1 Aralık 2014 Pazartesi

Aralık olmuş 1, şükür kalmış 29.

İnanmıyorsan say ama bence üşenirsin boşver!

Kasım ayını kabus gibi bitirdikten sonra Aralık’ın ilaç gibi geleceğine inanmak istiyorum. Gelecek değil mi? Bizi şaşırtacak değil mi Aralık? Yeni yıla yeni umutlarla gireceğiz değil mi? İnanmak istiyorum.


Siz benim son bir haftadır yaşadıklarımı abarttığımı düşünebilirsiniz, bazen ben bile “abartıyon lan”, diyorum içimdekine. İçimdekiyle aramda böyle bir samimiyet var, el ense göt parmak şeklindeyiz. Eh yani içimdeki yani, işte o neyse… Hiç susmayan geveze birisi. Olric gibi ama değil. Olric’te otoriteye saygı var, benimki at koşturuyor. Biraz bilge bi’ tip, genelde beni sarsıyor. Sen hakkettin diyor mesela, niye alttan alıyorsun, inanmadığın halde sırf karşındakinin çenesi kapansın diye neden haklı olduğunu söylüyorsun, öyle düşünmüyorsun ki… Bir de geveze gördüğün gibi. Yani Turgutum canım Özben bana şahane bir farkındalık kazandırdı (içimde sürekli konuşan sesin Olric gibi bir sahibi olabileceği fikri) ama diğer taraftan o geveze bilge beni ziyadesiyle yeriyor. Yakında gömerim ben onu, çekemem, çünkü gerçekleri söylüyor! 

Paçozsun dedi mesela, aynaya bakıyorduk. Üzerimde şeker pembesi olmasından başka hiçbir sevimli özelliği bulunmayan geniş t-shirt ve ağı neredeyse dizlerime düşmüş iğrenç bir pijama altı ile üç gün dolaşmıştım evde. Sadece Digitürkçüler gelecek diye başka bir alt giydim. Hatta çıkaramadım da o giydiğim altı, misafirler geldiğine hala üzerimdeydi. Kötüydü çünkü üzerinde klorak lekeleri vardı. Neyse yirmi senelik arkadaşlarım onlar benim, bi’ şeycik olmaz! Hem İzmir köfte ve pilav menüsü ile kendimi affettirmişimdir, gecenin sonuna doğru ayağımdaki çorabın delik olduğunu fark etmeyeydim iyiydi.

Pazar akşamı üzerime lacivert bir tayt ve bordo bir t-shirt giyince İlker, şaşırdı, “bir yere mi gidiyorsun” dedi. Ay gör işte ne kadar poçozmuşsam adamın bir tayta aklı çıktı!

Peki çocuğumun, öz evladımın ikinci süt dişinin düştüğünü iki gün sonra fark ettim desem? Evet hem de dehşet içinde! Zira Arca dişlerini fırçalayamayacak kadar yorgun olduğunu söyleyince ben aldım fırçayı elime, anam! Diş yok. Allah kahretsin fırçalamayı abarttım çocuğun dişini düşürdüm diye ödüm patladı. Meğer çoktan düşmüşmüş… BAT DÜNYA BAT!


Uzun lafın kısası sadece çocuğum dişinin düştüğünü bile fark edemeyecek kadar dertlere boğan bu Kasım ayından kurtulduğuma seviniyor, yeni ay, yeni tur, yeni şans diyorum. Hadi rastgele!

12 yorum:

Nil dedi ki...

Yok artık!
Şşşşşt silkelen bakim.

Yasemin dedi ki...

Aahhh canım, noldu hormonların mı oynadı, depresyonda mısın?
Ah umut.
Umut fakirin ekmeği desem lazım bir cümle olur mu ki..
Neyse geçmiişler olsun, kasım seni kasıp kavurmuş annem, aralığa selam edelim o halde hep beraber.

Julide dedi ki...

Aralık için 30lu advent kalendar yapmalıyız sanki?!
Bitse de gitse diye.

Adsız dedi ki...

Aralık kesin çok güzel olacak. Yılbaşı diye bi güzelliği barındırıyor içinde. Hediyeler, buluşmalar, yemekler. Kesin , Aralık umut ve mutluluk getirecek
Çenebaz

Gozde dedi ki...

Aralık ayında bir çekiliş yapsan, atıyorum 80 kişi mi başvurdu çekilişe, onları 2 li 2 li eşleştirsen, eşleşenlet birbirine minik birer hediye kargolasa, heyecan olur, laf aramızda biz başka bir blogda yaptık☺️

yeliz dedi ki...

yok yav iyiyim:)

yeliz dedi ki...

depresyona az kaldı diyebilirim:) aralık bize iyi gelsin:)

yeliz dedi ki...

vayy neden olmasın:)

yeliz dedi ki...

evet ya şimdi yılbaşı ruhu sarar her yanı, gülümsenir bol bol:)

yeliz dedi ki...

ya ben aslında şeytanın bacağını kırıp bir çekiliş yapmak istiyorum.
Bir sponsor olur veya ben kendim sponsor olurum olacak yani bir şeyler ama henüz kafayı toplayamadım. Ancak senin fikrin güzel olmasına güzel de ben iyi organize edemem, çok yoğunum bu ara diye endişeleniyorum. Bakalım:)

Unknown dedi ki...

Yeliz yatırsak mı seni acaba:)) Ben "insan değişir" derim her şey geçer, bak şimdi yazarken aklıma geldi "aylar da değişiyor geçip gidiyor":))))
Not: Şİmdi aaa kadına bak yatırsak mı seni dedi diyecekler:P

yeliz dedi ki...

puahahahah Manisa'ya di mi puahahah ... kısa bir an ama çok minicik bir an ruh ve sinir hastalıkları hastanesini kastettiğini dşündüm aha dedim olric molric deniz teşhisi koydu... yok annem benim açılır kapanır şezlongum var bi dahaki toplantıya getireceğim yanımda:)))