Sınıfın whatsapp grubunda
velilerin çocukları hakkında “okulu çok özlemiş” “çok heyecanlı” gibi cümleler
yazdıklarını okuyunca biraz imrendim. Arca’da tık yok. En son, ikinci sınıfta
okula gitmesinin gereksiz olduğuna kanaat getirdikten sonra, biz kitaplarını
alırken okula girmemeyi, arabada beklemeyi teklif etti. Sanki adamı okulda
bırakıp kaçacağız. Kırtasiye malzemelerini almaya gittiğimizde bendeki
heyecanın onda biri cücede yoktu. O, hotwheels arabalarını seçmekle meşguldü,
sanki bana defter, kalem alıyoruz!
Öğretmeni tatil imkanları
azaltılırsa belki okul cazip gelir diye öneride bulunmuş. Doğru tespit. Yaz,
Arca cücesi için müthiş eğlenceli geçti. Anneanne yazlığında sınırsız
televizyon, klimalı serinlik (bu mühim yatağını yastığını serin seviyor), para
kazanma imkanı, Çeşme’de kuzen Deniz, kanka Poyraz, tekneyle komşu koylara seyahat,
her an ağzına layık ana ve ara öğünler, dondurma, top, bisiklet, oyun, gezmek… Tek
sorunu bizden bu yıl epey ayrı kalması oldu, onu da şu son haftayı birlikte
geçirerek hallettik. Ben olsam ben de okula filan başlamak istemem.
Son bir hafta benim için
de çok keyifli geçti. Bu yer cücesi, illallah getirten tüm kıllığına rağmen
acayip eğlenceli bir çocuk oldu.
En son 25 Haziran
tarihinde günlüğüne (yıllık – mevsimlik filan desek daha doğru olacak) “ayağımın
yere değmediği yerde kolluksuz yüzdüm” cümlesini yazmıştı. Geçen gün İlker bizi
kalamar tutmaya götürdüğünde, bu olayın da “günlüğe” yazılmaya değer olduğuna
karar verdi. Her gün yazamazmış, çok önemli olay olması lazımmış. Vallahi benim
için de önemli bir gündü, boyum kadar dalgalarda bütün midem ağzıma geldi. Ona
sorsan eğlenceliymiş. İyi işte İlker’e miço lazımdı, bulundu, bundan gayrı
birlikte balığa çıkarlar. Aman beni ellemesinler de...
Fakat şunu da itiraf etmeden geçemeyeceğim, deniz adamı başka türlü yapıyor, yani deniz, sahilden seyrettiğin bir manzaradan ibaret değil. Açıklara hem de rüzgarın yüksek, dalgaların epey büyük olduğu bir zamanda gidince içini bir yücelik duygusu kaplıyor, anlatması zor, kendinin, hani o bir bok sandığın kişinin aslında ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu hatırlatıyor deniz.
Öyle işte...
Fakat şunu da itiraf etmeden geçemeyeceğim, deniz adamı başka türlü yapıyor, yani deniz, sahilden seyrettiğin bir manzaradan ibaret değil. Açıklara hem de rüzgarın yüksek, dalgaların epey büyük olduğu bir zamanda gidince içini bir yücelik duygusu kaplıyor, anlatması zor, kendinin, hani o bir bok sandığın kişinin aslında ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu hatırlatıyor deniz.
Öyle işte...
Arca cücesine dönecek olursak, yaz ödevlerinden biri müze
gezmekti. Çocuk ya, oyuncak müzesine gitmek ister dedim, yok illa arkeoloji
müzesine gidecekmiş. İyi madem, dedik, gittik. Büyülendi, iki tur attırdı bana.
Çok heyecanlanmış. Israrının sebebi anlaşıldı, Poyraz ile yeni oyunları fosil
bulmakmış meğer. Tam müzeden çıkacağız, heykellerle çalışan arkeologlara denk
geldik. Nasıl kıvranıyor, soru soracakmış, utanıyormuş. Neyse bir on dakika
sonra bir kadına yanaştı. Soru da şu: “nerelerde kazı yapıyorsunuz? En çok
nerelerde kalıntı filan buluyorsunuz?” Ay dedim, bizim oğlan arkeolog olmak
istiyor da ondan bu merak, ne güzel.. Yok dedi, spor spikeri olacakmış.
Arkeoloğu sorguya çekmesinin sebebi yer tespitiymiş, bu kalıntıların yerini
öğrenecekmiş ki, Poyraz’la gidip oraları kazacaklarmış, işin gücün hinlik cüce!
Dil pabuç, akıl bir karış
havada ama hala ona kitap okuduğumda kucağımda sızıp kalıyor. Havanın tekneyle
açılmaya müsait olmadığı cumartesiydi, biz Arca ile Alaçatı pazarında gezip
yorulmuş, denize gitmeyi hiç düşünmezken İlker tekneyi temizleyeceğini söyledi.
İyi, dedik, takıldık peşine. Rüzgar tonoza bağlı tekneyi beşik gibi sallıyor,
yüzmüş yorulmuş zaten, uzandık, elimde geçen hafta başladığım Oblomov var, sana
da okuyayım mı dedim, atladı hemen. Uşak Zahar’ın sakarlıklarında kahkahayı
patlattı. Bir süre sonra baktım kucağımda uyuyakalmış.
Çek dedim İlker'e, haberim yokmuş gibi, okuyormuşum gibi (gibisi fazla lan okuyordum ama pozlu okuma) çek koyalım sosyal mecralara... Bir blog hatırası kalmıştı, şimdi o da tam oldu.
4 yorum:
İçim ısındı, ne güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık :)
Sen yaz biz okuyalım ya... Ne güzel geliyor yazıların bir bilsen.
Seni seviyorum.
Okula dönüş zor olacak, tatiller hemen bitiyor okul hiç bitmiyor diye isyanlardalar :)
Vallahi böyle tatille ben de dönmek istemem çocuk HAKLI :)
Yorum Gönder