Kabus gibi bir gündü. Sabahına keyifli uyanmış olmam, başıma gelen her kötü şeyi daha da felaket hissettiriyordu. Öyle işte, en neşeli anlarımız, hızlıca en incinebilir anlarımıza dönüşebiliyor.
Sabah neşeliydim çünkü güzel rüyalar görmüştüm. Anneannemin bize bıraktığı bir çuval altını paylaşıyorduk, nasıl da gerçekti, Allah hayra çıkarsın diyerek yola çıktım. Ofiste de keyifsiz değildim, işlerimi planladığım gibi yoluna koyabilirsem güzel bir dokuz günlük tatil ayarlaması bile yapmıştım, motivasyon tavan. Arca ile konuştum, yazlığa gelirken orgunu getirmemi istiyordu. Hay hay... Bir de listeye ipad ekleyebilir miydim? Eyvallah...
29 Haziran 2016 Çarşamba
24 Haziran 2016 Cuma
Mükemmel olmamanın hediyeleri
Aynaya iyice
yaklaştım, başımı biraz eğdim ve röflelerimin dibinden ne kadar kumral saç
çıktığını görmeye çalıştım. Umduğumdan hızlı uzuyor saçlarım. Kuaför
koltuğundan nefret eden birisi için kötü bir özellik. Yine en az iki parmak
uzamış. Henüz karşıdan bakıldığında fark edilecek kadar değil ama yazı bu
kafayla atlatabileceğimi sanmıyorum. Tam gözümü aynadan ayırıyordum ki, onu
gördüm. Beyaz tel. Tek bir tane. Mağrur ve dimdik saç derimden fırlamış. Başta
muhterem olmak üzere, yaşıtlarımın saçları beyazlayalı çok oluyor. Ama bu ırsi
bir şey annem de babam da o beyaz saç olayına çok geç girdiler. Annemin
beyazları hala röfle gibi durur. Madam sarı kafa:) Bu sebepten henüz
beklemiyordum, sürpriz oldu.
23 Haziran 2016 Perşembe
Kaybolmak ve bulmak üzerine
Bir ara doktor olmak istiyordum, kan tutan, küçük bir kesikte bayılan biri için
ilginç bir seçim. Ama sanırım bizim yazlığın yakınındaki üniversite yaz kampına
gelenlere duyduğum derin hayranlıktı buna sebep. Annem boğulma tehlikesi
atlattığında tıp öğrencileri yardım etmişti. Allahım ne kadar önemliydiler
gözümde. Bir de sanırım ablamın arkadaşlarından tıp okuyanları gözüme
kestirmiştim. Hiç bilmiyorum. Tıp fakültesine girmek için fen lisesi okuyayım
bari dedim. Allahtan o dönem doktorluğun bana uzak olduğunu fark ettim.
21 Haziran 2016 Salı
Paça
Sabahları umumiyetle metronun ikinci vagonuna denk gelirim, getiririm. Denk gelirim çünkü çoğu zaman yürüyen merdivenlerden koşar adım inip yetiştiğimde, kapılar kapanmadan hemen önce o vagon denk geliyor. Ayrıca denk de getiririm çünkü indiğimde Bornova’dan aktarma otobüsleri tarafına çıkan merdivenlere en yakın vagondur, ikinci vagon.
O vagonun benim gibi müdavimleri var. Mesela esmer, tombul, ergen oğlan. Gece bebe beşiği mi sallıyor bilinmez, sürekli uyur, arada silkinir uyanır, gözler küçücük bakınır tekrar dalar uykuya, Bornova’ya kadar da kıpırdamaz. Yani ayaktaysan onun dibinde konuşlanman faydasız, o uyur sen ayaktayken tamamlarsınız yolculuğu.
17 Haziran 2016 Cuma
Yaz düzeni
Arca’nın okulu erken başlamıştı, erken de bitti. Yani biz
karne merasimlerini geçen hafta bitirdik. Fakat havaların ancak ısınmasından
mıdır bilinmez biz daha yaz düzenine geçemedik.
Yaz düzeni: Her gün balkon yıkamak ve akşam yemeklerini
balkonda yemek. Evin halılarının süpürülüp kaldırılması, yazlığa giderken
kullanılacak çantaların her daim ortalıkta bulundurulması, tüm mont, ceket,
okul kıyafeti vs gibi önümüzdeki üç ay boyunca kullanılmayacak giyim
eşyalarının göz önünden uzaklaştırılması gibi gibi…
Ufak ufak başlıyoruz. Öncelikle okulda giyilen her türlü
giysi hurçlara tıkıldı, kalktı. Kışlık çoraplar, aynen… Montları, zaten epey
olmuştu, gözüm görmüyordu. Dün akşam itibariyle de kışlık pijamalara veda
ettik. Gözüm Arca’nın odasında. O odayı tamamen boşaltmak istiyorum! Sadeleştiremediğim bir o oda kalmıştı. Oynanmayan
oyuncakları kaldırmak, o kamyonla vedalaşmak, pelüş oyuncakları toptan vakumlu
torbalara hapsetmek istiyorum bırrrr…
16 Haziran 2016 Perşembe
Tüm ihtiyacımız biraz neşe
Bizi
büyüten her ne ise, onun peşine düşmeliyiz. Boğazına çökmeli ve bizden aldığını
geri vermesini sağlamalıyız. Masumiyet değil, saflık değil, başka bir şey
bizden aldığı.
Bizi büyüten her ne ise, elimizden
aldığı neşemiz. Bundan sebep hep kendimize döndüğümüzde onu arıyoruz. Neşemizi,
coşkumuzu bıraktığımız ıssız köşeleri nafile bir çabayla kazıyoruz. Tırnaklarımızı
paralasıya kazmak bize çocukluğumuzdaki neşeyi getirmiyor. Ve hiçbir şey, tam
da o çocukluğumuzdaki kaygısız keyfi vermiyor artık.
Çünkü…
13 Haziran 2016 Pazartesi
Bitmemiş “Dava”
Kafka’nın “Dava”sı için
ölmeden önce yakılsın diye verdiği eserlerinden biri olduğu söylenir. Doğru
bence. Zira romanda bir bitmemişlik hissi, bir edit edilmemişlik şekli mevcut.
8 Haziran 2016 Çarşamba
Dumur diyalog #159
Arca evden çıkar sokağa doğru seyreder.
İ: Nereye gidiyorsun Arca?
A: Dolaşıyorum biraz. Benim de yalnız kalmaya ihtiyacım var!
...................
6 Haziran 2016 Pazartesi
Hayatı ekonomik özgürlük parantezine mahkum eden anlayışla yetişenler, yetiştirenler
Vah babam vah!
“Evimi satarım yine de kızlarımı
okuturum”, diyen babam.
“Alacaksınız elinize
ekmeğinizi, kocalarınızın önünde dimdik duracaksınız” diyen babam vah!
Vah anam vah!
„Beni üniversite
okutmadılar, ama benim kızlarım okuyacak. Kocasının eline bakmayacak. Ekonomik
özgürlüklerini ellerine alacak benim kızlarım“ diyen, dışarıda çalışmasa da hep
üreten hep didinen anam vah!
31 Mayıs 2016 Salı
Çocuklarımızı koşullu mu seviyoruz?
Arca’nın okulu Özgür
Bolat’ın seminerini duyurduğunda İlker’e "mutlaka gitmeliyiz" dedim. Kendisini
tanımıyordu ama ben kocamın bu adamdan hoşlanacağına emindim. Özgür Bolat,
yazılarını takip ettiğim, bizimki gibi eğitime zerre önem verilmeyen bir ülkede
bir şeyler yapmaya çalışan, bence değerli bir eğitimci. Hatta bizim kitap kulübünün
ortaya çıkış öyküsünün tetikçisidir kendisi. Bir kitap kulübü kuracağını, bir
yazısı aracılığı ile duyurduğunda, Özlem “hadi biz de” demişti, iyi ki demiş.
Bak üç yıl bitti bile…
Neyse bizim konumuz
seminer ve Özgür Bolat. Dediğim gibi ben bütün yazılarını okuduğum için
seminerin birçok cümlesini kendisiyle birlikte mırıldandım. Fakat İlker için çok
iyi oldu, ona oku desen, okumazdı ama şahane bir toparlama oldu seminer. Ve tam
tahmin ettiğim gibi Özgür Bolat’ı da çok sevdi.
27 Mayıs 2016 Cuma
Yaz aylarında ne okuyayım?
Hava durumu her ne kadar aksini söylese de yaz kapımızda gençler:)
Yaz demek, tatil demek, keyif demek, püfür püfür balkonda, deniz kenarında, sohbet aralarında hafif, sürükleyici kitaplar okumak demek...
Geçen kitap kulübünde Funda yaz kitabı tavsiyesi sorunca, bir de üstüne blogu takip eden bir adaşım da benzer bir mail gönderince, onlara evvelden okuduğum kitaplar arasından bir liste çıkardım. İyi tamam da ben ne okuyacağım?
Yaz demek, tatil demek, keyif demek, püfür püfür balkonda, deniz kenarında, sohbet aralarında hafif, sürükleyici kitaplar okumak demek...
Geçen kitap kulübünde Funda yaz kitabı tavsiyesi sorunca, bir de üstüne blogu takip eden bir adaşım da benzer bir mail gönderince, onlara evvelden okuduğum kitaplar arasından bir liste çıkardım. İyi tamam da ben ne okuyacağım?
24 Mayıs 2016 Salı
Huzur
Yağmurun
sesine uyandık. Beni tek kişilik yatağa atmışlardı, battaniyeye rağmen
üşümüşüm, girdim aralarına. Baba oğul yorganın altını ısıtmışlar. Gelişime
uyandı cüce. Doğruldu. Zar zor açtığı gözleriyle pencereden dışarı baktı,
yağmur. Iıh dedi, girdi koynuma. Ne kadar geçti bilmiyorum, fırtına, gök
gürültüsüne ve yağmurun sesine karıştı, uyumuşuz yeniden.
Arca’nın okulu Cuma da
tatil edilince bir günlük izin aldım. Teknenin bakımını yapmak isteyen
muhtereme yoldaş olalım dedik, yazlığa yollandık. İlk gün bahardı, ikinci gün
yaz. Hatta Arca'yı zor tuttuk, Ilıca sahilinde donla denize girecekti.
22 Mayıs 2016 Pazar
6 dakika: yüzüyordu
Not: 6 dakika yazıları sevgili macera kitabım Özlem'in kıymetli hediyesi 6 dakika oyun kartlarından çektiğim kelimelerden 6 dakika boyunca aklıma ne gelirse yazdığım yazılardır. Dolayısı ile tamamen hayal ürünüdür:)
"Ev pislik içinde yüzüyordu. Kalk bi temizlik yapalım dedim,
kalk da at üzerinden miskinliği temizleyiverelim evi. Yok dedi şurdan şuraya
kalkmam temizliği filan da hiç yapamam. Yav arkadaş nasıl bir insansın
kokacağız dedim, oralı olmadı. İlk bulduğunla ev arkadaşı olursan olacağı bu.
Allahtan yemeğe eli yatkın ama o kadarını ben de yapıyorum, bir el atıverse,
vallahi temizliği bitirivereceğiz. Yok illa o koca kıçını koyacak o kanepeye
sabahtan akşama evlilik programlarını izleyecek. Bundan öğrendim ben bağkur
emeklisi istemezlermiş subay emeklisi ya da emekli sandığından emekliysen
karılar varıyormuş sana. Yaa... Bağkurluysan illa soruyorlarmış evin damın var
mı. Sonraki soru çoluk çocuk, hani mirasın ne kadar buna düşecek hesap ediyor
haspa. Ay şiştim, kızım kalk kalk da bir makine tut şu evi yeminle koktuk, bizi
bu programlara çıksak da almayacaklar!"
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Tatlı su direnişçiliği
Muhteremin slim fit dönemlerine ait az yıpranmış gömleklerini yatağın altında bir poşetin içinde muhafaza ediyorduk. Slim fit dönemi çok uzun sürmediği için (:P) gerçekten de yepyeniydi hepsi. Ama biraz buruşmuş biraz da toz kokmuş. Yıkandı, ütülenecek. Fark ettim ki, bazılarını ilk defa ütülüyorum. Demek o kısa dönem evde ütüleri bana bırakmayan Ümit abla ile Nadire abla arasına bir zamana denk gelmiş.
Hey gidi zengin günlerimiz diyecek oldum İlker’e, bak şu gömleği ütülemek nasip olmamış bile. Şikayet etmiyorum, zira muhteremle birlikte ev işlerini iyi kotarıyoruz bence, hatta kendimizle gurur duyuyorum. Lakin yaşam tarzımızda ciddi bir sadeleşme yoluna girdiğimizi de fark ediyorum.
Bu fakirleşmemizden ziyade algı ve seçimlerle alakalı biraz da.
Biraz da farkındalıklarımızın duruşumuza etkisi...
17 Mayıs 2016 Salı
Okusun da …
Geçenlerde Arca cücesinin
babaannesi Salih Memecan’ın iki karikatür kitabını getirmiş, “Sizinkiler”
serisinden. Bir süre kitaplıkta öylece durdu, sonra bir gün Cansu’nun doğum
günü için Çeşme’ye giderken yanına almak istedi. Yolda okuyacakmış. Bak bu bir
ilk. Kitap dergi karıştırmıştı ama bütün yol boyunca kahkahalarla bir kitap
okuduğu olmamıştı. Ben gıcık oldum. Okumasına değil de, Salih Memecan’ın bir
kitabını bu kadar sevmesine. Ama Arca’ya nasıl anlatılır, bu kitabı yazan adam
yalakalık yapmak uğruna, insan hayatını hiçe saydı diye… Okusun da… ne okursa
okusun diyemiyorum arkadaş, adama ziyadesiyle bileniyorum:/
Neyse ses etmedik, her
takıntı gibi, bunun da tozlu raflarda yerini alacağını düşündüğümüzden üzerine
varmadık. Ama Arca tutturdu illa devam kitaplarını istiyor. İlker’e bir kitap
alacağım gün (allahım hayatımızdaki ilklere bir yenisi! Kıyamet kapımızda mı
ne? İlker onun için kitap almamı istesin, olacak iş değil – fikrini değiştirmesin
diye alelacele siparişi verdim zaten), Saftirik Greg’lerden de birkaç kitap
ekledim listeye. Evet Sizinkiler’den vazgeçirmek için başka bir bağımlılık
yaratmaya çalıştığımı inkar edecek değilim.
Ramazan Geldi Hoş Geldi
Ramazan yaklaştıkça herkesi bir yemek telaşı alıp götürüyor. İftarda ne yiyeceğim düşüncesi herkesi
ayrı düşündürüyor. Hazırlanacak yemeklerin hem pratik hem de lezzetli olması da oldukça önemli.
Tüm gün hiçbir şey yemeyip akşamında ağır yemekler yenmesi de sağlığa zarar veriyor. Bunun için
özel menüler çıkarıp, mutfak alışverişini de ona göre yapmak gerekiyor.
İftar menüsünde ne yapacağını düşünenler için Lezzet.com.tr birbirinden farklı ve sağlıklı tarifler
sunuyor. Başlangıçlar, ana menüler ve tatlılar da dâhil olmak üzere iftarda ne yapacağım
düşüncesinden kurtulacaksınız. Yapacağınız menüleri kabataslak da olsa belirleyerek mutfak
alışverişinizi de ona göre yapabilirsiniz.
İlk defa bu tarifleri deneyecekler için fotoğraflı anlatımların bulunması da yemek yapımını daha da
kolaylaştırıyor. Ayrıca listede yer alan tüm tariflerin denenmiş tarifler olduğunu görebiliyorsunuz.
İftara misafir davet ettiğinizde özel bir menü hazırlamak istiyorsanız ancak aklınıza hiçbir fikir
gelmiyorsa yine Lezzet’in yemek tarifleri sayfasından yardım alabilirsiniz. Kategoriler arasından iftar
yemeklerini seçiyorsunuz ve seçtiğiniz bu kategoriye ait tüm alt başlıklara hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Adım adım ilerlemek isterseniz çorbaları, pilavları, kebapları, türlü türlü tatlıları inceleyebilirsiniz.
Hem görünüşleri ile sofranıza renk katacak olan bu yemekler misafirlerinizin de oldukça keyif alacağı
bir iftar menüsü haline gelecek. Denediğiniz farklı yemekler ile her akşam farklı bir iftar yemeği
vermek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü klasik anlayışın dışında farklı tatları bir araya getirerek deneyimli
kişilerce hazırlanan iftar yemekleri tarifleri ile ramazan ayında bile en özel sofraları siz
hazırlayacaksınız.
Kadayıf dolması, Kemalpaşa tatlısı, tarhana çorbası gibi klasik yemeklerin tariflerinin yanı sıra şalgam
dolması, Mardin güveci, şıhıl mahşı gibi oldukça değişik seçeneklerle de karşılaşabilirsiniz. Yemeklerin
isimleri sizleri korkutmasın, hepsi evde rahatlıkla yapabileceğiniz yemekler arasında yer alıyor.
Ramazan ayında enerjinizin düşmemesini sağlamak ve bir yandan da sağlıklı beslenmek için iftar ve
sahur öğünlerine oldukça dikkat etmeniz gerekiyor. Bunu sağlamanız için de Lezzet ustaları sizlere
özel hazırladığı tarifleri ile her an yanınızda oluyor ve deneyimleri ile sizlere yol gösteriyor.
ayrı düşündürüyor. Hazırlanacak yemeklerin hem pratik hem de lezzetli olması da oldukça önemli.
Tüm gün hiçbir şey yemeyip akşamında ağır yemekler yenmesi de sağlığa zarar veriyor. Bunun için
özel menüler çıkarıp, mutfak alışverişini de ona göre yapmak gerekiyor.
İftar menüsünde ne yapacağını düşünenler için Lezzet.com.tr birbirinden farklı ve sağlıklı tarifler
sunuyor. Başlangıçlar, ana menüler ve tatlılar da dâhil olmak üzere iftarda ne yapacağım
düşüncesinden kurtulacaksınız. Yapacağınız menüleri kabataslak da olsa belirleyerek mutfak
alışverişinizi de ona göre yapabilirsiniz.
İlk defa bu tarifleri deneyecekler için fotoğraflı anlatımların bulunması da yemek yapımını daha da
kolaylaştırıyor. Ayrıca listede yer alan tüm tariflerin denenmiş tarifler olduğunu görebiliyorsunuz.
İftara misafir davet ettiğinizde özel bir menü hazırlamak istiyorsanız ancak aklınıza hiçbir fikir
gelmiyorsa yine Lezzet’in yemek tarifleri sayfasından yardım alabilirsiniz. Kategoriler arasından iftar
yemeklerini seçiyorsunuz ve seçtiğiniz bu kategoriye ait tüm alt başlıklara hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Adım adım ilerlemek isterseniz çorbaları, pilavları, kebapları, türlü türlü tatlıları inceleyebilirsiniz.
Hem görünüşleri ile sofranıza renk katacak olan bu yemekler misafirlerinizin de oldukça keyif alacağı
bir iftar menüsü haline gelecek. Denediğiniz farklı yemekler ile her akşam farklı bir iftar yemeği
vermek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü klasik anlayışın dışında farklı tatları bir araya getirerek deneyimli
kişilerce hazırlanan iftar yemekleri tarifleri ile ramazan ayında bile en özel sofraları siz
hazırlayacaksınız.
Kadayıf dolması, Kemalpaşa tatlısı, tarhana çorbası gibi klasik yemeklerin tariflerinin yanı sıra şalgam
dolması, Mardin güveci, şıhıl mahşı gibi oldukça değişik seçeneklerle de karşılaşabilirsiniz. Yemeklerin
isimleri sizleri korkutmasın, hepsi evde rahatlıkla yapabileceğiniz yemekler arasında yer alıyor.
Ramazan ayında enerjinizin düşmemesini sağlamak ve bir yandan da sağlıklı beslenmek için iftar ve
sahur öğünlerine oldukça dikkat etmeniz gerekiyor. Bunu sağlamanız için de Lezzet ustaları sizlere
özel hazırladığı tarifleri ile her an yanınızda oluyor ve deneyimleri ile sizlere yol gösteriyor.
13 Mayıs 2016 Cuma
Okuma Bayramı
Aslında çok şaşırmadık,
ezberi kuvvetli, kelimeleri telaffuzu görece düzgün bir çocuktur bizim cüce. Doğdu
beridir bu kadar kitap okunan, bu kadar kelimelerle haşır neşir olan bir çocuk
için gerçekten şaşırtıcı bir karar değil.
Gel gör ki, bizim Arca
yalnız olmayacaktı. Naz adında bir kız çocuğu ile birlikte sunacaklardı
programı. Ezberlerden sorumlu devlet bakanı muhteremle ilk soru işaretimiz
kıyafet oldu. Hatta öğretmenine sorduk, papyonlu gömlekli temiz düzgün bir
kıyafet önerdi. Tabii bilmiyor Arca’nın özel yaşamındaki kıyafet tercihlerini.
Bizim oğlan kıçına
eşofman altından gayrı bir alt giymez. Kot bile giymez, rahat değilmiş, gol
atamıyormuş. Üst dersen artık dikişleri atan LCW gömleği var, ekoseli, onu
giyerim diye tutturdu. Zira Arca’nın umursama alanı saçları, giyimi değil.
Saçlarını nasıl yapacağına karar vermesi yeterli. Babası ile internetten saç
modelleri araştırdılar, hatta kuaförle istişarelerde bulundular. Modelde karar
kılındı.
12 Mayıs 2016 Perşembe
Dağıldım, toparlanıp dönücem
Kelimenin tam anlamıyla
dağıldığımı hissediyorum.
Hani nereden tutarsan tut
elinde kalır ya öyle bir şey işte.
Üstelik derleyip
toplayanım da çok ama neden böyle oluyor bilmiyorum.
4 Mayıs 2016 Çarşamba
Cesur Yanınızı Kucaklayın, Brene Brown
İncinebilirlik.
Hayatımda duyduğum en insani kelimelerden biri.
Yaralar alacağını bilmene rağmen kendini ortaya koyarak,
duygusal risk alma cesaretini gösterebilmek.
3 Mayıs 2016 Salı
Nisan mimozaları, mor salkımlar, park dutları, Mayıs gülleri
Sabah caddeye indiğim patika üzerine birkaç tane mimoza ağacı var. Daha bir hafta öncesine kadar bunlar sapsarı, top top çiçekliydi. Bugün baktım hepsi dökmüş çiçeğini. Ama giderken dut ağaçlarına ve mayıs güllerine terk etmiş sahneyi. Bizim parkta dut ağaçları da var, dalları önce göğe yükseliyor sonra salkım söğüt gibi toprağa meylediyor. Her kış o dallar kupkuru ve baharla yeşillenip mayısla meyveleniyor. Biz de iki dal bitki gördüğümüze seviniyoruz avanaklar gibi. Mor salkımlar da bitti galiba, pek görmüyorum. Ama mayıs gülleri her yerde, yıkılıyor dallar. Lazım o dallar bize, Hıdrellez’e hazır olsunlar, dileklerimizi yazıp asacağız dallarına, tez olacak tüm isteklerimiz, inşallah…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)