29 Ağustos 2013 Perşembe

Tespitim var vol.kaç oldu bilmiyorum: garantici

Garanti bankası beni kesinlikle reklamlarında oynatmalı. Zira ben bu garanti işinin bırak kitabını anayasasını yazarım.
An itibariyle İstanbul’dayım. Bir alışveriş merkezinin basık atmosferinde (iklimlendirme tesisatını yapan firmanın taaa) “ne takıntılı ne garantici kadınım ben” diye düşünürken yazayım bari dedim yazayım da burayı okuyanlar hakkımdaki düşüncelerini gözden geçirsinler.

Sabah gelip gece döneceğim günü birlik bir seyahat için şu anda çantamda terliklerim ve yedek elbisem var, bir de takım elbise giymedim diye paşminam. Manyak mısın demeden önce sen benim soruma cevap ver; “sabah uçak nasıl serin oluyor biliyor musun?” Sonra üstüme bir şey dökme ihtimalimin yüzdesini? (sakarlığım düşünülecek olursa azımsanmayacak boyutlarda diyebilirim, nitekim az önce brownie’nin sosu döküldü)
Bitmedi, uçak için check-in işlemini mutlaka önceden yaparım, hatta yapmakla da kalmam biniş kartını e-mail ile, sms ile göndertir, hatta hardcopy olarak yazıcıdan alırım. Yetinmem hardcopy’nin softcopy’sini de harddiskimde saklarım ki olur da biniş kartlarım kaybolacak olursa ofisten tekrar çıktı alabileyim. Manyak olduğumu söylemiş miydim? Söylememişsem de anlamak için yüksek bir IQ seviyesine ihtiyaç yok. Bu donanıma rağmen havaalanına bir saat önce varırım mutlaka.
Taksiye binerken “fiş veriyor musunuz” diye sorarım, vermiyorsa binmem. Evin oradan bindiğim taksici beni belledi artık daha ağzımı açmadan “ablacım fiş var” diyor. Gideceğim yerlere ait kroki çıktıları alırım, önceden yollara çalışırım. Karşının taksisi çıkar filan allah muhafaza!
Takside katiyen telefonuma filan bakmam ya unutursam taksinin birinin arka koltuğunda? Değil mi ya? İnerken mutlaka kalktığım koltuğun altına üstüne bakarım. N’olur n’olmaz!
İşe sırt çantasıyla gidip geliyorum. Malum ofis giyiminin altına topuklu giymek icap ediyor, yanıma alıyorum, ayağımda terlikler. İlla ki kitap, laptop da yanımda, olur da sabahtan ofise gelemeyecek olursam evden çalışabileyim yeni. Lens kabım solüsyonum ve tabii ki numaralı gözlüklerim, sonracığıma atıştırmalıklarım suyum, çok yaparmışım gibi makyaj çantam. Neredeyse küçük bir bavulla işe gidiyorum desem de daha da detaya girmesem?
Kent kartımı öyle 100 TL’lik filan doldurmaya kalkmam. Ya makineye para sıkışırsa, ya kartım bir şekilde manyetik bir alana girer de kullanım dışı kalırsa, ne gerek var risk almaya?
Evet herkes benden nefret edip kaçacak delik bulduysa sakince dağılabiliriz.

9 yorum:

Cebimdeki renkler dedi ki...

Normal bence, olabilir yani (ben de böyleyim diye demiyorum) son derece makul :)

Adsız dedi ki...

benim için çok normalsin çünkü yaptıklarının bir tık fazlasını bile yaparken bulabiliyorum kendimi ped falanda bulundururum çantamda yani daha zaman vardır ama ne olur ne olmaz, ha bide bikaç tür ilaç, toplantı sonrası boynum ağrırsa kas gevşetici, stresten midem ağrırsa r.ni, klimadan üşütür de soğuk falan alırsam parasetomol türevi :)) kaçınnn mercan..

yeliz dedi ki...

Oh iyi be yalnız değilim

yeliz dedi ki...

Önünde saygıyla eğiliyorum:)

Adsız dedi ki...

Ben de bir ben boyleyim zannederdim cantasinda iki tane ev anahtari tasiysn var mi? Biri yedek digerlerini yazmiyorum bile bir de yeni dogum yapmis biri olarak dogum valizimin icindekileri bir bilseniz :)

Fatoş Bebek ve Ev Ürünleri dedi ki...

Diğerleri için bir şey diyemem ama kent kart için aynı hisleri ben de besliyorum. Nitekim bir keresinde 20 lira doldurduğum kartım bozuldu. Üstelik doldurduktan birkaç dakika sonra! Garanticiliğinizi destekliyorum :) Çağla

Adsız dedi ki...

Yaptiklarinin hepsini goruyorum ve binerken/ inerken taksi plakasini ezber yapma olarak artiriyorum.melike..

Adsız dedi ki...

Aaa ,aynı ben,işyerindekiler dalga geçer benimle "anneanne kılıklı" derler bana..2005 yılından maillerim duruyor,o kadar diyorum yani :)

Adsız dedi ki...

Oha bir reset atın kendinize