Aylardır uğramamıştı bizim ofise, görenlerin gözleri yerinden fırladı. Dile kolay tam on beş kilo verdi. Hep anlatıyorum ofiste diyet yapıyor diye ama inanmak ve şok olmak için görmeleri gerekiyormuş. Kendisinden bir Arca kadar eksildi.
Evet fit hatta slim fit bir kocam var!
Pek kimse bu başarıdaki rolümü sallamasa da ben verdiğim destekten son derece tatmin olmuş durumdayım. Tamam, ne yaptıysa İlker yaptı, tamam, onun gibi boğazına düşkün bir boğanın küçük bir danaya dönüşmesi tabii ki kendi iradesi ama… Ama ben de ciddi destek oldum yav, hakkımı yiyeni çok pis tepelerim!
Her hafta mutlaka pazara gittiğimi saymıyorum, aman “evde sebze yoktu” bahanesi yaratılmasın! İlker’in sevdiği fırından çavdar ekmeğini alıyorum taze taze… Tamam yemekleri Nadire abla yapıyor ama ben de mutlaka salata yapıyorum, üşenmiyorum. İlker’e kalmasın diye tenceresinin tamamını bitirdiğim makarnamı cumartesi öğlenleri yiyorum, çikolataları çerezleri gizli. Az saldığında toparlıyorum, aslansın kaplansın yaparsın gazlarını eksik ekmiyorum beyimin üzerinden.
Şu yandaki fotoğrafta görmüş olduğunuz bebek turpları pazarda bulabilmek için üç tur attım yav! Sırf İlker büyük değil, bebek turp seviyor diye. Sahi pazarda bunlardan bulmak ne mümkün. Dön dolaş labirent gibi ve sanki hep aynı havuççunun önünden geçiyorum “Şeker havuç” diye bağırırken şekeri kulağımın dibinde söylüyor, yeminlen piyasa yaptığımı sandı, eh zırt pırt geçersem önünden! Gözüm dönmüş yorgunluktan, ümitlerin tükenmesine az kala yeşillikçide, “nerde bebek turplar ha nerde? Kocam bu turplardan yiyemez ve iki yüz gram kilo daha veremezse iki elim yakanda, hem bu dünyada hem ahrette! Hemen derhal bul bana o bebek turpları! Paralarım şerefsizim!” şeklinde bakan gözlerle sordum! Yeşillikçi çocuk bunları duymadı ama duyarlı çocuk sesimin tonundan gözümün kısığından kısacası halden anladı. Dur abla en miniklerinden bulurum ben sana dedi, tezgahın arkasından çıkardı. O an gözlerimin içinin ışıldadığına yemin edebilirim.
İşin şakası bir yana, cidden çok iyi oldu diyet olayı. Hani buzdolabımın yeni halini seviyorum demiştim ya, arada kötü beslenmeyi özlesem de, yemek düzenimizi seviyorum. Gerçekten yaydan çıkmış durumdaydık. Ben hadi öğlen ev yemeği yiyordum da akşam proteine yüklenmek çok zorlamıyordu. Ama İlker öğlen bazen yemek yemeyi bile unutuyor sonra akşam bir tencere makarnayı mideye indiriyordu. Ya da yemeği beğenmedi mi, hemen pide söylüyordu, hem de 1-2 değil en 3-4 pide yiyordu. Tatlıları, çikolataları saymıyorum bile. Arca da yemek seçmeye başlamıştı. Şimdi o da bizim yediğimizi görüp, bizim yediklerimizden istiyor.
Bak bu da tamamen bambaşka bir post konusu, çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları…
Bu ara gevezelikte sınır tanımıyorum, neyse sustum!
2 yorum:
<vayy önünüzde saygıyla egiliyorum , ben hala 2 ileri bir geri modunda hedefimden çokkk uzagım .
Yelizim Bülent'in de ikna olması ve 10 kilo kadar kilo vermesi gerekiyor. Nasıl ikna olur bu boğazına düşkün boğa. (Bu arada eşim 5 mayıs 1978 doğumlu, aranızda 4 gün var ne şirin)Bu sıralar en büyük dertlerimden biri budur. Gündüz hiçbişey yemiyor veya yiyemiyor iş yoğunluğundan. Akşam eve gelince önce evdeki yemekleri (çok kalorili olmuyor yemeklerim çünkü ben de sağlıklı beslenme programı uygulamaya başladım) sonra 4-5 çeşit peynirle ekstradan ekmeğini yiyor. Çayın yanında 50-60 gr çikolata, kuruyemiş de cabası, bazen de geceleri nutella kaşıklıyor. Son 2 haftada 2 kilo verdim. Azimliyim cidden. Bana bakıp gaza gelmesi gerekirken evdeki çikolataları daha çok yiyor ki gözüm dönüp yemeyeyim diye(ymiş)
Ama bu gidişat çok sağlıksız. Ne yapmaı nsıl ikna etmeli??? Eşin nasıl ikna oldu?Şimdi desem bak Yeliz'in eşi 15 kilo vermiş, gider tost yapar kendine bana inat olsun diye. Diyet, sağlık dedikçe daha çok yiyor. Ağlıycam yeminle...
Yorum Gönder