22 Eylül 2008 Pazartesi

İş güç sinir

sinirlenip de yazmaya ihtiyaç duyduğum bir an bu!! odada uyuklarken yatağa gittim ve uykum kaçtı sinirden, kalkıp bloğuma gireyim dedim. Ne güzel mesajlar aldım dostlardan. Ama sinirim geçmedi. iki satır yazsam geçer mi? görücez.
Sabah 9 a toplantı koyan zihniyete müteşekkir dünden İstanbula gittim. Elvancımla takıldık bi güzel, evde teyzesinin yaptığı dolmaları götürdük.
Sabaha erkenden toplantı için genel müdürlüğe damladım. Biliyorum ki satış toplantılarında günah keçisi aranır ve o genellikle ben olurum ama her toplantıya da bu gerçeği unutarak iyi niyetle gardımı almadan giderim. Ben şirketin satış hariç her türlü angaryesiyle uğraşan müdürü olduğum için her haltın sorumlusu ben olurum.
Günün konusu bir türlü basılmayan kataloglardı, ve bir dünya işimin arasında dokümantasyon da bana baktığı için terminlerimi yerine getiremiyorum. Bir allahın kulu çıkıp da bir işin ucundan da biz tutalım demiyor. Ama genel müdürün gözünde bütün işlerin altında kendimi ezdiğim için yine ben suçlu oldum.
Fiyat listeleri sık değişiyormuş, ya ne olacaktı, alışımıza yansıyan zammı sineye çekip hanımlara eski listeleri mi bırakacaktım, tabi ki değişecek. Hem değiştirmek için ciddi mesai harcıyorum ben, bayılmıyorum yani kimsenin umru değil.
Stok siparişi geçilmiyormuş, ilgilenilmiyormuş. Lojistik benim işim olmamasına rağmen stok raporu hazırlıyorum her hafta, bir de hanımlara beylere gönderiyorum, tenezzül edip de bana bir dönüş yapmıyor sadrazamın sol tarafındakiler.
Fiyat pahalıymış, ana firmayla pazarlık edilmeliymiş, haftalardır piyasadan rakip fiyatı toplayın, elimde savaşacak done yok diyorum, elleri yine boş gelmiş.
Bunlar yetmezmiş gibi, projelerin pazarlığı bende, siparişleri bende, teknik doneler bende, kullanma kılavuzları, sanayi bakanlığı izinleri, kampanyalar, stok yönetimi, yeni markalarla ilgili fiyat analizleri yetmiyormuş gibi bir de genel müdürün yazışmalarının ingilizcelerinin kontrolü hatta taslak hazırlaması bende. Diğer sadrazam evlatlarının yapmasının beklendiği tek şey satış !!!
Lanet olsun ya!!! uçağı beklerken oturdum doğum izninde kimlere ne kaktıracağımı bir bir yazdım!!! kataloglardan şikayet edene dokümantasyon, marketingi zayıf bulana organizasyon kakalanacak. hadi bakalım hodri meydan.
çok sinirliyim çoook ve yüzüme gülüp toplantılarda genel müdüre şikayetlerinden bıktım artık. bundan sonra hepsine aynı mesafe hatta uzak mesafe!! yarından tezi yok, iş paylaşımı!! ben de biraz kendime bakayım az kafamı işlerden kaldırayım.
Sinir küpü yapacaklar çocuğumu. Bundan sonra geberesiye kadar mesailere kalmak yok, evimde yoga yapar sakinleşirim en azından kendime vakit ayırırım.
oh biraz gevşedim sanki, yada ağlamaktan yorgun düştüm, gözlerim kapanıyor. Gidip yatayım, yarın çok iş var!! akıllanmam ben !!!

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Yelizim ben de dayanamadım şirket ortamına. 10 yıl tek başına özgür çalışan ben kafayı yemek üzereydim. sanırım tüm şirket ortamları birbirleriyle aynı.Herkes sahte, herşey yalan dolan ve kumpas. Sakın sıkma canını, hele şimdi.Düdükcanı düşün her sıkıldığında. O herşeyi hisediyor, sevincini de sıkıntını da. HAkan göz ameliyatı olduğunda nile 7 aylık hamileydim.çok üzüldüm ve nil 3 gün hiç oynamadı, kafayı yiyecektim. Bu yüzden herşeyden önce ben hatta düdükcan var de ve hiç birşeyin seni bu derece üzmesine izin verme cankuşum. Seni kocaman öpüyorum tatlı papatyam.

Mon Petit Chou dedi ki...

hamileyken ben de aynı şeyleri yaşadım. o kadar çok ağlattılar ki ve eşimde yoktu. sonra gece yarılarına kadar arşivde çalıştırdılar. sonradan öğrendim ki hamilelerin günde 7,5 saatten fazla ve gece çalışması yasakmış.sonuçta ne oldu, Duru çok sinirli bir çocuk oldu. Yeliz'ciğim herşeyden önce sen ve bebeğin.nereye gidersek gidelim bu tür insanlar hep oluyor.

zero dedi ki...

Canım ya okurken gerildim senin için. Valla sana şimdi bu kadar çok çalışma, biraz kendinin kıymetini bil, sen ben yaparım deyip de sesini çıkarmadıkça iyice üstüne binerler desem, sanki sen bunları bilmiyormuşun gibi, neye yarar? Ama öyle be Yelizcim, biraz söz geçirmeye çalışmalı insan kendine. Sonuçta olanın yine kendine olduğunu unutmamalı. Umarım bu geçen günlerde kendine biraz daha iyi davranmışsındır.

Simge Kurban dedi ki...

Yelizcim moralini bozma. Şu sıralar senin ve bebişinin sakin, huzurlu bir ortama ihtiyacınız var. Kimse senden ve bebeğinden önemli değil. İnsanlara hak ettikleri değeri göster, yeter.

yeliz dedi ki...

Zühre ablacım,
teyzemden duydum başın gelenleri, zamiranın eşşekliğini, ama belki de hayırlı olmuştur, mutsuz olduğun bir işi bırakmaya ve nille daha çok vakit geçirebileceğin kendi işine dönmeni hızlandırmıştır diye seviniyorum.
Mukaddes, haklısın, ne olursa olsun, bebeğe yansıtmamak lazım ama annenin yaşadıkları ister istemez onu da etkiliyor, en iyi biraz gamsız olmak.
zeren merhaba,
100% haklısın, evet kendime kızıyorum en çok insanlara gereksiz değer verdiğim için, ama yine akıllanmıyorum, tüm hafta mesaideydim yine, çalışmasam da bu defa kötü hissediyorum, bazı radikal kararlar almanın zmanı geldi sanırım.
Simgeciğim,
galiba en önemlisi de bu, huzur... umarım bayram tatilinde biraz olsun huzura kavuşacağım:)