13 Şubat 2013 Çarşamba

Tespitim geldi Vol.4 : saç adamı başka bir şeye dönüştürüyor

Saçlarımdan nefret ettiğimi söylemiş miydim? Söylememiş olmam mümkün değil, cidden nefret ediyorum. Söz dinlemez, asi şımarık çocuklar gibiler. Sürekli yatmaktan dolayı geçen hafta umumiyetle tepemde toplanmışlardı.

İçerde yatıyorum, biri telefon etti uykum kaçtı, bir şeyler yiyip ilaç içip öyle yatarım dedim, odadan o kafayla çıktım. Koridorda karşılaştığım NA korkudan bir boy zıpladı. Saçları yer çekimine isyankar bir hayalet gibi dolaştım bütün hafta. Kanımca İlker’in “saçlarını uzat artık” demesinde tüm hafta süren göz banyosunun etkisi var. Garibim sanıyor ki düzelecek uzayınca, hayır daha fena kabarıyor.

Neyse ne diyecektim? Tespit ettim hatta test ettim onayladım, saç beni inanılmaz farklı bir insan yapıyor.


Yine böyle isyanları oynarken saçlarım, Arca’yı okuldan benim almam icap etti. Yani toplum içine çıkacaktım. Evde ortaokul yıllarımdan kalma mavi çiçekli bandanayla dolaşıyorum da (ve Arca ile babası olacak muhteremin alay konusu oluyorum, ‘90’s stayla:P) dışarıda aynı hoşgörüyle karşılaşacağımı düşünmek iyimserlik olacaktı. Utanmadan İlker’e “saçlarım berbat sen al Arca’yı” dedim. Bbabababa bilmeyen de beni kokoşun önde gideni sanacak, yok be anacım maksat toplumun ruh sağlığına halel gelmesin. O da tak kafana bir bere çık önerisi ile kanıma girdi. Hava sıcaklığı 18 C. Bırak bereyi mont giymezsin, al sırtına bir hırka çık yola.

İki seçeneğim vardı, ya bereyi takacaktım ve bir kısım “vay tarza bak” derken bir kısım salak olduğumu düşünecekti ya da bereyi takmayacaktım ve kapının önünde pusu kurmuş kedileri bu defa ben korkutacaktım.

Taktım. Utanmadan bir de fotoğrafımı çektim. Madem mahalleye rezil olduk, bu eğlenceden sosyal medyayı mahrum bırakmak olmazdı. Korktuğum olmadı. Çünkü kimse beni tanımadı. Komşulara selam vermesem, benim değil tanımadıkları birinin salak olduğunu düşüneceklerdi.

Sadece bu değil. O ilk ateşlenip doktora gittiğim gün birkaç gündür yıkanmamıştım. (bu arada aklıma gelmişken blogu takip edenlerin beni yolda görüp tanıyıp yanıma gelmemesinin sırrı da böylece aydınlanmış oldu, kokuyorum sanıyorlar kanımca: ) kokmuyorum vallahi bak, korkmayın, parfüm filan, medeniyetin kolay çözümlerinden faydalanıyorum) Dolayısıyla saçlarım bir tiftik keçisinden halliceydi. Su, sprey ve yaklaşık on dört adet firkete ile keçi kuyruğumsu bir topuz yaparak gitmiştim doktora. Akciğer filminin çekileceği sırada radyolog tokalarımı çıkarmamı söyledi. Hasss….. “Saat yüzük filan çıkarayım, tokalar kalsın” diye pazarlığa giriştim ama röntgenin şakası olmaz. İçimden “bunlar ne berbat saçlarla karşılaşıyorlardır kim bilir, benim saçım ne ki?” diye kendimi teselli ettiğimi hatırlıyorum.

Geçen hafta tetkikler için tekrar hastaneye gittim. Zaten hafta içi telefonla da sık sık konuştuğumuzdan göğüs hastalıkları doktoruyla iyice tanışık olduk, oğlu meslektaşmış filan. Neyse bu defa banyo yapıp gittim. Tabii ki saçlarım ahenkle olmasa da belli bir ritimle dans ediyordu. Girdim doktorun yanına başladım geçen bir haftayı anlatmaya. Anlattıkça anlatıyorum, bir beş dakika böyle geçti.

Adam suratıma bir garip bakıyor. Gözlerini kısmış, çok derinden bir şeyler düşünüyor. Allah hayra çıkarsın, ölecek miyim lan diye düşünüyorum ama bir taraftan da çene bol tabii anlatmaya devam.

Durdu durdu, “ya ben sizi hatırlayamadım siz geçen hafta mı gelmiştiniz?” dedi Haydaaa… Abicim akraba çıkacaktık nerdeyse nasıl unuttun diyorum içimden, derken yer çekimini keşfeden Newton gibi gözleri parladı birden “aa sizin saçlarınız farklıydı geçen hafta tabii hatırladım şimdi” dedi.

Nokta!

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Benim de saçlar senin gibi paso toplyorum bakımsızlıktan geberecek saçlar .Haa baksam ne olcak bir iyi ertesi gün iğrenç bir görünüm valla 2 çocuk ve 1 yavru köpekle bırak saç yıkamayı tuvalete bile zor vakit buluyorum. Uzattım bu saçlar kısa da uzun da olsa bir şey olmaz sıkma canını doğa kanunu Başak

ruhdagı dedi ki...

Benim saçlarda tam rapunzel. Bir saç bu kadar düz olabilir mi? Hayatta maşa filan tutmaz. Banu'nun düğününde kuaför inat edip bir kutu spreyle maşa yaptı. Üstelik istemem dememe rağmen! Bir ara nasıl olduysa, yorgunluktan herhalde tamam dedim sonuç tam rezalet! Pavyon sahnem bitmiş oradan nikaha gitmişim gibiydi. Çok dalga geçtim kendimle ama olan olmuştu!

Memo'nun teyzesi de yıllarca beni her daim fönlü sanıyormuş. Geçenlerde normal halim olduğunu söyledim şok oldu. Fön kim ben kim? Yılda bir kere uçlarını aldırmaya kuaföre gittiğimde bile kurut yeter diyorum. Hele şampuanın ardından saç kremi sürersem Allah seni inandırsın bir daha ki yıkamaya kadar bozulmayı geçtim dolaşmıyor bile. Tarağı yukarıdan bırak, aşağı kayıp gitsin. Amaaan! özenilecek bir şey değil :(

yeliz dedi ki...

Ruhdağı! Bi gider misin? Kıskançlıktan dişlerimi sıktım:)))) ama o maşalı halini de acayip merak ettim. Kıymetini bil saçlarının böhüüüü:)))

Başak aynen her gün yıkamam lazım düzgün olması için. Ya da haftada iki fön:) ki vakit yok maalesef:(

nil dedi ki...

Kabarıyor diye toplamaktan sıkıldığım saçlarımı kestirdim gördün, ama yıkamak her akşam jöle ve köpük takviyesi yapmak gerekliliğinden ve bunu yapmadığımdan her akşam yine topluyorum bir sürü toka takıyorum kısa diye toplanmıyor çünkü... sabahları Berk, saçlalın bi galip diyor sıklıkla :((

Seni çok iyi anlıyorum canım...Ama bu poz cidden harika Hayat'ın dediği gibi hasta şirin :)))

yeliz dedi ki...

isyan günlerindee saç:(