22 Temmuz 2015 Çarşamba

Marie Kondo ile "hayatı sadeleştirmek için derle topla rahatla"

Marie Kondo, “derle topla rahatla” demiş ama önce atıyorsunuz! Yani kitabın adı “at, derle, topla, rahatla” olmalıymış. Evet, her şeyi atıyorsunuz, sonra kalan sağlarla yeni bir düzen oturtacağınız ve o düzenin devamlılığı vaat ediliyor kitapta. Her şeyi atmanın bin bir türlüsünün anlatıldığı uzunca bölümü okurken sık sık, “yav benim muhterem de atıp duruyor, at demek ne zamandan beridir üç milyon sattırdı” diyor, allah biliyor ya anlamıyordum. O kadar attıktan sonra yani evde tek çöp eşya kalmadıktan sonra düzenin bozulmasına imkan var mı? Yok! Yani olmaması lazım.
Kitabın yazarı atmayı ve eşyaları o kadar ciddiye alıyor ki, atmanın ya da tutmanın kriterini “haz veriyor mu” sorusuyla belirliyor. Yani bir eşyayı atmaya karar veremediniz diyelim, elinize alıyorsunuz ve size haz verip vermediğine bakıyorsunuz. Olacak iş değil! Yani normal şartlar altında bana sadece at diyen (kitaplar da dahil) ve eşyaların haz verip vermediğini sorgulatan bir kitabı ciddiye almamam gerekir ama aldım. Çünkü bende sadeleşme zaruri bir ihtiyaç haline geldi. Çünkü ben muhtelif zamanlarda sadeleşir, detoks uygular, sonra yine şişerim. Kalabalıklar özellikle de eşya kalabalıkları feci yoruyor. Az, öz, yeterince… Tek isteğim bu.

Size de olur mu bilmiyorum, ben t-shirtleri, etek, pantolon ve şortları çekmecede üst üste koyarım. Evde Arca’dan İlker’e hepimiz, en alttakini almak için tüm çekmeceyi deşer, sonra da düzeltmek zor geldiğinden öylece bırakırız. Çekmece düzenlemede çok uğraş verdim, örneğin iş kıyafetleri, ev kıyafetleri, hafta sonu kıyafetleri ayrıştırması yaptım işe yaramadı. Kombinleyerek astım olmadı. Kombin-chart’lar oluşturdum olmadı. 
Gardırop detoksu ferahlattı ama uzun ömürlü olmadı. Hemen her yıl tüm dolap-çekmeceleri indirip tekrar düzenlemek hiç olmadı. Yani ne yapsam işe yaramadı. Marie Kondo’nun dikine dizme yöntemini yazlıkta denedim ve bingo! Artık Arca alacağını alıyor ve çekmece dağılmıyor.

Çekmece düzenindeki bu yeni bakış açısı, Marie Kondo’nun diğer fikirlerini de ciddiye almamı sağladı. Yoksa neredeyse onlarca kişisel gelişim kitabının yanına şutlanıp unutulacaktı.

Ve dikkate değer önerilerini not aldım.

Öncelikle düşünce biçiminizi değiştirin diyor. Sanırım bu, atmaktan yana olmayan benim gibi istifçileri hedef alan bir öneri. Tamam, sadeleşmenin başlıca kuralı, fazlalıklardan kurtulmak, hemfikiriz.

Atmaya kıyafetlerle başlayın, kitaplar, kağıtlar, muhtelif ıvır zıvırlar ve duygusal materyaller ile devam edin, diyor. Kıyafetti, kağıttı, ıvırdı zıvırdı hepsine tamam da kitap hoşuma gitmedi. (Laf aramızda mesleki kitaplar dışında tek cilt atmaya niyetim yok!)

Neyi atacağına değil, neyi elinde tutacağına odaklan, diyor. O kadar at dedikten sonra tut demesi tuhaf ama bir şeyi atmaya karar verirken neden tutmak gerektiğini sorgulamak da mantıklı aslında.

Tüm atma işlemini tamamlamadan düzenlemeye başlamıyorsun. Hatta önce her şeyi yere yığıyorsun, üstelik –kıyafet örneğinden gidelim- bir dolap odan varsa, dolap odasından, yatak odasından, hatta portmantodan, kıyafetleri topluyorsun. Bulundukları yere göre ayrı ayrı işlem yapmıyorsun, hepsini aynı anda yere yığıyorsun. Böylece hem tam olarak eşyaların miktarını görebilirsin hem de her odada aynı uygulamayı yapmaktan kurtulursun. Mantıklı.

Benim en çok hoşuma giden kısım, kıyafetlerdi, çünkü bizde ciddi bir kaos var ve yukarıda bahsettiğim yöntem de şahane. Ben atma işlemini bu evde, derleme işlemini yeni eve yerleşirken yapmak istemedim. Derleyip toplayıp tam olarak ne kadar çekmeceye, dolaba ihtiyacım var, görerek yerleşmek istedim ve evde ne kadar kıyafet varsa hepsini yığdım.

Marie Kondo, atma işlemi bittikten sonra asılması gerekenleri derhal asın diyor, paltoları sola, sonra etek bluz şeklinde sağa doğru sıralayın diyor. Peki. Ha bir de mevsimlik değişim yapma diyor. Bu yeni bir öneri değil, bunu zaten tüm uzmanlar söylüyor. Ama şöyle de bir gerçek var ki, bizim dolaplar açık, dolayısıyla çok tozlanıyor ve tüm yaz giyilmeyen palto ve ceketlerin omuz kısımları çok kötü görünüyor. En azından palto ve takım elbiseleri korumak için elbise kılıflarına koydum.

Çorap meselesi de içimi açtı, ne yalan söyleyeyim, “çorapları top yapma!” dediğini okuyunca hay ağzını öpeyim deyivermişim. Hem top yapmaya hem de o topları açmaya sinir olurum. Çorap toplarının tek işe yaradığı şey Arca ile atmaca tutmaca oynamak. Çorap gibi ufak tefek eşyaları toplamak için ayakkabı kutusu öneriyor, Marie. Ben de geçen hafta yazlıkta mayolar için kullanmaya başladım. Her seferinde tıktığım torbadan çıkar, sonra hepsini geri koy, derken ne çok zaman kaybediyormuşum! Çok işe yaradı, aklınızda olsun.

Kıyafetleri fazla kategorize etmemeyi de önermiş. Evet sonra geriliyorum, ulen bu t-shirt işte de giyilir, hafta sonu da, nereye koysam diye kafa patlatıyorum. İlla kategorize edecekseniz, alt üst ve kumaş tipi olarak edin diyor. Peki.

Düzenli kalmak için, her eşyanın yerini belirlemek ve aldığımızı yerine koymak gerekiyormuş. Bakalım, önümüzdeki günler bize ne gösterecek?

Yazın mayolar ortalıkta duruyorsa, kışın bere eldiven duracak. Bunların bir yeri olacak, bir çekmece mesela, dönüşümlü kullanacaklar o çekmeceyi. Mevsimi değilse bir kutu ile kaldırılacak, mevsimi gelince çekmecedekiler kutuya, kutudakiler çekmeceye.

Dediğim gibi kitaplar konusunda kendisine katılamıyorum, zira okumuş olduğum pek çok kitabı ileride okusun diye Arca için saklıyorum. Hiç kusura bakmasın atamam. Ama mesleki kitapları şutladım. Yirmi senedir eminim kalorifer tesisatlarında gelişme olmuştur. (bu arada evvelden kitapların bir kısmından kurtulmuşluğum var, hepsini de saklamıyoruz yani cık cıkcık)

Fotoğrafları, annemin güzel sandığına güzelce yerleştireceğim, hala ona sıra gelemedi.

Kağıtların cümlesini atıyorum, en değerli evraklar dışında tek sayfa bırakmıyorum. Zaten faturalarınızı da bir zahmet adresinize postalatmayın, az biraz kesilen ağaçları düşünün, e-fatura talep edin!

Düzenlemenin bana düşen kısmı tamam. Arca'nın giysileri de düzenlendi. Meğer çekmecelerinde ne çok yer varmış. İlker'in giysileri kaldı ve asıl büyük bomba, Arca'nın oyuncakları. 

Oynamadığı tek parça oyuncağı yeni eve götürmeye niyetim yok! Adam resmen evin kocaman bir odasını oyun odası haline getirdi, getirmekle kalmadı, oyuncakları yığdıkça yığdı. Yeni evin planı tamamen aynı olmasına rağmen Arca cücesine sadece büyük odayı vermeye, şimdi yatak odası olarak kullandığı odayı ise çalışma odası yapmaya karar verdik. Dolayısı ile oyuncak konusunda ciddi bir sadeleşmeye gidilmesi gerekiyor. Onu da başka bir yazıya bırakalım, az daha yazsam roman olacak:) 


15 yorum:

GeCe dedi ki...

Bu kitabın yorumunu geçenlerde aydinlik yüz blogunda okumuştum şaşırdım çünkü hepsini değil ama birçok kıyafeti bu şekilde kutularda dikey yerleştiriyordum zaten özellikle çocukların. Gerçekten işe yarıyor, gardrobu değiştirmek istiyordum şimdi buna uygun bol çekmeceli bir gardrop istiyorum

serenity. dedi ki...

Kitabın hayatınız üzerine güzel etki yapması çok hoş yani değişiklik uygulaması :)
Bende çok şey atamayanlardanım malesef.Bu yıl ama bir sürü şey atıp bazı şeyleride dağıttım.
Şöyle ki yazının başında Maria Kondonun kitaplar bile dair olsa atmalısınız demesine bende kendimce aa olur mu atılır mı kitap dedim ki sonra sizinde aynı düşüncede oduğunuzu anladım yazının devamında :)
Şöyle ki benim atma maceram ruhen birikip etrafımdaki eşyaların gözümü rahatsız etmeye başlaması beni boğuyormuş gibi bir his uyandırmasıyla başlamıştı.Eşyalardan sonra giysilerimi aynen yazıda belirtildiği gibi hepsini bir yere döküp öyle toparlamaya başlamıştım ne kadar çokmuş diye şaşırmıştım ve uzun bir süre onu ya da bunu alayım demeyeceğimden çok emindim artık okadar şeyi bir arada görünce :)
Giysilerimi ayrıca katlarken en son ne zaman giydim diye soruyordum kendimce uzun zaman giymediysem bir bluzu mesela demek ki hiç giymeyeceğim artık sevmiyorum deyip öyle ayırıyordum giydiklerimden :)
İşte insanın kafasında biten birşey ya duygusal yükleme yaptığımızdan bu atamama düzenli olamama durumu. Kitaplar işte atılmaz ama o çok ayrı mesele :)
Benimde yorumum bitmek bilmedi,sevgiler :)

Adsız dedi ki...

Şu dikine katlama işine bi gireyim bakalım... Ben de taşınırken atma işini tamamlamıştım... (selcen)

yeliz dedi ki...

harika!! benim düznden ziyade düzenin devamlılığı ile ilgili sorunum var, bu dikine dizmenin faydası olacağına inanıyorum. Aydınlık yüz bloguna da hemen bakıyorum, bakalım benim atladığım noktalara değinmiş mi:)

yeliz dedi ki...

o üstüne üstüne gelme hali çok sıkıyor. bunun yanı sıra gerçekten gereksiz çok şeyi tutuyormuşuz, bunu fark ettiğimden beri, ben de rahatladım. Umarım düzen böyle gider. Kitaplara bakacağım. Hiç ayrılasım yok ama bir daha asla okumayacağımı bildiğim sabun köpüğü kitaplarını eskiden yaptığım gibi yine sahafa verebilirim:)

yeliz dedi ki...

kesinlikle işe yarıyor:)

asli@b dedi ki...

Benim de yorum olarak yazmak istediğim tam da buydu, kitaplara kıyamıyorum evet, ama taşınırken (şimdiye kadar 3 kere ve ekimde bir taşınma daha bizi bekliyor) kütüphanenin karşısına geçip, kendime sorduğum soru 'bu kitabı bir daha okumak ister miyim?' Eğer cevabım hayırsa, ayırıyor ve en yakınımdaki kütüphaneye bağışlıyordum. Hem içim & hem de evim rahatlıyordu :) Bu defa da aynısını yapmayı planlıyorum. Dikine dizmeye bayıldım, hemen uygulamaya geçeceğim, paylaşım için çoook teşekkürler...

CEREN dedi ki...

Yeliz, bi' şey soracağım, dikine dizince kıyafetler buruşmuyor mu peki ? Eğer buruşmuyorsa süper bi' çözüm :)

Unknown dedi ki...

Kıyafetleri dikine yerleştirmek hayatta aklıma gelmezdi :) yeni taşındık ve yeni yerleştim ben de güya :) ortalık karmakarışık.. bu kitabı kesin okumalıyım..

seolara dedi ki...

Paylaşımlarınız harika beğeni ile takip ediyorum.
Babetler
Babet Fiyatları

sevgili günlük dedi ki...

Kesinlikle dikine yerleştirmek harika bir çözüm. Özellikle tişörtler için muhteşem oluyor görüntü. Ben kitaptan çok faydalandım, notlarım da burada:

http://aydinlikyuz.blogspot.com.tr/2015/06/derletoplarahatla.html

Adsız dedi ki...

Benim de merak ettiğim nokta: dikine katlama kıyafetleri kırıştırmıyor mu?

Dönüşü Olmayan Orman dedi ki...

Konmari yöntemini paylaşan kişiler gördükçe mutluluğum artıyor.
Japonlar ile özdeşleşen minimalizm yazımı okumak isterseniz, denemelerimi yazdığım sayfama beklerim. Saygılarımla.
https://forestofnoreturn.blogspot.com/2018/08/sadelesmek-icin-minimalizm.html

Adsız dedi ki...

''Marie Kondo’nun bu kitabı birçoğumuzun bildiği üzere özellikle sosyal medyada popüler oldu. Eskiden kıyafetlerimizi yatay şekilde katlarken Marie Kondo ile hayatımıza dikey katlama metodu olan Konmari girdi ve Konmari Metodu sayesinde hem kıyafetlerimizi düzenli tutmak kolaylaştı hem de yaşam alanlarımızda tasarruf sağladık. Bu da onu sürdürülebilir bir yöntem olarak karşımıza çıkarıyor. Kıyafetlerimizi yatay şekilde katladığımızda, kıyafetlerimizin daha çok yer kapladığını ve daha çabuk dağıldığını görüyorduk. Ancak Konmari Metoduyla bu durum ortadan kalktı.''

Derle Topla Rahatla kitabıyla ilgili blog makalemizi sizinle paylaşıyorum: https://www.tarz2.com/daha-duzenli-bir-yasam-Icin-derle-topla-rahatla Keyifli okumalar dilerim. 🙏

Ebru dedi ki...

Merhabalar 💚 #DerleToplaRahatla kitabı hakkındaki yazınız için teşekkür ederim, benim için oldukça faydalı bir yazı oldu. 💚 İzninizle ben de bu konu hakkında kaleme aldığım yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum: https://www.tarz2.com/daha-duzenli-bir-yasam-Icin-derle-topla-rahatla 🎈 Keyifli okumalar dilerim. 💐

Sevgilerimle 💚

Kişisel blog sayfama da beklerim: http://www.ebrubektasoglu.com/