31 Temmuz 2013 Çarşamba

Bugün ne giyecem! ("Bugün ne giydim"ci özentisi)

“Of ya bunun üstüne giyecek hiçbir şeyim yok!”
"Ay giyecek hiçbir şeyim kalmadı!”
“yüz ellinci beyaz gömleğe şiddetle ihtiyacım var!”
“ay hep beyaz gömlek hep mavi gömlek! hiç şöyle değişik bir şeylerim yok!”
….
Şeklinde sızlanıp gardırobun önünde her sabah dakikalar harcamayan tek kadın var mı bu dünyada?

O yüzden sosyal medyada “bugün ne giydim? / what I wore today?” etiketli bir kadın görseli gördüm mü, gözlerimi hasetle kısarak bakıyorum, “vay be ne güzel kombin etmiş!” ve arkasından da “iki saattir düşünmüştür tabii” düşüncesi belli belirsiz geçiyor zihnimden.
Kadın milletinin en çok üstünde kafa yorduğu şey, kombin. Bunun için internet sitesi var yav, harbi diyorum bak. (bukombin.com)
Hamileyken kısıtlı hamile koleksiyonuma pratik bir çözüm bulmuştum. Eh o zamanlar “evde otur” diyenimiz olmadığından doğurmaya on gün kalasıya kadar işe gitmek durumundaydım.
Kimse söylemesin, biliyorum o koca göbekle, evden çıktım, terbiyesizdim!
Neyse ne diyordum, hamile kıyafetleri kısıtlı, hafta 5 gün, 5 ayrı kıyafet ile işe gitmek zorundasın. Ben de iki pantolon, üç adet üst ile beş kombinasyon yapıp günlere ayırmıştım. Her günün kombini belliydi.

Sokağa çıkmak, henüz hamile olmayan kadınlar için terbiyesizlik mertebesine erişmemişken bu yöntemi normal bir gardırop için deneyebilirsin. Ben yeni bir parça aldım mı önce ayna karşısında bütün olası kombinasyonları deniyorum. Aslında tamamen farklı düşüncelerle almış olduğum bir parça hiç aklıma gelmeyen bir başkasıyla inanılmaz bir uyum gösteriyor.
Sonra bunları özenle bir Excel tablosuna yerleştiriyorum, hangi alt ile hangi üstü giyeceksem X işareti koyuyorum. Uzun lafın kısası kendime bir kombin tablosu hazırlıyorum. Bakınız aşağıdaki tablo!

“Manyak” demek serbest, zira manyak olmadığımı hiç iddia etmedim, özellikle de söz konusu olan liste hazırlamaksa! “Yav kadın hiç işin yok mu”, demek de serbest, cahilliğine densizliğine veririm, ses etmem zira bunun için harcadığım vakti gardırop önü mesaisi ile karşılaştırdın mı, mesai açık ara fark atıyor abicim!
Her ne kadar mesleğimi icra etmesem de aldığım mühendislik eğitiminin analitik düşünme manyaklığıma etkisini göz ardı edecek değilim. Evet, ben gardırop önü mesaisini optimize edecek yöntemler konusunda titiz hesaplamalar yapayım diye Türkiye’nin en kazık okulunun en kazık fakültesinden mezun oldum! Bu da rektöründen asistanına cümle akademisyenlerin benden utanç duymaları için çok geçerli bir sebep teşkil ediyor, farkındayım! Ama konumuz bu değil.
Her zaman olduğu gibi yine bir dallanma budaklanma paragrafının sonuna geldik, şimdi tekrar sadede gelelim.
O yukarıdaki sızlanmaları her Allahın günü tekrarlamak istemiyorsan bacım, sana tavsiyem bu manyak kadına kulak ver.
Önce bir güzel gardırobunu ayıkla, giymediğin tek parça kalırsa gücenirim. Yok lan ne gücencem, bana ne! Ama fazla adamı yorar. Az ama klasik, kaliteli birkaç parça yeter. Sonra da benim yaptığım tablodan yap kendine. Her gün ne giyecem diye daha da düşünürsen alnını karışlarım.
Yok lan karışlamam!
Sana çok daha iyi bir fikirle gelir, düşünce baloncuğuna ışıl ışıl bir ampul konuşlandırıveririm.
Günün çorbasında hizmet dedin mi, sınırları düşünmeyeceksin, yok çünkü! Katiyen sınır yok.
Sonraki yazı:
Günün çorbasından dev hizmet: “ne giycem ben” sorunsalına kesin çözüm.





13 yorum:

turkuaz kıyılar dedi ki...

Çok güldüm ama çok mantıklı buldum bir yandan da.

Bu güne kadar böyle bir tablom olsaydı sabahları bir saat gardrop önünde oyalanmazdım heralde.

Sadece şunu belirtmek isterim ki alışverişlerimde genellikle aldıklarımın içinde bir elbise olur, tek parça olduğundan zorda kaldığımda alt üst ne uyduracağım diye düşünmeden giyinip çıkıyorum, haftanın en az iki günü elbiseliyim yani:)

Alt üst uydurma olayında emin ol daha iyi bir fikrim yok, tablo hazırlanacak o kadar:)

yeliz dedi ki...

turkuaz kıyılar çok güleceksin ama daha iyi bir fikir diye kakalayacağım şey "entari" idi:)
ben bu iki yöntemi yani tablo+elbise yazdım önce. amanin acayip uzun bir post oldu. Hiç hazzetmem uzun yazılardan. hemen böldüm ikiye. yazı hazır bir ara yayınlayacağım.

Gulcin dedi ki...

itiraf ediyorum bavul hazirlarken liste yapiyorum. Oh be rahatladim :)

Adsız dedi ki...

ben dünyada bir tek ablam var sanıyordum böyle manyakça(kendin için bu tabiri kullandığın için yazıyorum alınma lütfen) tablocu plancı. bknz; http://www.cokparlakfikirler.blogspot.com/2013/07/bir-onceki-yazmda-dedigim-gibi-kisisel.html
ama yok yalnız değilmiş. siz yeryüzünü istila etmiş, halkın arasına karışmışsınız meğersem :P

Adsız dedi ki...

excel görünce yok artık dedim puaha:)) evet valiz hazırlarken deli liste yapar hangi küpeyi koyacağımı bile detay yazarım ama bu son nokta olmalı ama mantıklı ve pratik. benim en sevdiğim şey elbise. alırken ayakkabılarımı gözen geçiririm ki ayakkabı masrafı da çıkarmasın. giy çık nefis en fazla üzerine mine ceket ya da hırka ile kurtarırsın. birde alışverişe çıktığı zaman herşeyi takım alıp o şekilde arkadaşım vardı hatta abartıp vitrindeki gömlek pantolon vb. kombinasyonunun aynısını alır o şekilde de takılırdı. anacak şu giyilmeyen eşyaları nasıl vereceğimizi nasıl vazgeçeceğimi de yazarsan sevinirim. 5 senedir giymediğim ama vermediğim öyle şeylerim varki:( mercan

yeliz dedi ki...

Yav ablanı çok sevdim biliyo musun kafa aynı kafa iyi ki linkini verdim
Ruh eşim gibi bişey:)

yeliz dedi ki...

O takım işi süpermiş :) ama çok para gider yav
Ben istanbulda yaşarken beyoğlu belediyesinim yeşil kart sahiplerinin faydalanabildiği bir mağazası vardı. Giymediğin kullanmadığın herşeyi götürüp bırakabiliyorsun sonra ihtiyaç sahipleri tabii ki ücretsiz kendine lazım olanı oradan alıyor. Senelerce oraya verdik biz. Belki hala vardır ve belediye mi kaymakamlık mı neyin hizmeti hatırlayamadım şimdi ilkere bi sorp haber veririm hep o taşıdığı için hatırlar:)

Adsız dedi ki...

ben aynı kişi olduğunuzdan bile şüphelenmiyor değilim:S size saadetler dilerim, ben her ikinizi de takipteyim..:) imza:ruh eşinin kardeşi

Tuten dedi ki...

Ben bu yazıdan senin saten bluz sevdigini cikardim :) saten pijama sever misin onu da merak ettim

yeliz dedi ki...

Haha ya bu sene dökümlü bluzlere dadandım tütencim eh haliyle dökümlü olsın diye hep böyle saten gibi kumaşlarda yapmışlar. Laf aramızda pamuklu olmayınca leş gibi ter kokutuyor ama bütün gün ofiste terleme sorunu yok diye aldım. Ama bu yazıdan manyak olduğum sonucunu çıkarmamışsın ya helal olsun:)

Ahu Zeynep dedi ki...

Yıllardır çalışan biri olarak ben de hep aynı sorunu yaşamışımdır,bende düzen ve disiplin manyaklığı olduğundan sabah işe geç kalırım korkusu ile bu kıyafet seçme işini akşamdan yapardım.çok şükür ki şimdilik bu dert yok:)bu arda hamilelikdi ,doğumdu zayıflama maratonu sonra verdiğin kiloları alma derken dolabımda 36 bedenden 46 bedene kadar kıyafet vardı:)
Bu yaz başında bir daha 36 beden olamayacağıma kendi kendimi ikna edince dolaplarımı ayıkladım sadece 40 ve 42 bedenler kaldı diğerlerinin hepsini verdim,böyle bir optimizasyon dolapda hem yeni kıyafetler için yer açtı,hemde kıyafet seçimimi kolaylaştırdı,
Kombin konusuna gelince benim sabit renklerim vardır her daim kırmızı,beyaz,kahverengi,krem koleksyonumda olan parçalardır dolayısı ile belli renkleri seviyorsanız kombin yapmakda kolay oluyor.

yeliz dedi ki...

ynen zeynep benim de renklerim çok bellidir. ama sana yeşil renk de çok yakışır bak aklıma geldi şimdi. o kıyafetleri kime verdin len bana vereydin:))) öperim

annembenvekizim dedi ki...

bunu bizim bir hoca yaparmış, hergün için bu giyilecek- şu takılacak şeklinde haftalık listesi olurmuş ve ben hep ne kadar şık giyiniyo nasıl vakit ayırıyo diye merak ederdim, sırrını çözdüm ve bende haftalık liste yapmaya başladım, hatta yemek için, çamaşır için filanda vardır böyle listelerim, işimi kolaylaştırıyor ama excel tablosu yapmak hiç aklıma gelmemişti:)