5 Kasım 2010 Cuma

Amaan ko gitsin!!

Bugünün Cuma olması neşemi yerine getirmeye yetmiyor. O çocukluğumda öle bayıla içtiğim sandozun bir benzerini attı İlker çantama, iyi gelirmiş. Hayır gerçekten kötü. O pastiller de beni idare etmeyecek, biliyorum. Çok keyifsizim ama asıl sıkıntımı biliyorum ben!



Arca günlerdir uyumuyor.

Uyku sorunsalı vol.bilmem kaç!!

Uzun zaman olmuştu uykudan şikayet etmeyeli. "Yatır kaldır"ların yazı dizisi olduğundan beri bir olgunluk gelmişti üzerime. “hmm yoksa hidayete mi erdim? Bak oluruna bırakınca oluyor mu ne?” bile demiştim. Meğer başıma gelecekleri ön görememişim.

Bu uyku denen kabus ara sıra şekil değiştirip hortluyor. Yaş ilerledikçe sebepler değiştikçe o da gelişiyor güçleniyor. Her zaman aynı strateji iş görmüyor. Her enfeksiyonda farklı antibiyotik kullanmak gerektiği gibi alternatif tedavi yollarına ihtiyaç duyuluyor.

Artık iyice cinleşen cüce, kök söktürmenin farklı yollarını keşfetmiş durumda. Üstelik anababa yatağının tadını almışken bırakmak istemiyor haklı olarak. Tatilde üçümüz birlikte yattık, ne güzeldi diyemeyeceğim, onun için güzeldi bizim için zor. Yediğimiz tekmeler kahvaltı sohbetlerinin değişmez malzemesi oldu her sabah. Üstelik ezeceğiz diye korkuyoruz, daha doğrusu ben korkuyorum, uykular delik deşik. Sonra kimi günler sık sık kalkar oldu, bazı günlerse bütün gece uyudu. Özellikle bir tespit yapmak zordu, kısacası belirtiler değişkenlik gösteriyordu.

Hastalık ile birlikte, yatağa birlikte girmek anneyle el ele göz göze uykuya dalmak alışkanlık halini almaya başladı.

Bu arada iyi gelişmeler de olmuyor değildi. Örneğin yaklaşık 1 yıldır güven nesnesi yaratma çabalarımız Arca’nın tek gecelik ilişkileri ile çeşitleniyor, bir türlü tek nesneye odaklanamıyordu. Derken bir gün İlknur bir ayıyı hayatımıza soktu. Ayı yogi dedik kendisine, Arca kısaca AYİ diyor. Evet biliyorum çok yaratıcı değil. Hemen benimsemedi, biraz zaman aldı ama sonunda oldu. Ayısız bir yere gitmez olduk. Hemen aynısından (maalesef 1 ton açık renk) aldık ve sakladık, yedek olarak. Belli mi olur ya kaybolursa? Ben bu işten memnunum ama gece uyanmalarına, yatağa sorunsuz gidip kendi kendine uykulara dalmalarına çare olmadı Ayı. Kısacası tam amacımıza ulaşamadık.

Derken bazı stabil durumlar kendi belli etmeye başladı. Birkaç hafta boyunca, uyku rutinine başlama ve uykuya dalma arasında geçen süre epey uzamaya başladı. Özellikle 1,5 saati bulduğu gün, bu işte bir gariplik var dedim. Çok kısa geçeceğim…

Akşam eve gelirim, yemek yeriz.

Sonra kudurmacalı oyunlar, mümkünse dans-müzik vs…

Saat sekiz buçuğu geçerken ritim düşüyor, pijama süt ikilisi sahneyi alıyor, sonra kitaplar seçiliyor. Akkayay (arkadaşlar) – ayu, elly (fil), tavtan (tavşan), gogo (küçük ayı), panda, bakkumba (kaplumbağa), kuup (kutup ayısı) – yatağın içine özenle sıralanıyorlar, kitapları onların da dinlemesi lazım. Yatağa giriliyor. İlla ki her bir kitap birkaç defa okunuyor. Sonra masallara başlıyoruz, en az 2 masal okunuyor. Su baş ucunda, istiyor, içiyor, aydedeye el sallanmak isteniyor, balkona çıkılıyor, baba özleniyor, huzuruna çağırılıyor, öpülüyor, birkaç hikaye de baba anlatıyor, bu arada anne görüş alanı içerisinde mi kontrol ediliyor, baba sepetleniyor, anneye sarılıyor, kapı gösteriliyor, pek dirayetli anne kesinlikle dışarı çıkmıyor ama aynı dirayeti kucağa almak konusunda gösteremiyor, bir süre kucakta pışpışlanıyor, - bu süre zarfında sabır konusundaki uzmanlık sınavını tam geçecekken dellenmeye başlıyor – “yeter ulen yat zıbar” noktasına geliyor. Arca tınmıyor, eylemlerine devam ediyor, bağırmakla çözemeyeceğini anlayan anne, döt kadar yatağın içine sığışıyor, birbirlerine sarılıyorlar, Arca uyuyor. Yok uyumuyor zira anne daha telsizi aldığı an “anneeeaa” diye bir ses ile tekrar odaya giriyor, döngünün son 10 dakikası tekrarlanıyor, ve bu 3 defa daha tekrarlandıktan sonra Arca uyuyor, çoğu zaman anne de onunla uyuyor.

Nasıl? Şahane bir rutin değil mi? Böğürmek istiyordum!

Peki tamam, hadi böyle uyuduk diyelim, hadi her şeyi bir kenara bıraktım elele gözgöze uyuduk diyelim. Gece hemen her saat başı uyanmalar, çığlık çığlığa ağlamalar. Hastalık için doktora gidip sormasaydık, “diş var mı” diye, 2,5 yaş dişleri erkenden çıkıyor diye kendi kendimizi kandırıyor olacaktık.

Hülya dürttü, “napıyorsun, yine kendini prob yapmışsın, ver eline ayıcığını öp kocamanından, kapat ışığı çık, Tuna artık böyle uyuyor !” Evet “Hülya = prob tespit ve savma uzmanı”. Yapma yav yine mi prob olduk? Bir insanın bünyesi bu kadar mı probluğa yatkın olur, hey Allahım!

Adım büyük, hemen atamadım, temkinli yaklaştım.
Önce küçük bir diyalog ile alıştırma turları …
Yeliz : Tunayı biliyorsun annecim?
Arca : Una!
Yeliz : Evet tunanın annesi hülya ile konuştuk.
Arca : hülla
Yeliz : Hülya dedi ki Tuna artık büyük bir çocuk olduğu için annesi uyutmuyormuş, kendi yatağında ve kendi kendine uyuyormuş. Artık sen de büyüdüğüne göre Tuna gibi kendi kendine uyuyabilirsin. Hatta Ela, Berk, Ege ve Alpi de aynı Tuna gibi uyuyorlarmış.
Sonra yatağa gidiş ve anne yatağın yanında beklerken Arca uykuya daldı, tüm süreç (pijama, süt, diş fırçalama, 2 kitap ile sınırlama…) sadece 40 dakika sürdü. Ve bu hadise birkaç gece bu şekilde sürdü. İşin güzel tarafı gecede sadece 1 defa kalktı ve sadece su içip tekrar yattı.

Geçen hafta yaşadıklarımızı Hülyaya anlattım. YETMEZ AMA EVET :P dedi. Öncelikle yatakta bırakıp çıkmalısın dedi, dedim Arca daha küçük Tunadan, bişey olmasın, yok dene dedi. Sonra dedim ki Tuna minicikken emziğini bulurdu yataktan şimdi de suyunu bulup içiyor, seni çağımıyor? Ne iş? Çünkü kendi koyuyor dedi. Hmmm güzel detay!!

Tam olayın ikinci önemli adımını atmaya kendimi hazırlamıştım ki, her şey tepetaklak oldu. Yok uykuya geçişler hala şahane, hiç sorun yok, artık “tuna” hikayesi bile anlatmıyorum, direkt yatıyor. Ama yanından ayrıldığım an yaygarayı koparıyor. Sorun yok. Bir süre böyle idare ederim. Sorun şu ki; günlerdir uyumuyor. Hadi bir gece burnu akıyordu anladım. Günlerce üst üste gelince çok hırpaladı beni, dün akşam bir de hastayken tüy dikti. “Çıkarr” diye bağırdı bir ara. Bezi çıkardım bir daha da taktırmadı, sadece bana sarılıp duruyor. Yatmak da yok, koltukta oturuyoruz. Uyuduktan sonra bezi taktım, bir süre sonra yine başladı. İlginçtir, arca bezsiz dolaşmıyor ki alışmış olsun çıplak popoya? Sadece kakasını ara sıra da çişini yapıyor lazımlığa, sonrası hep beze.

Neyse sonuç? Yok bilmiyorum. 2 yaşından sonra düzelir mi? Geçer mi? Bir derdi mi var? Yok be ne derdi? sabah ben sürünürken adam balonlarıyla oynuyordu, haldur huldur koşuyordu. Bütün günü de harika geçiriyor, ee ne o zaman?

Bütün huysuzlukları geceleri hortluyor.

ARCA = KURT BEBEK

Öyle keyifsizim ki … kafa yoramıyorum bile. Amaan ko gitsin!!

15 yorum:

larcencielblog dedi ki...

Geçmiş olsun yeniden...

Yeliz'cim, bu gece uyanmalarının uykuya kendi kendine dalmayla ilgisi yok bana kalırsa. Zira, Çınar'ın nasıl uyuduğunu biliyorsun; ama, geceleri hiç uyanmadan sabah kalktığı da oluyor. Tabii, kısa sürede kendi kendine uyuyabiliyor olması şahane de "ee, kendi kendine de uyuyor, gece niye uyanıyor o zaman?" sorunun birbiriyle aslında bağlantılı olmayabileceğini söylmeye çalışıyorum :)

Yalnız, Hülya bu uyku olayını süper analiz etti ve çözdü; yanına gidip ders alasım var!

Ya mutlaka oluyordur bir dertleri. Yoksa uyudukları zaman onlar da mutlu. İlla bizim bildiğimiz diş/ateş/ağrı üçlüsünden biri olmayabilir de. Bazen biz "içimiz sıkıldığı" için uyuyamıyoruz ya, ben çocukların da gün içinde yaşadıkları şeyler yüzünden gece hortladıklarını düşünmeye başladım.

O değil de, siz İlker'le harika bir ekipsiniz! Benim yazılarımda hiç dikkatini çekti mi bilmiyorum, pek babadan bahsetmem. Genelde herşeyi tek başına düşünüp yapmam gerekiyor çünkü! Ama senin her yazında İlker var, ve bence bu harika bir şey! Hem Arca için, hem de senin için :)

Adsız dedi ki...

of Yeliz yaa!
daha dun sabah Yas la ayni seyi konustuk, bu cocuk kucukken cok daha guzel uyuyordu, dişler bitti noluyor kuzum diye.
sabahlari, yas la birbirimizin yuzune bakmaya korkuyoruz o malums oru gelecek cunku 'kac kere gittin yanina?'
gecenin ilk saatlerinde ben daha hafif uyuyorum sanirim, 3-4 den sonrasini duymuyorum, yasin gidiyor.
sanirim ennn iyi ihtimalle gece 3 kere kaklkiyor.
cok yorgunuz cooookkk

k.i.s.d. dedi ki...

Yelizim bekle,sabır,geçecek kapsüllerimden sana da yolliyim en iyisi. Bizim delü cevcüt de gündüz uykularına beni sömürerek dalıyor, eskaza ayrılmayayım diye sıkı sıkı sarılıp bacağını da belime atıyor. Sonra ben akıl almaz akrobasilerle kurtuluyorum, çoğu zaman hortluyor. Çok sinirim bozuk şu anda bunları yazarken çünkü demin aynı şeyi yaşadık ve en sonunda dalmıştı, yatağına koymak isterken uyanıp cin oldu. allah belamı versin yatağına niye koydum dememe gerek yok çünkü uyanınca allah gerçekten belamı vermiş oldu. Neyyyyssse. En azından gündüz uzaktasın desem ferahlar mısın? her gece 2 saate yakın uykuya hazırlamaya çabalıyorum. Odanın ışıkları sönüyor, bütün kitaplar okunuyor, oyunlar oynanıyor. bitik durumdayım. sadece meme propu da yok galiba. Gece bildik uyanmalar devam. Yatağında öldür allah yatmaz. eline ayısını verip çıksam nereye çıkıcam ev tek oda. Gel beraber yiyelim kafayı. Bu durumda kadehler dost geceler düşman oluyor değil mi? Off!

alev ertürk dedi ki...

Sorunlar aynı çözümler yok hep hevesim var yatağına yatırıp cıkan annelere ve uyuyan bebeklere!!!Yiğit mi aman aman hele bir dene denemem mi sanki kzgın ateşe atmışlar bırak evi apartman yıkılıyor komşuların kapıya gelmişliği ve sadece uyutuyorum deyince uzaylıymışım gibi yüzüme bakmışlıkları bile var inan :(( zor bu iş hakikaten zor erkek bebekleri daha hırçın sözüyle avutuyorum kendimi :(( geçecek diyorum ama umarım bizler kafayı sıyırmadan geçer !!!Allah yardımcımız olsun düşünsene en azından sadece geceleri uğraşıyorsun ya bir de gündüzleri düşün...

meltem dedi ki...

Teselli olacaksa bizde de durum ayni. bir ara gece deliksiz uyurken simdi anne gel anneanne gel diye bagirarak uyaniyor idil. uykuya dalmasi da oyle bir sorun anne elimi tut diye emrediyor ben ayicigi iteledikce o alip yatagin ucuna atiyor. bu subat 2009 modelleri boyle galiba, no attachment objects.
kitap falan da okumak istemiyor. ben krese basladigi icin oldugunu tahmin ediyorum. su krese alissin bi ben de kokten cozum yataga birak cik yapmayi planliyorum ama umarim yapacak gucu kendimde bulurum.biz d birde emzigi biraktirma cabasi olacak (sadece uyurken aliyor). Sabir sabir sabir...

zero dedi ki...

Yelizcim byüyüp de bu satırları okuyabildiğinde ne hissedecek merak ettim doğrusu:)

yeliz dedi ki...

başakçım öyle valla hülya = analizana

yorumunun ilkerle ilgili olan kısmı çok hoşuma gitti. üstelik bilinçli yapmadığım için bu kadar ilkerden bahsettiğimi farketmemişim, eski yazılarıma baktım, doğru valla:) heemen ilkere okudum, çok sevindi. kendüsü bloğumu okumaz da şaşırdı.

yeliz dedi ki...

kirazım ilker hiç bir şekilde duymuyor arcayı. en son bağırışlarımız 10 dakika sürdüğünde uyandı ve yeni karar aldık artık ben önce uyansam bile önce onu gönderiyorum arcaya. ama arca sadece benim gelmeme çok alışmış yaygarayı arttırıyor, bakalım belki alışır. yas la paylaşmanız çok güzel çünkü bir de bütün gün var sonrasında tek başına

yeliz dedi ki...

canım kisd çok güldürdün. doğru ya sana da yatır çocuğu git odadan nasihatı da sökmez. ne diyeyim bacım kadehler boş kalmasın:))

yeliz dedi ki...

alevcim ya gündüz süper düper bi adam. yatağ kendisi gidip uyuyor, düşün hiç problem yok. zaten buna gıcığım ulen ben işe gidip çalışmak zorundayım, adam öğlen uykuyu alıyor tabii diye gıcık oluyorum.

yeliz dedi ki...

şubat 2009 modellerinde kesin üretim hatası var:))) of meltem çok güldüm harikasın. tek tesellimiz yalnız değiliz:)

yeliz dedi ki...

anamın anası fena ağlatmışım yazık kadına diyecek, sonra insan benimle ilgili paşa oğlum, akıllı oğlum aslan oğlum diye yazmaz mı hiç mi iyiliğimi görmedin hain kadın diyecek, beni aleme madara etmişsin diyecek.
allahım bebemin özgüveni zedelenecek, tez yalaka yazı yazıla!!!
ay zeren onu düşünme o bir canavar beni arkadaşını kaderin sillesini yemiş bu zavallı anayı düşün. bak benim uykum kaçtı adam fosur fosur uyuyor şimdi:)))

Fatma dedi ki...

Bir türlü uykuya geçememe sorunu zaman zaman bizde de oluyor. Ben bir kontrol ettim neden olabilir diye. Arka arkaya çok hareketli günler yaşadığımızda ya da onu çok şaşırtan bir şey olduğunda, aşırı heyecanlı yeni insanlarla tanıştığında o gece uykuya dalmakta zorlanıyordu ve hatta sık sık uyanıyordu. Şimdi düşününce tabi diyorum bütün gün bakıcı teyzesiyle birlikte sakin bir gün geçiriyor haftasonunu ise olabildiğince hareketli normaldir diyorum. Bizde biraz abartıyoruz tabi haftasonu telafi etmeye çalışıyoruz tüm haftanın ayrılığını.

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

derhal bir tespi daha yapayım. muhtemelen odada arcanın talebi nedeniyle fazla vakit geçiriyorsunuz. tuna tüm gün yüzüne bakmadığı oyuncakları nedense tam da uyku vakti oynamaya başlıyor. hadi yatağa diyince hangisine saldıracağnı şaşırıyor. 15-20 dkyı geçirmiyoruz odada ve sk sık az osnra uyuyacağını hatılatıyoruz. bir de arca artık çok kuvvetlendiğinden daha fazla yorulmaya ihtiyaç duyabilir ve ev içi aktiviteler buna yeterli gelmeyebilir. ÜT merdivenden indirip çıkarsın parka gidemiyorlarsa bile.
imza: azı dişleri çıkarmaya başlayan tunanın uykusuz annesi
günü sözü:terzi kendi söküğünü dikemez, mum dibine ışık vermez

yeliz dedi ki...

:) hülya alemsin, olur mu seninki geçici bir dönem bizim dana kronikleşti:) ama haklısın artık acayip kararlıyım, bitti dedim mi bitti. sadece 2 ye kadar sayabildiği için kitap 2 ile sınırlandırılıyor. 3. yok!!
daha iyi gibi, umarım gece uyanmaları da yola girer.