16 Temmuz 2019 Salı

Küçük mutlu anlar biriktirmek

Karabiber ağaçlarını bilir misiniz? Gerçek karabiber ağacı değil aslında, yalancı ama avucunuza yapraklarını alıp ovuşturduğunuzda karabiber kokusu elinize siner. Bunu babamdan öğrendim.Yazlıktaki bahçeyi gezerken karabiber ağaçlarını yapraklarından bir tutam koparıp avucunda ovuşturup koklattığında.

Ve karabiberin kendisi, ağacın yapraklarından ya da tanelerinden elde edilmez. Yine de koku yapraklarından bile hissedilir. En çok top top pembe meyveye durduğu zamanı severim, kızarıp üzerinden kabuğu atmaya yakın zamanı.


Pek çok bitkiyi, ağacı yaprağından tanırım. Henüz meyve vermemiş kabağı, çiçeğe henüz durmuş biberi, domatesi, şeftali, kiraz ağacını... Şehirde büyümüş bir insandan beklenmeyecek bir hüner. Hüner mi demeli? Bilemedim. Bunda bahçeyle hiç ilgilenmeme rağmen hep ilgili olmamın payı büyük. Çünkü hayatımın hemen her devresinde bir şekilde toprağa yakın oldum.

Kulakları çınlasın bezelyeyi ağaçta yetişiyor sanan Elvan'dan farklı olarak ben çocukluğumda bostanda bamya, mısır, domates, biber, patlıcan, acur topladım. Yazlıktaki küçücük sebze tarhını suladım, ya da babam sularken yancı oldum, dinledim. Babamın yancısı, tamir işlerinde yamağı, rakı sofralarının sonunda bir şekilde bağlanan "ben 11 yaşında ayağımda lastik pabuç elimde tahta bavulla İstanbul'a gittim..." ile başlayan anılarının en birinci dinleyicisi oldum.

Fakirlik, yoksunluk, devlet parasız yatılı ama en çok mücadele içeren hikayeler. Hep kendi payıma düşeni almaya çalıştım o hikayelerden. Payıma en çok da "mücadele" düştü. Mücadele etmemi gerektirecek her adımda babamın tam desteğini hissetmem rastlantı değil, yaş kırka yaklaşırken başka bir ülkede yeni bir yaşam kurmak gibi...

Bir gün kitap kulübü için toplanmıştık. Kendimize ait bir odanın her daim hazır olduğu Ora Lahmacun'du mekan. Kurt gibi acıkmışım, bir yandan hedefini hatırlamadığım birilerine küfrediyorum, bir yandan iki acılı lahmacunla acılı şalgam söylüyorum garsona.

Sıla güldü bana ve dedi ki, "sağlam küfreden kadınların arkasında sağlam bir baba figürü vardır." Rokaya limonu sıkıp acılı lahmucunu dürdüm, ilk ısırığı ağzıma tıkarken "vay doğru tespit!" dediğimi hatırlıyorum.

Anneler candır. Ama sağlam baba figürü, bir insanın hayatında başına gelebilecek en büyük şanstır. Hem kadınların hem erkeklerin...

Sağlam baba figürünün herkes için tanımı farklı olabilir elbette... Benim için daha ziyade detaylarda saklı, ufak tefek cümlelerin, hissettirdiklerinin içine  gömülü...

"Evimi satarım, kızlarımı okuturum."
"Hayat mücadeledir, mücadele varsa, ben arkanızdayım"
demekti...
Lisedeyken tüm veli toplantılarında hazır olda bulunmaktı...
Üniversitedeyken ara sıra gün ortasında aradığımda ve bir saate yakın konuşuken öbür hatta çalan telefona, "şu anda İstanbul'la önemli bir görüşme yapıyorum on dakika sonra arayın" demek ve konuşmamıza kaldığımız yerden devam etmekti...

Bu öğrenilecek bir şey değil, öylesinizdir ya da değilsinizdir.

Ben o kadar şanslıyım ki, hem sağlam, arkamda hep destek olarak hissettiğim bir baba figürüm oldu hem de kendisinin çocukken  bu şansı olmasa bile kendi oğluna muuhteşem bir rol model olan kocam...

Hafta sonu ani bir kararla İzmir'e gittim.

İki günlüğüne tüm gündelik hayatımdan sıyrılıp özlediği annesini zırt pırt koklayan, şimdiden birkaç kilo almış oğlumla, gözümün içinden ne düşündüğümü anlayan ablamla, bu dünyanın en melek ergeni yeğenim, en bir bacanak ve her şeyi inanılmaz bir kahkahaya çevirdiğimiz muhteremle ve tabii ki annem ve babamla geçirdim.

Küçük mutlu anlar biriktirdim.

Fotoğraf buradan alınmıştır:
http://www.atlasdergisi.com/arsiv/kitaplar/baharat-atlasi-hos-tatlar-acilar-ve-kokular/19/57/1

10 yorum:

Ecehan dedi ki...

Çok güzel cümleler var yazı arasında ve bir o kadar gerçek. Ne mutlu size... Ne mutlu bunları düşünebilmeye.

okuyanguzel dedi ki...

Gerçekten çok önemliymiş baba. Bunu terapilerimden sonra farkettim yada daha önce farketmek istemedim diyebiliriz :)

Babasız büyüyen kız çocuklarının hayatta hep aynı yerler takılıp kalması da raslantı değilmiş. Örnek ben :)

Azize dedi ki...

Bence de ne büyük şanstır.

Adsız dedi ki...

Benim en büyük şanssızlığım maalesef:( neyse ki kızım çok şanslı. Kendisi ergen olduğundan şimdilik bu şansının farkında olmasa da:)
Pınar

GeCe dedi ki...

Ben de babamdan hep böyle bir destek aldım ve hissettim, ne kadar şükretsem az.

yeliz dedi ki...

teşekkürler, sevgiler ...

yeliz dedi ki...

sımsıkı sarıldım ...

yeliz dedi ki...

:)

yeliz dedi ki...

ergenken hiçbir şeyin farkında olmuyoruz maalesef.

yeliz dedi ki...

ne mutlu bize, büyük şans, allah onları başımızdan eksik etmesin