İlker ve Arca’nın ipadde inanılmaz sardırdıkları Hay Day diye bir oyun var. Çiftlik işte, bir şeyler yetiştiriyorsun, onları satıyorsun filan. Hatta benim telefonumdan da başka bir paravan çiftlik kurdular, haksız kazanç sağlıyorlar. Öyle de sardılar ki, bu oyunun varlığından kendilerini haberdar eden Duru bile onların level level gerisinde! Tabii on iki yaşında bir ergenin çiftlikten daha ilgi çekici bir hayatı, okul gibi bir takım sorumlulukları var. Ekranda oynanan oyunlara kıl olabilirim ama baba-çocuk birlikte bir şey paylaşıyorlar ve eğleniyorlar, dötlüğün alemi yok.
Arca o sanal çiftlikte en sanalından pek çok şey öğrendi tabii. Ve tabii ki bunların gerçek hayattaki karşılıklarını görmek istiyor. Bir başak fotoğrafı gördüğünde “aa buğday” diyor ama bir buğday başağını eline almışlığı yok. Gerçi bizim var mı? Yani bizim buralarda buğday yetişmediğine göre ben hatırlamıyorum. Neyse bizim apartman çocuğu pek tabii ki gerçek bir çiftlik görme hevesiyle yanıp tutuşmakta! Defalarca söyledi; “baba beni gerçek çiftliğe götürür müsün?”
Biz kocamla “nereden çiftlik bulacağız lan” şeklinde beyin jimnastiği yapaduralım, fırsat ayağımıza geldi. Annemlerin anneannemden kalma zeytin bahçeleri var, zeytinler ve zeytinyağı hazırlanmış, gidip alınması lazım Akhisar’dan. Cümbür cemaat gittik Pazar günü. Şansa bak ki, zeytinleri toplayan Yüksel amcanın evi resmen bir çiftlik evi. Bahçesinde zeytinler toplanıyordu, içeride köpek, inek, kedi… allah ne verdiyse.
Arca önce bahçedeki zeytin ağaçlarını test etti. Erik ve mandalinadan sonra zeytin ağaçları da Arca’nın tırmanma hevesinden paylarını aldılar. Sonra yeni sürülmüş tarlalara bakıldı, toprak incelendi, ineklere yem verildi, okşandı sevildi.
Çocukların doğanın içinde büyümesi lazım aslında. Zamanımızın yoksunluğu bu. Eskiden iyi eğitim almak, teknolojinin nimetlerine sahip olmak “şanslı çocuk” olmak için yeterliydi. Günümüzde ise teknoloji elimizin altında. Gerçek üstü bir düzlemde iki boyutlu keyifler sunuyoruz çocuklarımıza. Halbuki ağaca çıkmadan, çamurdan pasta yapmadan, dalından meyve koparıp yemeden geçen çocukluk yoksun bir çocukluktur aslında.
Yazık ki şehirlerimiz doğal yaşama imkan vermeyecek kadar kötü birer şehirleşme örneği. En azından benim bildiğim İstanbul ve İzmir. Avrupa’daki örnekleri gibi şehrin içinde bin bir çeşit ağacın bulunduğu parklar, açık hava alanları yok. Olanların başına gelenler de malumunuz.
Çocuklarımıza reva görülen yegane boş vakit değerlendirme imkanı AVM’ler! AVM’lerde boş dükkanların önünde turlayan aile görüntüsü içler acısı. Bir ağaç altında oturmak için ya otoban kenarlarında egzoz kokuları arasında piknik yapacaksın ya da şehrin dışına çıkacaksın, tabii imkanın varsa. Ya da işte elindeki imkanları fırsata dönüştüreceksin bizim gibi.
Olmadı, oturup kafa yoracaksın, bu haftaki doğal yaşam dozumuzu nerede alalım diye… Eh gıdada dengeye nasıl dikkat ediyorsan, sosyal yaşamda da dengeyi kuracaksın ki hem senin hem çocuğunun ruhu sağlık bulsun.
5 yorum:
Nature deficit disorder diye bir şey çıkmış şimdi :) Katılıyorum, olmazsa olmaz, hem çocuklar, hem de bizim için. Siz çok şanslısınız bu arada. İzmir'de şehrin içinde olmayabilir ama yakınlarda çok yer var, bir de esas hala bu kıyafetlerle dışarı çıkabiliyorsunuz. Ah havasını sevdiğim İzmir'im :) Burada "karlar düşer" havası çalıyor :P
Cok haklisin Yeliz ya dusundum de benim de elime basak almisligim yok inan. ama bak tutun dizmizligim var sonra gunlece elim tutun kokmustu :) izmir bu acidan cennet yazdigin gibi. 1 saat uzaklikta ciftlik de bulursun, denize de girersin, daga da cikarsin. Bakma sen Arca cok sansli :) Aklima ne geldi. Orta okulda fen dersinde kokleri inceliyorduk. iste sacak kok, kazik kok vs. O haftasonu da bizim apartmanin onundeki bahce duzenlenecek. Duzenlenecek derken iste apartman sakinleri dalacak bahceye :) O dalma sirasinda babam bizi etrafina toplamisti. Otlari yoldurarak kokleri anlatmisti bize. Bakin bu bilmem ne kok. Patates de boyle olur vs. Biz sahane ogrendik. Ama bir de su yonu vardi ki apartmanin cocuklari ay ben su koku buldum, dur bakayim bunun koku nasil derken butun yabani otlari temizledik. babamin bir plan dahilinde bunu yaptigini dusunuyorum :)
Cok yazdim ama diyecegim oydu ki doga guzel sey. :)
Yaa ne güzelmiş okudum sen yazınca çok teşekkür ederim. Bak adamlar bulmuş işte
İzmir hala 20 derece civarında:) ayrıca bizim için de doğa şart ihtiyaç
Hahah baban iyi çalıştırmış:)) ama buna iş dese herkes kaçardı ama oyunla ne güzel olmuş bak hala hatırlıyorsun me güzel
Yorum Gönder