6 Eylül 2018 Perşembe

Kitap yorumu: Roman gibi

Blogcu anne'nin yazısını okuduktan sanırım 5 dakika sonra bu kitabı sipariş ettim. Tabii elime geçmesi ve okumam bugünü buldu.

Toplantı için Pilsen'deki fabrikaya giderken yanıma almakla isabetli bir karar vermişim, zira gidiş dönüş iki günde silip süpürdüm kitabı, yolculuk için şahane bir seçimmiş.

Ve okurken gülümsedim, kitapta ceket seçerken ceplerinin kitap sığdırmaya yetecek büyüklükte olmasına dikkat edenlerden bahsediyordu, ben de asla kitap girmeyecek boyutta bir çanta almam!

Kendimden bulduğum öyle çok benzerlik var ki kitapta...


Mesela son yıllarda, "hayat sevmediğim bir kitabı bitirmeye kasamayacak kadar uzun değil" diyerek yarım bıraktığım kitaplar için üzülmüyorum artık, niye? Çünkü okur olarak hakkım bu benim! (Ben demiyorum, Pennac diyor, koskoca yazar ondan iyi mi bileceğiz?)

Ve tabii ki tekrar okuma hakkı! Filmleri defalarca izliyoruz, neden aynı kitabı bir daha okumayalım?

Mesela kitapları okurken paralama ama başkalarının zarar vermesine tahammül edememe. Bak bu çok var bende. Bir de tabii ki ödünç aldığım kitabın üzerine yatma. Öyle bir benimsiyorum, veresim gelmiyor, bir defa benim kitaplığıma girmiş kitabın yuvasını bulduğunu düşlüyor ve sahibine iade etmiyorum. Kıyamam Tufan'ın kitaplığının yarısına çökmüşlüğüm var. Bu sebepten kimseden kitap almamaya çalışıyorum. Zaten bir veren bir daha yanaşmıyor :) Yazarın buna tanımı muhteşem: Mülkiyet kayması.

Çok sık yaptığım ama aklıma isim koymak gelmeyen bir eylemin de okurun doğal hakkı olduğunu öğrendim! Şöyle ifade edeyim, umumiyetle bir kitabı bitirdikten sonra, "şimdi ne okusam?" sorunsalı ile karşı karşıya kalan şahsım, kitaplığın karşısında evvela okunmamışları tarar, bulur. Aralarından bir seçim yapmak her zaman zordur. Sonra - eğer elinde bir çay, bir kahve varsa, yani keyif zamanıysa - eskiden okumuş olduklarına yönelir. Eline aldığı bir tanesinin rast gele bir sayfasından başlar okumaya... İşte bu eyleme çöplenmek, bu hakka da çöplenme hakkı deniyormuş. Bilmiyorsak öğrenelim. (Mesela ben şimdi yeğenimin bana gönderdiği diğer İkigai kitabından çöplenmek suretiyle geceyi noktalayacağım)

Okumayı hobi değil, yaşamının bir parçası, bir ihtiyacı olarak görenlerin kendinden çok şey bulacağına inandığım için paylaşmak istedim, emin olun büyük zevkle okuyacaksınız.

(Not: Kitabın pedagojik yönünü başka bir yazıya bıraktım zira etraflıca yorumlamak icap ediyor.)

13 yorum:

SevKoz dedi ki...

O kadar güzel anlatmışsın ki merak ettim cidden

Dönüşü Olmayan Orman dedi ki...

Sayfalarında kendinden bir şey bulma keyfi, eserleri sürükleyici hale getiriyor. Roman Gibi sizde bunu sağlamış. Yedek okunacak kitaplar listeme aldım.

Evde Yazar dedi ki...

Ben de kitap girmeyen çanta almam :)
Bu kitabı not alıyorum hemen, teşekkürler

okuyanguzel dedi ki...

Benim okuma listeme girmişti blogcuanne'nin yazısından sonra :)
Hemen alayım bari.

Miss B. dedi ki...

Blogunuzu severek takip edeceğim!
Yeni yazımı okursanız çok sevinirim. Sevgilerimle!!
https://benirva.blogspot.com/2018/09/kendimle-yarstm.html

Leylak Dalı dedi ki...

Daniel Pennac'ın bütün kitaplarını öneririm, polisiyeleri şahanedir. Vi "Bedenin Güncesi", çok beğeneceğini garanti ederim...

yeliz dedi ki...

Çok şahane cidden:)

yeliz dedi ki...

Şimdiden keyifli okumalar:)

yeliz dedi ki...

Mutlaka al çok seveceksin eminim:)

yeliz dedi ki...

Al ahucum seversin eminim:)

yeliz dedi ki...

Teşekkürler okuyacağım

yeliz dedi ki...

Ooo harika nurşen ablacım hemen bakıyorum çok teşekkürler

blogcuanne dedi ki...

Kitabın pedagojik yönü yazısını da bekliyorum :)