Evde Arca’nın uykusunu fırsat bilip bütün evi oda oda topladım. Tamamen bana ters bir durum! Hatta biraz ütü bile yaptım. Ütü yaptıkça çoğalan bir şey! Bu da yeni keşfim!
Arca öğle yemeğinde bamya tenceresinin dibine kadar yiyince, kışlık bamya stoğuna karar verdim. Baktım cüce yeni kafferengi ayakkabıları ile kapının önünde bitti. O da pazara gelecekmiş.
Y: Kucağıma gelmek istemeyeceksin, şimdiden anlaşalım.
Küçük bir düşünme süresinin ardından;
A: Puseti de alalım !
Çözüm üretmekte üstüne yok!
Pazarı üç tur gezdik. Salatalık, erik ve üzümden oluşan ara öğününü pazarcı amcaların elinden yedi. Kanımca benimle pazara gelmesinin tek sebebi bu!
Ve… bamya almaya gidip bamyayıyı unuttum! Ümit abla gitmeden bamya olayını halletmeliyim zira o barbunya gibi tembel işi değil önce az biraz pişiriliyor, öyle buzluğa atılıyor. Ben bilmiyorum.
Buradan duyuruyorum, manav dediğin esnaf çok pis kazıklıyor kardeşim! Sabah kahvaltıya domat aldık, kilosu 2,5 TL, pazarda alası 75 kuruştu. Yok yok bundan sonra attığım gibi Arca’yı pusete, doğru pazara!
Neyse akşam balkon yıkandı, nefis spagetti bolonez (bildiğin kıymalı makarna) dıkınıldı, utanmadan bir de şarap açtım! O kocaman kırmızı şarap kadehlerinden koydum masaya.
- Geçen vitrinleri temizlerken gördüm. Çeyizim için özene bezene aldığım kadehler. Hemen hemen hiç kullanılmayan, sadece misafire sunulmayı bekleyen! Sonra gidip bir de günlük kullanım kadehleri almışım. Yok anam bundan sonra kullanacağım, benimle mi yaşayacak! Alt tarafı cam parçası… -
Kimse bana eşlik etmedi, olsun. Günün yorgunluğuna bir miktar alkol iyi geldi. Dolunaya karşı içtim ve kalori bombasını yavaş yavaş yedim. Arca yanımda kıymaları burnuna sokuyordu, İlker başlayan liglerin heyecanına kapılmıştı çoktan hızlıca yiyip kaçtı sadece aralarda geldi yanımıza.
Karbonhidratın ağırlığı alkolün gevşetici büyüsüne karışınca Arca’yla girmişim yatağa, İlker’in beni uyandırabildiği saat 23:30’du. Biraz da koltukta sızmanın ardından – kesin o şarapta bişey vardı – yatağa yattım. Ve bil bakalım ne oldu? Uyuyamadım! Kitap okudum, sonlara doğru daha heyecanlı oldu meret, iyice uykum açıldı. Arca mıkırdandı, çişe gittik. Tekrar yatağa , yine sağa sola döndüm. Saat üç civarı Arca yine mıkırdandı, birlikte oyun odasına daldık, dün aldığımız oyuncak arabaları eline aldı, onun yatağına yattık. Fazla kaçırdığı makarnanın ardından iki tane de haşlanmış mısır yiyince hazımsızlık tavan yaptı kanımca. Sabaha karşı üç defa daha evi turladık. Toplasan 2 saat uyumamışımdır.
Sabah “ulen tatil sonrası işe uykusuz başlanır mı” diye söylene söylene çıktım evde. Ve ilginç bir şey oldu bütün gün hiç uykum gelmedi, son derece dincim. İnanılmaz! Uyutmayan Allah uyutmuyor işte!
Unutmadan Arca 17 günlük göt biti hallerimizden sıkılmış olacak, sabah uyanır uyanmaz “hokkayay”ı çekti. “Umidine” kavuşmasının ve benim cidden çekilmez bir anne oluşumun bunda etkisi olduğunu düşünüyorum. Kuvvetle muhtemel günün bu saatlerinde beni Ümit ablaya şikayet ediyordur, "bağırdı bana " diyordur. Evet, tahammül konusunda sınıfta kaldığımı düşünüyorum. Çalışmayan bir anne olsaydım Arca kanımca psikopat olurdu, lakin laf çok uzadı, kaçanzi!
2 yorum:
kıymalı makarna yanına şarap, çok çekti canım ama. Bende bana birşey olsunda sızayım diye şarap içerim, hep uykum kaçar :)
Bamya'yı ben domatesli-limonlu karışımla karışırıp direk saklıyorum. Pişirme yok. Ama başka yolu varsa bilemiyorum.
Yeliz , bizde de kıymalı makarna vardı...Benim kızların dışarda yemek yerken makarna sipariş etmelerine çok gıcığım ...bir tabak makarna sosouna bağlı molarak neredyse 20 tl...
Eee biz bamyaları pişirmiyos...
Yorum Gönder