23 Temmuz 2019 Salı

Mevsimlerin kokusu

Güneşten iyice pişmiş yabani çalıların ve mor çiçeklerin kokusu ve evet biraz da lavanta... Biri bana yaz mevsiminin kokusunu tarif et dese, şu anda bulunduğum coğrafyaya ait bu kokudan başkası aklıma gelmez. 

İzmir'de farklıdır koku, şehirdeysen açık pencerelerden dışarı taşan patlıcan biber kızartmasıdır, ya da yazlıktaysan biçilmiş çimlerin, dalından yeni koparılmış domatesin ve biberin,  yeni sulanmış bahçenin ya da önünde yürüyen kadının teninden yayılan güneş kreminin... Yaz biraz da anason kokusudur, yani bence...

Kış da farklıdır İzmir'de, zira hala kömür yakıldığından is kokar kış. Kestane kebap kokusu İstiklal'dir, İstanbul'dur. Evde de pişirsem kestaneyi bana İstanbul kışı kokar. Brüksel'de kış kokuyor mu? Demek bende henüz anısı kalmamış. Ama Brüksel'in uzun bahar aylarının kokusunu hiçbir şeye değişmem. Çiçek, ıhlamur, ot, ağaç, çilek ... 

Karahindiba Şarabı'ndan küçük bir alıntı geldi aklıma : "Bir bahar sabahında yapılan yürüyüş, saatte yüz yirmi kilometre hız yapan bir güçlü bir otomobille yapılan gezintiden daha iyidir, neden biliyor musun? Çünkü kokularla doludur, büyümekte olan bir sürü şeyle doludur."

Brüksel'le ilgili en sevdiğim şey işte tam da bu yüzden bahar.

Ama yaza alışkın değiller, bunu anlamak için burada iki sene yaşamak bile yeterli. Bu hafta "heat wave"e maruz kalacağız, aman tanrım herkesin dilinde bu! 38 derece olacakmış, meteoroloji aşırı sıcaklar için kırmızı uyarı vermiş. Sapıtıyorlar sıcağa. Ofiste hemen bütün güneşlikler indirildi, enerji tasarrufu bokuna kapatıldığımız camekanlı ofis kafesinden güneşi göremiyoruz. İşte bundan sebep, ben eve gelir gelmez soluğu terasta alıyorum. Yemeğimi yiyor, müziğimi dinliyor, kitabı okuyor, blogumu yazıyorum terasta. Ve bu Belçikalıların neden evlerine tıkıldıklarını anlamıyorum. Bizim sitede hemen herkesin terası var, bahçesi var, ne bok yemeye evde oturuyorlar? Anlamak mümkün değil. 

Şu an terasta, ayağı uzatıp soğuk beyaz şarabımı yudumlarken, bir ben varım dışarıda bir de alt çaprazımızda oturan sigara tiryakileri. Yalan değil, yalnız hissediyorum.


6 yorum:

Adsız dedi ki...

Karadenizli biri Belçikaya göçse hiç zorlanmazdı sanırım:) iklim ve o iklimdeki yaşam kültürü açısından.
Pınar

Kaystros Tyrha dedi ki...

İzmir'in kokularını ne güzel anlatmışsınız. Bir de yasemin kokuları yayılır kızartma kokularına. Ancak merak etmeyin, tilkinin döneceği yer kürkçü dükkanı:) Benim gibi kırk yıl sonra bile olsa illa ki çeker bu topraklar sizi de...

Babaannemintakvimciği dedi ki...

bir izmirli olarak sizi çok iyi anlıyorum ...burda bütün gün ofiste oturunca eve gider gitmez ilk iş balkonumu yıkıyorum sonrayürüyüşe çıkıyorum sonra da balkon keyfi ...izmirliler içerde uzun süre kalamazlar :)) sevgiler

yeliz dedi ki...

evet açık hava şart:) İzmirdeyken de bütün yazı balkonda geçirirdik

yeliz dedi ki...

bence de. ben bile çok zorlanmıyorum

yeliz dedi ki...

Bir de hanımeli ay nasıl güzel olur. Hele nemli yaz akşamları melisa... nefis. Tabii canım dönüp dolaşıp özleyip geleceğiz elbette :)