Arca cumartesi ve çarşamba günleri futbola gidiyor. Arca seviyor, ben de Arca sevdiği için seviyorum, İlker sevmiyor. Tüm antremanların ve sonrasındaki maçların, iyi bir futbol oyuncusu/seyircisi için tabiri caizse işkence olduğunu söylüyor. Şimdiden kulüp araştırmalarına başlama niyetinde.
Acemilik işte ne bilelim, biz hem Flamanca hem Fransızca konuşulan bir kurs olsun dedik, fazla incelemedik. Şimdi Fransızca derslerine başladığına göre önümüzdeki dönem dil limitine takılmayız, iyisini seçeriz. Ama şimdilik bu iyi. Niye? Arca koşuyor, maç yapıyor, hareket ediyor. Yazın iki ayda, onca yüzmesine hareket etmesine rağmen aldığı beş (evet 5!) kiloyu vermesine yardımcı oluyor. Benim spor olayından başkaca bir beklentim yok, Messi olacak değil ya!
Muhteremin işkence vesilesi sadece kurs değil, bir de efsane var: Turuncu çoraplı çocuk.
Turuncu çoraplı çocuk için türlü hipotezler geliştirdik. Mesela özel gereksinimleri olan bir çocuk muydu acaba, zira top ona geliyor, yanından geçip gidiyor, bu oğlan görmüyor bile. Ya da acaba biraz saf mıydı? Mesela bunu itip kakıyorlar, bunda tık yok, ezik mi ne? Meçhul. Ama bir yandan da ilginç çünkü üzerinde bu okulun forması var yani geçen yıl da gelmiş bu kursa belli.
Her hafta biz, bizim oğlanı bıraktık, bu oğlanı gözler olduk İlker'le.
Sonunda bir yargıya vardık: Saf ya da zeka seviyesi düşük filan değil, çocuk tüm varlığıyla o an orada değil. Tüm mesele bu. Maç yapıyorlar, toptan çekiniyor, mücadeleye girmiyor. Kendisine top gelecek diye ödü patlıyor. Bütün takım deli gibi topu takip ediyor, bu şortunun ipiyle oynuyor. İplemiyor yani maçı anlatabiliyor muyum?
O tüm olan bitenin çok dışında çok başka bir boyutunda yaşıyor. Kafa "bitse de gitsek" kafası.
Bilirim bu kafayı, kendini oyunun çok dışında hissedersin, bedenin oradadır ama kafan başka yerdedir, ruhun ise olmak istediği yeri düşlemektedir.
Beden + kaf+ ruh... bu üçünün aynı anda aynı yerde olmasının nasıl bir şey olduğunun farkında olanlar, diğer tüm kombinasyonlarda mutsuz olurlar.
Turuncu çoraplı çocuk da o kafa. Onun sporla, futbolla, topla bir hikayesi yok. Onun sanata, edebiyata, yani spordan çok başka uğraşlara yönlendirilmesi gerek, orada bulunmaktan duyduğu mutsuzluk turuncu çoraplarından akıyor, turuncu çoraplı çocuğun.
Çocuğum sen orada ne yapıyorsun?
2 yorum:
Ben de merak ettim Turuncu Çoraplı Çocuğun hikayesini. Futbol takım duygusunu geliştirir, sorumluluk duygusunun gelişimine katkı yapar. Ben de Altay formasını giymiştim bir zamanlar..
Harika! Eşim de göztepe😀
Yorum Gönder