Akdeniz Diyeti

Yaz aylarında yaptığım pisboğazlık, göbeğimdeki jelibon kütleye dönüştü beridir gündemimi meşgul eden konu başlığı sağlıklı beslenme!

Hayatım boyunca ikişer kilo ikişer kilo sabitlendi üzerime. Şöyle üniversitede iken iki kilo aldım, kaldı, evlendim iki kilo daha aldım, kaldı, sigarayı bıraktım bir iki kilo daha… Derken hamilelik bitti, öncesinin üzerine iki kilo geldi. Yaş otuz beş (ki ben hala otuz dört diyorum) iki kilo daha (hadi yaşa b.k atmayalım, pisboğazlık diyelim)… Lisede iken 44 kilo olduğuma göre havuz kaç saatte dolar?

Arada giden gelenleri saymıyorum bunlar üzerime yapışıp kalanlar.
Son aylarda bir “spora başlayalım” gazı var da sen akşam iki şişe birayı bir koca paket cips (cipsi de eve gizli saklı sokuyorum bu arada, Arca görmesin diye, sabaha bütün delilleri yok ediyorum) bilemedin bir kase popcorn ile lüpletirsen bırak Jillian’ı Feriştah’ı gelse o göbeği indiremez. Göbeği de gaz filan sandımdı değilmiş, göbekli insanların göbeğindenmiş, katlandığında oluşan kütlenin ise kesinlikle deri filan olmadığına artık eminim, yağ o yağ! (ömrü hayatında hamilelik haricinde 38 bedeni görmemiş bir sefil bacınızın cahilliği bu arkamdan atıp tutmayın!)

Spor mühim, hareket şart! Lakin kilo vermenin %30’u spor ise de %70’inin beslenme olduğunu üzülerek öğrenmiş bulunmaktayım. Sporla desteklenmeyen diyet işe yaramadığı gibi düzgün beslenmemişin gidip iki saat spor yapmışın nafile!

Neyse uzun lafın kısası sağlıklı beslenmenin yollarını, gökte ararken bizim evde buldum!

Bizim İlker’in geçen yıl bu zamanlar sadece birkaç ay içinde 16 kilo vermesine yarayan diyetisyen destekli diyet meğer “Akdeniz diyeti” imiş. Daha doğrusu Akdeniz beslenme biçimi imiş. Evet İlker tam 16 kilo verdi, hiç aç kalmayarak. Sonrasında birkaç kiloyu geri almışlığı var (gözü kör olsun o bademli Magnumların!) ama ufak tefek rötuşlarla yine kilosunu sabitleyebiliyor.

Listeler var, alternatifler ama İlker’in beslenme biçimindeki ana mantık şu idi;

Sabah bir dilim çavdar ekmeği ile domatesli, yeşillikli peynirli kahvaltı. İki ara öğün tuzlu kraker veya kuru meyve, ceviz vs gibi sağlıklı atıştırmalar. Ana öğünlerden biri etsiz sebze yemeği ise biri et. Yanına söğüş ya da salata mutlaka ama mutlaka yoğurt. Bilimsel açıklaması tam ne bilmiyorum ama yağ yakımına faydalı galiba. Budur! Gazlı içecek yok, alkol yok haliyle…

Hala bu şekilde beslenmeye devam. Tabii ki kilo verme döneminde salatada yağ yoktu, yemekler az yağlı pişiyordu, peynirin yağına dikkat ediliyor ve katiyen öğün atlanmıyordu. Şimdi ise ara kaçamakları bile takmıyor, biraz sıkılaştırdı mı hop düzeliveriyor. Evet iş kafada bitiyor. Ama oluyor.

Üstelik düşün İlker etobur bir insan – oturup bir kuzuyu bir oturuşta bitirebilir, etobur derken ince bir dilim biftekten bahsetmiyorum burada! - ve yediği sebze çeşidinin sayısı üçü geçmez. Harbi diyorum bak, bu hafta pazardan fasulye, ıspanak, kabak aldım. Diğer günlerin birinde dondurulmuş bezelyeden etsiz bezelye yemeği yapıyoruz, bir başkasında şevketi bostan, cibes, semizotu, közlenmiş biber artık mevsimine göre ne varsa, yanına çorba ile öğünü tamamlıyoruz. Geriye kalan tek gün ise bu sebzelerden hangisi kaldıysa… ya da yine çorba ile bol salata. Demem o ki zor değil. Sağlıklı beslenmek zor değil.

Ben bunun Akdeniz beslenme biçimi olduğunu nasıl anladım, onu anlatacaktım. Yok ben anlatmayayım, sözü Mevsimlerden Roma blogunun nefis bir özetini çıkaran işte bu linke bırakayım. Sağlıklı beslenmenin her yolu Roma’ya çıkıyormuş meğer: ))