4 Ekim 2020 Pazar

Beklerken

 Pazar sabah 09:16

Arca’yı maç öncesi hazırlıkları için bir saat erkenden sahaya getirdim, arabada bekliyorum. Arkadaşlarımızın evinde alçıpan yapmakta olan İlker’i almaya gideceğim saati bekliyorum, böylece maçı birlikte izleyebileceğiz.


Karşımdaki manzarayı bir dokunuşla ölümsüzleştirebilir, kimsenin değerli vaktini almadan buraya ya da daha iyisi instagram’a koyabilirim. Ama hayır zor yolu seçeceğim, tasvir edeceğim. Nihayetinde resim fittirmeye gelmediniz bu bloga. 


Gözün alabildiği en uç noktaya kadar mısır tarlası, artık iyice kurudular. Burada pazara gitsen, koçan mısır bulamazsın ama yer gök tarla. Hayvan yemi içinmiş. Az önce yanımdan bir grup bisikletli geçti, ufukta fır fır dönen rüzgar tirbünlerine doğru gözden kayboldular. Gökyüzüne bakıyorum ve bulutları bile hareketlendiren korkunç bir rüzgar ... iyi ki en kışlık en kalın montumu almışım. Hah yağmur da başladı, tam oldu. İzmir’de denize giren atkadaşlarıma özenmiyorum hayır ama maç izlemek için de berbat bir hava. 


Bizimkilerin takımını toparlayan bir kız vardı, savunmanın bel kemiği, yerinde oğlanları alaşağı edip topu kapan, sahaya hakim... efsane Febe. Anderlecht’e transfer oldu, iyi oldu da, olan bizimkilere oldu. Ha boyna yeniliyorlar. Dünkü maç 9-2. Bugün bakacağız...


Uzun uzun yazıp anlatasım var ama vaktim pek az. En nihayetinde bu bir “an itibariyle” yazısı.


En son geçen pazar yazmışım, çekimler filan. Yaptık ama sadece üçte birini ve sadece diğer arkadaşların bölümlerini, bana sıra bile gelmedi, topuklu ayakkabılarla bütün gün ayakta... tam rolüme gireceğim, bu defa da eksik videolar derken çekimi durdurduk. Ben bu çekim işini sevmedim, event olur günahıyla sevabıyla anlatır çıkarsın, biter. Çekim dediğin stop action yok cut oldu olmadı hadi bi daha! Ay şiştim. O iki buçuk saat süren dizileri sabah akşam çeken ekiplere allah kolaylık versin, hiç kolay değil. 


Neyse gitmem lazım. Yirmi dakikada bu kadar oldu. 

Hiç yorum yok: