavsiye ettiğin kitabı. şimdi de gögüs uçları ve gerilmeye başlayan karnım için yağ krem losyon araştırmasına girdim deli gibi. kullandığınız bildiğiniz isimleri yazarsanız çok mutlu olacağım. böyle giderse bana yardımlarınızdan sonra 'yeni hamile rehberi' postu hatta kitabı yazabilirsiniz bence :) mercan

Öykücü dedi ki...

Zeytinyağı.Bebek doğunca her banyodan sonra da onu zeytinyağı ile ovun.Giydirene kadar yağ emiliyor ve kıyafetleri dahi kirlenmiyor.Üstelik yediğimiz bir ürünü süreceksiniz bebeğinize, düşünün ne kadar doğal.

Göğüs ucu için ise lansinoh krem emzirirken göğüs ucu tahrişlerinde rahatlatıyor.


Bebeğiniz sağlıkla, mutlulukla kucağınıza almanızı dilerim.

yeliz dedi ki...

öykücü iyi ki cevap yazmışsın ben resmen görmemişim bu yorumu:)
ben de johnsons bebeyağı ile aktardan aldığım susam yağı ve kakao yağını karıştırıp sürüyordum göbeğe:) pek vıcık vıcık ama çok iyi geldi. Tek çatlağım yok:) seyahatlerde yapamıyordum tabii o zamanlar için de body shop kakao yağlı vücut butter kullanmıştım.