13 Temmuz 2015 Pazartesi

Bizim evin halleri, tatil ve diğerleri

Allah biliyor ya, çok yoruldum. Yazlık tatili çocuklar için ne kadar eğlenceliyse, anneler için o kadar yorucu. Hele ki yazlığa hepten taşınmamışsan ve birkaç günlüğüne gitmişsen. Yazlığa okullar kapanır kapanmaz giden ve tüm yazı orada geçirenler yazlık temposuna bir şekilde alışmış oluyor, günlük rutinine ayak uydurabiliyor. Ama benim gibi kendine dinleneceğim diye manasız hedefler koyarsan fena halde ters köşe olursun. Baştan kabullen bacım, dinlenemiyorsun. En azından vücuden dinlenemiyorsun.


Tatil dediğin bedeninin değil, kafanın dinlenmesi gibi bir tesellim var aslında. Birkaç gün de olsa, hayatın karmaşasından uzaklaşmayı başarıyorsan, kafi… Cep telefonlarının 3G’lerini kapattım, dünya kadar fotoğraf çektim ama hiçbirini paylaşmadım. Telefondan o kadar soyutladım ki kendimi, komşu siteden zeyneplerin denize gittiklerinin haberini bile kaçırdım. Ama fittiri fittiri sosyal medya bakacağım diye nemli çimlerin dokusu ile lavantaların kokusunu kaçırmadım. Tüm kaslarım ağrıdı ama kafam dinlendi.

İyi geldi. Hafta başı iki gün şantiye mesaisi yapan yer cücesine de iyi geldi kanımca. Kolay mı çocuk kum taşıdı, apartmanın bahçesindeki oyun parklarını test etti, onayladı…

Çarşamba, öğlenden gitti Çeşmeye, Zeyneplerin yanına… Poyraz ve kuzeni Sedefle pek usturuplu oynuyorlar, kız çocuk ağırlığı var yani. Yoksa bu Poyrazla Arca cücesi normalde kudurur. Biz ancak akşam varabildik. Perşembesini de arkadaşlarıyla geçirdi. Cuma kuzenini bekledi, beklerken lego yaptı, sanırsın uslu bir velet…

O kadar şanslıydı ki, cumartesi diğer kuzenleri Duru ve Doruk geldi. Ettiler mi dört:) Akşamına misafirler ve torunları da aralarına katıldı. Kalabalık sofralarda çocuk masası diye bir şey vardır, ben küçükken bayılırdım. Onlar da bayıldı. En küçükleri bile yardımsız yemeğini bitirdi.
Arca, o kadar çok özgür takıldı ki, resmen özledim çocuğumu:) Çocuklar çocuklarla mutlu, kimseyi aramıyorlar…

Gece döndüğümüzde, çamaşırları makinaya atar atmaz bir kahve koydum kendime, malum bir posta iki posta değil… İlker ve Arca uyudu, gecenin sessizliğinde makinanın sesi ve kahvenin kokusu iyi geldi. Oh be dedim, şükür… Biliyordum hafta başı deli gibi işler beni bekliyor olacaktı, biliyordum bayrama kadar yine bir koşturmaca ve sonrasında devam… Ama olsun o anın huzurunu hiçbir şey bozamazdı, bozamadı…

Arca’yı bu hafta yine peş peşe eğlenceler bekliyor olacak… Sabahtan teyzesine gitti, Durucuğuyla Agoradaki oyuncaklara bindiler, gezdiler. Yarın birlikte anneanne yazlığına gidecekler. Peşinden de biz gideceğiz. Hafta başı yine mecburen annemlere bırakmamız gerekecek.

Temmuz bir şekilde geçiyor geçecek, Ağustos allah kerim… Arca’ya hava hoş, en kötü ihtimalle babasıyla takılıyor ki, çok eğleniyor, ona şüphe yok. Biz o hafta ne yapacak, bu hafta kime gidecekle meşgul oluyoruz… Kafalar binbeşyüz… Ha bu arada bizim evi boşaltıyorlar sonunda, yani bir de taşınma telaşları…


Uzun lafın kısası tatildi, yazdı, taşınmaydı derken bizim evin halleri bu ara pek renkli.

1 yorum:

Öykücü dedi ki...

Kolay gelsin:) Yazlık çocuklara eğlence annelere sıkıntı.Hele bir de kendi yazlığınsa temizliğiydi, senede bir açmasıydı kapamasıydı.Bu sebeple asla yazlık almayı düşünmüyorum.Hele bir de çalışan bir kadınsan o yazlığa sadece senelik izinde ya da haftasonları gidebileceksen hiç anlamı yok.Yaşasın anneanne, babaanne yazlıkları:)

Arca'nın mutluluğu fotolardan bile anlaşılıyor:)