4 Ocak 2017 Çarşamba

Tencere yemeği

Çalışan kadının kurtarıcısı önceki akşamdan pişirilip buzdolabına konmuş tencere yemeğidir. Akşamın yedisinde eve bir ekmek bir yoğurtla girdiğinde o tencereleri ocağa koyabiliyorsan, senden rahatı yok. Ertesi güne bir öğün daha çıkarsa ne ala. Çıkmazsa, tencerenin dibindekini saklama kabıyla işe götürürsün mis gibi ev yemeğin öğlene garanti. Sofradan kalkarken de bir sonraki akşamın yemeğini hazırlayabilirsen, şahane, yarına da rahatsın.

Ne yapalım anamızdan böyle gördük.


Annem pratik kadındır, bir çırpıda birkaç çeşit yemeği ocağa koyuverir. Hiç tevazu gösteremeyeceğim, ustanın yanında yetiştim. Arca’dan bile küçüktüm, kesme doğrama işlerinde üstüme yoktu. Annemin bana tanıdığı fırsatı ben bizim oğlana tanımıyorum, bak bu fena, acilen yamaklığa başlatmalıyım.

Ne diyordum? Yetiştim diyordum, en kısa zamanda en çok çeşit nasıl hazırlanır, hazırlanırken mutfak asgari nispette nasıl dağıtılır, bulaşık çıkarılır, işte bunlar hep görerek öğrenilen şeyler, istediğin kadar kitabını yaz okusunlar, ananın yanında kavrulmuş soğan kokusu üzerine sinmeden öğrenemezsin bacım.

Şansıma bizim evin oğlanları sulu yemek seviyorlar. Kışın sebzeden yana biraz seçici bir aile olduğumuzdan ötürü bakliyat ve yazdan buzluğa konan barbunya, bamya ve bezelyeden faydalanıyoruz. Sebzenin önüne bir çorba da yapıverdin mi, of ki ne of. Bak mesela, Arca barbunya sevmez ama yeşil mercimeğe bayılır, iki gün bunları yedik, hatta ben bir porsiyon işe götürdüm. Baktım dün akşam yemekler bitti, hemen kuru börülceyi haşladım, diğer tarafta da buzluktaki bamyayı pişirdim. Hem de bulaşıkları makinaya yerleştirirken.

Bir de ucuza geliyor. Bak şimdi bir yumurta kırıp yiyebilirsin ama yumurtanın fiyatı almış başını gitmiş, hem ben sabahları sadece bir haşlanmış yumurta ile kahvaltı ediyorum, sabah akşam çekilmez. Ya da evde yemeğin yoksa et alırsın, ama bir makarnası bir salatası derken mutfaktan iki saatte çıkamazsın, hem de her gün yenmez ki, çok pahalı. Balık desen aynı hesap.

Açık konuşalım, tencere yemeklerinin pratik olmasının arkasında ciddi bir ön çalışma ve organizasyon olduğunu görmezden gelemeyiz. Yazın o şişe domateslerini boşuna mı yaptık? Hep bugünler için! O barbunyaları bezelyeleri boşuna mı ayıkladık? Her pazara gidişimizde birkaç porsiyonluk ilave bamya için boşuna mı yatırım yaptık, hep bugünler için. Annemin dediği gibi “elime yapışıverdi” fena mı oldu?

6 yorum:

Beyda'nın Kitaplığı dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum. Bende sizin gibi yazdan dolabı doldurup kışın kullanıyorum. Fakat oğlum mutfakta sizinkinden daha iyi. Çünkü her fırsatta mutlaka yemek pişirmesi için teşvik ediyorum. Yoksa öğrenemez. Yazı için teşekkürler.

Nil dedi ki...

Alkışlar size geliyor Yeliz hn. Ben de yemek pişirmeyi erken öğrenenlerdenim

Vallahi çok doğru. Bizimkiler de sebzede seçici. Dolayısıyla kışın yapılan kuru fasulye , nohutu hiç bir şeye değişmem

okuyanguzel dedi ki...

Harikasın. Evet ben de aynı şekilde yapıyorum. Toprak barbunyaya bayılıyor ve yeşil mercimeği kesinlikle yemiyor. :)

Adsız dedi ki...

Merhaba,
İzmir de patlama olmus haberini alınca ilk aklıma gelenlerdensin bacım, iyi misiniz?
Sevgiler Ceren

anne kaleminden dedi ki...

Ay aynı beni anlatmışsınız. Bezelyeler, taze fasülyeler, bamyalar yazdan yatırım dolapta. Haftasonu hazırlanmış köfteler kötü günler için hazır bekliyor. Güvenilir yerden alınıp dondurulan mantılar hazır. Kim korkar kıştan :) Tencere yemeği çok mühim kesinlikle katılıyorum :))

Seda dedi ki...

Yelizcim kışın pazar günleri dediğin gibi 4-5 çeşit tencere yemeği yapıyorum. Hem öğlen yemekleri hazır oluyor, hem de kafadan 3 gün akşamın köründe girdiğimiz evimizde hazır yemekleri ısıtıp ıstıp yiyiyoruz. Paradan tasarruf hem de zamandan tasarruf :) afiyet olsun ve yaşasın tencere yemekleri...