24 Temmuz 2015 Cuma

Çeşme’de hayatta kalma rehberi

İzmir’de tatil demek, aslında deniz demek. Bayramı birleştirmek, bir haftalık “her şey dahil” otellere taşınmak, daha doğrusu “tatile gitmek” İzmir’linin lügatında yok, “denize gider” İzmirli. Yazlığı olmasa da, içine mayosunu giyer, arabası olmasa da belediye otobüsüne biner ve “denize” gider. Bu da bu şehrin güzelliği…

Ya da laneti mi demeli?
Çeşme başta olmak üzere, İstanbulluların istilası var bu şehirde, hepimiz biliyoruz. Misal haftaya Çin’den toplantıya İstanbul’a geliyorlar, “Cuma mı yapalım toplantıyı Perşembe mi” dediler, bilet fiyatları yüzünden Perşembe dedim. İki gün arasında üç katı fiyat farkı var. Vallahi ben, İstanbullulara, Ankaralılara gelmeyin demeyeceğim, gelsinler, tabii ki, memleket hepimizin. İmkanları varsa, buyursunlar. Zira İstanbulda yaşarken en koyan şey yaz hafta sonlarıydı, ne bitmek bilmez, ne sıkıcı olurdu… Gelsinler… de fiyatları bu artırmayaydılar iyiydi yav. Lanet de işte burada başlıyor.  

Bizim Çeşme’de bir yazlık var. İlker’le İlknur’a babalarından miras kaldı, İlker tarafından eli yüzü iyice düzeltildi, İlknur’lar, biz ve babaanneye birer oda tahsis edildi ve birkaç senedir komün hayatı yaşanıyor orada. Geçen cümleten terasta oturuyoruz, bir mesaj geldi. Instagram’dan takipleştiğimiz @Cocuklagezerizbiz çok sevdiğim bir ailedir, İzmir’e gelmişler, nerelere gitsek diye sormuşlar. Bu kadar insanız bir öneri bulamadık doğru dürüst! Mal mal baktık birbirimize, sahi lan, ne diyeceğiz insanlara? Zihnimizi epey zorlamamız gerekti.

Seneler evvel bir Dodobeach mi ne, oraya gitmiştik. Çocuklu aileler için iyiydi ama bir tabak mantıya verdiğimiz paranın bir ailenin bir haftalık mutfak masrafına yakın olduğunu gördüğümüzden beri, gitmiyoruz.

Çeşme, özellikle yazın İstanbul standartlarına çıkıyor çünkü İstanbullu gelirken yanında şehrinin concon mekanlarını da getiriyor, biliyoruz. En basitinden Makro Center var Alaçatı’da, İzmir ili sınırları içinde yok (bildiğim kadarıyla). Sonra Alaçatı pazarının fiyatlarına bizim Göztepe’deki sosyete manavı yaklaşamıyor, pazar demeye bin şahit ister.

Fiyatlar böyle… Bir de tabii kalabalık var…

Sen, Alaçatı’nın en piyasa mekanında iki saat sıra bekleyip bir götlük yere çömmüş, elli kağıt bayıldığın bir tabak deniz börülcesine tam çatalını daldıracaksın, yoldan geçenin götü kolunu dürtmese, saçının teli düşecek tabağın içine. Abartıyorsam, cumartesi gecesi Alaçatı’nın göbeğine bıraksınlar beni, evime varmak nasip olmasın!

Demek ki neymiş? Çeşme’de hayatta kalabilmek için fiyat ve kalabalıktan şikayet etmeyeceğimiz çözümlere yönelecekmişiz.

Günün çorbası, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak siz sevgili okuyucularına 10 maddede Çeşme’de hayatta kalma rehberini, gururla sunuyor! 
  1. Ben tabii evvel ezel bir yazlıkçı olarak ev tavsiye ederim. Uzun kalacaksanız, çocuklu aile için ideal. Hele bir de komün hayatı yaratabilirseniz, yemeği ortak yapmak, etrafı toplarken ve hatta çocukları duşa sokarken bile işbölümü yapmak kolaylık sağlıyor. Öğünleri iki ana (sabah akşam), üç ara (meyve, mısır, atıştırmalık) olacak şekilde ayarlarsanız, buzdolabınızda mutlaka bir kap şakşuka veya zeytinyağlı gibi soğuk yenecek yemeklerden bulundurursanız, yemek dert olmaktan çıkar. Migros her yerde aynı fiyat! Doldur dolabı, bitti, ha İzmir’desin, ha Çeşme’de…
  2. Bahçe, teras, sahil üçgeni tatmin etmiyorsa, illa bir gezelim diyorsanız, trend mekanları için planları mümkün mertebe hafta içi ayarlayın. Ilıca Plajı mesela. Katiyen hafta sonu gitmek yok! Katiyen! Ilıca sahilinde evi olanlar Cuma akşamı İzmir’e gidiyor, hafta sonunu İzmir’de geçirip pazartesi sabah Ilıca’ya dönüyorlarmış. Sözün bittiği yer. Şemsiye fiyatları, hafta içi oldukça düşük oluyor zaten. Dur, hatta şemsiyeni de yanında götür. Şezlonga da para verme, o rejisör koltuklarından satın almayanı dövüyorlar, al onlardan at sırtına, oh deniz gördün mü çöm!
  3. Ilıca demişken sahilin kalabalıklığı sıkıyor derseniz, Kumrucu Şevki’ye takılın. Zeynepler tecrübe etmişler, çoluk çocuk, Şevki’nin sahilinde şemsiye altı şezlonglara yerleşmişler, bütün gün takılmışlar. Eh bir kumruya on lira verdikten, gün boyu çay kahve meşrubat da içtikten sonra kalk diyeniniz olmuyor tabii ki.
  4. Nereye giderseniz gidin, yanınızda atıştırmalığınız evden (ya da geçerken marketten) hazırlanmış olsun. Termos çantalardan edinin ve meyvenizi, mısırınızı; kumru yemeyecekseniz, soğuk sandviçinizi yanınızda taşıyın. Manyak mısınız artezyen veya deniz suyuyla haşlanmış mısıra beş lira vereceksiniz!
  5. Alaçatı pazarına illa gidecekseniz, sabah sekize saati kurun. Küfretmeyin lan, kurun, bak vallahi dua edeceksiniz. Kocanıza veya komşunuza sizi bırakmasını ve sonra gelip almasını söyleyin, böylece park yerine vereceğiniz parayla bir çay limonata filan içebilirsiniz, üstelik sinirleriniz gerilmez! Saat mühim, on gibi evden çıkarım diyorsan hiç yeltenme. Alaçatı pazarının en güzel zamanı, bahar aslında ama sizin yazın tatil yaptığınızı varsayıyor ve bahar önerisini görmezden gelmenizi salık veriyorum.
  6. Koç sülalesinden gelmiyorsanız, Beach’lere takılmanızı önermem. Yukarıda fiyat skalasından bahsettim. Maaşı bırakır çıkarsınız yeminle! Ama illa bayılacağız, para bizi dürtüyor diyorsanız, otellerin ücretli kumsallarına gidin daha iyi. En azından daha sakin.
  7. Ilıca ve Alaçatı dışında Çeşme’de çok sayıda güzel mekan var. Germiyan, Ildır, Reisdere… Biz Germiyan’dan denize giriyoruz, sitelerin önü, cafe’si uygun fiyatlı, biranı içip tavla oynayabilirsin. Eskiden Ayayorgi’de de böyle salaş cafe’ler vardı, lise-üniversite yıllarında dolmuşla gider, tüm günü makul fiyatla gölge geçirirdik. Şimdi duyduğuma göre beach’ler yapılmış, millete geçiriyorlarmış (ıyy çok ayıp yeliz:P) Ildır’da da çok keyifli cafe’ler var. Sonra Germiyan’da Ada Balık, Fethi’nin yeri var, ayakların denizin içinde günbatımını izlerken rakını yudumlayabilirsin.
  8. Şimdi fiyatlar nasıldır bilmiyorum ama biz gençken tekne kiralardık, Çeşme koyları da nefistir, sakindir. Günübirlik ufak tekne turları ile bir beach’te bayılacağınız meblağın çok daha altında daha keyifli ve huzurlu bir gün geçirebilirsiniz.
  9. Sakız! Rakı balık için Dalyanköy’e gitmektense, pasaportunuz varsa, Sakız’a gidin. Ben daha gitmedim ama etrafımda o kadar çok insan gitti ki, gözüm kapalı sokaklarında gezebilirim. Fiyatlar çok makulmüş, haberiniz olsun.
  10. Ve son olarak küçük mutluluklar bahşedin kendinize. Çocuklar bahçede oynarken dostlarla sohbet, Çeşme çarşıda Rumeli Muhallebicisinden sakızlı, karadutlu dondurma, sakızlı kurabiye, sahilde yürüyüş… Eğlence demek, tatil demek, insan yığını, para harcamak vs… demek değil nasıl olsa… Bir şort, bir t-shirt, bir terlikle de Çeşme’nin tadını çıkarabilirsiniz…

sahilde armut, gevrek atıştırmalık:)

15 yorum:

Adsız dedi ki...

10 madddenin 10'una da katiliyorum. ( macro Izmir'e de açıldı. Alsancak Gazi Ortaokulu'nun caddesinde. Türkiye'de bulunabilen mallar aynı fiyatken yurt dışından gelenler çok pahalı, ama füme domuz bile var yiyene. ) Alaçatı'da bir de Hacımemiş var aynı caddeyi gezmeye sıkılanlara. İstanbullu gazetecilerin , yok Asmayaprağında şunu yiyin, Köyün Delisi'nde tepinin dedikleri... Kısacası Çeşmeyi Alaçatı' yı ne zaman bıkar da bırakırlar bilemiyoruz ama ekonomik tatil için Yeliz'in 10 öneresi kulaklara küpe...Pelin/ izmir

Duygu dedi ki...

Seviyorum seni Yeliz, vallahi. Hani böyle hem ünlü hem samimi:) Gönlü güzel, kalemi güzel, kendi güzel. Bu arada daha da Çeşme'ye gelmem o halde ben. Geçen yıl Bozcaada'da merkeze inelim dememizin ardından, bir saate yakın kıçımızı koyacak bir sandalye bulamadan dolaşıp, en sonunda bulduğumuz ev yemekleri yapan rezil yerde mini mini boy, tek bir tabak ıspanağa (o kalmıştı bir tek ve açtık) 17 TL verdikten sonra yaşadığımız dayanılmaz hafifliği unutamadım daha:) Benim tatilim sessiz, sakin, temiz denizli ve kaydıraksız olacak. Böyle yerler de var şükür. Çeşme, Alaçatı, Bozcaada'yı da sezon zamanı görmeyiverelim o zaman.

Unknown dedi ki...

Ne kadar güzel anlatmışsınız, ekim-mayıs gibi aylarda Alaçatıya bayılan ben sezonda gitmemek için direniyorum. Öncelikle ay ay değişen fiyatları bir türk kahvesine 15 lira bırakılıyor olması bir kenara o iğne atsan düşmeyen kalabalığı oldukça sinir bozucu! Ayayorgi'de ki plajlar ise happy hour sevmeyen için eziyet..

kitana dedi ki...

Bozcaada da aynı kirliliğe maruz kaliyor:( İstanbullu orayı da tuketmek uzere ne yazık:( biz Çeşme'yi yine de ayrı tutarız diğer tatil Bölgelerinden, bu yaz da orada olacağız insallah ama artezyen ya da deniz suyu ile haşlanmış Mısır kotu olmadı degil... Yeme içme konusunda kaziklanmamak icin araştırıyorum umarım başarabilirim. Belki sen de çocukla yemek yenebilecek yer önerisinde bulunabilirsin Ilıca -Çeşme civarında. Yazı icin ellerine saglık :)

Unknown dedi ki...

Bu sefer yorum bırakmak için seni geçememiş miyim yoksa :))
Yeliz cidden çok güzel bir yazı olmuş.
Çeşmeye hiç gitmedim. O taraflara yolum düşerse yine Mordoğan'dan öte geçmem gibi. Mordoğanda hemen meydanda bir yemek yeme yeri var, ah bir adını hatırlasam, işte orada yediğim kurufasülyeyi Ordu-Giresun hattında bile yememiştim :)
Bu arada Çeşmeye Mordoğandan geçip mi gidiliyordu, kafam karıştı şimdi bakayım hemen :)

Unknown dedi ki...

Hiç alakası yokmuş zaten :) neyse ben yine mordoğan hattını tercih ederim sanırım :)

okuyanguzel dedi ki...

Öneriler için teşekkürler. Seni seviyoruz. Sen bizim herşeyimizsin ! ! !
:)

Ahu

Gozde dedi ki...

Ay Yeliz çok tatlısın. Oh deniz gördün mü çöm kısmında çok güldüm😁

Lezzet Senfonisi dedi ki...

Hem sakin hem de ekonomik açıdan Mordoğan ve Karaburun'u öneririm. Hala kısmen bakir ;) tertemiz bir denizi ve çeşmeden içilen suyu var :) Ardıç, Manal koy ve İncirli koyunu tavsiye ederim naçizane ;)
Rehber on numara, beş yıldız Yeliz hanım :))

GeCe dedi ki...

O tarafları hiç bilmiyorum ama bir konuya kafam takıldı. Hiç bir yere ait olmayan, yani direkt girip havlunu serip denize girebileceğin yer yok mu anlamadım. İlla plaja giriş ücreti falan mı veriliyor yoksa

Adsız dedi ki...

Benim favorim paşalimanı var bi de. Harika bir koy. Taa dalyandan gitmek için uzak kalıyor ama gittiğine değiyor. Hem sığ hem kumlu hem buzz gibi değil:) çocukla ideal. Üstelik bedava:)
pınar

TUĞBA'NIN DÜNYASI dedi ki...

Yelizcim çeşme'de hayatta kalma rehberine bayıldım. Son derece tutarlı:) Biz de çok ciks yerlere giden tipler değiliz, yazlıklarla idare ediyoruz, en olmadı Bodrum devremülk 90 senesinden beri:) Geçen sene ama deli dürttü bizi kalkıp arkadaşlarla çeşme de bir beach'e gittik. İğne atsan yere düşmezdi hepsi. Epey dolaştık yer bulmak için birkaç beach. Flyinn de karar kıldık. Deniz buz gibiydi hiç bana göre değildi donduk. Üstüne üstlük kalabalık olarak oturacağımız minderler özelmiş meğer kova diye bir şey alacaksınız şart dediler. Bir metal kova, içinde su sprite, kola, fanta türü şeyler var işte 180 tl cik. Yani içinde toplasan 50 tllik malzeme belki vardır. Tabi karınlar acıktı, o içecekler yetmedi. Epey bi para bayıldık, şok şok şok. Biz ilk kez gittik, bir de kalabalıktık tabi çok koymadı. Ama yani her dk gidilecek bir yer asla değil, hem değmez de zaten. İlk sefer için eğlenceli, beach parti falan eğlendik, kaliteliydi. Ama herşey çok abartılıyor ya ve millet de yiyor aklım almıyor. Bodrum tabi akyarlar civarını kastederek söylüyorum on bin basar çeşmeye, hem de beachlerine yeminle...Orada hayatta kalmaya çalışacağıma bodrumda hayatımı yaşarım daha iyi. (Akla bodrum ciksleri gelmesin, devremülkün olduğu yerde harika plajlar var, paralı veya kartlı veya parasız, onları kastettim) Öptüm

Unknown dedi ki...

ay yelızcım cok guldum okurken .tum yazdıklarının altına ımzamı atarım :) bende yazlıkcılardanım.uzun yıllardır seferıhısar akarcada gecırdık.ılk zamanlar o kadar sakındı kı.sımdı teos marına yapılınca ve pazar gunlerı teos pazarı kurulunca orası da havalandı.alacatıya bahar aylarında gıdıyorum yazın cesmeye sadece arkadasların yazlıklarında bulusucaksak gıdıyorum.yanıma mayo bıle almıyorum.dib dibe havluların ust uste serıldıgı muzıgın tavan yaptıgı yerlerde duramıyorum.yaşlandım mı ne ? gecen yıl çandarlıdaydım bayıldım oraya sessız sakın her yerden beleş denıze gırılebılen fıyatları uçmamıs harıka bır sahıl kasabası.ama bu bayramda orası da fena hareketlıydı.gıt gıde kalabalıklasıyormuyuz nedır ? denızlere sıgamıyoruz artık

deeptone dedi ki...

doğru sölemişsin.

haftasonu gezmicen alaçatı çeşme filan.
yemeği de orlarda yemicen tabii ki.

bütün bu sıkıntılardan uzak durabilir insan yaa işte. herkesin tersine gidicen yani :)
evet formüller geliştirmeli evet.

yemek mesela, yanında yapıp götürcen alaçatıya felan, ve gitcen çaycıda kahvede yicen ailecek ya da çok uzuz formüller bulcaan :) ve tabii ki kalabalık zamanda gitmicen. bayramda çeşme tabii ki olmaz. bayramdan bir gün sonra gidicen. hep ter şeyi yapıcan. o zaman hayat güzeldir yaaa :)

Adsız dedi ki...

Çiftlik köy tarafına da bekleriz Yeliz:)))) Sabahları ya da günü her saati meydandaki kahvede oturup çay, kahve, kola, suyu makul fiyatla içer, acıkırsan arkadaki 2 fırından birinden gevrek, boyoz, kurabiye ya da envayi çeşit unlu mamullerden alıp o kahvede oturabilirsin. Hemen kahvenin 2 yanındaki şok ya da migrostan peynir ya da başka kahvaltılık alabilirsin. Denizine girersin, cuma günü pazarı var, tam benlik. köprünün bir yanı meyve-sebze, 1 yanı tekstil. yarım saatte işini bitirirsin. kısaca tam orta direk bir yer çiftlikköy
Çenebaz