26 Ocak 2019 Cumartesi

Sömestr Tatili

Yarın Düsseldorf'a gideceğiz. Mühim bir tekne fuarı varmış. Biraz sosyal medyaya daldım, "İlker fuardayken biz cüceyle Düsseldorf'ta ne yapabiliriz" sorusuna cevap bulma umudu taşıyordum, sömestr tatili fotoğralarının saldırısına uğradım. Şehirde kalan kesim çocuklarına uğraş arayışında, şehirden kaçanlar ya küçük şehir memleket ziyaretlerinde değerlendirmiş tatillerini, ya kayak tatili ayarlamış ya da yurtdışı...

Bizim sömestr tatillerimiz anneannemlerde yani Akhisar'da geçerdi. Babam hepimizi sabahtan garaja bırakırdı, Akhisar otobüsüne binerdik. Manisa'ya kadar biraz virajlı ama ormanlı bir yol, sonrası Manisa'nın köyleri. Sırasıyla sayardım, yol başka türlü geçmez ki... Saruhanlı'ya - ki o da ilçe oldu galiba - geldik mi, tamam Akhisar'a geldik sayılır.

Erken yenen akşam yemeklerinin ardından uzayan sohbetler ve gece yarısı olmadan acıkılınca sobasında ekmek kızartılan anneanne evi... Tuvaleti dışarıdaydı, popomuz üşürdü işerken, elimiz kıpkırmızı kesilirdi yıkayınca. Hep birlikte yatılan tek odanın bir köşesinde illa ki lazımlık, gece buz gibi tuvalete mi gidelim?



Allah biliyor ya anneannemin sütlü kadayıfına da, kurabiyesine de bayılmazdım zira annem hepsinden daha iyisi yapardı ama hepsinin anlamı vardı, sömestr tatili, anlamı buydu. Sırf bu anlam için bile sevilirdi.

Akhisar'ın çarşısında bir kırtasiye vardı. Annem her yıl oradan ablama, bana, kuzenlerime kitaplar alırdı. O kitaplar ne keyifle okunurdu, allahım... Akşamları hiç tanımadığımız akrabalara oturmaya gidilirdi, yürüyerek. Zaten her yere yürüyerek gidilirdi, vasıta mı var? Sıkılsan da oyalanırdın bir şekilde. Bazen şansına evin çocuğu yaşıtın çıkar, oynardın. Bazen ikramlıklarla teselli bulurdun, bazen televizyonla.

Umumiyetle teyzemlerle birlikte gittiğimiz için kalabalık ve eğlenceli olurdu.

Bir seferinde kar yağmıştı. Her yıl kar göreceğiz hevesiyle gider oldum Akhisar'a. Kar yağmaması büyük hayalkırıklığı...

Bu hafta burada kar yağdı, hem de öyle böyle değil...

Bünye alışkın değil ya, ben kar olayına dayanamıyorum. İlla dışarı çıkmak istiyorum, öyle yağsın üstüme. Çıkamıyorsam da pencereden hipnotize olmuş gibi izleyeyim karı saatlerce... Ofiste işim o kadar çoktu ki, dikkatim dağılmasın diye penceresiz bölümlere kaçtım. Belçikalı arkadaşım dedi ki, eskiden daha çok yağarmış kar. Şimdi onlar bile özler olmuş. Yaktı bizi global ısınma!

Arca da benim gibi. Kara dayanamıyor. İlk gün kar eldivenlerini almamış yanına, elleri donmuş, kıpkırmızı olmuş. Akşam bana anlatıyordu: "Artık üşümüyor ama o donmayı hala hissediyorum." O gün okul çıkışı bir saatten fazla oynamış, yemeğin üzerine yığıldı kaldı. "Hadi" desem benimle de bir tur kartopu oynayacaktı.

Ertesi gün kar devam etti, artık kaçarım yoktu, zaten kaçmaya niyetim de yoktu. Giyindik, eldivenlerimizi geçirdik elimize, sitenin içinde yuvarlandık, kardan adam yaptık, kartopu oynadık. Benim gibi kar manyağı bir çocuk yaptım, bu hayattan daha ne isterim?

Ve ne fark ettim? Yanıma telefonumu almamışım, bir kare kar fotoğrafı çekmemişim! Nerde benim o iflah olmaz sosyal paylaşım dürtüm?

14 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Selam Çocukluğunu da Akhisar'da bahsetmişsiniz. Bu konuda konuştuk mu hatırlamıyorum. Ben Akhisar'lıyım. KASIM AYINDA Akhisar'da yedım. Anne anneniz hangi mahallederdi. BİZ Kethuda nah Lisenin yanında. Tren yolun orada. Ankara'dan yaşıyorum. Yazları Sinop. Biliyor musunuz? Akhisar'lı olmanız hoşuma gitti. Bana göre zeki ve çılgın birisiniz. Belçika 'ya taşınmanız orada yaşam kurmanız Fransızca kursu. Oğlunuzun flamanca kursları sizi ilgiyle izliyor takip ediyorum. Sevgiyle kalın.

parıldayan çiçek dedi ki...

Kusura bakmayın cepten yazdım. Bazı kelimeler eksik olmuş.

SevKoz dedi ki...

Çocukluk ne güzeldi ya sömestr tatili ne özeldi

yeliz dedi ki...

Evet ya iple çekerdik çabucak biterdi

yeliz dedi ki...

Benim çocukluğumun büyük kısmı Hashoca mahallesindeki evde geçti, anneannemler sonradan parkın oraya taşındı. Güzel günlerdi. Çocukluk hep güzel

parıldayan çiçek dedi ki...

Annemin Mahallesi dayımın evi vardı. Hangi yıllar. Bilirim o mahalleleri. Sokakları. Bazen rüyalarıma girer. Akhisar'a gidince eski evlerin olduğu sokakları dolaşır. Çocukluğumu ararım. Kimletdensiniz. Teyzem o çevreyi tanır. Anneanneniz kim?

Duygu dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın Yeliz, benim de çocukluğumu getirdin aklıma:) Bir de uzun zamandır eskisi gibi bloğu takip etmediğimi fark ettim, halbuki işe gider gitmez haberlerden, maillerden önce bakardım. Araya bir hamilelik izni, doğum ve sonrası süreç eklenince instagram daha kolay gelmiş ihmal etmişim ama özlemişim de burayı, yazılarını.

yeliz dedi ki...

Ah ben de güzel yprumlarını özlemişim😀iyi ki barsın

Hale dedi ki...

Akhisar ♥️ Bu yazinizi yazdığınız gün Akhisar'da Anneanne evinde soba üzerinde ekmek yiyip, soba yanan odada bissürü kişi uyumaktaydım�� Bir de soba çayı vee Kestanesi��

Adsız dedi ki...

Merhabalar... Blogunuza tesadüfen denk geldim ve Akhisar'ı görünce heyecanlandım! Çünkü ben de Akhisarlıyım :) Hatta iki gün önce oradaydım, annemler oradalar. Ne güzel bir tesadüf oldu böyle :)))

yeliz dedi ki...

Akçalılar. Dedem rahmetli Kadir Akçalı.

yeliz dedi ki...

Olsun sroun değil ben de ancak dönebiliyorum:(

yeliz dedi ki...

Ah kestane ah:)

yeliz dedi ki...

Harika! Ne çok Akhisarlıyla buluştuk bu yazıda :)