10 Şubat 2013 Pazar

Zatülcenpli klostro-çocuk-fobik

Ateşim hiç normal seviyelere gelmedi. Böyle bir sinsi şeytan birden yükseliveriyor sonra düşüyor filan. Ulen ilaçlar bitti n'oluyoruz derken pazartesi yapılacak kontrolü öne aldım, doğru doktora.

Sil baştan bütün tahliller ve biraz fazlası, akciğer filmi vs... Derken kandaki enfeksiyonun düştüğü ama o kadar da düşmediği ortaya çıktı. Yani antibiyotik tedavisine devam.

Önceki gün denk geldiğim 1967 yapımı "hıçkırık" filminden epey etkilenmiş olacağım, doktora "açık konuşun doktor bey ölecek miyim?" Yok lan puhahah "zatürre miyim?" Diye sordum. Zatürre akciğer içinde olurmuş, benimki akciğer zarı iltihaplanması imiş. Halk arasında zatülcenp derlermiş, ötesi tüberküloz muymuş neymiş?

Tesadüfe bak ki Nalan da filmin başında zatülcenpti ve ben "hey allahım bütün gün mal mal bakıyor bir kitap al kızım eline hastalık böyle bahçede mala bağlamakla olmaz" demiştim. Şaşkın gitti sonra doktorla evlendi. O gün içinde "ince hastalık" geyiğini çokça çevirdim. Gerçi hala da düzelmiş değilim, sıhhatli insanlar ligine çıkmam için bir hafta daha antibiyotik.

Hastalık bir yana benim kronik bir psikolojik sorunum var: klostro-çocuk-fobi. Pek tabii ki dötümden uydurdum. Ama adı tam olarak bu değilse bile benim sorunlarımı dinleyen bir uzman pekala "çocukla kapalı yerde kalma " korkusu tanısı koyabilir bana.

Tüm gün boyunca evde çocuk eyleme becerisi yok bende. o faaliyetler filan olmuyor yapamıyorum. kasılıp kalıyorum. Böyle zamanlarda yapılacak tek bir şey var: doğaçlama:)

Arca ile bol bol sohbet ettik. geveze lan bizim oğlan. Film izledik, hafıza kartları oynadık, resim yaptı (hayır ben hiç ilişmiyorum anasının balık bile çizemediğini öğrenmeden büyümesini umuyorum), mısır patlattık, meyve yedik off dışarı çıkmak günümüzün bir parçası olmalıydı o kadar yağmuru gözüm kesmeyince tıkıldık kaldık.

Pencereden yağmuru seyrederken Arca karşıdaki parka kar yağdığını iddia etti. Yeni beton dökmüşler yukardan beyaz gözüküyor. Baktım olmayacak yemişim ateşini dedim çıktık kara bakmaya. Biraz hayal kırıklığı oldu ama görmesi lazımdı, üç gün anlatsam ikna olamazdı. Derken kader bizi yirmi dakikalık bir yürüyüşle caddeye kadar götürdü.

Yağmur altında bir bu veletle gezmeyi severim bir de bunun babasıyla yürüyüşü:)

Her şey iyi hoştu da sabaha doğru Arca tüm yediklerini kusmasaydı daha iyi olacaktı. Hadi kustu bari sonrasında tüm pazar günü içtiği suyu bile çıkarmayaydı ya! Hadi çıkardı bari ateş olacak lanet çıkmayaydı... çıktı maalesef ateş de çıktı.

Demeyeyim diyorum ama bu "Perişanlar" dizisi yakında muhteşem yüzyılı sollar. Aksiyon entrika hiç bitmiyor hiç!

10 yorum:

elif dedi ki...

Valla bu sezon herkes sizin perişanlar modunda..

Fatma dedi ki...

Çok geçmiş olsun Yelizcim.

lale dedi ki...

Yelizzz kaderdaşımmm,bir hafta toto doğruldu gezmeye tozmaya vurduk sonuç şu an itibariyle Gamze doktorda,bu kez teyzesiyle gitti...

Hepinize geçmiş olsun,hatta hepimize...toplaşıp kurşun döktürme olayına falan mı? girsek::=)

ruhdagı dedi ki...

Yeliz, bu habire başa saran bir kaset gibi çalıp durmakta. Eve enfeksiyon girdimi çıkmak bilmiyor. Neden bilmiyorum ama Egede ateşlendi :( Zıplayıp duruyordu sonra birden mahzunlaştı. Yatmadan evvel oldu mu? Sabaha ateşi varsa aynen doktor yolları.
Bu ne mendebur bir sezon anlamadım gitti.

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

ben de hala iyileşemedim.
fena dağıttı bizi bu hastalık
geçmiş olsun

Gulcin dedi ki...

off yeliz gecsin bitsin artik ikiniz de iyilesin bir an once :(
cok gecmis olsun ya

Bizden dedi ki...

çok geçmiş olsun...bence fena salgın var,iki arkadaşım ve çocukları da aynı öksürük ve ateş var...bir an önce geçsin gitsin...

kuzunun annesi dedi ki...

:((( hey allahım ya , acil şifalar hepiciğinize

elvan dedi ki...

Canım çok geçmiş olsun ihmal etme ilaçlarını. Umarım Arcacım daha iyidir

yeliz dedi ki...

çok sağolun çok geç cevaplayabiliyorum maalesef:(