"Sen sadece “birinin karısı ve bir diğerinin annesi” olmakla mı yetineceksin yoksa “birinin karısı, birinin annesi ve sen” mi olacaksın? " dedim ve dün akşamki kitap kulübü toplantısından sonra fark ettim ki ben seçimimi çoktan yapmışım.
Abicim sen bizi kulüpte kitap mı tartışıyoruz sanıyorsun? 5-10 kadın toplanıp terapi yapıyoruz birbirimize.
Dün akşamki toplantının kitabı “Varoluş Yok oluş” idi. Kitabın içinden çekip çıkardığımız bir cümlenin üzerinde dakikalarca tartıştık.
“Gelecek endişesi ve geçmiş pişmanlıklarımızla o kadar meşgulüz ki anı kaçırıyoruz” ana fikri etrafında dönen sohbet sırasında, kendimi “hiçbirimiz çok büyük sorumluluklar alacağım üzerime diyerek hayata başlamıyoruz, zamanla yükler birikiyor” gibi bir şeyler derken buldum. O an aklıma aylar evvel yazdığım önceki yazı geldi.
Yazar yazar bir köşeye atarım ben. Zaman geçer, demlenir yazdıklarım, bazen demi yerini bulur güzelleşir, bazen de yazdığım günün tadını alamam dönüp okuduğumda. O yazı demini bulmuş olacak ki, yeri gelmişken hatırlamıştım.
Bu arada şaka yapıyorum, tabii ki kulüpte kitaplardan "da" bahsediyoruz! Önümüzdeki iki ayın türü ve kitap önerilerini içeren listeyi tamamlayıp geceyi sonlandırdık.
Eve döndüğümde İlker’i balkonda bilgisayardan satılık tekne ilanlarına bakarken buldum, hemen yanındaki sandalyeye çöktüm. Yazıyı bulmalıydım. Hangi cehenneme gönderdiysem bulup çıkarıp okumalıydım hatta yayınlamalıydım. Çok sürmedi. Taslaklara atıvermişim.
Yazının başında dediğim gibi aslında seçimimi çoktan yapmış olduğumu fark ettim. Tabii ki yetinmeyecektim ve “ben” de olacaktım.
Bugünden yarına 180 derecelik bir dönüşle değişemiyorsun belki. Hayatında büyük yer kaplayan büyük harflerle yazılmış yüklerinden bir gecede kurtulamıyorsun.
Hayatının semasında kocaman bir balon gibi asılı duran, o büyük harflerle yazılmış yükün her ne ise, fark edebildiysen, değiştirmek adına adımlar atmaya başlıyorsun. Bebek adımlarıyla başlıyor her şey… Yazıyorsun mesela, derken senin gibi kadınlarla tanışıyorsun, derken başka arayışlara giriyorsun, ufak ufak hayattan tat almanın yollarını buluyorsun.
Gece İlker ileride almak istediği teknenin fotoğraflarını gösterirken, aklıma geçenlerde yaptığımız bir konuşma geldi, teknemiz olacaktı… O balık tutarken, ben yazıp çizecektim teknede. O tuttuğu balıkları pişirirken ben salatayı hazırlayacaktım. Onun tuttuğu balıkları yerken benim yazdıklarımdan konuşacaktık. Daha doğrusu ben konuşacaktım o her zamanki gibi dinleyecekti: )
Derken… kulağıma gençliğimizden kalma bir melodi çalındı, radyoda Joy FM çalmaktaydı.
Geleceğin hayalleriyle geçmişin tatlı anılarının ortasında bir yerdeydik tam o an...
O müstakbel teknemizin fotoğraflarına bakarken ben zekice yazılmış nefis bir kitabın tadını çıkarmakta olduğumu fark ettim.
An, güzel bir andı.
Görsel: akşamki toplantıdan, Tea&Pot'ta pek güzel ağırlandık:)
1 yorum:
en uzun bir yol bile tek bir adımla başlar bir Çin atasözü. üniversitedeyken çok kalın bir kitaptan 1000 küsür falan ders çalışmam gerekiyorsa ve gözümde büyüyorsa, kitabı elime alır sayfalarını karıştırırken hep bu sözü tekrarlardım telkin şeklinde.. yükler konusunda aslında kendi kendimize ediyoruz çoğu zaman bence. hayatı dolu dolu yaşayacağım diye her dakikasını değerlendirmek için herşeyi tıkıştırıyoruz hayatımıza. geçen gün tatilde bile yapılacaklar planı hazırladım ya kaçta nerede ne yenecek kaçta nereye gidilecek, kaç saat plajda kalınacak falan eşim 3 gün için 4 sayfa listeyi görünce yuh dedi sonra bence psikopatça olduğunu fark ettim ama liste yapmak bir tutku bir bağımlılık ne yapayım puhaaa:)işin özü bazen koy vermeyi bazen de koyduğun yerde unutmayıp işe devam edebilmeyi dengeleyebildiğin ütopik bir hayat:) mercan
Yorum Gönder