23 Ocak 2013 Çarşamba

Arca’nın hayali arkadaşı takdimimdir: Öngün

Geçen akşam İlker bekar gecesine gittiğinde yer cücesi ile baş başa kaldık. Ben çok seviyorum böyle zamanları çünkü etrafta en baba uyaran olarak “baba” yok : ) Darılmaca gücenmece yok abicim, İlker çocuğu resmen tekeline alıyor. Kudurmaca onda, oyun onda, saklambaç onda, balon oyunu onda kısacası eğlencenin dibi onda. Ben de nasılsa benimle uyuyor, kitaptı sohbetti vakit geçiriyoruz nasıl olsa diye ilişmiyorum. Ama İlker yoksa çok derin mevzulara giriyoruz. Bir gün “ne olacak bu memleketin hali” tadında muhabbete dalar bulursak kendimizi şaşırmayacağım.

Geçen akşamın konusu Arca’nın hayali arkadaşı Öngün’dü. Hayır, okulda en sevdiği arkadaşlarından biri olan “Ongun” değilmiş, bunun altını özellikle çiziyor.



Hayali arkadaş dedim ama tam olarak arkadaş demek ne kadar doğru bilmiyorum; zira Öngün’den çok haz etmiyor. Onun yaptıklarını şaşkınlıkla izliyor ve katiyen tasvip etmiyor.

Öngün, Arca’ya göre yaramaz bir çocuk. Yemeklerini döküyor, çocuklara vuruyor, hiç yıkanmıyor, pis pis dolaşıyor. Dişlerini fırçalamıyor, laf dinlemiyor, oyuncaklarını kırıyor, oyun oynarken babasının elini itiyor, annesine bağırıyor. Öğretmen çocuk çiz diyor, Öngün karalama yapıyor, sonracığıma ellerini yıkamıyor, öğretmenine “sen çık seni sevmiyorum” diyor. Yani diyor-MUŞ. Arca öyle anlatıyor.

Karalamadan resimlere geçtiğini ilan ettiğim postta, Arca'nın resmini çizdiği çocukları “I see dead people” alt metniyle anlattığını yazmıştım, epeyce tırsmıştım.

"Genel olarak hayali arkadaş yaşadığı dünya ile karşılıklı etkileşime geçen çocuğun karşılaştığı konularla baş etmeye çalıştığını gösterir. Küçük çocuk gelişiminin normal ve doğal bir parçası olup, endişe etmeyi gerektiren bir durum değildir." Diyordu adsız yorumcu:)

Bir de sağ olsun linkler paylaşmıştı;



Arca daha küçükken "annem biliyor musun ben bir çocuk gördüm arkadaşını itiyordu..." Gibi cümleler kuraradı. Çocuğun bir adı olmazdı, bir çocuktu o. Öngün bu cümledeki "çocuk"un isim bulmuş hali gibi.

Ha bir de "Mustafa" var. Hayali arkadaş değil ama bildiğin oyuncak araba. Bir markası olmadığından mıdır nedir bunun adı "Mustafa":) Mustafa'nın Ford kamyonetle muhabbetlerinin hastasıyım ve yan odadan gizli gizli dinlediğimi itiraf ediyorum:) N'apayım ben yanına gelince muhabbet kesiliyor:)

17 yorum:

Onlineanne dedi ki...

Gerçekten de bu küçük insanların kendi kendilerine sohbetlerini dinlemek çok keyifli değil mi? Ben de ne yazık ki gizlice dinleyenlerdenim. Çünkü farkettiği zaman kesiveriyor. Bizimkinin arkadaşının ismi Sophia. :-)

Leylak Dalı dedi ki...

Sizde sadece Öngün varmış, 7 yaşındaki yiğenimin 3 yaşından beri şimdi adını hatırlayamadığım bir hayali arkadaşı ve onun sülalesi var. Sülalenin meslekleri bile belli. Oğlum evlenirken o hayali arkadaşın ablası da evlendi, ailecek düğüne gittik :) Neredeyse altın takacaktık o derece yani :)
Kardeşime söyleyim de endişe etmesin demek her çocukta oluyormuş. Gerçi kendisinin de çocukken el kadar bir çakıltaşı vardı, köpeğim diye her gittiği yere götürürdü :)

Elif dedi ki...

Hayal gucune saglik Arcam :))

Fatma dedi ki...

Çok tatlısın sen Arca. Bu arada çocuğu oyun oynarken konuşmaları dinleyen bir anne daha var, dinlemek çok zevkli ya:)

flzpink dedi ki...

Eylül'ün de geçen sene hayali bir 'oğlu' vardı; Erman. Nerden bulduysa bu ismi.Gittiğimiz her yeri, yaptığımız her şeyi ona anlatırdı. İsmini sevmesem de torunum deyip bağrıma basmıştım. Bu sene ortalıkta yok Allahtan :)

nil dedi ki...

Öngün iyi, biliyorsun bizimkinin adı babaanne !!! Artık hayali mi, görünenlerden mi hala çözemedik zaten ihtimal de yok çözmeye...Ama ortak nokta; babaannesi öyle yapmasına izin veriyor, o bunu babaannesiyle yapmış, dişini fırçalamadan yatmış, yemek yememiş çikolata yemiş gibi....Olumsuzluklar babaanne ile yapılabiliyor...

Mustafaya koptum :))) Ben de yemek yaparken dinliyorum salondan gelen sesleri ne hikayeler yaşanıyor arabalarımızın arasında...

yeliz dedi ki...

Evet ya gizli gizli ama eğlenceli:)

yeliz dedi ki...

Çok güldüm sandalyeden düşüyordum:) ama yine de araştırsala mı acaba? Beş yaşından sonra devam ediyorsa sakıncalı olabilir diye bir şey okuduğumu hatırlıyorum

yeliz dedi ki...

Hah aynen:)

yeliz dedi ki...

Ağzımdakini püskürttüm puhahah torununu bağrına bastın ha süpersin:)

buğday taneleri dedi ki...

hayali arkadaşları çok ciddiye almamak gerekiyormuş. daha doğrusu çocuk ondan bahsettiğinde çok önemsenecek birşey olduğunu hissetmemesi gerekmiş. yani hem reddetmeyecekmişiz hem de çok üstünde durmayacakmışız. bi doktor özetle böyle demişti. bi de yaş sınırı söylemişti o aklımda kalmadı. çok uzun sürmemesi gerekiyormuş. bizim evde henüz yok bakalım :)

yeliz dedi ki...

Nil babaanne çok sakat ya berki ne zman görsem babaanne aklıma gelince ürperiyorum:))

yeliz dedi ki...

Hmm evet mesela öngün nerde filan dememek lazımmış o konuşursa dinlemek lazımmış sadece
3-5 arası normalmiş beşten sonra dikkat etmek gerekirmiş diye okudum verilen linklerde. Bir de her çocukta olmayabilirmiş belki olmaz meral sizde?

Adsız dedi ki...

Başlarda sadece "Rakel" ve "Hipo" varken, zamanla bir hayali arkadaş sürüsü oluştu Günce'nin de. Karakter falan da değiştiriyorlar. Parıltı örneğin, başlarda hep negatif şeyleri "Parıltı" yapardı. Zaman içinde Parıltı genellikle dışarı çıkarken bize eşlik eden çocuk olmaya başladı. Hatta artık kısaca "Parıl" diye anıyor kendisini. "Zeynep", "Ece", "Yusuf" hala ara ara varlar, Zeynep'le Ece mutedil dalgalı, Yusuf ise Günce'nin tarifine göre bir ayaklı şiddet makinesi. Sizin Öngün gibi, tekme onda, tükürme onda, itme onda. Bu aralar ise kötü rollerin baş oyuncusu "Dil"oldu. Sonbahar gibi katıldı aramıza sayın "Dil" ve tam bir saklama, karıştırma ve dağıtma uzmanı kendileri. Bir de yastık savaşı en iyi "Parıl" ve "Dil"le oynanıyor.
Yalnız bu Dil'in tam da Günce'nin "Havuzla Yavuz ne kadar birbirine benziyor di mi anne", "Güneş ve Güney aynı gibi di mi anne" dönemine denk gelmesi kıllanmama neden olmuyor desem yalan olur.
Birşey mi ima etmeye çalışıyor nedir?

NİL

yeliz dedi ki...

Nil cidden güncenin çok renkli bir hayati muhteşem bir hayalgücü var bayıldım. Çok özledim ben kızları:) eliz nasıl?

Adsız dedi ki...

:)) Aynı özlemelerdeyim. Eliz, bu sene uzun bir hikaye. İyi, iyi ama "terrible two", "horrible 4" falan hikayeymiş, asıl 13'leri görmek gerekmiş. Gelgitlerine uyum sağlamaya çalışacağım derken göbeğim düşüyor. Büyümek sancılı birşeymiş, unutmuşum, "böyle miydim ki ben de" dediğim çok zamanlar oluyor.

Neyse, sağlıkla büyüsünler de bu dalgalar da durulacak heralde.

Çok öpüyorum seni de, Arca'yı da:))

OzGe dedi ki...

Gunceeeer gunceeeeeeee..olurum sana beeeen (yeliz artik kusura bakma)