"Yavrucuğum" diyorsun, pek masum görünüyor gözüne ama iş laf sokmaya gelince senden benden cabbar!
Büyüyünce babasına neler alacağını sayıyor; “sana televizyon alacağım, araba alacağım, koltuk alacağım…”
Heyecanlanıyorum, “bana ne alacaksın Arca?” diye soruyorum. Laf pat diye yapıştırıyor; “sana bir şey almayacağım”.
Çin’den getirdiğim robot olabilen arabadan tırstığından beri bana karşı mesafesini koruyor. Daha oyuncağın pillerini taktırmadı, “hiçbir zaman çalıştırmayalım bunu” diyor, öyle rafta duracakmış.
Neyse ki İlker de nasibini alıyor cüceden, yalnız değilim.
Arabadayız. İki şişe suyu var koltuğunun yanında, İlker içmek için istiyor. Laf hazır “evde bardaktan içersin, bunlar benim suyum”, “nolur babacım ya çok susadım, hadi bir tanesini ver de içeyim, bak eve gideceğiz”… “eee hadi bas gaza, eve gidelim!”
“Oflaya oflaya” şarkısı çalıyor radyoda, İlker de söylüyor Burcu Güneş’le birlikte. Arca dayanamıyor “babam sen söyleme, müzik dinliyorum”! Hadi ben alışkınım, şarkılara eşlik ettiğimde kimi zaman trafikte yanımdaki aracın sürücüsü bile “bi sus kadın!” der gibi bakıyor da, İlker’in sesi pek güzeldir, bu laf acayip koydu muhterem kocama.
İşte böyle pabuç kadar dille uğraşıyoruz bu aralar.
4 yorum:
:))
yalniz arcanin bu annem babam demesine bayiliyorum ben :)
kodu mu oturtur..Onun adı ARCA
Harbi ağır olmuş be yazık İlker'e..
Bunun bizdeki modeli artık alışkanlık haline getirdi, şapşak diyor şapşal manasında, puzzle yapıyor bu nerenin diye sordu yardım edeyim dedim, yanlış yere denemişim önce, off şapşak anne dedi, kızdım ayıp ama anneye şapşal denmez dedim el cevap;
o zaman şapşak olma, doylu oyna !!!!
İşimiz var bizim bunlarla:) bilmiş cüce :D
Yorum Gönder