17 Eylül 2012 Pazartesi

Okullar açıldı. Açılmayaydı, iyiydi.

Trafik asansörden başladı. Bir 3’te duruyor bir 5’e çıkıyor. Hop 1’e iniyor, bir türlü 8’e çıkmıyor. Ya sabır! Geçtiğimiz aylarda asansörü dakikalarca tuttuğu için Arca ile birlikte sekizinci kattan döne döne inmemize sebep olan üçüncü kat komşumuzun sabıkası var zaten, asansörün üçte beklediğini görünce cinlerim tepeme çıkıyor.


Bir sabıkalı da yan apartmandaki jipli abla. Bu abla “kadın şoförlüğün” hakkını sonuna kadar veriyor. Fazla detaya girmeyeceğim, arabayı katiyen park etmiyor, kenara hafiften çekip bırakıyor, desem kafi olur kanımca. Sonra sen onun hantal jipini çizmeyesin diye slalom yap dur. Jip senin neyine be kadın!
Çıkmaz sokaktan bozma park yerimizden çıkıncaya kadar Nihat Sırdar reklama bile girdi. Otobanın kalabalık olacağını biliyordum da dakikalarca dur kalk yapacağım aklıma gelmezdi. Tamam bir İstanbul klasiği olan “trafikte traş olma – kaş alma – makyaj yapma – oje sürme” manzaralarını İzmir’de bulamazsın ama İstanbul’un beşte biri kadar bir şehirde insan trafikten yana beklentisi haliyle yüksek oluyor.

Otobanın E5’ten bozma halini ne zaman görsem annem geliyor aklıma. Çalışma hayatıma BMC’de başladığımda servisle gidip geliyordum, o yıllar otobanda in cin top oynuyordu. Derken seneler sonra tekrar İzmir’e döndüğümde acemi şoförlüğümle aynı güzergahı gidip gelecektim. Annem “aman evladım otoban pek boş olur, araban bozulsa, insan bulamazsın” demişti, hafiften tırsmıştım, Yeşildere yolunu mu kullansam demiştim. Ta ki trafiğe çıkana kadar.

İzmirli, otobanın sadece Çeşme’ye gitmeye yaramadığını, işe de gidebileceğini geç de olsa keşfetmişti. Artık “yoğun akıcı” bir trafikte gelip gidiyordum. Her geçen yıl trafik daha da yoğunlaştı. Üstelik belli günlerde akıcılığı filan da kalmıyordu. En son bir köpeğe çarpıp arabayı kenara çektiğimde, Ümit ablanın damadı tanımış, çekti kenara koştu yanıma, hani yardıma tanıdıklar bile tesadüf ediyor öyle bir kalabalık var otobanda.

Ne diyordum? Okullar açıldı, açılmayaydı iyiydi.

Daha dün terasta otururken arıların vızıltısını duyan ben, bir anda şehrin acımasız gerçeği ile yüz yüze geldim. Aman trafik vardır diyerek on dakika erken çıktığım yolu yirmi dakika geç kalaraktan tamamladım. Allah İstanbullulara kolaylık versin, amin!

3 yorum:

ZEYNEP dedi ki...

Sağol Yeliz, tam tahmin ettiğin gibi ben 1,5 saatte işe geldim üstelik mesai saati harici saatlerde yollardayım sen düşün artık..

Fikriye Filtresiz dedi ki...

Benzer manzara Ankara'da da vardı. Neyse 1 hafta sonra düzene girmesini umut ediyorum!

PINAR dedi ki...

Merhaba,
malimi açınca bir sürü okunmamış mail arasından önce seninkine bakıyorum. Ne kadar yoğun duygu, o kadar güzel anlatım.. Belli çok sıkılmışsın ama ben çok eğlendim :)