4 Mayıs 2011 Çarşamba

Yatak Sohbetleri

Pek bi +18 başlık oldu farkındayım.

Günün çorbası ailesinin yatak sırlarını açıklamayacağım, heyecan yok!

Zaten Brangelina çifti olmadığımıza göre rating alacağımızı sanmam:)

Annelik tarihimin şaşmaz konu başlıklarından biri 2 yaş ise diğeri uykudur. Evet çok pis bayarım insanları.

Arca'nın hastane günlerinden önce, "hadi bakalım yatıyoruz, ışığı kapatıyorum, iyi uykular" şeklinde medeni anne-çocuk uyku öncesi ritüelimiz vardı. Pek çok başka alışkanlıkla ile birlikte uyku öncesi bu güzel alışkanlığımız da tarihe karıştı. Şimdi moda "yat aşağa nataşa" özetle anne ve Arca birlikte Arca'nın yatağına giriyorlar, en az yirmi dakikalık debelenmenin ardından şanslıysak Arca uyuyor. Kısacası aylar önce kurtulmaya çalıştığım süreç yeniden yatak saatimizin değişmez rutini.

Madem şimdilik medeni uyku düzenimize dönemiyoruz, o halde krizi fırsata dönüştürelim, durumdan maksimum fayda sağlayalım. (pis hesapçı anne profili)

Bir şekilde aklımda kalmış, çocuklar uyumadan hemen önce anlatılanları daha kolay akıllarında tutarmış. Şehir efsanesi de olabilir, ben de gece yatmadan önce okumuşum ve aklımda kalmış olabilir, bilmiyorum.

Neyse… Hayat derslerini, öğütleri yatak sohbetlerine taşır olduk.

Son günlerde derdimiz paylaşmak.

Cumartesi Ela bizdeyken Arca’nın hangi oyuncağına yeltense, pis ispiyoncu Arca hop yanımda bitti “Ela ….. mı almasın, …..m ile oynamasın!” Ve pek tabii diğer çocukların ilgilendiği her oyuncak Arca için sonsuz değerli oldu.

“Paylaşmıycam, kavga edicem!” Arca’dan sıklıkla duyduğumuz bir cümle. Hatta gaflete düşüp gayri ihtiyari paylaşsa bile “paylaşman bizi çok mutlu etti” diye yüreklendirdiğimizde aynı cümle tokat gibi yapışıyor suratımıza.

“Kuru üzüm paylaşma” konulu yatak sohbetimizde yine inkar sirenleri çaldı. Diyorum ki “Tea&Pot’ta Su diye bir kız vardı, kuru üzümlerini onunla paylaştın, ne güzel arkadaş oldunuz….” “Paylaşmadım!” Zinhar kabul ettiremiyorsun. Bu fotoğraf da o güzel paylaşma anını ölümsüzleştirmese hatırlamaya yarayan hücrelerimden şüphe edeceğim.


Paylaşmanın bir farklı versiyonu da sıra beklemektir ya Arca’da böyle bir duygu gelişmiş değil henüz. Hani nerede hata yaptık bilmiyorum ama bir parktaki tüm oyuncaklarda Arca oynamalı, başka çocuk kaydırağa yanaştı mı hop “çocuk gelmesin, kaymasın”lar başlıyor.

Sıra bekleme olayını yatak sohbetlerine ancak masal ile katabildim. Benim bebekliğimden kalma yastık kılıfının üzerindeki ördek, ayı ve ceylanın hikayesini anlat diye tutturması ekmeğime yağ sürdü.

Başlarsın uydurmaya (Yılın uydurukçu anası ödülü diye bir şey varsa, beni aday gösterin gözünüzü seveyim, garanti kazanırım)…

Güneşin bile giremediği sık yaprakların gölgesinde bir orman
İçinde her türden sayısız hayvan
En iyi üç arkadaştı aralarından
Yavru ayı, ördek ve ceylan

Üç arkadaş her gün ormanda neşeyle koşar oynar
O gün buldular şırıl şırıl bir pınar
Serin tertemiz suyuna dayanamayıp
Hemen koştular

Ördek dedi ki “ben banyo yapacağım!”
Ayı; “olmaz balıklar var kımıl kımıl, birkaç tane avlayacağım!”
Ceylan söze karıştı, çok ama çok susamıştı.

Bir türlü anlaşamadılar, pınarı bir türlü paylaşamadılar
Olayı gören hayvan dostlar
Hemen koşup ormanlar kralı aslanı çağırdılar

Aslan önce dinledi, sonra da “sırayla” dedi
“Sırayla” ne demek hiçbiri bilmiyordu
Herkes sus pus oldu
Sessizliği tavşan bozdu

Sahi “sırayla” ne demekti, bunu kim anlatabilecekti
Bilge kunduz söze girdi
“Önce ceylan su içsin”
Ceylan içti, oh çekti, susuzluğu dinmişti

“Şimdi sıra ayıda, hadi bakalım balıklarını avla!”
Ayı patır kütür yakaladı balıkları, oh akşama ziyafet vardı

“Sıra geldi ördeğe, bir güzel yıkanıp temizlenmeye”
Pınarın suyu herkese yetti, “sırayla” yapınca hiç kimse üzülmedi

11 yorum:

Unknown dedi ki...

süpermiş, yazaıp ezberleyeceğim, Ela'yla yatak muhabbetlerimde uydurmasyonlarıma birini daha ekleyeceğim:)

Annem hep "hasta olduklarına değil, huylarının değiştiğine yanıyorum" der:) Doğru sanırım...

laleninbahcesi dedi ki...

ay yesinler sizn ana oğul muhabbetlerinizi. Bu yaşta hiçbirşeylerini paylaşmıyorlar. Can benim hep aynı sandalyeye oturduğumu keşfetmiş , kimseyi oturtmuyor , kesip attığı tırnağı bile kimseye vermiyor. Nazlı , provadaki elbisemi bile terzide bıratırmazdı, eve getirir o görmeden terziye geri götürürdük...

Fatma dedi ki...

Şu sıralar her şey benim, ben, ben. Masala bittim ama, çok güzel olmuş:)

ruhdagı dedi ki...

Pardon ben bu sabah daha tam uyanamadım. Bu masalı sen bizzat kendin mi uydurdun?

Sende edebi bir ışık var benden söylemesi.

Bravo valla.

Bende Ege'nin dün geceki performansından sonra çok korktum kendi kendine uyumaya geçmesi sekteye uğramasın diye. Al baştan olmasın lütfen :(

yeliz dedi ki...

doğru dağlar kızı, hastalık bir şekilde iyileşiyor da huyu düzelmiyor cücelerin:)

yeliz dedi ki...

SEvgili lale,
o prova olayına çok güldüm. ve evet tırnak! bir de sümük, son günler çıkardığımız sümükleri yerine koyuyoruz:))

yeliz dedi ki...

SEvgili lale,
o prova olayına çok güldüm. ve evet tırnak! bir de sümük, son günler çıkardığımız sümükleri yerine koyuyoruz:))

yeliz dedi ki...

teşekkürler Fadiş:)

yeliz dedi ki...

Ruhdağım,

Sen de benim kadar çocuk kitabı okusan inan benden güzelini uydurursun:))

Gulcin dedi ki...

masala ben bile bayildim ne guzel olmus... Arcaya iyi uykular

ZEYNEP dedi ki...

Bayıldım Yeliz! Kafiyelerin içinde bravo walla :)