18 Ağustos 2020 Salı

Irk kodu vs renkler vs diller

Milletten yana çeşitliliğin hakim olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Avrupa'nın merkezi ya güya, her milletten her ırktan insan var. Ülkenin kendisi 2-3 milletten oluşuyor, ülke vatandaşları birbirine yabancı. 

Gözlemlediğim kadarıyla Brüksel’de dil konusunda renk kodlaması var:

- siyahsan Fransızca 

- Siyah - kumral saçlıysan fakat beyaz tenli isen Fransızca 

- siyah saç, esmer/buğday tenliysen (İtalyan veya Latin kökenli olman ihtimaline karşı) Fransızca

- siyah saç, esmer/buğday tenliysen fakat Fransızca konuşamıyorsan İspanyolca 

- Sarışın isen Flamanca

- Hiçbir çıkarımda bulunamıyorsan, “ingilizce mi fransızca mı konuşuyorsunuz” diye sormaca

Birkaçını bizzat deneyimledim. Mesela saçlarımın rengini açık kumral (daha kendi saçımın rengine yakın)dan sarıya döndürdüğümde ofis girişindeki danışmada ya da market kasasında Flamanca selamlıyorlar. Kumrallaştıkça Fransızca.

Annem acayip sarışındır, bizim sitede beni Fransızca selamlayan komşular, anneme Flamanca selam veriyorlar. 

Arca’ya geçen gün biri Fransızca bir soru sormuş, Flamanca daha iyi anlıyorum, Flamanca sorar mısınız diye rica etmiş bizimki,- beriki demek flamanca bilmiyorsa-, ispanyolca olur mu demiş. (Dip not düşeyim; Fransızca ve İspanyolca Latin kökenli diller olduğu için birbirlerinin dillerini öğrenmekte zorlanmıyorlar)

İlker desen tüm halkların adamı. Ya da “milletsiz adam” da denebilir. Hangi ortamda olsa, adama adres soruyorlar. Avrupa’da hangi şehirde gezsek, hem de turist stil gezsek bile, biri geliyor, yerel dille muhtereme adres soruyor. Bu bakımdan ve de kumral beyaz tenli bir insan olmasından dolayı kendisiyle ilk iletişim dilinin Brüksel’de Fransızca olmasını yadırgamıyoruz.

Fakat bizim muhteremde şöyle bir şey var ki, Brüksel’de Flamanlardan daha canhıraş Flamanca konuşuyor. Neden? Çünkü Flamanca biliyor, pratik yapmak istiyor. Ancak karşısındaki 0 Flamanca ise, İngilizce’ye dönüyor. 

Neden Flamanlar aslen evvelce Flaman bölgesi olan Brüksel’de Fransızca konuşuyor? Bak bunu bilmiyorum, öğrenmem lazım. Ama gerçek bu. 

Flaman arkadaşlarla Brüksel’de bir lokantaya gitsek, ya da toplu taşımada tanımadığımız biriyle konuşmak icap etse, Fransızca konuşuyorlar. İyi de arkadaş devlet bu bölgeye iki dil resmi demiş, iki dilde okullar var, niye hemen assimile oluyorsun da Fransızcaya dönüyorsun? Kendi dilini konuşsana! (Bu arada hemen politikleşmeyeyim, sadece Fransızcalarını pratik etmek istiyor olabilirler) 

Diyorum işte, Flamanca’nın neferi Brüksel’de bizim muhterem! 

5 yorum:

okuyanguzel dedi ki...

Çok ilginç geliyor bana :)

yeliz dedi ki...

Ben hala alışamadım:) bir taraftan iyi, çünkü kimse sana dilini öğrenemedin diye gıcık olmuyor, kendi vatandaşı birbirinin dilini bilmiyor. Ama diğer taraftan mesela italyada olsan eşek gibi öğrenirsin çünkü sıfır ingilizce. Turistin bile italyanca konuşmasını bekliyorlar:))

deeptone dedi ki...

:) çok hoş bilgiydi bu ve çok da eğlenceli, ne güzel yaa işte rengarenk kaos filan ama bi uyum da var demek kiii :)

*mehtap dedi ki...

Kimse kimseyi anlamasın ,diye mi böyle acaba? Biraradalar ama aynı zamanda kendi içlerinde yalnızlar, değişik.
Bana karışık gelir,ben hep ortak dilden yanayım, herkes birbirinin ne dediğini anlasın yani.

yeliz dedi ki...

Aslında birbirlerinin dillerini ilkokuldan itibaren öğreniyorlar ama fazla umursamıyorlar.