6 Aralık 2020 Pazar

Ortaya dağınık

İki gün evde kalmayı özgürlüğe kısıtlama olarak görülmesini “bizi evlere kapattılar” yakınmasını, çok pardon ama şımarıklık olarak görüyorum. 

Etkileştikçe bulaşma hızı inanılmaz artan bir virüsle karşı karşıyayız, otur evinde iki gün, nedir yani? 

Asıl sorulması gereken, neden iki gün? Neden adamakıllı bir yasak düzenlemesi yok? Neden AVMler açık ve neden okullar kapalı? Neden lokantalar açık neden işyerleri açık? İnsanlar ofislere gidiyor? Neden ilk fedakarlık eğitimden yapılıyor ama avmler açık? Avm patronları sendikası var da daha mı iyi çalışıyor? 

Bunları sorgulamak varken, hafta sonunu evde kapalı geçirmeyi mi sorguluyoruz? Bilemiyorum. Benim tahammülüm epey düştü sanırım. Çok yakınan birini twitterda takipten çıkarmamın başka açıklaması olamaz. 

Ama bir taraftan da akıl sağlığımı korumak için insanüstü çaba göstermeme gerek olmaması, başkalarının bu çabanın altında debelendiği gerçeğini değiştirmiyor. 

Herkesin kendi dinamikleri var, hayat denklemleri dolayısıyla dengeleri farklı. Ve her şeyin başı bu dönemi nasıl karşıladığınla ilgili. Baştan olumlamak elbette herkeste işe yaramıyor. Burada devreye kişilik yapısı giriyor. Kimisi insansız etkileşimsiz yapamıyor, öyle bir ihtiyaç bu, kimisi yalnız yaşıyor, zaten zor. Bizde ofise gitmek için en üst seviyeden izin almalısın. Tek geçerli bahane var, o da sosyalleşmeye ihtiyacın varsa ... evet çünkü gerçekten bazı insanların buna ihtiyacı var. 

Evde olmana rağmen kendine ayıracağın bir alanın, birkaç saatin olmayabilir, bu da çok yıpratıcı. Hele ki küçük çocuğu olanlar... 

dediğim gibi herkesin kendine ait dinamikleri var, herkesin sınırı farklı... o yüzden benim yakınan insanları şımarık olarak yargılamam da abes, yanlış, biliyorum. Ama bildiğim bir şey daha var ki, hepimiz başa çıkmaya çalışıyoruz, hepimizin kaygıları korkuları ortak, umudumuz duamız ortak... 

sık sık hatırlamalı, hatırlatmalı, geçecek bu günler. Az kaldı geçecek.

Not: yazının başını dün karalamıştım, üstüne Elvanla konuştum, kendimi iyice sorguladım, ortaya görü başı dağınık bir yazı çıktı. Ama editlemek istemedim, çünkü bu yazının dağınıklığı bile bugünkü ruh halimi açıklıyor, bırak kalsın.


5 yorum:

Ozlem dedi ki...

Yelizim, ozellikle ileri yasli olanlara ben kizmiyorum. Kizamiyorum.Herkesin ayri bir derdi var, cikma dedikce cikasi geliyor insanlarin herhalde. Hepimiz kafayi usuttuk bu donemde ama sorumluluk hepimizin. Turkiyede baska turlu, yurtdisinda baska turlu. Kendimiz icin degil, komsumuz, arkadaslarimiz icin, hepimiz icin bu ozveriler...Icimize donme vakti,ic sesimizi dinleme vakti...

*mehtap dedi ki...

Nasıl bitecek bu hastalık aklım hayalim almaz oldu. İki gün evde kalma ile geçecek gibi değil.Çok sıkı tedbirlerde insanlara gelmiyor, para cezası da korkutmaya yetmez oldu sanki. Bende dışarıda boş boş gezmeye çıkanlara sinir olmaya başladım. Hele o Taksim 'de dolaşanlar ya bir de hala turistik geziye çıkmış insanlar var.Sanki bizle dalga geçiyorlar, sen evde kal ee ama biz turist gezmesine müsade ettik.Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

okuyanguzel dedi ki...

Hepimiz aynı durumdayız. Ama en kötüsü tek başına yaşayan insanlar. En azından biz sevdiklerimize sarılabiliyoruz eve gelince ama onlar bence en kötü durumda olanlar. :(

yeliz dedi ki...

Ben de artık kızamıyorum yaşlılara: bizi kapattılar psikolojisini çok ağır yaşattılar bahar aylarında. Aanki onlar hastalık yayıyor gibi . Develt kendi düzensizliğini birilerine yüklemekte çok başarılı:(

yeliz dedi ki...

Ya zaten bu ayarsızlık dengesizlik sinir ediyor insanları. İsyan etmekte o kadar haklılar ki