1 Kasım 2022 Salı

Her şeyin bir ömrü var

 Bu sabah instagramdan takipleştiğim bazı arkadaşlarımın paylaşımlarında nurturianın kapandığını gördüm. Anne baba ve bebek paylaşım platformuydu, ben de kurucusunu blogdan tanıdığım için tanıtımını bu blogda yapmıştım. Ta 2010 yılında. 



Güzel arkadaşlar tanışlar edindiğimiz, bloglardan bizi koparan bazen de paralel götüren bir alandı. Bir ihtiyacın (öğrenme, paylaşma çare bulma) giderilmesinde bir araçtı. Benim için yıllar evvel ömrü bitmiş bir ilişki idi lakin oralarda bir yerlerde hala var olduğunu bilmek iyi geliyormuş meğer, kapandığını duyunca fark ettim. 


Sahipsiz bir alanın rüzgarla savrulmasındansa bitirilmesi-kapatılması daha iyi. 


Bu sabahın farkındalığı beni, sosyal medya ve bloglar içine götürdü. Kendi blogumun nurturiadan bahsettiğim yazılarına bakarken link verdiğim diğer blogları kurcaladım, kimse mi kalmamıştı? Damlanın Nurturia gibi sahibi olduğu blogu kitubi de yoktu artık. O yıllarda birbirimizi okuduğumuz, birbirimizi okuduğumuz için yazdığımız diğer onlarca blog da yoktu ya da sadece beş yıl öncesinden bir tozlu bir yazı kalmıştı ekranda …. 


“Aylar var ki uğramamışım buralara” gibisinden cümlelerle başlayan…


Ömrü bittiyse bir şeyin, sündürmenin anlamı ne?


Platformlar gibi, bloglar gibi, buluşmalar gibi… insanlar, ilişkiler gibi …. her şey aslında bir ihtiyaca araç, kimi zaman paylaşmaya, kimi zaman “hey buradayım” demeye, görülmeye …. Ve bu ihtiyaç ortadan kalktığında veya başkasıyla yer değiştiğinde bitirmeyi bilmeli insan. Ne kadar vefa hissetse de, ne kadar zor gelse de kopmak, ne kadar ağır gelse de bittiğini kabullenmek, bitirmeyi bilmeli.


Bitirmenin, kapatmanın ne kadar iyileştirici olduğunu, ömrü biten her şeyin başka yeni bir şeye alan açtığını bir şeyleri kapatmaya bitirmeye cesaret ettikçe öğreniyorsun. 


Kendi içinde dönüşemeyen, başka bir şeye evrilemeyen, gelişemeyen her şeyin - ki bu bir ilişki de olabilir, bir iş de - bir ömrü olduğunu kabul etmekle başlayabilirsin :)

10 yorum:

okuyanguzel dedi ki...

Bunu kabul etmek yaşarken çok zor olabiliyor aslında ama o zorluktan geçtikten sonra da ah iyi ki bitmiş ne güzel oldu diyeceğin zamanlar da geliyor. Çok güzel bir yere değinmişsin canım arkadaşım. Çok doğru :)

Adsız dedi ki...

Nurturia’nın kapandığına üzüldüm. Çok faydalı bir platformdu, zamanında çok yararlanmıştım. O zamanlar birçok blog da takip ediyordum. Ama buranın yeri başka. O zaman da öyleydi, şimdi de. Yeni yazı varsa okumak mutlu ediyor. Benden kaynaklı okuyamadığım, bakamadığım günlerde ise eksikliğini hissediyorum…
Sibel

Adsız dedi ki...

biz severek okuyoruz , bu sizin de blogu kapatımıyım diye kendi kendinize sorduğunuz bir yazı ise , hayır kapatmayın lütfen.

Adsız dedi ki...

Ahhh ben de sosyal medyayı geç keşfetmenin acısı olarak kaybettiğim bir çok blog oldu.Özellikle bir kişiyi çok merak ediyorum.O dönem sessiz takip ederdim (onun sayesinde de sen dahil Yeliz bir çok kisiyi bulmustum) Esra, o dönem Londro da yaşıyordu, O ve oğlu MK yi yeniden bulup okumayı çok isterim

terspabuclar dedi ki...

Tavsiyelerini üzerime aldım, aynılarını ikinci duyuşum yakın zamanda.ister tevafuk istersen evrenin mesajı.eski blogları bende çok özlüyorum

yeliz dedi ki...

her şeyin hayırlısı demek daha rahatlatıcı

yeliz dedi ki...

çok teşekkür ederim. çoğu zaman kendim için yazıyorum desem de aslına bakarsan birilerinin bir yerlerde okuyup ah işte ben de deme ihtimaline de yazıyorum bir yandan :)

yeliz dedi ki...

yo hiç öyle bir amacım yok. kendimi en iyi ifade ettiğim alan burası.

yeliz dedi ki...

annevebebisi blogu mu acaba? ya sanki bir yerlerde muhtemelen instagramda takipleşiyorduk bir ara ama koptuk sanırım

yeliz dedi ki...

özellikle sadece etkileşim için yazanlar soluğu hemen en kalabalık mecralarda aldılar gibi. Benim için etkileşim ne kadar önemli olsa da kendim için yazma kafası olduğu sürece gitme ihtiyacı hissetmedim. Benim gibiler de hala devam ediyoruz işte :)