7 Haziran 2020 Pazar

Bana iyi gelenler - 1

Kahve paketini açtığın an burnuna gelen enfes bir koku vardır, gülümseten kokularda benim için ilk sırayı kahve işgal ediyordu. Ta ki bugüne kadar... Bugün saksılarını değiştireceğim karanfil ve sardunyalar ile, toprak ekleyeceğim petunyalar için aldığım toprak paketini açtım ve evet toprak kokusu kahveyi zirveden etti. 

Herkes için böyle değildir eminim, lakin benim için çürümüş toprak, yağmurdan sonra toprak, paketi yeni açılmış toprak, yani kısacası her türlü toprak kokusu coşku sebebi.  

Yaşadığım evler hep balkonlu oldu, İstanbul'daki bile. (bile diyorum çünkü İstanbul'da balkona İzmir'deki kadar önem vermezler. Bizimki Bakırköy'de elli senelik bahçe içinde bir apartmandı, balkonumuz kapalıydı ama yine de vardı. Bu arada kapalı balkon olayına da zinhar karşıyım. Ama oraya hiç girmeyelim.) 

Evlerim hep balkonlu oldu ama o kadar özenmeme rağmen balkonlarım hiçbir zaman çiçekli olmadı. Zaman zaman muhterem kocamın acımasız alaylarına bile maruz kaldım, hepsi kayıt altında, iyi ki vaktiyle yazmışım, ispatım var. 

Bir zamanlar kocası tarafından hunharca eleştirilen fakir ama gururlu ve fakat bahçeye/bitkiye tutkulu bir genç kadın vardı... 
Şimdi gel gör beni, bambaşka biri! 

İşin şakası bir yana, içimdeki o özenç, ufak ufak bir uğraşa, bu uğraş da zamanla tutkuya dönüştü. Ve şimdi bana müthiş iyi gelen, ellerimle daldığım, kokusunu içime çeke çeke bir uğraşım var. Beni dinlendiriyor, sakinliyorum, bitkilerle haşır neşir olurken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. 

Her sabah kokluyorum onları, sularını verirken konuşuyorum - evet tamam biliyorum yaşlanıyorum :) - ve paylaşıyorum. Komşularımla, arkadaşlarımla, annem-babam ve İlker'in annesiyle... 

Onlar aramızda bağ...

Babamın diktiği sardunyalar...


Annemin çeyizinden beri saklayıp soğanlarıdan ürettiği, paylaştığı zıpçıktılar...

Çeşme'de yıllarca birikte uğraşıp da kayınvalidemle bir türlü çiçek açtıramadığımız lavantalar... 
Komşumun Belçika yerli tohumlarından büyüttüğü domatesler, kabaklar... 

Öyle işte...
Bana iyi gelenlerde bugünlük bu kadar, bir başka #banaiyidgelenler 'de buluşmak üzere, esen kalın :)


20 yorum:

SevKoz dedi ki...

Saksım değil ama bahçem olsun ıstiyorum

parıldayan çiçek dedi ki...

Ege'nin kokusu mu toprağı mı yoksa benzerliklerimiz mi? ya da yeni alternatifler mi Yeliz.Çiçeklerle ilgili sorun yok ama sebze yetiştime de sorumum var gibi biberler çiçekte bol taze soğan domatesler çiçekte ama o kadar bol marul tohumları yeni yeni çıkıyor. bana doğa sabırı öğretti. Zamana yayma tohumdan çıkan çiçek fideleri. devamı herhalde bloğumda olur.seni kutlarım. Oraların havası mı suyu mu senin becerin artı galiba içindeki sevginin doğaya yansıması.Kutlarım.

GeCe dedi ki...

Eğer muhteremin bağ bahçeyle alakası yok ise gör bak bir kaç seneye seni geçecek. Bizim öyle oldu😂 şimdi bana asla elletmediği bitkileri var beyimin. Bundan çok memnunum o ayrı ama al sana yeni bir çatışma konusu.

yeliz dedi ki...

Ben de! İnşallah o da olur.

yeliz dedi ki...

Bence iklim de mühim. İzmir çiçek için meşakkatli sürekli sulama istiyor. Marul izmirde zor sanırım çok su istiyor.

yeliz dedi ki...

İlkerin kulvar farklı. O ev içinde sukulent cenneti yarattı. Bir ara paylaşayım. Benim bahçe işine ilişmiyor, kendi halime bırakıyor. Ama ikimiz de boğa burcu mensubu olarak tam bitki delisiyiz

okuyanguzel dedi ki...

Çok seviyorum Toprağı çooookkk. Toprak kokusunu... Dayanamıyorum artık şehirde yaşamaya. Ekip biçmek toprağa basmak istiyorum. Saksılar beni kesmiyor.. Gideceğim buralardan... :)

Geçmiş Bahar Mimozası dedi ki...

Zıpçıktı ismini çiçek ismi olarak ilk defa duyuyorum, ne kadar da güzelmiş :) annenizin çeyizinden beri saklayagelmesi çok daha güzel :)

pelinpembesi dedi ki...

ben de bu konuya benzer bir yazıya başladım daha bitiremedim. yaşla beraber
gelen bu özellik. çiçeklerin güzelliğine, toprağın bereketi ve kutsallığına
boyun eğiş..

Adsız dedi ki...

Zıpçıktılar, çocukluğumu, evimizin bahçesini, rahmetli anneannemi ve daha bir sürü güzel şeyi
hem hatırlattı hem de burnumun direğini sızlattı
Çenebaz

Adsız dedi ki...

Toprak güzeldir.Asik Veysel bosuna dememis.Ben bir yaz köye ekmek için 10 domates fidesi almıştım.Evin işlerinden sıra gelene kadar su dolu bir kapta beklettim.10 gün kadar sonra nihayet ekmeye niyetlendigimde solmuşlardır diye bir baktım o kadar az ilgiye cevap vermiş birisi,minik yeşil bir domates yapmış toprağı beklemeden.O cömertlik karşısında utanmistim.Ister bitki ister toprak dogayla alışveriş iyi geliyor.
Çiçekleriniz cok güzel.

Sadece C. dedi ki...

SEnde de "green tumb" varmış Yeliz :) Hepsi birbirinden güzel!

yeliz dedi ki...

Ay evet evet ben de bayılıyorum. Gönlüne göre olsun ahu:)

yeliz dedi ki...

Latince ismi de vardır tabii ama kırsalda zıpçıktı diye biliniyor

yeliz dedi ki...

Bayılıyorum ya her sabah her akşam törenle koklanıyorlar:)

yeliz dedi ki...

Çok eskilerin bildiği sevdiği çiçek... annem 47 senedir yetiştirip çoğaltıyor gerçekten pek güzel bir çiçek

yeliz dedi ki...

Ne güzel... doğanın bize verdikleri öyle güzel ki:)

yeliz dedi ki...

Öyle mi denir bak şahane bir tanım bu! Teşekkürler

CEREN dedi ki...

Ben de bu aralar çiçeklere sardım iyice,saksılar alıyorum,toprak alıyorum,her sabah konuşuyorum onlarla,büyümelerini,coşmalarını izlemek keyif veriyor,doğuştan tok olan çocuğum çok yemek yemiş gibi seviniyorum :) Öyle bi' sevinç yani düşün artık..Her akşam serin bile olsa şallara sarınıp balkonumdayım bu arada ben de,huzur veriyor bana balkonda müziğim ve çiçeklerimle olmak,yaşlanıyorsak da böyle keyifle yaşlanalım yahu,ne yapalım yani değil mi?

yeliz dedi ki...

Evet ya! Bundan keyifli huzurlu bir yaşlılık var mı!? Bir de bu pandemi bize açık havanın balkonun önemini öğretti. Nefes alacak nefes aldığımız alanları güzelleştirecek şeylere ihtyiacımız var