17 Nisan 2014 Perşembe

Hay sirk gibi....

Geçen hafta
"Annem sirk olacakmış okulda."
"Hiç sevmem annecim sirkleri bence çok yanlış."
"Niye?"
"Çünkü hayvanlar gösteri yapsınlar diye onları kırbaçlıyorlar, yapamayınca kötü davranıyorlar. Bir de ben küçükken sirke gitmiştim kaplanlar suratıma işemişti."
"İşemiş miydi puhahahah"

Bu hafta bir gün...
"Bilmemkim arkadaşım burnuna kaşık sokacakmış."
"Niye be?!"
"Sirk gösterisi için"
"Hınk?"
İlker "bunlar yapacakmış gösteriyi"
"Niye ki?"
"Bilmiyorum"
Arca "ben sihirbaz olacaktım ama başka arkadaşım sihirbaz zaten ben üzerime sticker yapıştıracağım,"
İlker "o bir sirk gösterisi değil ki istersen sihirbaz ol"
Arca "aaa sticker istiyorum"
Yeliz "iyi canım ne istiyorsa onu yapsın"
İlker "sen okulda nasıl ödevler yaptıklarını bilmiyorsun"
Yeliz "ödev mi yapıyorlar?"
İlker "geçen haftaki goril ödevini görsen.... Resimler görseller..."
Yeliz "aa ne o be? El kadar çocuk nasıl yapsın anneleri yapmıştır. Bence Arca'nın ödevi muhteşem oldu. Ödevini kendi yazdı bi kere önemli olan onun yapması"
(Hiç tembel değilimdir hiçççç)

Ertesi gün...
İlker "yeliz bunlar harbi acayip şeyler hazırlıyorlar olmaz öyle sticker filan"
Yeliz "ay iyi tamam ne olur sirkte? Hayvanlarla gösteri yapsın bi dolu peluş hayvanı var. Komiklikler yapsın ay ne yapacak el kadar çocuk"
Allahtan Cin Ali kitaplarını almışız berber fil var seride sirkte geçiyor. Yanyana oturduk sirkte neler oluyor baktık. Arcanın en çok komiklikler hoşuna gitti. Mikrofon verdim eline bir de Nasreddin Hoca fıkrası hani tencere doğuruyor ya anlattım acayip sevdi. Ezberledi fazlasıyla kendi yorumunu katarak prova etti. Gönlüm rahat....

Bugün metrodayım kitap kulübü toplantısına gidiyorum. Telefon, ilker...
"Çok pis sıçtık yeliz"
"Noldu be?"
"Yav eve gelen kağıdı okumamışız ki... Görev rol dağıtımı yapmışlar çocuklara. Cambaz dansçı aslan terbiyecisi palyaço filan olacaklarmış. İki hafta önce vermişler kağıdı, biz mal gibi okumamışız. Üstelik rollerine uygun kostüm diyor. Öğretmeni arca ne olacak dediğinde fıkra anlatacak dedim garipsedi zaten oradan kıllandım bak işte yazıyor burada"
"Kostüm mü hasssss..."
"Üf yeliz ya mal mıyız"
Malız ama ben stres altında zihnimi daha hızlı çalıştırmakta iyiyimdir. Tüm o rollerin arasında arcanın hazırlığına -hadi tamam itiraf ediyorum dandirikten fıkra anlatımına - en yakını palyaço. İlker bilet dağıtıcısı oluversin diyor ama arca için görsellik önemli bir pantolon bir kravatla tatmin olmaz. Kostüm bulmam lazım. Telefonun çektiği ilk saniye kulüptekilere whatsapp'tan yazıyorum kostümü olan var mı diye. Hmm tamam yok ama iki sene önce Elize aldığım dans kıyafetini yapan kostümcüyü bulsam derken Sıla adını veriveriyor, "rol kostüm" hem de Çankayada. Hemen gidiyorum dükkana, palyaço kostümü var yeayyy... Ama cücenin ikna olması lazım. Telefonda benim suflörlüğümde İlker palyaçoluğu anlatıyor, hani o topu atıp da tutamama oyunu var ya hah işte ondan. Hani hafta sonu Mert Kaan sana nasıl kahkahalarla gülmüştü? Tamam işte palyaçoluk o... (Hayatının rolü! Kendini oynayacak palyaço kostümü içinde daha ne hıh) Yapar mısın yaparım iyi ben de kostümü kaparım! 

Zaten ipte cambazlık öğretmeye çalışan İlkere laf sokuşturmuş "son gün nasıl öğrensinmiş,!" Sinirler gergin acilen eve gitmem lazım. Ama kitap kulübü de müthiş. Bir kere benim önerdiğim yazarı okumuşuz Ayfer Tunç ikincisi ben okurken herkesin ilgisini çeken Kurtlarla Koşan Kadınların ilk masalını Sıla sahneleyecek yani masalı bize anlatacak kaçmaz!

Neyse sorumsuz analığımı anlattım herkes anlayışla karşıladı biliyorum daha yolun başındayım ama bu ödev işi ne yav:( neyse yazar hakkında sunumumu yaptım, Sılayı izlemek için bile kısacık vaktim oldu, müthişti ama yo hayır şimdi değil sonra anlatırım....

Görevim eve gidip cüceyi motive etmek, havaya sokmak, kostümü sevdirmek, bebemle uykusundan önce yarım saatçik başbaşa vakit geçirmek. Allahtan kostüme itiraz etmedi. Özellikle peruk ve burna bayıldı. Bana gösterisini sundu. Fıkrasını anlattı, gerçi yarın anlatmayacakmış... Son bir öneride bulundum, palyaçolar gösterisini bitirirken seyircilerden birine çiçek verir dedim. Yok dedi öğretmenine resim yapacakmış. Pekiiii.....

Ama var ya okuldan gelen o kağıtları defalarca okuruz yemek listelerini ezberleriz ayın kitapları kitaplığımızda varsa çıkarır okuruz, abicim bu ay bakmayacağımız tuttu. Hey allahım! Muhtereme dedim ama sıkma canını basiretimiz bağlanmış, yoksa biz hiç çocuğunu okula hazırlıksız gönderecek kadar sorumsuz muyuz? Değil mi yaaa? 

Sorumsuzluk mu bilmiyorum ama geçen hafta taze fasulyenin bitip de bebemin aç kaldığı gün hissettiklerimi hissettim. Artık vicdan mı dersin analık mı? Ne dersen de... 

Bakalım yarın cüce neyleyecek, top onda.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Annelik böyle birşey işte :) hep mükemmel olmamız gerekmiyor bence insan olduğumuz için arada böyle unutmalar aksaklıklarda olmalı...olmalı ki bebelerde herşeyin her zaman yolunda gitmeyeceğini öğrensin...hayat böyle çünkü :)