3 Kasım 2015 Salı

Kitap Yorumu: Yalnız Kadınlar Arasında

Ekim ayında çok kitap okudum demiştim, değil mi?

Bunlardan biri de Cesare Pavese’den Yalnız Kadınlar Arasında idi. Ben şiir sevmem, daha doğrusu pek anlamam. Kendimi bu dala yakın hissetmediğim için de okumuyorum. Pavese’yi de şair olarak tanıdım ama romanını okumayı tercih ettim. Ve tabii ki Tezer Özlü sayesinde tanıdım. Okuyanlar bilir, Yaşamın Ucuna Yolculuk romanı aslında bir Pavese arayışıdır.


Pavese, kırık bir tip, hemen her sanatçı gibi. İntihara meyilli, yalnız, çok yalnız biri. Belki de bu sebepten çok iyi bir gözlemci ve yansıtıcı. Yalnız Kadınlar Arasında’yı okurken hep bunu düşündüm. Kadınları, acılarını, ayakta kalma mücadelelerini bir kadının aynasından aksettirmiş bize. Bırakıp gittiği memleketine bir iş kadını olarak dönen Clelia, bir grup kadının arasında buluyor kendini. Vaktiyle dünyanın merkezinde olduklarını sandığı, o erişilmez zengin, soylu kadınların aslında ne kadar da mutsuz, acılı olduklarına tanıklık ediyor ve bize yansıtıyor.

Etkileyici bir kitaptı. O kadar sade olmasına rağmen karmakarışık düşüncelere sevk ediyor okuyucuyu. Bir solukta okuyorsun, bitiyor ve ardında bıraktığı his; “ben bunu bir daha okumalıyım” dedirtiyor.


Sevgili Pavese; tanıştığımıza memnun oldum.

Hiç yorum yok: