Yağmurlu ve yalnız bir Brüksel sabahında yapılacak en iyi şey yazmak. Bir de kahve içmek.
Maille, sosyal medya, whatsapp ve çağımızın her iletişim kanalından bu fakire ulaşıp "Bacım iyi misin? Niye yazmıyorsun? Ah yoksa sizinkiler geldi de çok mu meşgulsünüz ay hadi inşallah..." şeklinde meraklarını ileten, alakalarını, iyi dileklerini üzerimden eksik etmeyen dostlar olmasa, bizimkilerin vizesi çıkasıya kadar tek satır yazmamaya karar vermiştim. Neden?
Çünkü kelimenin tam anlamıyla SIKILDIM.
İlker ve Arca'nın hala vizelerinin çıkmamasından, belirsizlikten, iyi başlayan bir sabahla yeşeren umutların, "gönderdiğiniz evrak bakanlıkta kabul görmüyor" gibi bir bomba ile atmosfere karıştığı bir öğleden sonraya dönüşmesi filan... Yani sıkıldım. Daha kötüsü Arca da sıkıldı. Bizi her şekilde toparlamaya çalışan İlker de - bence - sıkıldı.
Bizim gibilerin hikayelerini dinledim, "en korkunç hikaye" ödülü verilse, rakibimiz yok.
İşte tüm bunları yazarak okuyanları da sıkmak istemedim açıkçası. (Ama siz kaşındınız, yazdım artık) Yoksa yazacak şey çok.
Blogdan ayrı kaldığım günlerde, çok şey hallettim. Çamaşır makinası aldım, interneti bağlattım, suyu elektriği üzerime aldım, okullara başvurdum, okullara gittim. Araba başvurusu yaptım. Birkaç defa commune ile yazıştım, eşyalar için ikamet benzeri bir evrak talep edilmişti, sağ olsunlar hemen ilettiler. (Vize işlerinin bakanlıktan alınarak commune yetkililerine devredilmesi hususunu bilgilerinize arz ederim.)
Buraya daha evvel taşınmış arkadaşlarımın dediğine göre iş halletme konusunda açık ara öndeymişim. (Ailemin vizesini saymıyoruz tabii ki:/)
Oradan (ve hatta buradan) bakınca çok güçlü, çok iş bitirici, tuttuğunu koparan her şeyi halleden bir kadın izlenimi verdiğimi biliyorum. Ama o iş öyle değil. Tamam tabii ki, hallediyorum, Allah biliyor ya, yabancı bir memlekette hem çalışıp hem de tüm bu işlerin altından kalkmak kolay değil. Nasıl yapabiliyorum? Çünkü tek başıma değilim.
Sahne ışıkları altında parlasam da bu iş bitirici kadının arkasında araştırmacı, gaz verici, her şeyi organize edici bir muhterem ve excel tabloları var.
Ev mi tutulacak? Daha önce anlatmıştım. Evlerin adresi, ilana link, ulaşım bilgileri, yakın çevre, okul ve diğer notları içeren yüklü bir excel tablosu. Tablonun bana ayrılan kısmında, randevu tarihleri, şahsi notlarım, yakın çevre hakkında izlenimlerim... Tam bir ekip çalışması. Sonra geceleri tablo üzerinde istişareler vesaire...
Excel tabloları evle sınırlı kalmadı tabii ki!
Evi tuttuk, eksik mobilyaları nasıl halledeceğiz? İlker mobilya için de excel dosyası hazırladı tabii ki. IKEA'dan liste. Fiyatı, boyutları, renkleri, notlar (şu sandalyeye bir otur bakalım, rahat gibi görünüyor, ondan sonra al...vs) Bana sadece gidip almak kalıyor.
Leasing ile araba mı kiralayacağız? Asla uğraşmıyorum, işyerinden gelen tüm dokümanları sadece iletiyorum. İlker araştırıyor, seçenekler arasında karşılaştırmalı tablo oluşturuyor, en uygun model için bana renk seçimini bırakıyor. Ben rengi seçip, forma sadece imza atıyorum.
Bitmedi. Çamaşır makinamızı getirmiyoruz, buradan alacağız. İlker n'apıyor? Evet bildiniz, tablo hazırlıyor. Önce en iyi çamaşır makinasını, sonra en uyguna hangi internet mağazasının sattığını araştırıyor. Sonuçları bir tabloda sunuyor. Sonra ben buradaki arkadaşların tecrübesini öğreniyorum. Bana sadece tavsiye edilen internet sitesine sipariş vermek kalıyor. A bir de şu var, kullanma kılavuzunu da Türkçe olarak indirip emaille gönderiyor canım muhterem (hayır sonra Yeliz iş bitirici:))
Malum burada okullar açıldı, bir yere Arca'yı kaydetmek istiyoruz. Bizim ev tuttuğumuz komün Fransızca konuşulan bir komün, daha fazla fransızca konuşulan okul var. Ofisin sekreterinin ana dili fransızca, sağ olsun, randevu almak, telefonda durumumuzu anlatmak hatta benimle randevulara gelmek de dahil olmak üzere çok yardımcı oldu. Ama biz illa Flamanca konuşulan okul istiyoruz. Ben birkaçıyla yazıştım, bekleme listelerine Arca'nın adını yazdırmaya çalıştım ama ufaktan debeleniyorum. İlker? Tabii ki tablosuyla derhal olaya dahil oldu ve haritasıyla! Evin çevresindeki okulları haritada işaretleyip numaralandırmış, o numaraları da tabloya atamış. Araştırmacılıkta, organizasyonda zirveye oynuyor.
Uzun lafın kısası, muhterem ve muhteşem excel tabloları olmasa ben bir hiçim! Muhtereme sorsan öyle aman aman bir şey yapmıyor. Adamın olayı bu zaten. Evle ilgili benden çok şey biliyor. Bak mesela bizim şimdi bu evin ocağı indüksiyonluymuş, o ne ben de tam bilmiyorum. Ben çeyizlik tencerelerimi alırken böyle bir şey icat edilmemişti yani tencereler boşuna geliyor korkarım. Ama meğer son yıllarda aldığımız tavalarımız ve düdüklü tenceremiz indüksiyonluya uyumluymuş. Muhterem araştırmışmış.
Öyle işte... Böyle neşeyle anlatıyorum ama bu kadar her şeyi halletmesine rağmen yine de yanımda olmaması çok yorucu. Muhteremi tanıdığımdan beri, 22 sene olmuş, birlikte bir şeyleri yapmaya o kadar alışmışım ki, allah biliyor ya, zorlanıyorum. Ve sanırım bilinçaltımda bir yerlerde Arca ve İlker'in artık yanımda olması için kendimce verdiğim süre dolmuş, sabırsızlık ve belirsizlik ilk günlerden daha fazla yormaya başladı.
Burada ufak tefek işleri hallettikçe sevinen ama tek önemli konuda bir arpa boyu yol katedemediği için gerilen, ailesini çok özleyen, yorgun bir yeliz var. Bir de yağmur. Dinse de bir şişe su almaya çıksam...
20 yorum:
Umarım en yakın zamanda yoluna girer işleriniz ve çabucak kavuşursunuz.
Sevgiler
Tez vakitte kavusun dilerim ki... Çok derinden diliyorum sizin için
Yeliz Ablacım ❤️ Of yanına ışınlanıp İlker Abiyle Arca gelene kadar da yanından ayrılmamak istiyorum gerçekten ���� Ama dayan, az kaldı yine hep birarada olucaksınız :) Seni çoook seviyorum ��
Duydum ki tencereler icin induksiyonda kullanilmasini saglayan adaptor varmis. Umarim ceyiz tencerelerin icin ise yarar. Sevgiler, Ayse
Sevgili Yeliz
Bizde gecen sene ulke degistirdik, benzer sureclerden gectik. Oturma izni ekimde cikti, eylulde schengen vizesiyle geldik, oglani okula baslattik, oturma izni gorusmesi icin ekim de cagirdilar, atladik ucaga donduk istanbula, bir hafta sonra bu sefer oturma vizesi ile girdik. Muhterem ve arca nin mevcut schengenleri varsa bence denemeye deger.
Ayrica evet ikea da adaptor var induksiyon ocaklara uyum icin, ama her tencere tava icin calismiyor.
Her şey hallorsun çabucak kavuşun 🙏🏻🙏🏻
Bir anda bir habet gelecek, bir saniye önce üzülürken, bir saniye sonra bütün zorluklar geride kalacak yeliz... dayanın az kaldı...
Yeliz şimdi sana bir tavsiye,geçen yıl bugünlerde nelere üzülüp sıkıliyordun.bi düşün...Bak bir yıl geçmıs.Yani bugünler de geçecek.
çok teşekkürler umarım...
çok teşekkürler iyi niyetlerinizi hissediyorum, umarım...
canımsın. ben de seni çok seviyorum.
yapma ya süper haber:) ben muhtereme söyleyeyim bir araştırsın:)
maalesef schengen vizemiz ağustosta doldu. biz o zamana kadar vizenin çıkacağını düşünmüştük. şimdi de pasaportları konsoloslukta ve tabii bu süreçte turist vizesi vermiyorlar.
bakayım hemen çok teşekkürler
inşallah seyhancım inşallah
o günü iple çekiyorum gözdecim ve bazen diyorum ki acaba birine bir kötülük filan mı yaptım bilmeden, birini kırdım ve ahını mı aldım ki, böyle bir sınavdan geçiyorum. hiç bilmiyorum
ah lale ablacım geçecek bir şekilde ama işte çok yıpratarak geçiyor, çok üzerek...
Anladim. Insallah cabuk hallolur. Yine de cok iyi gidiyorsunuz bence. Bizim iki yetiskin alti ayda geldigimiz noktaya, siz simdiden geldiniz bile. Boyle inisler cikislar hep oluyor ara ara, bazen dunyanin en tepesinde hissediyorsun, bazende ne isim var ulan burda diye dusunuyorsun. Bence siz gayet iyi goturuyorsunuz.
Sevgiler
Kalbimiz, dualarimiz sizinle sevgili Yeliz. Yillardir blogunuzu okuyor ve hayatinizin bir kismina ortak oluyorum. Ailenizin birbirine ne derece bagli oldugunu ve birbirinize destek olsugunuzu bir kez daha goruyoruz. Belli ki yorulmussunuz o yuzden bu hissiyatinizin yogunlugu artmis. Insallah cok yakinda vize sevinci yazinizi okur hep beraber mutlu oluruz. Yolunuz acik olsun, isleriniz kolayca hallolsun...
Yorum Gönder