12 Ocak 2013 Cumartesi

Fareler ve insanlar

Meltem Gürle'nin yazdığı aşağıdaki yazı bu kaynaktan alıntıdır. Bugün bir paylaşımda okuduğumda o kadar sevdim ki buraya taşıdım.

" Bundan on beş yıl kadar önce, bahar döneminde, İstanbul’da bir lisede öğretmenlik yaptım. Geçici bir işti bu. İngilizce edebiyat dersini veren hoca hastalanmış, sınıf da bir dönem için öğretmensiz kalmıştı.

Öğrenciler için de benim için de zor bir süreçti. Onlar bir üniversite hocasının getirdiği serbestiye alışık değillerdi. Ben de tahtaya bir şeyler yazmak için sırtımı döndüğümde, arkamda fırtınalı bir okyanus gibi dalgalanan bir sınıfa dayanamıyordum.

11 Ocak 2013 Cuma

Sabah kahvesinden önce

Üç gün ya üç gün! Bir tadilat üç gündür bitmez mi be! Kafama vuruyor sanki çekici.

Tadilat sesleri cinayet sebebi olabilir pekala, üstelik hafifletici sebeplerim var. Tahrik ediliyorum şu an üstelik ruh sağlığım iyi değil. İyi halden filan derken ilk celsede yırtarım.

Uykusuzum. Epeydir uykudan yana şikayette bulunmamıştım, özlemişim. Göz kapaklarım kapanıyordu yolda, arabanın ısıtıcısını kapattım, bir derece dış hava koşullarında pencereyi açtım.

10 Ocak 2013 Perşembe

Günün çorbasıymış! Peh!

Allah seni inandırsın blogun adını “günün çorbası” koyarken kimsenin kafasında “iyi çorba yapar” izlenimi oluşturmaya çalışmamıştım. Maksat “her güne bir yazı” (b.kunu çıkarıp çok kereler üç posta yazdığım da oldu) mottosuna gönderme yapmaktı. Yoksa “haftanın menüsü” koyardık adını değil mi ya puhahah:P (bu espriyi de bir daha yaparsam eşekler kovalasın beni, kendimden iğrendim yeminle)

Uzun lafın kısası benim çorbacılığım aşçılığımdan değil, çorbayı çok sevmemden geliyor. Sabah akşam koy önüme çorbayı “niye içiyorum” demem! Yanına salata ekmek tamam, gıdam budur abicim!

9 Ocak 2013 Çarşamba

tespitim geldi Vol.3 : Alışverişten anlamıyorum

Yandan dikişleri atmış pantolonumdan sonra paçası açılmış olanı da üstüne tuz biber ekince fark ettim ki benim yaklaşık üç yıldır klasik siyah bir pantolona ihtiyacım var. Üç yıldır sallıyorum. Alışverişe çıkmak gözümde büyüyor. Üşeniyorum, kaçıyorum.

8 Ocak 2013 Salı

Dumur diyalog #86

a: bu şurubu sevmiyorum
y: evet acı ama öksürüğünü bir anda kesiyor rahat uyuyorsun
a: şurubun içinde bıçak mı var annem?

7 Ocak 2013 Pazartesi

Bir süre böyle...

Blog tasarımından sıkıldım! Ama tasarım vs için fazla bir yeteneğim becerim de yok. Artık deneme yanılma allah ne verdiyse. Bu süreçte tıklayanları yamalı bohça görünümlü bir blogla karşılamak hoşuma gitmese de "benim adım hıdır elimden gelen bıdır" diyor, küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öpüyorum.

Bu arada unutmadan;

Adamı işte böyle dumur ederler

Gurur duyulacak bir şey bilmem ama Arca plakaları ezbere biliyor.

Daha doğrusu ilk yirmiyi sırasıyla ezbere sayıyor, belli başlı bir yirmi tane de daha var dağarcığında. İlker de Arca kadarken plakaları biliyormuş. Ne gereksiz bir özellik. Kaç kere söyledim Arca’ya babanın zamanında google yoktu, şimdi elindeki telefona yaz “Malatya’nın plakası” diye tüm arama motorları emrine amade. Ama yok illa ki öğrenecek.

5 Ocak 2013 Cumartesi

Twitter faydalı bir sosyal paylaşım şeysidir

Gelmiş geçmiş en hızlı geri dönüş alınabilecek sosyal paylaşım şeysi twitter abicim test ettim onayladım.

Şimdi ben bu idefixe kızgınım. Hayır, sadece 150 tl gibi yüksek bir meblağa kargo ücretsiz yaptıkları için değil, stokta görülen ürünü ya da en geç iki gün içinde kargo denilen ürünü on beş gün beklettiği için de değil. Hata bende ki bonuslarımı harcayabiliyorum diye buradan alışveriş yaptım yoksa kargoyu da koydun mu d&r'dan daha ucuz değil katiyen.

4 Ocak 2013 Cuma

Mezeleri mezeciden satın alan birinden ilginç bir tarif geliyor şimdi!

Benim bu ev ahalisine kabak sevdirme çabalarımın altında yatan ne? Harbi diyorum bak, bir psikolog tarafından incelenesi bir vakayım. Ve niye kabak? Kendim de sevmiyorum işin garibi!

Yılbaşı da geçti, hangi sofraya yakıştıracağız bu mezeyi bilmiyorum. Zira yılbaşında rostoyu bile kocasına yaptıran rezil bir insanım.

3 Ocak 2013 Perşembe

Asfalyalarım attı atacak! Başlayacağım Fucking Four’una!

Kafam bozuk! Harbiden bozuk. Yanlış giden bir şeyler var.

Evde küçük bir ergen var ve cidden iş çığırından çıkmaya başladı.

Kendimizi dinletemiyoruz. İlker her daim konuşmaktan yana. Güzel güzel konuşuyor Arca ile. Neden yanlış bir davranış olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Misal, sabahın köründe arabalarını çarptırarak oynamasını istemiyoruz. Komşular uyuyor o vakitler ve şikayet duymak istemiyoruz. Her sabah bunu anlatıyoruz ve her sabah yine aynı şey. Arabalarını bir süreliğine kaldıracağımız hakkındaki ön bildirim de fos çıkıyor. Zira yaptığı sadece arabalarından belli bir süre muaf olmak, sonra sil baştan!

Argo mu? puhahhaha

Zaten diri ficudumdan eser kalmadı bir pelte yığınından beterim bir de sabah gündeminden öğrendiklerim, iyice dayak yemişe döndürdü beni.

Çocukken okumadığıma hayıflandığım birkaç kitap var: Küçük karabalık, şeker portakalı, fareler ve insanlar, küçük prens… Hüzünlü Kemalettin Tuğcu’lardan ya da klasiklerden ziyade benim favorim Aziz Nesin ve Muzaffer İzgü kitaplarıydı.

yepyeni başlangıç allah için yepyeni!

sabah resmen kalkamadım. hayatımda belki ilk defa işe gitmemeye karar verdim evet genelde sürüne sürüne giderim sonra kafamı kaldıramam geri dönerim. bu defa araba bile kullanamayacak haldeydim. birkaç defa Arcanın yanım gelip kahvaltı filan sorduğunu okula gittiklerini söylediğini hatırlıyorum. ilker arayıp da bir tas çorba içmemi tavsiye ettiğinde öğlen olmuştu bile. içtim üstüne bitki çayı ve ilaç da içtim. nadire abla portakal suyunu koymuş yanıma uyumuşum görmemişim uyandığımda saat beşti.
bir virüs beni felç etti kanımca. yemek yedim annemin nefis brownie'siyle çay da içtim ama hala kol kanat kırık gibi. sahi bu nasıl bir yeni başlangıç? allahın bir bildiği vardır elbet ?
an itibari ile yine yorganın altındayım, allahın bildiğini kuldan saklamayayım dedim.
Arca da öksürmeyeydi iyiydi, neyse...

1 Ocak 2013 Salı

Yeni başlangıçlar

Önce sağlık huzur sonra

Yeni başlangıçların yılı olsun 2013...

An itibariyle...

Arca çizgi filmle yeni bir başlangıca imza atarken ben yine yazıyorum, İlkerse kahvaltının üstüne kestirmece. Şimdi bütün sene böyle mi geçecek yani? Eee iyi tamam bizim için sakıncası yok:)


28 Aralık 2012 Cuma

Kara liste

Ara ara yılbaşı ruhunu arıyorum. Blogun tozlu sayfalarının arasında bile bulamadım. Bu yıl böyle demek ki:) aranırken geçen yılki "to do list" yazısını buldum. Bak bak bak.... Nasıl iflah olmaz bir iyimsersem artık, liste bile yapmışım.


1. Arca'nın odası değişecek! Oyun odası haline gelen ex-oturma odası tamamen Arca'ya tahsis edilecek.
Değişmediği gibi oyun odasındaki koltuğun da yazlığa gitmesiyle iyice yayıldı cüce hatta özerkliğini ilan etti ve hatta görmemizin uygun olmadığı işler karıştıracaksa alenen bilgi verip kapıyı da kapatıyor. Yakında DVD'lerinizi de alın diye ültimatom verirse şaşırmayacağız!

Daha da “bu çocuk resim yapamıyor” diyeni eşekler depsin!

Öğretmeni göndermiş, “annesine söyleyin hiç müdahale etmeden tamamen kendi başına yaptı bu resmi” diye tembihlemiş İlker’e. Tabii cemi cümle biliyor benim bizim oğlanın yeteneksinizin önde gideni, yeteneksizlik dalında “yetenek sizsiniz Türkiye”ye katılacak kadar çıtayı yükseltti diye düşündüğümü.

27 Aralık 2012 Perşembe

Ev yapımı tagliatelle

6 yumurta, 1 kilo un, 1 çorba kaşığı tuz...

hatırladığım bu! malzeme mühim değil! mühim olan stresini hamura atabiliyor musun?

eski yazıları fotoğrafları karıştırırken annemin seneler önce aldığı makarna makinasını buldum. Evet makinada kesiyorsun aman da ne kolay diyorsun ama öyle değil işte. Yoğuracaksın hamuru.. Hayat seni nasıl yoğuruyorsa nasıl sertleştiriyorsa, sen de hamura aynı muameleyi çekeceksin abicim.

"Her gün bile babamla uyuycam!"

...dese de inanma! Kuyruklu yalan!

Geçtiğimiz hafta boyunca Arca defalarca söz verdi, defalarca caydı. İlker ile Arca’nın akşam uykularını birlikte uyuma hikayesi arap saçına döndü. İlker türlü alavere dalaverelerle Arca’dan birlikte uyuma sözü alıyor, akşam oldu mu Arca cücesi ne yapıp ediyor anasıyla yatağa giriyordu.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Eyy! Yılbaşı ruhu! oradaysan masaya üç defa vur!

Yılın bu zamanları çoktan gündemimize oturmuş olması lazımdı.

Hıristiyan kardeşlerimizin Noel’i zamanı havaya girer 1 Ocak gibi çıkardık o yılbaşı havasından. Geçen gün Çinlilerle telefonda toplantı yaparken de Noelimizi kutladılar sağ olsunlar, içimi kuruttunuz ne Noel’i diye çemkiresim geldi yuttum, thanks yavrım!

"Arca oğlum senin annen bir salaktı" vol.17

Pazartesileri sürpriz günü okulda. Hadi bu defa Arca kendi yaptığı bir şeyleri götürsün okula dedim. Heves ettim. Mozaik pastayı duyunca İlker de tutturdu yerim diye. Arca bozuk attı, neyse bir buçuk ölçüden büyükçe bir pasta yapmaya karar verdik. Her bir dilimi ayrı ayrı strech film ile paketleyeceğiz, üstlerine de tek tek isimleri yazacağız, plan bu.