12 Mayıs 2014 Pazartesi

Kaçamak mı yapacaksınız? Cunda’ya kaçın!

Ömrünün yarısını birisiyle geçirince doğum günü hediyesi bulmak zorlaşıyor. İlker hediye almasını hiç bilmez. Bilir de daha çok organizasyonların adamıdır, hediye paketlerinin değil! Masaj hediye eder mesela ya da bir üyelik filan. Haklı ama bir saati on küsur sene kullanan, mücevher filan takmayan bir insanım. Bu sene kaçamak hediye etti: ) Cunda’ya kaçtık.

Arca’ya sorduk, biz iki günlüğüne seni bırakmak zorundayız, kime bırakalım?

ANANEEE diye atladı. Çünkü sonsuz özgürlüğün adresi anneanne! Mantının, lahana sarmasının, çizgifilmlerin, çikolatanın, dondurmanın…

Internetten bulduğum şu görsel tam da anneanneyi anlatıyor.

Hava bize muhalefetti, mayısın ortasında palto ile çıktık yola. Yağmur tüm yol boyunca hemen hiç dinmedi. Yolu uzattık, Bergama’dan gittik Ayvalık’a. Çocukken gitmiş olabilirim, ama hiç hatırlamıyorum Bergama’yı. Teleferiğin aşkına çıktık Akropolis'e. Selfie filan çekindik muhteremle, ilk defa müze kartımız oldu. Yer cücesiyle müze müze gezeriz artık.

Köylerin arasından devam ettik yola. Fıstık çamları, kuş sesleri. Bizden başka kimsecikler yoktu yolda. Telefonlar çekmiyordu. Yağmuru yemiş mis gibi toprak kokusuna çam kokuları karıştı. Nasıl iyi geldi. Tam bir arınma.

Cunda’ya bayıldık. Evet yağmurluydu, serindi ama sakindi hava. Öğle yemeği için Küçük yer Semali’deydik. Minicik bir lokanta. Ama lokanta da denmez. Belki zeytinyağlı ya da likör evi? Ne demeli bilmiyorum. Sema hanımın bu dükkanı (hadi dükkan diyelim) cumartesi kurulan pazarın dibinde. Kulağında pazar tezgahlarından gelen sesler var, (evet pazarın son tezgahı patates soğancı teyze ile amcanın tezgahı), güleryüzlü sımsıcak bir hizmet var ve tabii ki... Lezzet uzay! Kabak çiçeği dolmasını yerken kendimden geçtiğimi inkar edecek değilim. Sonra patlıcanla doldurulmuş biber ve şarap ekmeği… Alkolü akşama saklamasam ev yapımı likörlerinden de içecektim, aklım kaldı. Biz lezzetin dibine vurmuş tarifi zor bir haz yaşarken birden sandalyemin arkasında bir el hissettim, kafamın çevirdim yaklaşık yüz yaşında bir teyze iki büklüm tutuna tutuna yürüyor dükkana. Döndü bize dişsiz ağzıyla gülümsedi, "bereketli olsun" dedi. Sema hanımın oğlu hemen elini öptü teyzenin, "hoşgeldin anne" dedi. Diyaloglarını tam duyamadım ama Sema hanım önce domates verdi teyzeye, sonra dükkana girdi çıktı, bir kavanoz da tarhana. Teyze hayır dualarıyla ayrıldı dükkandan. 

Bir fotoğraf olsun çekmez mi insan? Hay kafama edeyim. Bir tabela fotoğrafını buldum neyse ki, kopya ettim, çekenin affına sığınarak (kaynak: buyukkeyif.com) Hep o kabak çiçeği dolmasının aklımı başımdan almasından biliyorum.


Semali sevgili Lale ablanın kardeşi Adalı pansiyonun sahibi Zuhal hanımın tavsiyesi. İlker oteli ayarlayıp sürpriz yapmış olmasaydı, yani bana sorsaydı, o gece kesinlikle Adalı pansiyonda kalırdık. Bir dahakine inşallah. Adalı pansiyonun konumu harika, neredeyse sahilde.

Taş kahve’de kahvemizi içerken Saki’nin lokmalarını mideye indirdik. Blogu takip eden Ayvalıklı bir arkadaşımızın tavsiyesiydi. Normalde ben kızarmış hamur yiyemem (reflümü tetikliyor) ama Saki’nin lokmaları şifalı mı geldi ne, hiç rahatsız olmadım:P 

Akşama doğru güneş çıktı ve hatta batışını rakılarımızın ilk yudumlarıyla kutsadık. Lokanta konusunda, deniz, körfez ve meze dünyası arasında  -ki hepsi tavsiye edilmişti – epey bocaladık ama sonunda Lale abla’nın önerisi Meze dünyası oldu mekanımız. Denizin dibi. Balık yemeyecektik, kararlıydık, zira papalinanın mevsimi değildi. Diğer balıkları da yiyoruz zaten İzmir’de. 

Yusuf Usta’ya Lale ablanın selamını ilettik. Mezelerin ara sıcakların tek tek tarifine kadar öğrenip sipariş ettik. Ve bir tanesinden bile pişmanlık duymadık! En son çatlayacakken Yusuf usta elinde tabak bizim masanın yakınından geçti, aman allahım o koku ne! Aynı anda aynı şeyi düşünmüşüz. Hemen sorduk, ızgara kalamar dolmasıymış sağ olsun kırmadı bizi ufak kalamarlardan hazırladı usta. 

Yediklerimize bakan bizi Kahramanmaraştan filan geldi sanacak. Bütün akşam yemek mi konuşulur? Bütün akşam acayip sesler çıkararak yemek mi yenir? Yenir abicim! Biz nasıl yüz kilo olmuyoruz ben ona şaşıyorum.

“Zengin olduğumuzda” konulu fantezimizin o akşamki konusu aşçılardı. Çok zengin olduğumuzda rakı meze için Yusuf ustayı haftada bir gece bize yemek yapması için tutacaktık, kebap günü için Antepten bir usta getirecek, Girit sofrası canımız çekerse Sema hanım aşçımız olacaktı. Yemek için yaşamak bu olsa gerek!

Ha unutmadan, UNO adında bir pizzacı var, midenizde hala yer kalırsa mutlaka uğrayın. Ayrıca sepet peynirinin tadına bakın ve hatta bizim gibi stoklayın! Dönüş yolunda da çilek bahçelerinden çilek almayı sakın unutmayın. Hayatımda yediğim en muhteşem çileklerdi. 

Mayıs ayların en güzeli… Denize girmek gibi bir derdiniz yoksa, sadece kafa dinleyip midenizi şımartmak istiyorsanız, Cunda’ya mayısta gidin. Ay havayı dert etmeyin yav! Nasıl olsa önümüz yaz…



10 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Afiyet olsun.Güzel yerler,güzel yemekler. hele be mevsim e güzel zamanı.

Okuyanguzel dedi ki...

Süper olmuş! Çok iyi yapmışsınız.

laleninbahcesi dedi ki...

çok sevindim memnun kalmanıza... Bizim kızın kıçı yer görmüyo ki, görememişsiniz. Bir dahaki gidişinize yukarıdaki değirmen kütüphaneyi mutlaka görmeli verandasında manzaraya karşı buz gibi limonata içmelisiniz.

yeliz dedi ki...

Tşkler:)

yeliz dedi ki...

Gittik gittik hatta o manzara oradan çekildi:) ben kahve içtim ilker limonata. Kitaplığı da gezdik şahaneydi. Ama kiliseye giremedik restorasyıonu ay sonu bitecekmiş. Çok teşekkürler lale ablacım:)

Akşam sefası dedi ki...

Okurken ağzımın suyu ekrana aktı:))

Yağız Efe Acı dedi ki...

cunda tulumunuda unutmamak lazım lezzeti süperrr

Gulcin dedi ki...

Oh be oh. Su kasvetli ofis gununde icim acildi vallahi. Pek iyi geldi yelizcim sagolasin. Sanirsin haftasonu Cundadaydim :)
Cok sevindim bu kacamaga ben. Niyeyse boyle biz gexzmisiz gibi sevindim vallahi bak. Niceleri olsun insallah hep mutlu olun siz :)

Unknown dedi ki...

Oyyy yaz gelse de rakının içinde balıkla Ayvalık'ta dalsak hülyalara:) Eninde sonunda taşınacağım, teraslı bir evde günü Ayvalık sırtlarında batıracağım... Bu da benim hayalim:)

yeliz dedi ki...

gülçincim görmemişim bu yorumu:)
çok teşekkür ederim...

off ben de dağlar kızı :) ama izmirde yaşarken hep bir öteleniveriyor. Nasıl olsa önüm arkam sağım solum deniz diyorsun.