15 Mart 2013 Cuma

Annelikte son trend

İş görüşmelerinde sorulan en klişe soru “en sevmediğiniz yönünüz nedir?” ise, daha klişesi “mükemmeliyetçiliğim!” cevabıdır.

Hadi biraz gerçekçi olalım. Devir mükemmeliyetçilerin devri değil artık. İş görüşmelerini bilemem ama annelik mevzu bahis olduğunda “mükemmeliyetçiler” fena halde dışlanıyorlar, benden söylemesi. “Çocuğum mükemmel bir birey olsun” demeyi bırak, “bebem büyüyünce bilmem ne olsun, bilmem ne başarısına imza atsın” diye aklından geçiriyorsan, hayal kurmaya yelteniyorsan banal ve de avamsın.

Şimdi trend “anti mükemmeliyetçilik”.

“Ne alaka?” deme, izahatlarımı dinle.
Bizim nesil kendini yetiştirmiş, dişini tırnağına takmış bir neslin çocukları. Fedakar ana babaların "mükemmel" çocuklarıyız biz. Akademik başarı bizim nesil için o kadar önemliydi ki üniversiteden mezun olmayı bile beklemedik, daha ÖYS sonuçları elimize ulaşır ulaşmaz, bitti başardık sandık. Döt üstü oturduk.

Yılmadık tabii ki, bileğimizdeki “meslek” denen altın bilezik ile en kötü yönümüzün mükemmeliyetçilik olduğunu alt metinde övünçle dile getirdiğimiz iş görüşmelerinden alnımızın akıyla çıkıp iş sahibi olduk. Çalıştık, çalıştık, para kazandık. Hmm mükemmeldik yav…

Kimimiz tek taşını kendi aldı, parmağına kendi taktı, kimimiz kocaya vardı. Hem evinin kadını, kocasının karısı hem iş yaşamının bir parçası oldu. Biyolojik saatimizin tiktakları kulağımızda çınlamaya başlayınca hop çocuk yaptık. Artık hem evinin kadını, hem kocasının karısı, hem iş yaşamının parçası hem de evlatlarımızın anasıydık.

Doğurdum hop tamamdır, demedik. Der miyiz lan! Mükemmeliz biz!

Bebemizi tabii ki anne sütüyle besledik, bir elimiz mememizde süt sağarken ofiste, diğer elimiz ya bir anne-çocuk eğitim kitabındaydı ya da tek elle bir e-mail’in cevabı yazılmaktaydı. Boş zamanlarımız bebemizin ihtiyaçları doğrultusunda internetten araştırma yapmakla doluydu.

Bebemizin ek gıdalara geçişi ile organik tarım, mutlu tavuk hayatımıza girdi. Bebemiz daha da büyüyünce ekmeğimizi bile kendimiz yapar olduk. Allahım sana geliyorum, mükemmeliyetçiliğin bokunu çıkardık, affedersin.

Tüm bu hengâmenin içinde durup düşünmeye vakit bulanlarımız fark etti ki, paketli gıdalardan uzak tuttuğumuz bebemiz, her ihtiyacını karşıladığımız kocamız, tüm zorluklarına rağmen işimiz ve kazandığımız üç beş kuruşumuz vardı, peki gerçekten mutlu muyduk?

Neden daha otuz beşimize gelmeden küçük sahil kasabalarında domatesimizi kendimiz yetiştirmek hayallerimizi süslemeye başlamıştı? Demek ki bir şeyler ters gidiyordu.

Hasssss…. Ulan bu dünyada mutlu olmayacaksak, ne demeye yaşıyorduk? (Sen TUIK’in “bizim ülkenin yüzde altmış küsürü mutludur” dediğine bakma, TUİK bizim kültürümüzdeki “çok şükür” lafını mutluluktan sayıyorlar o ankette. )

Sorguladık, bir insanın bir ömür mutlu olabilmesi için sevdiği işi yapması gerektiğine aydık. Mutluluğun, mükemmelliğe ulaşmaya çalışarak tırmalamanın aslında tam zıttı istikamette bir hedef olduğuna, hatta hedef-sonuç değil, bir süreç olduğuna kanaat getirdik.

Biz bir bok yedik, bebelerimiz bizim gibi olmasın, onlara mutlu olmanın kapılarını açalım, başarı ve sonuç odaklı değil süreçten zevk alan bireyler olmasının yollarını gösterelim dedik.

Dedik de biz bilmiyoruz ki nasıl yapacağımızı, hiç yapmamışız ki.

İşe anti mükemmeliyetçiliği bir trend haline getirmekle başladık.

Trendin bir parçası olmak çok kolay, kim istemez biraz rahatlamayı?

Ufak tefek detaylarla başladık, evin düzenini ikinci plana atmak son derece sempatik. “aa hayır evi toplamıyorum katiyen, temizlik de yapmıyorum, bizim oğlanla oyun oynuyoruz”, “aman canım bu akşam da çiğ sebze kemirip meyve yiyerek geçti, olsun biz bizim bebeye kitap okuduk.” “katiyen ütü filan uğraşamam, kişisel gelişimime ayırıyorum bebemden arta kalan vaktimi”

Bir sonraki aşama çocuğun geleceğiyle ilgili fazla atıp tutmamak, öyle eskiler gibi doktor olsun bize baksın, CEO olsun, çok para kazansın filan hikaye… Bunları söyledin mi kendine başka mecra ara yavrum. Sen fonda “mutlu ol yeter” şarkısı çalarken bebenle gezeceksin, oynayacaksın. Olayın bu, bundan böyle.

İşin aslı ; “zamane analarının mükemmellik arayışları OUT, Relax anne mode on IN!”

Hayır nerden mi biliyorum trendin öncülerindenim de oradan puhahahahh

İşin şakası bir yana, bunlar tabii ki bilimsel araştırmalar değil, nazik totomdan uydurulmuş tespitler.

Nefes almaya ihtiyaç duyulduğunda aslında ihtiyacımız olan tek şey mümkün mertebe rahatlamak, sıradanlığı sadeliğine dinginliğine kendimizi bırakmak. Yeter ki bu anti mükemmel takıntılıklarımız mutlu birey yetiştireceğiz derken “mükemmel” çocuk beklentisine dönüşmesin.

30 yorum:

annembenvekizim dedi ki...

mükemmel bir yazı olmuş:)

karanin annesi dedi ki...

ne güzel yazmışsın kız :) mikemmmmmeeel olmuş :)

EdaSari dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
EdaSari dedi ki...

Yeliz arkadaşım selamlar.. Çok beğendim yazını, iki çocuklu çalışan bir anne olarak bana çok hitap etti. Çok benzet hissiyatlara sahibim şu günlerde, yalnız olmadığını hissetmek rahatlatıyor insanı..

Lise yıllarımızda edebiyat öğretmenimiz hep sana "okuma" görevini verirdi. Güzel, duru sesinle sen okurdun, biz dinlerdik. Sanki çok zaman geçmemiş gibi, ama liseden sonra yaşananları düşününce, çook gerilerde kalmış gibi...

Takipçilerindenim artık, sevgiler...
Dilek (Berber) Sarı

yeliz dedi ki...

Mükemmel deme banaaaa puhahhahahh
Teşekkürler:)

yeliz dedi ki...

Aynı yanıtı vereyim:)
Mükemmel deme banaaaa puhahhahahh
Teşekkürler:)

yeliz dedi ki...

Dilekçim canım arkadaşım ne güzel tesadüf ya çok sevindim.
Harbiden ya ne güzel yıllardı:) çok severdim türkçe edebiyat derslerini evet fen liseli bir edebiyat düşkünü:)
Şimdi de amtör yazar mühendis:)))

Adsız dedi ki...

biraz kopya olacak ama (SEVDİĞİN İŞİ YAP Kİ HİÇ BİR GÜN İŞE GİTME :))Ben bunu bilir bunu söylerim.Dr.da mühendislikde gözüm yok,mutlu olacağı bir işi olsun. Demek ki ben farkında olmadan IN modu olmuşum :))adile

Adsız dedi ki...

Kotü haber olacak ama bu anne babaya kalmis bir karar degil. Çok rahat bır anne babayla büyümeme rağmen aynı haldeyım. Anneme kalsa hâli vakti yerinde bir kocaya varıp rahat etmeliydim. Babamsa elin adamına muhtaç olmayacağım bir mezıyetın olsun yeter derdı. Ama ya komşular, arkadaşlar, öğretmenler, sosyal hayat. Kaçış yok çocuklRımız toplumun geneline göre değerlendirilecekler. Tek şansım çocuğum belki annemi babamı dinler:)))

yeliz dedi ki...

Adilesüper laf çokbeğendim:)

Bizden dedi ki...

çok güzel anlatmışsın...ne kadar doğru tespitler...benim de rahatamaya çok ihtiyacım var bu aralar...

Rüzgar Kumsal Anne dedi ki...

Yazar yine döktürmüş:)

yeliz dedi ki...

Oy adsız deme ya insanın içinde olacak diyprsun:)

Bizdencim rüzgarın annesi teşekkürler

Adsız dedi ki...

son zamanlarıma kadar, izinli tek günüm pazarı bile programlayıp okuyamadığım kitap, bitiremediğim iş vb. olduğunda hatta 1 saat geç uyandım planım bozuldu diye kasım kasım kasıldığımda ufak çaplı mide kanaması geçirdiğimde çüş dur artık dedim mükemmelliyetçi ruh halime tüküreyim:) o kadar güzel anlatmışsın ki okul, başarı, ünv, iş, para biriktirme o kadar anlamsız kodlandıkki bu arada mutlumuyuz düşünemedik ama 30 yaşında semizotu yetiştirmeyi hayal ediyorum:) şimdi ufak ufak hiçbişey yapmadığım zaman suçluluk hissetmemeye çalışıyorum ulan bu hayatta benimde hiçbişey yapmadığım zamanlarım olmalı buna hakkım var! Çocuk dersen biraz sana katıyorum biraz da babasının işindeki bir sektöre yönlendirmeye kararlıyım böylece hayata 1-2 den başlayabilir. bizim gibi müh. olup 5 sene çöm muamelesi görüp, bilmem kimin yakını diye başlayıp başımıza şef olan yeni mezunu kabullenmek zorunda kalmayacak.. mercan

Bir annenin not defteri dedi ki...

AYNEN RELAX MOD DA DEVAM..Hele ki ben gibi 2 çocuklu bir anne için çok rahatlatıcı yazınız.Benim için çocuğumun mutlu olması önemli.Onlar bizim çocuklarımız değil aslında hayatın oğlu kızı..Bunu düşündüğümüz zaman çocuklarımıza mükemmellik çatısından bakmamak gerek..Hep şunu telkin ediyorum kendime yaptığım temizlik, düzen kurmak için ayırdığım zamanları yıllar sonra hatırlamayacağım bile madalyada takmayacaklar..Çocuğumla geçirdiğüim anlar kalacak bana onları biriktiriyorum .Anı biriktiriyorum zamanımızı detaylarda boğularak değil de MUTLU OLDUĞUMUZ ŞEYLERİ yaparak geçirelim.Sevgiler:)

ayak izleri-sevgi dedi ki...

yeliz ben yazını okuyunca ikilemde kaldım bak şimdi.. hangisi daha eğlenceli acaba ben onu seçeyim..:)
bütün anneler gibi benim tek istediğim onun hem şimdi hemde gelecekte mutlu olması.. bunun doğru yolu nedir bilmem.. ama benim fikrim hiçbirşey için çok kasmamak.. yaşayacağız ve göreceğiz diyorum..
relax anne sevgi.

ruhdagı dedi ki...

Ulen! yoksa ben doğuştan anti mükemmeliyetçiyim de haberim mi yok?

laleninbahcesi dedi ki...

anaaa ben de anti mükemmeliyetçiymişim...Yepyeni evimizin hem de dış duvarlarına kadife çiçekleri eze eze Gamzelerin evi yamıştı Gamze, yokuşun başından okunuyordu öyle kocaman...Aaaa ne güzel,artık kimse bizim evi aramak zorunda kalmayacak deyip,kayınvalidemi dumur etmişliğim bile vardır:)

kuzunun annesi dedi ki...

sanırım ben relax annelrden biriyim :)

Adsız dedi ki...

yazınızı beğendim çok doğru tespitleriniz .bazen blogları karıştırıyorum
hergüne birer faliyet koyan tüm zamanı dolu dolu geçirdiğini gösteren anneler var
ama çoçuklar bakıyorum hiçte mutlu gözükmuyorlar

Ali'nin seyir defteri dedi ki...

ayrıca fazla kasmayın bence anneler, 17'ye gelmeden "ben mi istedim? sen doğurdun" dediğimizi duyabilirsiniz;)

yeliz dedi ki...

Demek ki insanın içinde olacak :)

yeliz dedi ki...

Mercan nolur sıkma kendini biliyorum insanın içindeki sorumlulukö duygusu öyle fena ki söküp atamıyorsun rahat vermiyor insana ama boş işte:( bakma 35 yazdım ama ben de otuzdan beri hayalini kuruyorum

yeliz dedi ki...

Ah ulen yazdım silindi ne diyordum miktir et sorumlulukları hehe diyene bak bu arada:)
Ve ben de otuz civarı domates hayallerine başlamıştım bir de tamamlayaydım iyiydi:)

yeliz dedi ki...

Kesinlikle hele iki çocukla herşey ne kadar daha zor tek çıkar yol rahatlamak

yeliz dedi ki...

Bence de sevgi:)

Hayat sen gördüğüm en relax annelerden birisin hatta sayende rahatladığım çok oldu:)

Adsızcığım benim de dikkatimi çekerdi sonra aktiviteci arkadaşlarımdan biri o fotoğrafların çocukların çok konsantre olduğu bir anda çekildiğini anlatmıştı. Hmm ikna oldum mu bilmiyorum ama olabilir:)

Ali evet yav bunun ben de dediydim vaktiyle kesin duyacağım haızrlıklıyım:)

yeliz dedi ki...

Lale abla puhahahh süper yav var ya senin kızlarla maceraların roman olur teee o yıllarda şimdiki anneliğin kitabını yazmışsın

Ruhdağımmbence de rahat bir annesin ege çok şanslı

mut dedi ki...

Super yazmissin

Adsız dedi ki...

Süper yazı olmuş,takipteyim(Züleyha )

Okuyanguzel dedi ki...

Bu yazının altına imzamı atarım. O kadar yani Süper yazı süper tespitler ! Ellerine sağlık.