Zeynep’le
çocukları İstanbul’da açılan Legoland’e götürme fikrinin ilk ne zaman
şekillendiğini hatırlamıyorum. Sömestr tatili olsun dedik, bir nevi karne
hediyesi gibi. Sadece Legoland’e değil Kidzania ve bunun gibi çocukların seveceği
ve İzmir’de olmayan oyun/etkinlik merkezlerine gidecektik. Hatta kocaları
bırakalım, anne çocuk olarak gidelim, hem daha az maliyetli olur diye düşündük.
Toplu taşıma ile ulaşımı sağlardık, fazla da kalmayacaktık zaten üç gün
yeterdi. Akşamları çocukları erken uyuttuk mu, otel odasında ayağımızı uzatır
şarabımızı yudumlarken sohbet ederdik… Şahane bir plan!
Nasıl oldu, ne olduysa
oldu, bir gece Zeynep'lerdeyken birkaç biranın üzerine elimde telefon, hepimizin
biletlerini satın almaya başlar buldum kendimi. Ama işte o birkaç biradan ve
etraftaki kalabalığın lakırtısından mıdır bilinmez, Poyraz'a bilet alacağım diye
gitmiş, Arca’ya iki bilet satın almışım! Beş dakikada e-biletlerimizi
kestiririm diye atıp tutarken kırk beş dakika telefonda hatamı düzeltmeye
çalıştım. Neyse bilet işi halloldu. Oteli de bizim İTÜ’nün Maçka tesislerinden
hallettik, uygun fiyata, hop oldu bitti.
İlker’le Tufan’ı
bırakmayacaktık, cümbür cemaat İstanbul’a gidecektik. Eh o zaman bir araba
kiralayalım tam olsun dedik.
Program netleşti.
Cumartesi İstanbul Forum’daki dinozor şeysi (sahi ne o? Müze? Gösteri?) ile
akvaryum. Jurassic Land, hayatta bir defa gitmenin yeterli olacağı bence
manasız bir yer. Gerçi çocuklar sevdi. İyi canım tamam illa bizim sevmemiz
gerekmiyor, onlar için gittik zaten. Ama akvaryum (Sealife) şahaneydi.
Vatozların beslenmesini izledik, sonra çocuklar ellerine denizyıldızı aldılar, hemen
her canlının fotoğrafını çektirdiler. Akvaryum günün yıldızıydı.
Ve gece gıda turizmi
başladı. İstiklal Caddesine yakın olacağız da lezzetlerinden faydalanmayacak
mıyız? Mümkün değil! Öğrenciyken kullandığımız Maçka parkının üzerinden geçen
teleferiğe bindik. Çocuklar için ilkti, uçak kadar olmasa da heyecanlandırdı.
Sonra Gezi Parkından Taksime yürüdük. Yediğin içtiğin senin olsun diyenler
bundan sonrasını okumasın. Islak hamburger ile midemizi sıvazladık, sonra
döner, üzerine midye tava bira, sonra Beyoğlu çikolatası, İnci Pastanesinden
profiterol (kapanıyor diye ağlamaklı olmuştum), lokum… Galiba çatlayacaktık.
Pazar sabah için Kidzania’dan
bilet almıştık, erkenden damladık. Ama asıl sürpriz babalardan geldi, o akşam
meğer GS maçı varmış! Bizi Akasya AVM’ye bırakıp çocuklara çaktırmadan bilet
almaya gittiler. Biz anneler için Kidzania pek mutluluk verici değildi, baştan
söyleyeyim. Tamam, olay çocukların olayı lafım yok ama arkadaş çocuklar yedi
yaş altı diye zaten girmek zorundayız ve bizden para alıyorsun, eh bari bir çay
kahve bileti vereydin elimize. Ayakta dikilmekten helak olduk. Erken seans
olmasına rağmen çocuklar sıra beklemekten şikayet ettiler ama her girdikleri
yerde müthiş eğlendikleri için fazla üzerinde durmadılar. Bizim gibi tecrübesiz
organizatörlere göre yine de iyi kotarılmış bir etkinlik oldu. Fakat şu
kadarını söyleyeyim, o kadar reklama maruz bırakılıyorsunuz ki, bırak para
almayı size üstüne hediye para filan vermeleri lazım. Çocuklara tam bir
kapitalizm dayatması! Çıkışta İzmir’de olsa ne para kırarlar diye konuşuyorduk
ama olmadığına sevindim açıkçası, çocuklar sürekli gitmek ister ki, tam para
tuzağı.
Aslında o gün ikinci
durağımız Oyuncak Müzesi olacaktı. Fakat iptal ettik, zira İlkerler bilet
bulmuşlardı, çocukları maça götüreceklerdi. Önceden öğrenmemize rağmen sürprizi
babalara bıraktık. Müzenin iptalinden sonra hafif buruklaşan Arca’nın eline
bileti verdi İlker ve “oku bakalım nereye gidecekmişiz” dedi. GS-G.Antep maçı.
Var ya kopan kıyameti görecektin. Bir ara yavrucak elini kalbine götürdü, “annem
kalbim küt küt atıyor, çok heyecanlıyım” dedi. Oğlan çocuklarının maç heyecanı,
vitrinde hayatının ayakkabısını görmüş alışveriş tutkunu kadın heyecanına
muadil midir acaba? İkisi hakkında da hiçbir fikrim yok! Müze iptali tabii ki
unutuldu, arabada derhal gözler kapatıldı ve öğleden sonra uykusuna yatıldı.
Enerji toplanmalıydı. Akşamüzeri babalar ve oğullar maça yollanınca biz de
Zeynep’le Nişantaşı’nda gezdik, yemek yedik sohbet ettik. İyi ki babalar da
gelmişti ya, yoksa bu kaçamağı nasıl yapardık? Müthiş iyi geldi.
Pazartesi son durak benim
heyecanla beklediğim Legoland’di. Arca Lego Creator serilerini tek başına
kitapçığa bakarak hızlıca yapabilmeye başladığından beri ilgisini yitirdi.
Yapıyor ve sergiliyor. Yeni bir şeyler yapmak farklı tasarımlar üzerine
uğraşmak, modifiye etmek filan hak getire! Evde binlerce parça var ama
yaratıcılık yok! Açıkçası bu duruma sinir oluyor ve Legoland’de bununla ilgili
aydınlanacağını umuyordum. Sonuç? Tam bir hayal kırıklığı. Legoland gerçek
anlamda gereksiz bir yermiş. O kadar legoyla evde de oynuyor.
Geçen akşam Arca ile
tatili irdeliyorduk; o da Legoland’i hiç beğenmemişti. Son sıraya onu koydu.
Dinozorlar eh işte! Akvaryumla Kidzania’yı sevmişti de asıl mutluluk maça
gitmekti. Sahanın dibinden hastası olduğu futbolculara elini uzatacak kadar
yaklaşabilmesiydi, stadın atmosferini görmesiydi. Hani yani Kidzania’yı Point
Bornova’da açacaklarını, akvaryumdaki balıkların büyük kısmını bizim denizde de
görebileceğini varsayarsak, eh dinozorlarla legoland de tırt çıkınca biz cümbür
cemaat bir GS maçı izlemeye İstanbul’a gitmiş olduk.
Olsun n’apalım,
değişiklik oldu.
Şahsi görüşüm, - şimdiye kadar sanki şahsi görüşümü bildirmemişim gibi:P - bunlar hep para tuzağı. Çocuğuna para kazanıp harcamayı mı öğretmek istiyorsun? Pazara götür, ya da evde yapacağı ufak tefek işlerden kumbarasına para at! Dinozor gösterisine götüreceğine, arkeoloji müzesine götür, plastikten dinozor maketi ne ya:)) Legoland? vallahi o paraya bir iki set lego creator satın al daha iyi ya da okuldaki lego kursuna göndereydik mesela, bomba! Akvaryuma hadi laf etmeyeceğim, o da lafımdan eksik kalsın. Havalar ısınacak hayırlısıyla, yazlığa filan götürürüz cüceyi maçı da bahçede yapar:))
2 yorum:
Yeliz ne guzel dusunuyorsun ya.
Kidzania bizim burada Londrada da var. Guuhlar halinde giriyor cocuklar. Eminim cok egleniyorlardir ama ben de sana katiliyorum para tuzagi. Evet cocugu bence de pazara gotur. Mumkunse hep gotur. Hatta al yaninda ofise gotur, nerede calisiyorsan ina gotur. beleiye otobusune bindir biletci amcayla konusmasini sagla. Mahalledeki bakkalin yaninda dursun mesela. bunlar hep esnaflik oldugu icin turuyor bence. her durumda idolumsun be!
Yeliz, Havalar isininca atlayin gelin. Bizim burada yanyana sahane akvaryum, planetarium ve tarih muzemiz var. Ustune bir de dunyada 1. bir sanat muzemiz ve bilim muzemiz var. Cogu da ellemeli mincirmali. Arca da bayilir, sen de. Sanirim Kidzania benzeri seyler cocuk muzelerinde var ama giris ucreti ile bedava.
Yorum Gönder