3 Mayıs 2013 Cuma

Ömrümün kalan yarısının ilk günleri Vol.2

Büyüdüler resmen! Sabah Nil’i aramam gerekti, Arca Berk ile görüşecekmiş, telefonda kim hangi arabayı getirsin sohbeti yapıldı.

Güya bu cüceleri sinemaya götürecektik, üç oğlan ile güne başlıyorsan gün asla planladığın gibi bitmez.

Önce Agora’da yemek sonra Palmiye’de sinema, oradan Kipa’da alışveriş, Hayat’larla buluşma ve doğum günü kutlamasıyla sona eren bir gün yaşadık. Biz bunları yaşadık ama bizim oğlanlar için dün günlerden “AVM koridorlarında koşma” günüydü. Ve ayrıca yerlerde sürünme ve hatta tepişme…

Akşam dönerken yolda uyumasın diye eline telefonu verdik uyutmadık. Tüm günün AVM mikrobu üstünden aksın gitsin diye duşa soktum gelir gelmez. İyi halt ettim. Muhterem kocam akşam için yemek organize etmiş, ailecek bir doğum günü yemeği yeriz demek için aradığında ben cüceyi duştan çıkarmış pijamalarını giydirmekteydim.

Allah biliyor ya Arca’yı babaannesine ve anneannesine satmak için çok uğraştık, uzun uzun konuştuk, o ise bize “ben de dışarı yemeğe geleceğim” diye fikrini beyan etti. Yılmadık, ikna çalışmalarına devam ederken gözleri kapanmaya başlamıştı. Son sözünü söyledi: “ben diyeceğimi dedim!” Evet net kelimesi kelimesine kurduğu cümle bu! Ama arkamızı döndüğümüzde uyumuştu, dahası ateşi de hafiften çıkmaya başlamıştı. Hay bin kunduz!

Yatağa girdiğinde saatlerimiz 19:00’u gösteriyordu, güneş bile inmemişti henüz. Ve biz giyinmiş kuşanmış, elimiz böğrümüzde kalakaldık muhteremle. “İyi hadi madem taze fasulye var, yiyiverelim” diyecek oldum, İlker’in hayal kırıklığına uğramış çocuklara özgü o haşin bakışıyla göz göze gelir gelmez sustum.

“Dışarıdan pizza söyleyelim, yanına şarap…” diyecek oldum, aynı bakış, sustum.

Kalktı, çıktı. Et, şarap, meze ve çiçeklerle geri döndü. Mutfak masasına mumları yaktık, etleri pişirip uzun uzun sohbet ettik. Balkon masasında devam ettik. Eskiden de İlker’le sohbeti severdim de Arca cücesi aramıza girdi beridir, kıyametini bilememiş olduğumu fark ediyorum.

Uyku nasıl depolanamıyorsa sohbet de depolanamıyor, dolayısı ile müstakbel ana babalara “doyasıya konuşun, sonra konuşamayacaksınız” gibi yersiz bir tavsiyede bulunmuyorum, olsa olsa “kıymetini bilin” diyebilirim.

Gece Arca’nın ateşinin çıkması ve benim iki kadeh şaraptan sonra sızacağım korkusuyla yanında uyumaya karar vermemle son buldu.





4 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba blogunuz çok güzel hoşuma gitti başarılarınızın devamını dilerim sizi takibe alıyorum iyi günler. abduko

Gulcin dedi ki...

yeniden dogum gunun kutlu olsun yeliz! Sen pastanin mumlarini uflerken Arcanin bakislari gordum ya daha bir sey demiyorum :)

Bakma cikamamissiniz ama cok guzel harika bir dogum gunu kutlamasi olmus be, Ilkeri de cani gonulden tebrik ederim.

Tavsiyen de kulagima kupe :)

Sevgiler

Selen dedi ki...

Doğum günün kutlu olsun :)

yeliz dedi ki...

Çok teşekkürler sevgiler