ergen Arca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ergen Arca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2024 Pazar

Easy going? Ben?!

 Sabah erkenden kendimi sokaklara attım. Pazar sabahları açık olan tek marketin sabaha sakinliğini yakalamak, kilisenin meydanında kurulan pazardan eksik birkaç sebze alıvermek, mahallenin fırınından sıcak baget ekmek ve evin ergeni için ecnebi usulü tatlı hamur işleri alıp yüzümü güneşe vere vere yürümek çok iyi geliyor. Hele bir de yağmur yoksa… 

Dün hava feciydi, üstelik de Paskalya turnuvası için sabahın yedilerinde yollardaydık. Arca arka arkaya üç beş maç yapacak biz de izleyeceğiz, harika ama hava güzel olursa. Hava dediğim gibi feciydi, yağmur desen var, çamur desen var, soğuk hele aman aman. Kulübün cafesinde de oturup kahve içebilirsin ama ıslak ergen teri kokan havası çekilecek gibi değil, maç aralarında çayır çimen yürümeyi tercih ettim. Termosunda kahven sırtında iyi bir montun, başının üzerinde de bir şemsiyen varsa, mis gibi serin havayı solumak iyi geliyor bile denebilir. 


Arca’ların takımı üst üste üçüncü Paskalyadır kupayı kazanıyorlar. Bol bol video fotoğraf çektim, ama ancak dedesine gönderilmesine izin verildi, instagramda paylaşılmayacakmış. Peki. 


Spotlight altında olmayı sevmiyormuş ergenim, “radar altında da değilim spotlight radar arası bir yerlerdeyim” şeklinde beyanat verdi. 


Aklıma Nathalie geldi. Buradaki ikinci yılımızda, Arca ilkokul dörtte iken bir öğretmeni vardı, Nathalie. Hani hamile olduğunu sınıfta açıklamıştı da, Arca şiddetle karşı çıkmıştı, “evli değilsin, hamile olamazsın” diye… Hah işte o Nathalie Arca’ya bayılıyordu, bir de etiket yapıştırmıştı, “cool nerd” diyordu Arca’ya. O ne ya demiştik de açıklamıştı, entelektüel, çok bilen, çok okuyan, bilgisayar oyunlarına meraklı ama aynı zamanda sosyal havalı bir tip. Nathalie’yi hatırlattım,  “Cool nerd müsün lan sen” dedim, öyleymiş. 


Öyle etiketler var kafasında. 


Arkadaşlarından hangileri under radar hangileri under spotlight hepsini sayıyor. 


Ben de etiketlerinden nasibimi alıyorum. Hem bende öyle bir iki değil epey etiket var. 


Eğlenceli bir tipmişim mesela. Bu hoşuma gitti. Fun mummy😜


Easy going etiketine biraz gıcık oldum, ama bu favori ebeveyn etiketlemesi olduğu için şimdilik sesimi çıkarmıyorum. Easy going ne ya? O kadar cadılık o kadar yaygara, o kadar bağır çağır, easy going! Artık İlker’den nasıl çekiyorsa ben manyak easy going mertebesindeyim. 


Geçenlerde Tiago’nun anasından bahsederken “o da işte senin gibi, hiç sormadan etmeden açmış telefonu üst ligin takımına oğlumu deneyin demiş” deyince, önce “e iyi yapmış sizin götünüzü kaldırdığınız yok” dedim, sonra aydım meseleye “oğlum ben takım takım aramıyorum ki, zaten dillerini bilmem ne konuşacağım? Babanın ilgi alanı o. Neyim benziyor Tiago’nun anasına” diye sordum. “Aksiyon alan” tarafım benziyormuş. 


Evet, doğru. Hiç bekleyemem, acilen müdahale etmem lazım. Diyete mi girilecek, pazartesiyi beklemem, o gün perşembe mi, başlarım, başlatırım. Gerçi başlatamıyorum, kimse beni sallamıyor, ben kendi kendime başlıyorum. 


Ya da ne bileyim birinin bir sağlık sıkıntısı mı var, derhal doktor randevusu alınır gidilir, halledilir. Şimdi burdan bakarsak Arca’nın şahsıma ait tespitleri doğru o vakit ben resmen easy going bir tipim! Nasıl easy going ya? Benim despot, disiplinli, kuralcı olan ebeveyn olmam gerekiyordu, öyle anlaşmıştık ben ne ara easy going oldum?

24 Şubat 2024 Cumartesi

Bir ergenle yaşamak

Fırına gitmek için çıkarken kulaklıklarımı almamışım, mecburen şehrin müziğini dinledim. Sabah kuşları hava sıcaklığı beş derece civarında ötmeye başlıyorlar. Bir de bütün geceki yağmurun kokusu vardı havada. Bu kokuyu her aldığımda gülümsüyorum, bizim oğlana adını verdiği için. 

Arca ismini ilk duyduğumda çok hoşuma gitmişti, anlamının Türkçede “temiz” olmasından ziyade eski Rumcada “yağmurdan sonraki toprak kokusu” olmasından etkilenmiştim.


Neyse işte ufaktan gözlerim doluvermiş yürürken. Ne de olsa bugün analığımın on beşinci yılını kutluyoruz. Kutlamalar çerçevesinde ergen beyimiz pain au chocolat sipariş ettiler de, ana yüreği dayanamadım sabahın köründe fırına yollandım. 


Kutlamalar zaten yemek çerçevesinde dönüp duruyor. Bizim oğlan asla party animal değil, yıllar var ki doğum günü partisi yapmıyoruz, en son Belçika’ya taşınmadan önce bütün sülaleyi çağırdığımız bir parti vermiştik. Ondan sonra taşınmaya karar verdiğimiz için mi acaba Arca’da parti travma oldu? Ya da belki de anne babasıyla güzel yemekler ve pasta ile kutlamayı tercih ediyordur. Yani umarım…


Bak işte bunları düşünürken de gözlerim doldu. Analık fena. 


Bugün on beş yaşını bitirecek bir ergen var bizim evde.


Ergen velet şahane bir deneyim, herkese tavsiye ederim. Hoş, etmesem ne olacak, illa ki bu zevk tadılacak.


Dumur diyaloglar tam gaz devam;

Y: Arca beni sinir ediyorsun!

A: Asla! Bence sen, sinir olmayı seçiyorsun.


Çok didiştiğimiz oluyor ama, bakma, çok eğleniyoruz. Gerçekten çok komik bir çocuk Arca. Doğum günü hediye listesinde iki tane parfüm var mesela ki ben buna da şükür diyorum. Benden fazla parfümü var. Ici Paris parfümeri zincirinde çalışanlar Arca’yı tanıyor, neden? Çünkü sürekli parfüm numunesi topluyor. Sadece kendisi değil, bizi de arkadaşlarını da bu organizasyona dahil ediyor. İsimler elimizde parfüm numunesi topluyoruz. En beğendiğini seçebilmek için yoğun araştırmalara giriyor, cepleri parfüm tester kağıtlarıyla dolu. Asla şaka yapmıyorum.


Bir akşam bizi odasına davet etti, parfüm seçecekmişiz. Bütün gün o dükkan senin bu dükkan benim gezmiş, tester toplamış, üstlerine isimlerini yazmış, alt notaları üst notaları ne haltsa kategorize etmiş, bize danışacakmış. Kahve kavanozunu da aldık yanımıza, iki yetişkin bir ergen ha boyna kokluyoruz. Neden sonra, “abi n’apıyoruz biz ya” diye aydım. Millet ailece film izler, ne bileyim, kutu oyunu filan oynar biz ailece bizim oğlana parfüm seçiyoruz. Buyrunuz o akşamdan bir hatıra.




Sadece parfüm değil, kokoşluğun her türlüsü bizimkinde. Mesela mutfağa gidecek, yolda tuvalete uğrayıp aynada saçlarına ve kaslarına bakıyor. Zaten sürekli Hulk vaziyetinde dolaşıyor. Günde iki defa duş alıyor, ter kokusuna asla müsade etmiyor, terlerse günde iki kat kıyafet değiştiriyor.


Saçları dökülüyormuş, acilen doktora gidilmeliymiş, bir ilaç versinmiş. Oğlum baban da kel, senin de muhtemelen akibetin bu olacak, çok da şeetme diyorum, gözlerini kısıp bakıyor, artık içinden genlerine nasıl sövüyorsa…


Ayna demişken, bizim odaya çöreklendi, boy aynası varmış. Odadan sepetliyoruz, çıkıyor evden asansörü çağırıyor, aynasından kendine bakmak için. Yılbaşı hediyesi olarak odasına boy aynası aldık, kurtulduk. 


Sadece saç, kas filan olsa neyse, benim her türlü kişisel bakım malzememe ortak. Serumlar, maskeler, gülsuyu, deodorant paylaşımları sıradanlaştı, velet benim gua sha taşıma da ortak! İzmir’e gittiğimde mesajlar atıyor, neredeymiş gua sha yoksa yanımda mı götürmüşüm? Neymiş efendim, gece yüzü şişmiş ödemden, sabah düzeltmeliymiş. 




Bunları arkadaşlara anlatınca teşhisi koyuyorlar, kız var diyorlar, kesin birinden hoşlanıyor. Dürtüyorum arada, var mı lan birileri diyorum, yok diyor, olursa söylerim diyor. Yerim. Gerçekten Arca ergen filan ama kafa hala bıdık oğlan. Sadece Playstation, futbol, antrenman, futbolcular, maçlar, öküz gibi yemek, kişisel bakım, parfüm ve polisiye romanlar okumak dışında pek bir şeylerle ilgilenmiyor. Kızlarla hele hiç! Biz bunun babasını bilmesek… Neyse bakalım. 


Bugün on beşini bitiriyor bu göbekteki velet. 



Hem bu kadar hızlı geçmesi bu yılların, hem de yüzyıl kadar uzaktaymış gibi doğduğu gün… İnanılır gibi değil. 


11 Nisan 2021 Pazar

Ergen Talks! Vol.1

Okuduğunuz tüm kitapları kıvırıp...

Çöpe atın.

Temiz bir defter alın. 

Başlığı atın: ergen kılavuzu: .... (buraya çocuğunuzun adı gelecek)


Bizimkini yazmaya başladık.

Ergen kılavuzu: Arca 


Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, iyi gitmiyor. Bacak kıllarının çıkması, bıyıklarının bitmesi ve o sıkılası sivilceler, evin cücesinin büyüdüğü anlamına gelmiyor. Tam tersi! Beyni küçüldü sanki!


Sabırla, defalarca, nedenleriyle sonuçlarıyla anlattığımız her şeyi inadına yapar gibi deneyimlemesi = senin lafın benim dötüme 


Bizim evin normali bu artık.

3 Eylül 2020 Perşembe

Bubble ve diğerleri

Maç var. Macaristan Türkiye. (Hayır yani maç olmasa blog yazısı yazacağım yok, aşk olsun)

Misafirlerimiz Arca'nın sınıftan Macar arkadaşı Abel ve babası. Ha bir de Erdem geldi, "baktık yeniliyoruz Macar'a dalarız" geyiği çeviriyorlar. Ben de bira ve cipslerini servis edip  çalışma odasına kaçtım. Son altı aydır ofisim olan odaya. Kitap kulübüyle zoom toplantıları yaptığımız, kitap okumak için, spor yapmak, meditasyon, yoga vesaire için kaçtığım odaya. ... 

Her kadının kendine ait bir odası olmalı. Virgina Woolf canım benim nasıl da haklısın. Kendine dönmek, kendini alıp gitmek için bir oda şart.

Ya ben şimdi ondan bahsetmeyecektim, epeydir iki satır yazmamışım, bizim cepheden son gelişmeleri paylaşacaktım.