22 Ağustos 2021 Pazar

muhterem beni bırakma!

 An itibariyle nefesimi düzenlemeye çalışıyorum zira 4 kat merdiven çıktım, asansör bozuk! Evet doğru, yarına bırakabilirdim ama iki günlük sadeleşmemi taçlandıracak "çöpe atma" seremonisini de gerçekleştirmeseydim, tam sadeleşmiş olmayacaktım. O çöp torbaları koridorda atılmayı bekleyecek olsalardı, benim içim ferahlayamacaktı. İyi oldu. 

Bana bu aralar bir geldiler ki sorma! Sağlı sollu basıyorlar. Regl öncesi hormonlar mıdır, bahar havasından mıdır yoksa muhteremi İzmir'e yolcu edeceğimin travması mıdır... nedir, her şeyi temizleme düzenleme manyaklığı üzerimde... Sırf ev değil ha, ofisteki depo/showroom gibi bir yer var, bütün yaz dandini olmuş. Bir dalmışım, allah seni inandırsın cillop gibi yaptım. Gerçi klimaları o gazla indirip kaldırıp monte etmeye tek başıma kasmasam da genç arkadaşlarımdan destek alsam daha iyi olabilirdi ama neyse, tertemiz oldu, kanatlarımdan et kırılmaları kaldı sadece, o kadar olur, kondüsyonsuzluk. 

Bak işte bu dört kat merdiven çıkmanın akabindeki tık

nefes de kondisyonsuzluk. Hatta löp et tabir ettiğimiz yumuşak kasları zorlama neticesi. Hepsi gidecek, İlker'in Belçika semalarında yükselmesini müteakip hepsi gidecek. 

Yanlış anlaşılmasın, kocam beni yemek konusunda  yoldan çıkaran tek etken değil, dün akşam  da mangal rakıya davetliydik... öyle işte geliyorlar sağlı sollu... Ama bugünkü yoldan çıkarılmamın bir sorumlusu iki gündür canımı çıkaran ve katiyen mutfağa girmek istememe sebep sadeleşme çalışmalarıysa, bir diğeri beni yemek yapmaktansa hamburger yemeye gidelim diyen muhteremdir. Yaptık bir yaramazlık. Bundan gayrı zeytinyağlı bamyayı bile ekmekle yiyenin...,

Evet yeri gelmişken muhterem bizi bırakıp İzmir'e gidiyor çalışmaya. Hiçbir şey - kendi evladım bile -  muhterem yokken eğlenceli değil desem? Az önce hamburgerciden dönerken bile sırf ben yeni arabaya nasıl benzin alırım göstermek için ufak bir eğitim verdi. Muhtemelen o gelesiye benzin filan bitmeyecek ama işte insan çok yalnız hissediyor muhteremsiz...

Ben bu muhteremi o kadar çok anlatıyormuşum ki, Belçika'ya ilk geldiğim 2,5 ay boyunca...bizim ofiste herkesler merak etmiş ulen kim bu adam kadın çatladı getiremedi diye :)) Kendisiyle tanışma şerefine erenler, bana ziyadesiyle hak verdiler :)

Geçen Marijke'ye anlatıyorum, "kocam gidecek Marijke tek başıma kalacağım bu yaban ellerde çocuğumla tek başıma!" diyorum, evindeki kocası olmasına rağmen iki (hatta kocayı da sayarsan 3) çocuğu tek başına idare etmek zorunda olan arkadaşım, "konfor alanın yerle bir olacak, allah yardımcın olsun, kraliçe günlerin bitti" diyor. Kadın haklı! Ben İlkersiz hiçim hatta piçim!

Evin ergeniyle birbirimize bakıyoruz, ulen biz İlkersiz bu evde ne yapacağız? UNO oynarız diyorum, suratını ekşitiyor, paralel kitap okuruz. Benim gibi kadının çocuk neyine? Oyunbaz mıyım ben?! Maçtan da anlamam, ergenimle hiç ortak tarafımız yok. Diyorum terastaki çiçekler mahvolmuş, seninle terası güzelleştirelim? Diyor ki, ağaç dikelim, dikemeyeceksek, bütün saksılara çilek ekelim, çiçek yenmiyor. 

Ve  ben... İlkerimsiz bu ergeni nasıl idare edeceğim hiç bilmiyorım :(

Ve ben on yıl kadar önce muhteremsiz kaldığım günlerin travmasını yaşıyorum.... 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ay üzüldüm Yeliz temelli mi gidiyor geçici mi. Olmaz ki insan yalnız niye öyle karar verdi. Hayırlısı olsun. Hülya

Evde Yazar dedi ki...

Benzin bitmeden gelecek, #dayanyeliz
:)

Adsız dedi ki...

Ahh Yeliz, Avrupa Yakasının bir bölümünde (ixlediğini düşünüyorum) Makbule ani bir şekilde kaçıp evlenmeye karar verince ve evden ayrılınca o becerikli İfot bile depresyona sabah öğle akşam dışarıdan yemek söylemişti de güya mutfak konusunda öz güvenini yetirmişti.Ama geri dönüşü muhteşem olmuştu.Bilmem öyle geldi aklıma:))

Serap