2 Ağustos 2020 Pazar

İncitme sınırı

Tatilin büyük kısmını geçirdiğimiz yüzyıllık taş evin mutfağındayız. Öğlen olmuş, sabahtan markete gidilmiş, bir haftalık erzak alınmış, ve henüz hiçbir şey yememişiz. Dört yetişkin kan şekerimizi telafi etmek için yiyecek bir şeyler hazırlıyoruz. Ortam gergin, açlık başına vurmuş iki oğlan ergeni de cabası...

Açlık, iki boğa burcu olarak şahsım ve muhterem için de, bu yaşımızda bile ergen etkisi yaratır. Ortamda elle tutulacak kadar ağır ve yoğun bir asabiyet hissedilir. Patlamaya hazır bombayı, görmezden gelmek mümkün değildir. 

Dakikalar sonra, arkadaşlarımızdan biri hiç fark etmediğimiz bir şey söyledi, şaşkındı: "Bu şartlar altında birbirinize karşı ne kadar kibarsınız!"

Biz de şaşırdık, zira farkında bile değildik. O an, bu farkındalığa güldük, hatta "birbirimizi yememek için özellikle kibar davranıyoruz, yoksa dalarız birbirimize!" dedik.

Sonraları o anı çok düşündüm. 

Açlığa karşı tepkilerimizi saymazsak, biz muhteremle çok farklıyız aslında.

Fakat bir ince çizgi var, onun ötesine geçmemeye çalışıyoruz. 
O ince çizgiye ben "incitme sınırı" diyorum. 

Ne söylediğinle birlikte, nasıl söylediğin, nasıl baktığın, nasıl davrandığın da buna dahil.

Aileden, dostluğa, bütün ilişkilerde inşaası gerekli bu sınır, bence evliliğin ilk şartı, en önemli unsuru olmalı. Aşk, tutku, ortak gelecek planları, birlikte atılan kahkahalar ve saygı evet, hepsine eyvallah ama değil mi ki incitiyorsun birbirini, kırıyorsun, hiçbirinin kıymeti kalmıyor.

Muhteremle yirmibeş senelik geçmişimden payıma bu düşmüş, yeni fark ediyorum ve ona sımsıkı sarılıyorum. Çünkü hayat, kırgınlıklar için çok kısa...

2 yorum:

Zeynepp dedi ki...

Süper bir hayat dersi :-)
Zeynepp

GeCe dedi ki...

Ne tesadüf bugün yüzerken aynı şeyi düşündüm. Ben genelde kıyıya dik yüzer ve uzaklaşıp gelirim, kocam ise her daim temkinli kıyıya paralel yüzer. Ben risk alırım o kaçınır. O kadar farklıyız ki bazen bu huyu beni sinir etse de birbirimizi iyi dengeliyoruz aslında.