18 Kasım 2011 Cuma

Hayatı tatmak…

Mevlana demiş ki; “sadece bazı insanlar hayatı gerçekten tadar.”

Ve insanların tamamı ölümü!

“Her canlı bir gün ölümü tadacaktır!”
Zincirlikuyu mezarlığında bu yazıyı ilk okuduğumda gerçek suratıma tokat atmıştı. Öyle bir Osmanlı tokatı da değil resmen yumruk tekme tokat allah ne verdiyse girişmişti.

Önce gıcık oldum. Terbiyesizler böyle de yazılır mı! hıh!
Sonradan hazmettim lafı ve doğruluğunu.

Öyle ya da böyle, yakın ya da uzak … hepimiz ölümün soğuk nefesi ile karşılaşacağız, tadacağız o duyguyu.

Peki ya hayat? Yazının başında Mevlana’nın dediği gibi sadece bazılarımıza gerçekten nasip olacak hayatın tadına varmak…

Pek çoğumuz ise bu dünyadan gelip geçen bir yolcu, etkisiz.

Hayata teğet geçememek için, etkisiz olmamak için dokunmak gerek.

Bu aralar çokça düşündüğüm şey bu.

Ölümü tatmaya çok az kala, “hayatı da tattım!” diyebilmek için - kendi payıma - hayata ve diğer insanlara dokunmam gerek…

3 yorum:

g dedi ki...

ne güzel bir karar almışsınız.
İlk önce sevgiye dokunabilirsek gerisi geliyor.

elcince dedi ki...

Yeliz hanım bazen pararlel duygular yaşıyoruz sizinle, bugün sabahtan beri ölümü düşünürken gördüm yazınızı benim duygularıma dokunduğunuzu belirtmek istedim. sevgiler...

Adsız dedi ki...

bana 'her canlı ölümü tadacaktır' değilde sadece 'bazıları hayatı tadar' cümlesini fena koydu.. niye bazıları ya! gerçi hayatın gerçeği değilmi doğru söz. uyan işe git, işte ezil, eve gel, yemek, temizlik, uyu, işe git ve aynı rutin değilmi bazılarımızın hayatı. rutini değiştirmek için ise sadece çaba yetmiyor inanın birazda şansın kapınızı çalması lazım..