17 Temmuz 2022 Pazar

3N1K

 Bir haftalık yaz bekarlığımda, sadece çalışmadım. 


Uzun yürüyüşler yaptım (sadece 1 defa), kuaföre gittim (hiç aklımda yokken geçerken uğradım, tatil dönüşü geleceğim derken kendimi kuaför koltuğunda buldum), flamanca online derslerimi bitirdim, hocayla vedalaştık, halbuki ne güzel ingilizcemizi geliştiriyorduk, (allah anamdan babamdan razı olsun beni okutmuşlar da ingilizce öğrenmişim küçükten, bende dil becerisi sıfır! bu ülkenin dillerinden bari birini olsun öğrensem ama nasıl olacak bilmiyorum) , muhteremin diyeti kapsamında aylardır yiyemediğim kadar çok makarna yedim ve buna rağmen 1 kilo verdim(işte bunlar hep stres) , bol bol okudum bol bol film izledim… 


Ne okudum?


Öncelikle Yazarlarevi Cinayetini bitirdim. Gayet güzel kitap çok tavsiye ederim, ama ben zaten Oya Baydar ne yazsa okurumculardan olduğum için tavsiyem normal.


Eşzamanlı olarak Murakami’den Zemberekkuşunun güncesini okuyorum. Nasıl olsa kindledan tatilde yolculukta okurum, diğerini hardcopy hamallık etmeyeyim diye murakamiyi park etmiştim. Şimdi uçakta devam ve gerçekten şahane gidiyor. Murakami’nin anlatımının yalınlığını mekansızlığına bağlıyorum. Yani ikinci plana atması, mekanı kafamda canlandırmak uğraşmamama ve aslında ne anlatmak istediğine yoğunlaşmama yarıyor. Ya da belki ben bir tarafımdan uyduruyorum adamın öyle bir derdi yok. 


Diğer eş zamanlı kitap Ece Temelkuran’ın son kitabı. Akşam yatmadan önce birkaç sayfa okuyabiliyorum. Neden bilmiyorum Ece’nin bu kitabını okumakta zorlanıyorum, ya da zorlama bir dil gibi geldi. Ay bilemedim, daha başındayım ve tatilden dönünce devam edeceğim. Belki de uyku öncesini kasmamalı. 


Bir de Austin Kleon - Show your work kitabı var ama onu ayrı bir posta bıraktım. 


Ne izledim?


Gülmek yok! Dawson’s Creek. Neden? Yani kırk küsür yaşında neden onbeşlik ergenleri izliyorsun ? Bilmiyorum, mal mal televizyona bakarken odağımı Friendsten değiştirdim o kadar.


Ah bir de kulüp kızlarıyla kitaptan başka şeyler de konuşalım kapsamında “ayrı dünyalar” (orijinal adı: Ouistreham) izledim. Çok düşündürücü, çok incelikli bir filmdi. Oyuncular için söylenecek hiçbir şey yok. Lakin konu yeni değildi. Böyle bir Yeşilçam filmi vardı, başrolde Ediz Hun sanırım, çingene mahallesine onlardan biri gibi giriyor yazar ve fakat kıza aşık oluyor işler sarpa sarıyor. Dediğim gibi konu aynı ama dokundurulanlar ve de oyunculuklar birini Yeşilçam eskisi birini eleştirmenlerden tam not klasmanına koyuyor. 

Hiç yorum yok: