16 Nisan 2014 Çarşamba

Köpek severken dikkat edilecek noktalar

Geçtiğimiz haftalarda Alsancak'ta olduğumuz bir cumartesi Hülya ve iki bebesiyle denk getirdik, buluştuk.

Arca da tam arkadaşsızlıktan kafayı yemek üzereydi, sanki bütün hafta okulda arkadaşlarıyla takılmıyormuş gibi bir de hafta sonları arkadaş diye tutturmuyor mu ay bayıltacak yeminle. Benimle birlikte gezmek, parka gitmek filan artık tatmin etmiyormuş cüceyi, akran istermiş. En azından kuzen Deniz filan olmalıymış. Neyse ki o cumartesi Tuna vardı da didişmekten kurtulduk.

“Evladından şikayetler” programını dinlediniz, esen kalın…
Yok lan kalmayın, şikayet bitti, hani bitmez de şimdilik bitti.

Ne diyordum?
Sanat Cafe'de buluştuk. İzmirliler bilir çok keyifli bir mekandır. Sen kahveni içerken çocuklar çimlerin üzerinde kudurur. Fuarda en sevdiğimiz yer. Gel gör ki köpekler var. Benim köpek fobim malum. Ama allah biliyor ya inanılmaz bir aşama kaydettim. Her şey çocuğum için. Yok lan şaka yapmıyorum. Bana kalsa 36 sene köpeklerden uzak bir yaşam sürmüşüm, daha da sürerim, koymaz. Ama kolay değil, aynı sokakları paylaştığın canlılardan ölesiye korkmak ve sürekli yolunu filan değiştirmek. Ben böyleyim tamam ama çocuğumun benim gibi olması gerekmiyor. Koynuna alsın demiyorum sadece korkmasın, ah evladım benim gibi olmasın. Bütün çabam bu.

Uzun lafın kısası, Arca denen yer cücesi “köpek gördüm mü yolumu değiştiririm abicim” diyen bir kadından mesafeyi koruma hakkı saklı kalmak şartıyla bir köpekseverimsi (köpeksever diyerek köpekleri gerçekten sevenlere haksızlık etmek istemem) anne yarattı.
Arca ve yazlıktaki kadim dostu CANGO

Hayır dokunmam hala, uzaktan gözümle hatta telepatiyle severim ama neticede çığlığı basmıyorum (en azından Arca yanımdayken:P) değil mi? Nankörlük etmeyin!

O cumartesi günü bizimkiler birbirine doydu, oynadılar, okudular, yediler… İşte tam bu yemek yeme sırasında olanlar oldu. Tüm gün sağımızda solumuzda dolanan yumuşak başlı sokak köpeğine yiyeceklerimizden verdik, açmış kıyamam. Verdik derken ben vermiyorum tabii ki, Hülya veriyor. Bir ara Tuna’yı bağıra çağıra, peşinden de bu beslediğimiz köpeği havlayarak koşarken gördük. Önce oyun sandık, zira Tuna’dan başka, köpek de dahil herkes öyle sandı. Hülya pek oralı olmadı haliyle, Arca kahkahalarla gülerken Tuna’nın surat ifadesinde köpekten ölesiye korkan kendi çocukluğumu gördüm.

Bak şimdi şöyle bir şey canlandır gözünde, çimlerin üzerinde Tuna önden koşuyor, arkasından köpek, Hülya işin ciddiyetini fark edip Boba’yla bedenine yaslayarak taşıdığı İda’yla bunların peşinden koşuyor, ben Hülya’nın arkasından “köpek köpek al köfte al köfte” diyerek köfte parçalarını fırlatıyorum. Ve fuarın geri kalanı bize bakıp gülüyor. Bence daha çok bana!

Durumun trajikomik boyutunu fark edince daha doğrusu fırlatacak köftem kalmayınca, bu koşu çemberini kırayım dedim ve ters yöne dönüp Tuna’nın önüne geçtim, hemen aldım kucağıma. Köpeğe “aa tamam hadi bakayım oyun değil, sen git bakalım” gibi cesaret timsali cümleler bahşettim. Allahım büyüyor muyum ne? Tuna kucağımda sakinledi, annesine gitti. Bir süre sonra babasına hadiseyi anlatırken kahkahalarla “evet köpek arkamdan koştu ama yakalayamadı kiiii” diyordu, yerim lan çok şeker!

Çocukların köpeklerle ilişkisi çok önemli. Merhametli olmayı, şehri başka canlılarla paylaşmayı öğrenmeliler. Köpekleri severken bazı püf noktalara dikkat edersek ısırma, kovalama gibi hadiseler başımıza gelmezmiş. Miş diyorum, zira bende tatbik edecek döt yok, bir arkadaşımın önerileri bunlar.
Bu kıyağımı da unutmayın ha:P

1. Eğer köpek bir yere bağlı ise veya tasmadaysa saldırma olasılığı daha yüksek. Bağlı olan köpeklerin yanına yaklaşmıyoruz. Bağlı olan köpek bir tehlike anında kaçacak yeri olmadığı için kendini doğal olarak daha tedirgin hisseder ve bir şekilde hemen defansa geçer. 

2. Bilmediğin bir köpeğe yaklaşmadan önce bir elini avuç açık şekilde uzatıp köpeğin koklamasına izin veriyoruz. Bu şekilde tepkisini ölçüyoruz. Kuyruk sallanıyorsa sorun yok. 

3. Yemek yiyen bir köpeğe asla yaklaşmıyoruz. 

4. Çevrede yavrular varsa yaklaşmıyoruz. 

7 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Elele verip terapiste mi gitsek acaba, dünya yüzündeki her köpek potansiyel olarak beni ısırmaya aday görünüyor gözüme. Bir travmam kesin var çocuklukta ama hatırlayamıyorum. Daha uzaktan görürken kalbim gümbürdüyor, hatta basıyorum çığlığı. Hayvan da bu karı çığrındığına göre düşman, saldır komutu verip hırlamaya başlıyor doğal olarak. Oysa çok seviyorum cidden ama senin dediğin gibi sadece ruhumla, beden temasım mümkünse olmasın, "seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli" şarkısı köpeklerle benim için yazılmış. Netmeli, neylemeli acep :)

yeliz dedi ki...

Yazdıklarına imzamı atarım aynen:) bizim gibilerin köpek sahiplenmesini öneriyorlar:)

Adsız dedi ki...

Sahne canlandırma kısmında kahkaha attım, çok hoş ya. Hayır olay ilk bakışta tedirgin edici bile olabilir belki ama sen böyle anlatınca güldürdün beni, günüme neşe kattın yeliz. Allah da seni güldürsün.. Ve bi anımı canlandırdın: Bir arkadaşım taksimde kurs dönüşü bir köpek görür, hemen bi büfeye gidip kabın içine salam, sosis bişeyler doldurur. Gider bakar ki köpek yok. Arar, arar, bulamaz. Neyse der ve bi çöpün yanına koyar kabı (başka hayvanlar yesin bari diye). Sonra durağa gider, sıra bekler, otobüsün kalkmasını bekler. Otobüs hareket eder ve köpeği görür. Şoföre bağırır, inebilirmiyiiiim diye:) İner, köpeği göz hapsine alıp kaba ulaşır ve mutlu son.. Evet deli, evet çok seviyor bütün hayvanları ve valla öyle olmak lazım.. Demem o ki kedi, köpek, kuş, börtü, böcek iyidir, candır, sevmek lazımdır. En azından dediğin gibi çocuklarımızın sevmesi lazımdır. Sevgiler, duygu.

yeliz dedi ki...

ya ne güzel yapmış. özeniyorum dokunabilenlere, korkmayanlara, ben yapamadım inşallah evladım yapsın:)

Okuyanguzel dedi ki...

Ama bütün korkuna rağmen Tuna'yı kurtarmışsın bence süper yani.İşin geri kalan kısmını da halledersin diye düşünüyorum.
:))

Bezen Hindistan dedi ki...

Oyle ama. Teyzem yanina kopek yaklasinca masanin uzerine cikanlardandi. Cikardi cidden, o derece korkardi. Kuzenlerime dogumgunlerinde kopek yavrusu hediye geldi. Kizlar cok sevinince geri de veremedi. Daha yili dolmadan Camurla beraber uyuyordu:) Camur boyuna posuna bakmadan her onune gelen kopege havlayip basini derde sokmaya musait bir hayvan oldugundan diger kopeklere karsi da onu once teyzem korur olmustu. Ise yariyor yani:)

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

valla superman gibiydi. bir pelerin eksik.